Kayıt
22 Nisan 2007
Mesajlar
1.361
Beğeniler
0
Şehir
Konum-Zaman grafiğinde Y sütunundayım
Neandertaller yaklaşık 200 bin ile 35 bin yıl önce yaşamış insan türüdür. Latince adı Homo sapiens neanderthalensis. 1855 yılında Almanya'nın Neander vadisinde (Almanca "tal", eski Almanca'da "thal"=vadi) bulunan kalıntılardan dolayı bu türün adı Neandertal olarak koyuldu. İlk bulunan örneklerden birisinin ileri derecede romatizma hastası oluşundan dolayı bu türün bir ucube olduğu görüşü ilk başlarda düşünüldü.

Neandertaller bizim türümüz olan Homo sapiens'e göre biraz daha irice bir insan türüdür.

Neandertallerin genel olarak yaşadığı bölge, Avrupa ve Yakındoğu'dur. Türkmenistan'da da Neandertallere ait fosiller bulunmuştur. Fakat Çin'de Neandertaler yaşamamıştır. Bu dönemde Avustralya ve Amerika kıtalarında da insan yerleşimi yoktur. Yaşadıkları dönem, Riss buzulu ile Riss-Würm buzul arasıdır.

İlerleyen araştırmalar Neandertallerin de bizim türümüz gibi bir kültüre sahip olduğunu gösterdi. Ateşin yaygın ve etkili bir şekilde kullanılması onların yaşadığı dönemde gerçekleşti. İlk fırlatmalı silah olan mızrakları onlar icat etti. Ölü gömmeyle ilgili ilk kanıtlar da Neandertallerden kalmıştır. Bu nedenle en çok fosili bulunan insan türlerinin başında (bizim türümüzden sonra) Neandertaller gelmektedir.

Modern arkeolojinin en büyük tartışma konularından biri de Neandertallerin bizim türümüzün atası olup olmadığıdır. Bu konuda yapılan genetik araştırmalar her defasında farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Genetik olarak ne olduğunu bir yana bırakırsak, kültürel anlamda Neandertallerin bizim kültürümüzü oluşturan temel ögelere sahip oldukları kabul edilebilir.

Neandertal iskeleti (solda), 168 cm boyunda ve 64.5 kg ağırlığında bir canlıya ait. Beyni ise bin 200 ila bin 700 santimeküp kare hacme sahip. İnsan (sağda) ise 175 cm boyunda ve 78 ağırlığında olup, bin 300 ila bin 500 santimeküp kare beyne sahip.

Neandertal iskeleti 120 bin yıla ışık tutuyor

Antropologlar, Neandertal iskeletlerinden parçaları birleştirerek ilk kez bir model meydana getirdi. Ortaya beli kısa, kalçası büyük bir yaratık çıktı.

14 Mart 2005 — New York’taki Doğal Tarih Müzesi uzmanları ortaya çıkan Neandertal modelinin hiç beklenmedik bir görünüşe sahip olduğunu vurguluyor. Projeyi yürüten Gary Sawyer ve Blaine Maley, daha önce bütün bir iskelete yakın halde bulunan La Ferrassie 1 canlısını temel aldılar. La Ferrassie 1 canlısının göğüs kafesi ve leğen kemiği eksikti. Bilim adamları, bu eksik parçaların yerine başka Neandertal’lerden parçalar ekledi.


Scientific American bilim yazarlarından Kate Wong tarafından hazırlanan bu makale, Neandertallerle ilgili kapsamlı bir dosyadan oluşuyordu. Scientific American’ın özel sayısında yayınlanan bu yazıda, 200.000 yıldan fazla bir süre Avrupa ve Batı Asya’da yaşayan bu insanların anatomileri, kültürleri ve davranışları hakkında bilgiler veriliyor; Homo sapiens’le aralarında kıyaslamalar yapılıyordu. Neandertal genlerinin günümüz insanının genlerinde bulunup bulunmadığı hakında bilim adamlarının çeşitli görüşlerine yer veriliyor, bu insanların sembolik düşünce yeteneğine sahip olup olmadıkları gibi sorulara cevap aranıyordu.

Bu makalenin Scientific American’ın bu özel sayısında yer alması oldukça ilginçti. Çünkü makalede bu özel sayının amacına, yani insanın evrimi senaryolarını yaygınlaştırmaya destek sağlayacak tek bir evrim yanlısı argüman dahi bulunmuyordu. "Evrim" kelimesinin bile az sayıda cümlede kullanıldığı, bu cümlelerin de herhangi bir dayanaktan yoksun genellemeler olduğu görülüyordu. (‘Neandertaller Avrupalılara evrimleştiler’ ya da ‘modern insanın evrimi’ gibi...)

Dahası, bu yazı Neandertallerle ilgili evrimci önyargıların geçersizliğini gösteren bilgilerle doluydu.

Neandertal Anatomisi Hakkındaki Gerçekler

Neanderteller hakkındaki yaygın ve yanlış kanı, eski bir hataya dayanır: Neandertallerin kalın kemiklerine, öne çıkık bir yüz ve kalın kaş kemerlerine sahip olması, bu insanların bir dönem sözde evrimde ilkel canlılar olarak sınıflandırılmasına yol açmıştı. Fransız Anatomist Marcelline Boule, bir Neandertal iskeletine ait kemikleri biraraya getirmiş ve sonuçta ortaya kambur, eğik yürüyen yarı maymun yarı insan görünümü çıkarmıştı. Buna dayanılarak çizilen sayısız resimde, Neandertaller hep yarı hayvan canlılar olarak tasvir edildiler. Bu tasvirler öyle yaygın olarak kullanıldılar ki Neandertal kelimesi İngilizcede ‘kaba ve anlayıştan yoksun’ anlamına gelen bir argo olarak yerleşti.

Ancak zamanla bulgular yeniden incelendi ve Neandertal iskeletine bu duruşun verilmesinin büyük bir hata olduğu ortaya çıktı. Boule, iskeletin eğik durduğunu gösteren somut bir kanıt olmadığı halde evrimci önyargılarına dayanmış ve iskeleti görmek istediği gibi inşa etmişti. Bu yanlış imajın zihinlerden silinmesi uzun yıllar almış olsa da günümüzde Neandertallerin bizim gibi dik duran insanlar olduklarına dair şüphe bulunmamaktadır. Wong, "Aslında Neandertallerin duruşu ve hareketleri bizimkilerden farksızdı" diyerek durumu özetlemektedir.

Bir Neandertal kafatası incelendiğinde ise günümüz insanlarında çok yaygın olmayan bazı özelliklere sahip olduğu görülür. Kalın kaş kemeri, öne çıkık bir yüz ve iri beyin hacmi gibi... Bazı araştırmacılar bu özellikleri evrime göre yorumlama eğiliminde olmuş ve bunların, Neandertalin, insanın sözde evriminde Homo sapiens’le ayrı bir koldan evrimleştiğine kanıt olarak göstermişlerdir. Ancak bu iddianın bilimsel bir zemini yoktur çünkü bunlar Neandertal sonrası insan kalıntılarında da görülebilmektedir.

Kansas Üniversitesi paleoantropologlarından David W. Frayer, "Genel bir değerlendirme yapıldığında, kendilerini [Neandertalleri] farklı kılan çeşitli özelliklerinin olduğu açık, ancak bu farklılık bir frekans farklılığıdır, mutlak farklılık değildir." diyor ve ekliyordu: "Neandertallerde bulabileceğiniz herşeyi başka yerlerde de [örneğin sonraki modern insanlarda] bulabilirsiniz"

Neandertal insanı ve günümüz insanı arasında mutlak bir fark olmadığının artık evrimcilerce de kabul edildiğini gösteren bir durum, Neandertallerin bilimsel isminin Homo sapiens neanderthalensis olarak değiştirilmesidir. Buna göre günümüz insanı da Homo sapiens sapiens olarak adlandırılmıştır. Bu, iki insan arasındaki farklılıkların taksonomik olarak "tür" değil "alttür" seviyesine indirildiği anlamına gelir. Bunun anlamı, bu iki gruptan insanların birbirleriyle ilişki kurup çocuk yapabileceklerinin kabul edilmesidir. Yani iki farklı canlı türü değil, aynı türün içindeki farklı iki ırktırlar. Kısacası, Neandertaller gerçek insanlardır.

Neandertal Kültürü Hakkındaki Gerçekler

Neandertallerin yaşam şekilleri ve davranışları ise, onların çevre şartlarına uyum sağlayabilen başarılı avcılar olduklarını göstermektedir.

Bu gerçek evrimcilerce ancak yakın zamanlarda kabul edilir olmuştur. Wong’un makalesinde Neandertallerle ilgili eski yanılgı şöyle ifade edilmektedir: "...araştırmacılar, yakın bir zamana dek büyük ölçüde yanlış anlaşılan Neandertal davranışları üzerinde de odaklanıyorlar. Neandertaller genellikle avlanma ve geleceği planlama yeteneklerinden yoksun olarak gösterilirdi.."

Scientific American’da bu eski kabulleri yıkan bulgulara yer verilmekte ve Stony Brooks’taki New York Eyalet Üniversitesi arkeologlarından John J. Shea ile Cambridge Üniversitesi arkeoloğu Preston T. Miracle’ın, Neandertallerin yetenekli avcılar olduğuna dair görüşleri aktarılmaktadır. Arizona Üniversitesi arkeologları Mary C. Stiner ve Steven L. Kuhn da Neandertallerin geçinme stratejilerinin çevreye ve değişen iklim şartlarına göre büyük ölçüde değişkenlik gösterdiğini savunmaktadırlar.

Wong’un dosyasında, ZILHÃO ve FRANCESCO D’ERRICO tarafından kaleme alınan bir yazı yayınlanıyordu. Bu yazı Neandertallerin kültür olarak insandan eksik bir yönü bulunmadığını bir kez daha gösteriyordu. Bu yazının başlangıcında bir dönem hakim olan ve Neandertalleri sözde evrime göre ilkel, yarı insan canlılar gibi yansıtan önyargılı tutum şöyle ortaya çıkarılmaktadır:

"Yaklaşık 150 yıl önce bulunan ilk örnekten bu yana, araştırmacılar Neandertallerde, modern insanların sembol kullanımı veya alet yapımında karmaşık teknikler kullanma gibi davranışsal yeteneklerinin bulunduğunu reddetme eğiliminde oldular. Neandertaller daha çok gelişime imkan tanımayan teknolojik olarak ilkel geleneklere saplanıp kalmış yarı insan canlılar olarak karakterize edildiler. Ve ne zaman Batı Avrupa’da sonraki dönem Neandertallere atfedilen gelişmiş kültürel kalıntılar bulunduysa, bunlar yeteri kadar açıklanmaksızın gözardı edildi. (vurgu bize aittir)

Yazarlar bazı alet ve takı bulgularına dayanarak, Neandertallerin bunları üretme yeteneklerini bağımsız olarak geliştirdiklerini savunuyorlardı. Yazılarının son cümlesinde, bu bulgular ışığında şu sonuca vardıklarını belirtiyorlardı: "...Bizleri Neandertallerden ayırır görünen ve bizlere eşsiz ve özellikle - sembolik kültürler oluşturma yeteneğiyle- armağanlandırılmış bir insan tipi olduğumuz izlenimini veren davranışsal bariyer kesinlikle çökmüş durumdadır. (vurgu bize aittir)

Neandertallerin aletleri de arkeolog Randall White’ın ifadesiyle yüksek seviyede "know-how" (bir şeyin nasıl yapılacağının bilgisi) gerektirmektedir. Böyle gelişmiş aletler kullanan Neandertallerin konuşma yeteneğinden yoksun olduğunu düşünmenin hiçbir anlamı yoktur. Yazıda görüşlerine yer verilen New York Üniversitesi araştırmacısı White bu durumu şöyle ifade etmektedir:

"Neandertalerin, teknolojik olarak bu kompleks aletleri üretip nesilden nesile geçirme işini bunlar hakkında konuşmadan başarabileceklerini hayal edemiyorum... Bu tür aletler yapan birçok insan gördüm, çok miktarda sözlü ipucu almaksızın, sadece onları omuzlarının arkasından izleyerek bunları öğrenemem."


Neandertal Dosyasının Başlıkla Çelişkisi

Scientific American’daki bu makale, eski "yarı insan" Neandertal tezinin bilimsel bulgular karşısında tarihe gömüldüğü süreci aktarması açısından önemlidir. Bu açıdan Scientific American, özel sayısının başlığında kullandığı "yeni bakış"ı başarmıştır. Kendilerini bu açıdan tebrik ediyoruz. Ancak Neandertallerde, bu "yeni bakış"ın hedefi olarak gösterilen konudan yani ‘evrim’den bir eser bulunmadığı da açıktır. Evrimsizliği evrimle açıklamaya çalışmak, bir bilim dergisinin kaçınması gereken, önemli bir çelişkidir. Biz bu Neandertal dosyasının ancak "İnsan Evrimsizliğine Bir Bakış" başlığı altında anlamlı olabileceğini düşünüyor ve Scientific American yetkililerine evrimi bir dogma olarak savunmaya son vermeleri çağırısında bulunuyoruz.

Bilim insanları, 38.000 yıllık bir Neandertal’in genomlarını yeniden yapılandırdı. Araştırmada insan ile Neandertal DNA’sı arasında yüzde 99.9’a varan benzerlik bulundu.


Neandertal'in DNA 'sının yeniden yapılandırılması için 5 gram kemik parçası yeterli.

İSTANBUL - Araştırmacılar, 38.000 yıllık bir Neandertal’in iskeletindeki femur kemiğinden evrim tarihinin gizemli türüne ait DNA’ları tanımlamaya çalışıyor. Araştırmayı yürüten ABD’deki Lawrence Berkeley National Laboratory uzmanı Edward Rubin, prestijli bilim dergisi Science’ta yayımlanan makalesinde “DNA dizileri sayesinde, Neandertaller’in biyolojik özelliklerini çıkardığımızda, insanın atalarından ne zaman ve nasıl ayrıldıklarını da anlayabileceğiz” şeklinde yazdı. “Neandertal genetik araştırmalarında henüz yolun başındayız” diyen Rubin, Neandertal’e ait 1 milyon DNA sırasını yapılandırdı, Rubin gelecek yıllarda toplam 3.3 milyar yapıtaşının oluşturulacağını belirtti.

‘İnsan ve Neandertal çiftleşmişlerdi’
ABD’li antropolog Erik Trinkaus, 35 bin yıllık iskeletler üzerinde yaptığı araştırmada, insanın atalarıyla Neandertaller’in çiftleştiklerini ve Avrupa halklarında Neandertal atalarından genetik kalıntılar olabileceğini öne sürüyor.


Trinkaus, araştırmasında Neandertaller ve insanlara ait kemik parçaları, kafatasları, çene kemiklerini karşılaştırdı. Mukayesede kullanılan insan kemiklerinin bir kısmı, Afrika’da yaşayan insanlardan seçilirken, bir kısmı da Avrupa’ya göçenlerden seçildi. Mukayesede insan kemiklerinde sadece Neandertaller’den kaynaklanabilecek bazı özelliklerin var olduğu tespit edildi.

Bunların başında, Neandertaller’de olduğu gibi farklı beyin yapısının bir sonucu olarak kafatasının arkaya doğru bombe yapması geliyor. Ayrıca insanlarda çene kemiği ve kaslarının yapısı da Neandertaller ile çiftleşme belirtileri gösteriyor.


‘NEANDERTALLER BİZİM KUZENİMİZ’
Trinkaus bulguları, “İki tür arasında çiftleşme olduğu, iki türün de birbirlerini sosyal olarak kabul ettiğiniz söyleyebiliriz” şeklinde yorumluyor.


Esas ilginç bulgu ise şu, Trinkaus’a göre bazı Avrupa halklarının genetiğinde Neandertal kalıntıları bulunuyor olabilir. Ancak Trinkaus bunun ne oranda belirleyici olduğunu henüz tespit edemiyor.

İnsanın ataları ve Neandertaller insanoğlunun hayat ağacının iki dalı. Birbirleriyle aralarında anatomik farklar olmasına karşın, bilim insanları iki türü ‘kuzen’ olarak niteliyor. Trinkaus her iki türün de birbirlerine diğer türlerle olduğundan çok daha yüksek ‘sosyal yakınlık’ gösterdiğini vurguluyor. İki tür arasındaki binlerce yıl yakınlıktan sonra insanlar ayakta kalırken, Neandertaller yaklaşık 30.000 yıl önce yeryüzünden silindi.



Trikaus’un araştırmasını yürüttüğü kemikler, Romanya’da Pestera Muierii mağarasında 1952’de bulunmuştu. Karbon tarihleme yöntemiyle yapılan mukayesede kemiklerin en az 35.000 yıllık olduğu tahmin ediliyor. Avrupa kıtasında şimdiye dek sadece çok az sayıda 28.000 yıldan daha eski insan kalıntısı bulunabildi.

İNSANLAR NEANDERTALLER’İ TÜKETTİ Mİ?
Avrupa’dan Özbekistan’a dek yayılan geniş bir coğrafyada yaşadıkları tahmin edilen Neandertaller’e ait en eski kalıntılarsa 400.000 yıllık. Neandertaller, fiziksel olarak oldukça güçlü olduklarından çok iyi avcılardı. Modern insanın atası ise yaklaşık 40.000 yıl önce Avrupa kıtasına güneyden giriş yaptı. Neandertaller’in soyunun ise insanların Avrupa’ya girmesinden yaklaşık 10.000 yıl sonra tükendiği tahmin ediliyor. En son Neandertaller’in İberya Yarımadası’nda 24.000 yıl önce öldüğü varsayılıyor.

Neandertaller’in soyunun nasıl tükendiği ile ilgili çeşitli varsayımlar mevcut. Kimi uzmanlar, iklim değişikliğinin açlık ve hastalıkları beraberinde getirdiğini, kimi uzmanlar ise daha zeki olan insanların Neandertaller’in sonunu hazırladığını düşünüyor. İkinci teoriye göre, zeki insanoğlu ticaret yaparak, kıtlık zamanlarında ayakta kalmayı becerirken, Neandertaller açlıktan kırıldı. Ancak, soylarının tükenme nedeni ne olursa olsun, Trinkaus Neandertaller’in modern insanın genetik havuzuna katkısı olduğunu vurguluyor.

biraz uzun oldu Rolling Eyes biliyorum ilgi alanı meselesi kaç kişi okuyacak merak ediyorum
iyi forumlar extraokk
 

StarkDrache

Bilgiliyim
Kayıt
13 Mayıs 2007
Mesajlar
2.956
Beğeniler
0
Şehir
Kuzey Yarım Küre
TheMyth_ demiş ki:
StarkDrache demiş ki:
TheMyth_ demiş ki:
fazla değil aslında Rolling Eyes
Eminsinmisin :mrgreen:
Sizce uzun değilsede en azından benim için baya uzun Neutral
okumayı seven insan kitabın kalınlığına değil içeriğine bakar extraokk
sevdiğim sözlerden biridir extraokk
Mesaj alındı :mrgreen:
Söz GErçekten Çok güzeL extraokk
 

StarkDrache

Bilgiliyim
Kayıt
13 Mayıs 2007
Mesajlar
2.956
Beğeniler
0
Şehir
Kuzey Yarım Küre
Buyur Bence Tam Sana göre bir kitap Eğer Birgün Görürsen Kesinlikle Almanı Öneririm ;

Kitabın Adı ; "Düşün Ve Zengin OL "
Yazarı ; Napoleon HiLL
 
Kayıt
22 Nisan 2007
Mesajlar
1.361
Beğeniler
0
Şehir
Konum-Zaman grafiğinde Y sütunundayım
StarkDrache demiş ki:
TheMyth_ demiş ki:
StarkDrache demiş ki:
Buyur Bence Tam Sana göre bir kitap Eğer Birgün Görürsen Kesinlikle Almanı Öneririm ;

Kitabın Adı ; "Düşün Ve Zengin OL "
Yazarı ; Napoleon HiLL
o sözü şimdi ben söledim zaten :mrgreen:
Ha ?
Mesajları Karıştırmadın Demi Neutral
yok karıştırmadım :mrgreen:

okumayı seven insan kitabın kalınlığına değil içeriğine bakar
bunun için söledim o sözü extraokk benimdir yane extraokk

konu saptı ana konuya dönelim lütfen Wink
 
Yukarı Alt