85 yıl sonra ırak'a
Meclis, bir yıl süre ile Irak'a asker gönderilmesine yeşil ışık yaktı. Hükümet tezkeresi ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Mehmetçik, 1. Dünya Savaşı sonrası ilk kez Irak'ta görev yapacak
Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili hükümet tezkeresi Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. 1 Mart'ta reddedilen ilk tezkerenin aksine iktidar partisi AKP hiç zorlanmadı. Kapalı oturumda yapılan oylamaya 543 milletvekili katıldı. 358 kabul, 183 ret ve 2 çekinser oy kullanıldı. Böylece Irak'a bir yıl süreyle asker gönderilmenin yolu açıldı. Irak'a ne kadar Mehmetçiğin gideceği ve görev yeri, ABD ile yapılan müzakereler sonucunda belli olacak. Meclis Genel Kurulu saat 15.00'te tezkereyi görüşmeye başladı. Meclis Başkanvekili Sadık Yakut'ın yönettiği birleşimde, önce Başbakanlık Tezkeresi okundu. Yakut, tezkerenin okunmasının ardından, görüşmelerin kapalı oturumda yapılması yönünde önerge bulunduğunu belirterek, Genel Kurul Salonu'nun boşaltılmasını istedi.
CHP'nin itirazı
CHP Grup Başkanvekilleri Ali Topuz, Kemal Anadol ve Haluk Koç, kapalı oturum önergesi oylanmadan salonun boşaltılamayacağını belirterek, itiraz ettiler. Yakut, İçtüzüğün 70'inci maddesini okuyarak, uygulamayı savundu. CHP'liler itirazlarını sürdürseler de bir sonuç alamadılar. Daha sonra saat 15.20'de kapalı oturuma geçildi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol basın mensuplarına, 'Dökülecek Mehmetçik kanının vebalinden korktukları ve suçluluk telaşı içinde oldukları için böyle yapıyorlar' dedi.
Oylamaya, rahatsızlıklarını bildiren Bursa Milletvekili Faruk Ambarcıoğlu, Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Bursa Milletvekili Ahmet Yaşar katılamadı. Yurtdışındaki Aydın Dumanoğlu da oylamaya gelmedi. ABD'de bulunan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün yerine de vekaletle oy kullanıldı. AKP'de Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın oy hakkı bulunmazken, oturumu yöneten AKP'li TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da oy kullanamadı. Bağımsız milletvekillerinden Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ile Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez, kabul oyu verdi.
Kasım'da Irak'a gitmesi beklenen Mehmetçik, 1. Dünya Savaşı'na kadar kaldığı Irak'ta 85 yıl sonra yine görev yapacak. Mehmetçik, 1917'de İngilizler'in işgal ettiği Basra'dan, 1918'de imzalanan Mondoros Mütarekesi'yle de Musul'dan çekilmişti.
1 Mart'ta ne olmuştu
Amerikan askerinin Türkiye'ye gelişine ve Türk askerinin Irak'a gidişine izin veren tezkerenin görüşüldüğü oturuma 533 milletvekili katıldı. Yaklaşık 3.5 saat süren gizli oturum sonunda, hükümet büyük şaşkınlık yaşadı.
264 kabul oyuna karşılık, 71 AKP'li de muhalefetle hareket edince 250 ret oyu çıktı. Çekinserler ise 19 oyda kaldı. İlk etapta tezkerenin kabul edildiği açıklandı. Ancak CHP'lilerin itirazı üzerine Anayasa'nın 96'ncı maddesi gereği oylamaya katılanların salt çoğunluğu olan 267 oy bulunmadığı için tezkere reddedildi. 3 oyla tezkerenin reddedilmesi üzerine yerinden fırlayan Başbakan Abdullah Gül, şaşkına döndü.
Tezkere Irak'ta telaşa neden oldu
Tezkere yarın görüşülecek. Irak telaşlı. "Acil" kodlu çağrı geldi.
Reklam
Ankara, tezkereye odaklanırken, Türkiye'deki gelişmeler Irak'ı telaşlandırdı.
Irak hükümeti, Ankara'ya acil kodu ile "gelin görüşelim" çağrısı yaptı. "Acil görüşme" çağrısını Irak'ın resmi sözcüsü yaptı.
Irak hükümetinin bugün kuzey Irak’a Türkiye’nin olası sınır ötesi operasyonuyla ilgili acil olarak toplanacağı açıklanmıştı.
rak'a Türk askeri gönderme konusu dünkü Milli Güvenlik Kurulu'nda tartışıldı. Gerçi karar için gerekli unsurlar henüz oluşmuş değil; henüz Türk birliğinin Amerikalılar tarafından nereye ve hangi koşullarla önerildiği üzerinde anlaşma noktasına gelinmedi. Ancak MGK'nın, yedinci uyum paketi çerçevesinde işlevi gerçek anlamda bir danışma organı olarak belirlendiğine göre, kararın MGK'dan çıkması beklenmemeli. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önceki hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e söylediklerini, dünkü MGK'da da yinelediği anlaşılıyor: Sezer asker göndermek için Birleşmiş Milletler kararı aranması
gerektiği fikrinden vazgeçmiş değil. Yalnızca, "Ben karışmıyorum, ama ne yapacaksanız bir an önce yapın" diyor. Hükümete, 'Yanıtınız ne olursa olsun, Amerikalılara, geçen sefer olduğu gibi oyalamadan söyleyin!' demek istiyor. Zaten Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanının Meclis kararı üzerinde söz söyleme hakkı yok, ama Sezer'in tutumunun başka nedenleri de var:
1- Hükümetin elini rahat bırakmak;
2- Kararın tamamen hükümet sorumluluğunda olduğuna dikkat çekmek;
3- Hükümet ya da AKP çevreleri tarafından hükümetin asker gönderme kararını engelliyor gösterilmeye, yani Amerika ile ilişkilerin bir
darbe daha almasının sorumlusu gösterilmeye karşı önlem almak.
Aslında askerlerin de bu defa hükümetten önce tavırlarını açıklayıp, hükümetin kararına uyacaklarını açıklamaları da benzeri nedenlere dayanıyor.
Çünkü 1 Mart'ta hükümet tezkeresinin Meclis oylamasında reddedilmesi ardından ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Türk ordusunu
'Gerekli liderlik rolünü oynamamakla' suçlaması Ankara'da düşünülenden derin izler bırakmış durumda.
Asker zaten buna ilk andan itibaren tepki veriyor.
Hükümete tam yetki verildiği 30 Ocak MGK'sında Dışişleri adına Uğur Ziyal'in, Silahlı Kuvvetler adına da Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ın konuştuğu ve ikisinin de "ABD'nin kararlı görüldüğü Irak operasyonunun dışında kalmanın Türkiye'nin ulusal çıkarlarına hizmet etmeyeceği" yolunda görüş bildirdiği biliniyor.
Liderlik sorunu sürüyor mu?
Sorun kararın hem Türk, hem Amerikan tarafının yanlış adımlarıyla şubat sonuna kalmasında ve yeni bir MGK'ya gelip çatmasında görünüyor. Genelkurmay ve Çankaya'nın eline, AKP'nin il ve ilçe örgütlerine 'Biz istemiyoruz, ama asker zorluyor, MGK'da da zorlayacaklar' yolunda mesaj gönderdiği bilgisi ulaşınca, onlar da 28 Şubat MGK'sında zorlamıyorlar ve 30 Ocak'a atıfta bulunmakla yetiniyorlar. Tam o günlerde üst düzey bir askeri kaynağın "Asker rahatsız" haberini basına sızdırması AKP grubunda bomba gibi patlayınca 1 Mart sonucu ortaya çıkıyor.
Bu noktada belki bir liderlik sorunundan söz edilebilir, ama hükümet açısından da bu geçerli. Çünkü 1 Mart'ta hükümet tezkeresi 6 oyla reddedildi. Oylama sonrası yapılan açıklamalara bakacak olursak 4 bakanın, yani imzalarıyla Meclis'ten Amerikan askeri için izin isteyen en az 4 AKP'li bakanın karşı oy verdiğini anlıyoruz. Bu bakanlardan 3'ü 'hayır' yerine 'evet' demiş olsaydı, şu anda çok farklı konuları tartışıyor olacaktık. Demek ki askeri kesimde olduğu gibi, sivil kesimde de bir liderlik sorunu vardı.
Wolfowitz'in sorunu yalnızca askerlere yıkmaya çalışan demecinin hemen öncesinde Washington'da bazı AKP'lilerle görüşmesi de ortada sanılandan daha geniş bir liderlik sorunu olduğunu gösteriyor.
Liderlik sorunu geride kaldı denebilir mi?
Askeri cepheden bir hafta arayla iki orgeneralden birbiriyle çelişkili açıklamalar geliyor. Gözler biraz da bu yüzden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e çevriliyor.
Sivil cephede ise görüş ayrılıkları daha derin. CHP zaten karşı oyunu ilan etti. AKP'nin içindeki hareketlilik ise hükümete yeni bir 1 Mart deneyimi yaşatabilir. Dünkü MGK'da ne denirse densin, hele ki yeni yasalara göre sorumluluk hükümetin. Hükümetin Meclis grubundan emin olmadan yeni bir tezkereyle ortaya çıkması ise artık Türkiye'nin ülke ciddiyetini zedeleyebilir.
Marx'ın dediği gibi, büyük hatalar ilk yapıldığında trajik, tekrarlandığında komik olur.
"Tezkereyi kullanmak istemiyoruz"; Amerika ve merkezi Irak yönetimini harekete geçmeye çağırıyoruz.
"Hedef sadece PKK"; Barzani ve Talabani’ye "PKK ile savaşta araya girmeyin, hedef olmayın" uyarısı.
"Petrolde gözümüz yok"; Irak halkı ve dünyaya, ABD gibi değiliz, amacımız terörle mücadele diyoruz.
"Toprak bütünlüğüne saygı"; Kuzey Irak ve komşu alana düzenlenecek operasyon işgal amaçlı değil.
Barzani’nin Şii kartı
Ankara kimi zaman bazı haberler yalan da olsa, trendi anlatır. Üretilen komplo teorileri veya manipülasyonların işaret fişeği gibidir bu tür "teyitsiz" haberler.
Iraklı bir haber ajansının, Barzani’nin Necef’e kaçacağı iddiası tam bu kategoriye düşer.
Ama Amerikan kaynakları bu senaryoya itibar edip dünyaya yaydı, bizim de haberimiz oldu. İddiaya göre, Barzani’nin peşmergeleri Şii kenti Necef’e giderek barınak sağladı. Barzani Ailesi’nin büyük bölümü bu kente taşındı. Kürt lider de Türkiye sınırı geçerse Erbil’den Necef’e taşınacak.
Tekrar ediyorum, bu haber propaganda malzemesi gibi gözüküyor. Ama şu sorunun yanıtını merak ediyorum: Barzani kaçacaksa adresi neden Necef de, Bağdat değil?
Çünkü Bağdat’ta Barzani’nin Kürt rakibi Talabani var.
Necef ise Şiilerin kutsal kenti, bir caddesi Barzani’nin ismini taşıyor.
Bir süredir yanlış anlamayı göze alarak kayda geçirmeye çalışıyoruz.
Türkiye, Irak sınırını, 2003 paradigmasıyla geçemez, geçerse yanlış olur.
2003 ABD işgali öncesinde Irak’ın kuzeyi Türkiye’nin arka bahçesiydi.
Kürt liderler Türk askeri varlığına, ABD’nin telkiniyle karşı çıkmadı.
Ama bugün koşullar çok değişik, Irak’ın kuzeyi güneyi kalmadı.
Türkiye, Irak’a PKK avına girse bile, 500 km uzakta Kerkük’ün hassas dengesi yerinden oynayacak. Türkiye terörle mücadele ediyorum derken Ortadoğu’nun en karmaşık savaşına taraf olacak.
Barzani bugün Şiilerle anlaşır, yarın Sünnilerle, hatta belki öbür gün Şii Türkmenlerle... Çünkü hakaret niyetine kullandığımız gerçeğe uygun konumda: Devlet değil aşiret reisi.
Ya Türkiye... Politikası ve müttefik seçimi bu kadar kıvrak olması mümkün mü?
Değilse Irak tezkeresinin başarı şansı nedir?
Gül’ün ince taktiği
HATIRLAYIN Başbakan’ın oğlu Bilal’in düğündeki takı töreni kamuoyunda nasıl ilgi yaratmıştı. Gazeteler, TV’ler takıların toplandığı torbaları günlerce gündemden düşürmedi.
Oysa Abdullah Gül ve kurmayları, Kübra’nın nikáhında bu kaçınılmaz sahneleri topluma mesaja dönüştürebildi. Takı ve hediyelerin yarısını şehit ailelerine bağışlama kararı;
1) "Her gün şehit verilirken düğün dernekte eğleniliyor" eleştirilerini hafifletti.
2) "Acaba geline kaç bin YTL’lik takı takıldı?" merakını bastırdı.
Tezkerenin 4 şifresi
BAŞBAKAN Yardımcısı Cemil Çiçek, Irak tezkeresini açıklarken uzun bir metin okudu. Hükümet Sözcüsü’nün beş dakika kadar süren açıklaması adeta dünya kamuoyuna deklarasyon niteliğindeydi:
1) Tezkereyi kullanmayalım: Hükümet tezkere ile her an Irak’a girebilir. Ama "tezkereyi kullanmak istemiyoruz" diyerek ABD ve merkezi Irak yönetimini harekete geçmeye çağırıyor.
2) Hedef sadece PKK: Bu cümleyi defalarca tekrarlayan Cemil Çiçek, Türkiye adına Barzani ve Talabani’ye "PKK ile savaşta araya girmeyin, hedef haline gelmeyin" uyarısını yapıyor.
3) Petrolde gözümüz yok: Irak halkı ve dünya kamuoyuna bu ifadeyle, ABD’den farklı olarak askeri harekátın tek hedefinin terörle mücadele olacağı anlatılıyor.
4) Toprak bütünlüğüne saygı: Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğüne saygısını tekrar ederek, Kuzey Irak ve komşu alana düzenlenecek operasyonun işgal amacı taşımadığını anlatıyor.
Meclis, bir yıl süre ile Irak'a asker gönderilmesine yeşil ışık yaktı. Hükümet tezkeresi ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Mehmetçik, 1. Dünya Savaşı sonrası ilk kez Irak'ta görev yapacak
Irak'a asker gönderilmesiyle ilgili hükümet tezkeresi Meclis Genel Kurulu'nda kabul edildi. 1 Mart'ta reddedilen ilk tezkerenin aksine iktidar partisi AKP hiç zorlanmadı. Kapalı oturumda yapılan oylamaya 543 milletvekili katıldı. 358 kabul, 183 ret ve 2 çekinser oy kullanıldı. Böylece Irak'a bir yıl süreyle asker gönderilmenin yolu açıldı. Irak'a ne kadar Mehmetçiğin gideceği ve görev yeri, ABD ile yapılan müzakereler sonucunda belli olacak. Meclis Genel Kurulu saat 15.00'te tezkereyi görüşmeye başladı. Meclis Başkanvekili Sadık Yakut'ın yönettiği birleşimde, önce Başbakanlık Tezkeresi okundu. Yakut, tezkerenin okunmasının ardından, görüşmelerin kapalı oturumda yapılması yönünde önerge bulunduğunu belirterek, Genel Kurul Salonu'nun boşaltılmasını istedi.
CHP'nin itirazı
CHP Grup Başkanvekilleri Ali Topuz, Kemal Anadol ve Haluk Koç, kapalı oturum önergesi oylanmadan salonun boşaltılamayacağını belirterek, itiraz ettiler. Yakut, İçtüzüğün 70'inci maddesini okuyarak, uygulamayı savundu. CHP'liler itirazlarını sürdürseler de bir sonuç alamadılar. Daha sonra saat 15.20'de kapalı oturuma geçildi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol basın mensuplarına, 'Dökülecek Mehmetçik kanının vebalinden korktukları ve suçluluk telaşı içinde oldukları için böyle yapıyorlar' dedi.
Oylamaya, rahatsızlıklarını bildiren Bursa Milletvekili Faruk Ambarcıoğlu, Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Bursa Milletvekili Ahmet Yaşar katılamadı. Yurtdışındaki Aydın Dumanoğlu da oylamaya gelmedi. ABD'de bulunan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün yerine de vekaletle oy kullanıldı. AKP'de Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın oy hakkı bulunmazken, oturumu yöneten AKP'li TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da oy kullanamadı. Bağımsız milletvekillerinden Bayburt Milletvekili Ülkü Güney ile Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez, kabul oyu verdi.
Kasım'da Irak'a gitmesi beklenen Mehmetçik, 1. Dünya Savaşı'na kadar kaldığı Irak'ta 85 yıl sonra yine görev yapacak. Mehmetçik, 1917'de İngilizler'in işgal ettiği Basra'dan, 1918'de imzalanan Mondoros Mütarekesi'yle de Musul'dan çekilmişti.
1 Mart'ta ne olmuştu
Amerikan askerinin Türkiye'ye gelişine ve Türk askerinin Irak'a gidişine izin veren tezkerenin görüşüldüğü oturuma 533 milletvekili katıldı. Yaklaşık 3.5 saat süren gizli oturum sonunda, hükümet büyük şaşkınlık yaşadı.
264 kabul oyuna karşılık, 71 AKP'li de muhalefetle hareket edince 250 ret oyu çıktı. Çekinserler ise 19 oyda kaldı. İlk etapta tezkerenin kabul edildiği açıklandı. Ancak CHP'lilerin itirazı üzerine Anayasa'nın 96'ncı maddesi gereği oylamaya katılanların salt çoğunluğu olan 267 oy bulunmadığı için tezkere reddedildi. 3 oyla tezkerenin reddedilmesi üzerine yerinden fırlayan Başbakan Abdullah Gül, şaşkına döndü.
Tezkere Irak'ta telaşa neden oldu
Tezkere yarın görüşülecek. Irak telaşlı. "Acil" kodlu çağrı geldi.
Reklam
Ankara, tezkereye odaklanırken, Türkiye'deki gelişmeler Irak'ı telaşlandırdı.
Irak hükümeti, Ankara'ya acil kodu ile "gelin görüşelim" çağrısı yaptı. "Acil görüşme" çağrısını Irak'ın resmi sözcüsü yaptı.
Irak hükümetinin bugün kuzey Irak’a Türkiye’nin olası sınır ötesi operasyonuyla ilgili acil olarak toplanacağı açıklanmıştı.
rak'a Türk askeri gönderme konusu dünkü Milli Güvenlik Kurulu'nda tartışıldı. Gerçi karar için gerekli unsurlar henüz oluşmuş değil; henüz Türk birliğinin Amerikalılar tarafından nereye ve hangi koşullarla önerildiği üzerinde anlaşma noktasına gelinmedi. Ancak MGK'nın, yedinci uyum paketi çerçevesinde işlevi gerçek anlamda bir danışma organı olarak belirlendiğine göre, kararın MGK'dan çıkması beklenmemeli. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önceki hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e söylediklerini, dünkü MGK'da da yinelediği anlaşılıyor: Sezer asker göndermek için Birleşmiş Milletler kararı aranması
gerektiği fikrinden vazgeçmiş değil. Yalnızca, "Ben karışmıyorum, ama ne yapacaksanız bir an önce yapın" diyor. Hükümete, 'Yanıtınız ne olursa olsun, Amerikalılara, geçen sefer olduğu gibi oyalamadan söyleyin!' demek istiyor. Zaten Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanının Meclis kararı üzerinde söz söyleme hakkı yok, ama Sezer'in tutumunun başka nedenleri de var:
1- Hükümetin elini rahat bırakmak;
2- Kararın tamamen hükümet sorumluluğunda olduğuna dikkat çekmek;
3- Hükümet ya da AKP çevreleri tarafından hükümetin asker gönderme kararını engelliyor gösterilmeye, yani Amerika ile ilişkilerin bir
darbe daha almasının sorumlusu gösterilmeye karşı önlem almak.
Aslında askerlerin de bu defa hükümetten önce tavırlarını açıklayıp, hükümetin kararına uyacaklarını açıklamaları da benzeri nedenlere dayanıyor.
Çünkü 1 Mart'ta hükümet tezkeresinin Meclis oylamasında reddedilmesi ardından ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in Türk ordusunu
'Gerekli liderlik rolünü oynamamakla' suçlaması Ankara'da düşünülenden derin izler bırakmış durumda.
Asker zaten buna ilk andan itibaren tepki veriyor.
Hükümete tam yetki verildiği 30 Ocak MGK'sında Dışişleri adına Uğur Ziyal'in, Silahlı Kuvvetler adına da Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ın konuştuğu ve ikisinin de "ABD'nin kararlı görüldüğü Irak operasyonunun dışında kalmanın Türkiye'nin ulusal çıkarlarına hizmet etmeyeceği" yolunda görüş bildirdiği biliniyor.
Liderlik sorunu sürüyor mu?
Sorun kararın hem Türk, hem Amerikan tarafının yanlış adımlarıyla şubat sonuna kalmasında ve yeni bir MGK'ya gelip çatmasında görünüyor. Genelkurmay ve Çankaya'nın eline, AKP'nin il ve ilçe örgütlerine 'Biz istemiyoruz, ama asker zorluyor, MGK'da da zorlayacaklar' yolunda mesaj gönderdiği bilgisi ulaşınca, onlar da 28 Şubat MGK'sında zorlamıyorlar ve 30 Ocak'a atıfta bulunmakla yetiniyorlar. Tam o günlerde üst düzey bir askeri kaynağın "Asker rahatsız" haberini basına sızdırması AKP grubunda bomba gibi patlayınca 1 Mart sonucu ortaya çıkıyor.
Bu noktada belki bir liderlik sorunundan söz edilebilir, ama hükümet açısından da bu geçerli. Çünkü 1 Mart'ta hükümet tezkeresi 6 oyla reddedildi. Oylama sonrası yapılan açıklamalara bakacak olursak 4 bakanın, yani imzalarıyla Meclis'ten Amerikan askeri için izin isteyen en az 4 AKP'li bakanın karşı oy verdiğini anlıyoruz. Bu bakanlardan 3'ü 'hayır' yerine 'evet' demiş olsaydı, şu anda çok farklı konuları tartışıyor olacaktık. Demek ki askeri kesimde olduğu gibi, sivil kesimde de bir liderlik sorunu vardı.
Wolfowitz'in sorunu yalnızca askerlere yıkmaya çalışan demecinin hemen öncesinde Washington'da bazı AKP'lilerle görüşmesi de ortada sanılandan daha geniş bir liderlik sorunu olduğunu gösteriyor.
Liderlik sorunu geride kaldı denebilir mi?
Askeri cepheden bir hafta arayla iki orgeneralden birbiriyle çelişkili açıklamalar geliyor. Gözler biraz da bu yüzden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e çevriliyor.
Sivil cephede ise görüş ayrılıkları daha derin. CHP zaten karşı oyunu ilan etti. AKP'nin içindeki hareketlilik ise hükümete yeni bir 1 Mart deneyimi yaşatabilir. Dünkü MGK'da ne denirse densin, hele ki yeni yasalara göre sorumluluk hükümetin. Hükümetin Meclis grubundan emin olmadan yeni bir tezkereyle ortaya çıkması ise artık Türkiye'nin ülke ciddiyetini zedeleyebilir.
Marx'ın dediği gibi, büyük hatalar ilk yapıldığında trajik, tekrarlandığında komik olur.
"Tezkereyi kullanmak istemiyoruz"; Amerika ve merkezi Irak yönetimini harekete geçmeye çağırıyoruz.
"Hedef sadece PKK"; Barzani ve Talabani’ye "PKK ile savaşta araya girmeyin, hedef olmayın" uyarısı.
"Petrolde gözümüz yok"; Irak halkı ve dünyaya, ABD gibi değiliz, amacımız terörle mücadele diyoruz.
"Toprak bütünlüğüne saygı"; Kuzey Irak ve komşu alana düzenlenecek operasyon işgal amaçlı değil.
Barzani’nin Şii kartı
Ankara kimi zaman bazı haberler yalan da olsa, trendi anlatır. Üretilen komplo teorileri veya manipülasyonların işaret fişeği gibidir bu tür "teyitsiz" haberler.
Iraklı bir haber ajansının, Barzani’nin Necef’e kaçacağı iddiası tam bu kategoriye düşer.
Ama Amerikan kaynakları bu senaryoya itibar edip dünyaya yaydı, bizim de haberimiz oldu. İddiaya göre, Barzani’nin peşmergeleri Şii kenti Necef’e giderek barınak sağladı. Barzani Ailesi’nin büyük bölümü bu kente taşındı. Kürt lider de Türkiye sınırı geçerse Erbil’den Necef’e taşınacak.
Tekrar ediyorum, bu haber propaganda malzemesi gibi gözüküyor. Ama şu sorunun yanıtını merak ediyorum: Barzani kaçacaksa adresi neden Necef de, Bağdat değil?
Çünkü Bağdat’ta Barzani’nin Kürt rakibi Talabani var.
Necef ise Şiilerin kutsal kenti, bir caddesi Barzani’nin ismini taşıyor.
Bir süredir yanlış anlamayı göze alarak kayda geçirmeye çalışıyoruz.
Türkiye, Irak sınırını, 2003 paradigmasıyla geçemez, geçerse yanlış olur.
2003 ABD işgali öncesinde Irak’ın kuzeyi Türkiye’nin arka bahçesiydi.
Kürt liderler Türk askeri varlığına, ABD’nin telkiniyle karşı çıkmadı.
Ama bugün koşullar çok değişik, Irak’ın kuzeyi güneyi kalmadı.
Türkiye, Irak’a PKK avına girse bile, 500 km uzakta Kerkük’ün hassas dengesi yerinden oynayacak. Türkiye terörle mücadele ediyorum derken Ortadoğu’nun en karmaşık savaşına taraf olacak.
Barzani bugün Şiilerle anlaşır, yarın Sünnilerle, hatta belki öbür gün Şii Türkmenlerle... Çünkü hakaret niyetine kullandığımız gerçeğe uygun konumda: Devlet değil aşiret reisi.
Ya Türkiye... Politikası ve müttefik seçimi bu kadar kıvrak olması mümkün mü?
Değilse Irak tezkeresinin başarı şansı nedir?
Gül’ün ince taktiği
HATIRLAYIN Başbakan’ın oğlu Bilal’in düğündeki takı töreni kamuoyunda nasıl ilgi yaratmıştı. Gazeteler, TV’ler takıların toplandığı torbaları günlerce gündemden düşürmedi.
Oysa Abdullah Gül ve kurmayları, Kübra’nın nikáhında bu kaçınılmaz sahneleri topluma mesaja dönüştürebildi. Takı ve hediyelerin yarısını şehit ailelerine bağışlama kararı;
1) "Her gün şehit verilirken düğün dernekte eğleniliyor" eleştirilerini hafifletti.
2) "Acaba geline kaç bin YTL’lik takı takıldı?" merakını bastırdı.
Tezkerenin 4 şifresi
BAŞBAKAN Yardımcısı Cemil Çiçek, Irak tezkeresini açıklarken uzun bir metin okudu. Hükümet Sözcüsü’nün beş dakika kadar süren açıklaması adeta dünya kamuoyuna deklarasyon niteliğindeydi:
1) Tezkereyi kullanmayalım: Hükümet tezkere ile her an Irak’a girebilir. Ama "tezkereyi kullanmak istemiyoruz" diyerek ABD ve merkezi Irak yönetimini harekete geçmeye çağırıyor.
2) Hedef sadece PKK: Bu cümleyi defalarca tekrarlayan Cemil Çiçek, Türkiye adına Barzani ve Talabani’ye "PKK ile savaşta araya girmeyin, hedef haline gelmeyin" uyarısını yapıyor.
3) Petrolde gözümüz yok: Irak halkı ve dünya kamuoyuna bu ifadeyle, ABD’den farklı olarak askeri harekátın tek hedefinin terörle mücadele olacağı anlatılıyor.
4) Toprak bütünlüğüne saygı: Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğüne saygısını tekrar ederek, Kuzey Irak ve komşu alana düzenlenecek operasyonun işgal amacı taşımadığını anlatıyor.
