Kayıt
1 Aralık 2007
Mesajlar
3.320
Beğeniler
0
Şehir
İsTaNBuL
Hayatta örnek almanız gereken bir hikayedir...
Birine yapmadığınız yada olmadığınız bir yönünüzle rezil edemezsiniz.Eğer rezil etmek istiyorsanız kendinizin en iyi yaptığı şeyle saldırırsınız. İşte hikayemiz ...



Yavuz Sultan Selim zamaninda, Iran Şahı İsmail kiymetli mücevherlerle süslü bir sandik hediye gönderiyor,Sultan Selime. Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.

Dehşet bir koku, herkes burnunu tikiyor.Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor.. Yani Osmanlı'ya büyük bir bir hakaret ediliyor!!!!! Cihan Padisahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir sekilde cevap vermemiz gerekir.

Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

Ayni şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandik hazirlatiyor. İçine o zamanın Osmanlı Istanbul´unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatiyor, en altina da küçük bir kağıt ve bir satir yazi ekleyip gönderiyor. Sah sandığı açıyor. Halılar,değerli taşlar...

Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce,zehirsiz olduğunu göstermek için, sonra oradakilere ikram ediyor. lokum bittikten sonra kutunun içindeki notu Sah İsmail okuyor:

"Biz biliriz ki,herkes yediğinden ikram eder."



"The Pollianna"
 
Kayıt
15 Mayıs 2007
Mesajlar
745
Beğeniler
0
bu hikayeyi daha önceo kumuştum ve bıkmadan yine okurum şu Yavuz Sultan Selim alem adam aslında
 
Kayıt
23 Ocak 2008
Mesajlar
8.248
Beğeniler
0
Hikayeyi daha önce farklı kişiler arasında geçmiş şekilde duymam beni doğruluğu konusunda şüphelendiriyor...
 
Yukarı Alt