Kayıt
14 Mayıs 2007
Mesajlar
24.643
Beğeniler
3
Şehir
İstanbul
Tanjevic: İlk hedef çeyrek final
A Milli Basketbol Takımı Antrenörü Bogdan Tanjevic, Eurobasket 2009'un başlamasına sayılı günler kala NTV Spor'un sorularını yanıtladı. Öncelikle çeyrek finali hedeflediklerini belirten tecrübeli çalıştırıcı, ardından da madalya mücadelesi vereceklerini söyledi.



A Milli Basketbol Takımı Antrenörü Bogdan Tanjevic, 7 Eylül Pazartesi günü başlayacak Avrupa Şampiyonası öncesinde NTV Spor'un sorularını yanıtladı. Deneyimli çalıştırıcı "Polonya'ya iyi basketbol oynayan bir takım görüntüsünde gideceğiz. Hedefimiz önce son 8, ardından madalya" dedi.

Koç bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Artık Eurobasket 2009'a sayılı günler kaldı. Hazırlık dönemi nasıl geçti? Takım şu an itibariyle turnuvaya ne kadar hazır sizce?

Bence çok iyi bir dönem geçirdik. 40 günü aşan bir süredir çalışıyoruz. Takım iyi durumda. Şampiyona başlayana kadar önümüzde bir kaç antreman daha vardı. Ankara'da bazı maçların bazı anlarında düşüş gösterdiğimiz dakikalar oldu. Kalan sürede bunların üzerinde duracaığız. Polonya'ya, iyi basketbol oynayan bir takım görüntüsüyle gitmek istiyoruz. Bana kalırsa şu anda %90 hazır durumdayız.

Ankara'da düzenlenen Efes World Cup belkide hazırlık döneminde katıldığımız en zorlu turnuvaydı. Ve takımların da oldukça sert olduğunu, sert basketbol oynadığını gördük. Peki fiziksel olarak hazır mıyız? Yeteri kadar sert miyiz?

Fiziksel olarak iyi bir dönem geçirdiğimizi düşünüyorum. Bormio'da, İstanbul'da, Antalya'da kamp yaptık. Ama yine de özellikle Ankara'da katıldığımız Efes Cup'ta bazı takımların savunmasının, bizim savunmamızdan daha sert olduğunu gördük. Hatta bazen oyun kurallarını aşan sertliğe bile vardılar. Özellikle Almanya maçında. Bu tür takımlar da bize baya ters geliyor. Bu bizim, Polonya öncesinde hazır olmamız gereken konulardan biri. Bu tür karşılaşmalarda özellikle Hidayet'in üzerine daha fazla yükleniyorlar. İkili hatta üçlü sert sıkıştırmalarla Hidayet'i oyundan düşürüyorlar.

Ankara'da sanırım Almanya maçının ardından Kerem Gönlüm'ün yokluğunun ve bunun etkilerinin altını çizdiniz. Kerem'in yasaklı madde olayının ardından kadrodan çıkarılmasıyla yerine alternatif bir isim düşündünüz mü?

Yalnızca o maçın ardından değil bana ne zaman birisi bana Kerem'i sorsa aynı cevabı veririm. Müthiş bir savunmacı, çok zeki, hücumda çok şey yapabiliyor. Sayı atıp arkadaşlarını bulabiliyor. Onu arıyoruz tabii. Ama sonuçta doğal olarak onsuz oynamayı öğrenip, onun açığını kapatmamız gerekiyor.

"ENES KANTER'İ KANDIRDILAR"

Peki onun yerine, o pozisyon için alternatif bir isim çağırmayı düşündünüz mü? Enes Kanter olsaydı mesela...

Enes nedense ilginç bir şekilde Amerika'ya gitti. Kim bilmiyorum ama birileri onu kandırdı. Menajeri heralde. Ama çok saçma birşey yaptı. Kerem'in pozisyonu için ne kadar önemli bir veliaht olduğunun farkında değil heralde. Kendisiyle de konuştum. Ne kadar parlak geleceği olduğunu ve rekabet olan bir yerde olması gerektiğini söyledim. Ama birileri onun kafasını karıştırdı ve kandırarak Amerika'ya götürdü. Bunu her kim yaptıysa çok kötü bir adam. Şimdi gitti Amerika'da hazırlık okumaya. Orada ne gibi bir rekabet olabilir ki? Kendisini ne kadar geliştirebilir ki? Burada kalsaydı Euroleague düzeyinde antreman ve maçlarda süre bulacaktı. Çok büyük yanlış yaptı.

Geçtiğimiz sezon Eylül'de eleme maçlarında bazı maçlarda zaman zaman alan savunması yaptık ve iyi yaptığımız dakikalar da oldu. Polonya'da da bunu kullanmayı düşünüyor musunuz?

İyi alan savunması yapmak için öncelikle adam adama savunmayı çok iyi yapmanız lazım. Bacaklarınızda müthiş bir enerji olması gerekir. Tabii ki adam adama savunma daha zor. Bence şu anda da yine o enerjiyle alan savunması yapacak fiziksel durumumuz var.

Koç "devşirme" konusundaki görüşleriniz neler? Çünkü bir çok otorite, belli pozisyonlara oyuncular devşirilmesi gerektiği yönünde yorumlar yapıyorlar. Siz ne diyorsunuz?

Aslında bu dünyada normal gibi.

Peki size göre normal birşey mi?

Açıkçası bu durum biraz karışık. Bu tip hareketleri, devşirme olaylarını diğer spor dallarında da görebiliyorsunuz. Atletizmde, futbolda. Rusya bile Amerikalı oyunkurucu ile şampiyon oldu. Ama bize gelince, illa ki birisini Türk yapacaksak, milli takıma çağıracaksak "melek" gibi birisi olmalı. Çok uyumlu olmalı. Teknik olarak da tabii ki kaliteli ve yetenekli bir oyuncu olmalı. Ancak herşeyden önce türk halkı için çok önemli olan bayrağa da saygısı olmalı. İşte bu durumun karışıklığı da buradan geliyor. Türk insanında hiçbir yerde görmediğim bayrak ve ülke sevgisi var. Bu yüzden bu tip oyuncuları Türkiye adına bulmak daha da zor. Kısa bir süreç olmaz yani. Belki ilerleyen yıllarda, ben o zaman görevde olurmuyum bilmem ama Basketbol Federasyonu yetkilileri oturur görüşür ve belki o yönde hareket eder. Ancak şu anda gündemimizde öyle birşey yok.

"ÖNCELİK SON 8"

Peki Türk basketbolunun sizce "devşirme"ye ihtiyacı var mı?


Olabilir. Çünkü şu anda bile özellikle 2-3 numara pozisyonunda daha iyi durumda olabilirdik diye düşünüyorum. Bundan 5 yıl önce bir plan yaptığımızda Cenk Akyol'un şu anda 1. sınıf bir oyuncu olacağı görüşündeydik. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı şu anda bizimle değil. İşte o pozisyonda uygun bir oyuncu bulabilirsek olabilir.
Ankara'da özellikle maçların sonlarında, kritik toplardan sayı yedik. Bunun önüne geçmek adına bir çalışmanız olacak mı? Ve aynı anlarda top bizdeyken Hidayet'e alternatif bir isim kullanabilir miyiz? Çünkü herkes onun üzerine yoğunlaşacaktır...
Öncelikle Ankara'da bahsettiğiniz maçlarda, kritik anlarda ben de hatalar yaptım. Hatta ikinci maçta özellikle, benim oyuna müdahele etmem ve gerekli hamleyi yapmam gerekirdi. Bazen de, o gün gününde olmayan oyuncuları sahada fazla tutup, kazanmaya çalıştım. Ancak bunun cezasını Ankara seyircisi önünde 2 defa yenilerek çektik. Tüm Ankara seyircilerine özür borçluyuz. Orada, o güzel seyircinin önünde kazanmamız gerekirdi. Bu hata bana ait. Sahanın diğer tarafından ise, takım son topu sadece Hidayet kullanacak diye düşünmüyor. Hidayet'in de zaten öyle bir düşüncesi yok. Gerçekten mükemmel karaktere sahip bir lider Hidayet. Takım arkadaşlarını oyunda sıcak tutan bir lider. Rakibin, onun üzerine yoğunlaşması diğer oyuncuların da işine gelecektir. Kritik anlarda topu paylaşmanın en ufak bir sorun olacağını düşünmüyorum.

Ve Eurobasket'te hedefimiz ne olmalı?

Polonya'da öncelikli olarak son 8'e kalmamız gerekiyor. Ondan sonra da, hangi derecede bitirebileceğimizi düşüneceğiz. Sonuçta biz iyi oynayıp iyi mücadele edeceğiz. Ama işin içine küçük de olsa şans faktörü de girecek. İlk olarak ilk turu düşünüp, yukarıya ne kadar galibiyet taşıyabileceğiz ona bakmamız gerekiyor. Çünkü 2. tur oldukça zorlu geçecek.​
 
Yukarı Alt