Hem Çallı'da, hem de öteki arkadaşlarında göze çarpan başlıca özellik, renk parlaklığı, saydamlığı ve açık hava ressamlığıdır. Mevleviler dizisi belki de en ilginç yapıtlarıdır. 1960'da İstanbul'da öldü.
- Resim Silinmiş.
- Resim Silinmiş.
- Resim Silinmiş.
- Resim Silinmiş.
- Resim Silinmiş.
Sanat ve Özgür Düşünce
Sanatta yenilik arayışlarının öncüsüydü Çallı. Portre, peyzaj, natürmort ve 'nü'lerinde döneminin kalıplarını yıkan bir tavır sergiledi.
Bir öğretici olarak atılımcı kişiliğini öğrencilerine aşılamaya çalıştı. Sanatın ancak özgür düşünceyle gelişebileceğine duyduğu inançla yaklaştı onlara. Öğrencilerinden Cemal Tollu, Çallı'yı şöyle anlatıyor: "Çallı'yı diğerlerinden ayıran ve onun büyüklüğünü yapan bence; ne getirdiği yeniliklerde ne talebelerine öğrettiği teknik ve estetik bilgilerdir. O, talebelerine sonsuz bir sanat aşkı aşılamak kudreti göstermek suretiyle kuvvetli bir neslin yetişmesine imkan vermiştir."
Akademi'den emekliye ayrıldıktan sonra da öğrencileriyle birlikte olmayı sürdürdü, evinin kapısını genç yeteneklere açtı. Sanatçı kimliğinin özgür ortamlarda gelişeceğine inanan Çallı, kendi atölyesinde bu ortamı yeşertmeye gayret etti ömrü boyunca.
Söyleşilerinden birinde sanatın 'insan malı' olduğunu vurgulayarak, "İsterim ki vatandaş resmi sevsin. bu iş para ile pulla değildir. İlhamı cemiyet sipariş eder, sanatkar da yaratır" diyordu.
İbrahim Çallı'yı 22 Mayıs 1960'ta, geçirdiği mide kanaması sonucu yitirdik. Vasiyeti, kişiliğinin güleç, esprili yönünü yansıtıyordu yine de:
"Ağlayan sızlayan insandan bana ne hayır gelir? Benim arkamdan gülün, eğlenin, neşe ile beni yad edin."
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı: