4 yıldır amatör olarak yazıyordum, denemelerim hep bende gizliydi ; Bu yıla kadar.
Edebiyat öğretmenimin zorlamasıyla yerel bir dergiye başvurdum.
Yazımı çok beğendiler ve yayınlıyorlar, bu mutluluğu sizlerle paylaşmak,boynumun borcu.
Yazı atolyesi, Şubat Sayısı, Konu : Sürgün
Sürgün..
Kimse diyemez ben özgürüm diye, yalan söyler değildir.
Kimse olmamıştır.
Kimse çık aklımdan diyerek çıkaramamıştır duygularını,
Sürgündür, sürgünüdür.
Her insan hayatın sürgünüdür aslında nefes aldıkça, duygularının , hüzünlerinin mutluluklarının, yaşamın sürgünü.
Kalbi nereye attıysa orda yaşatmıştır beynini, kimliğini benliğini.
Kimi zamanda fikirlerin sürgünü olmuştur, taki 19.05.1919'da Kurtuluş savaşına atılan devlet gibi,
Fikirleri uğruna sürgün olan, Mavi gözlü dev, nazım hikmet gibi, Küba'nın kurtuluşuna gönül veren Fidel Castro gibi.
Kader değildir bu, insanın isteğidir bir nevi,kendi seçer hüzünlerini, mutluluklarını.
Mutlu olduğu hüzünlerini, tıpkı 2999 denemede Ampül'ü bulamayan Edison gibi.
Ama asıl sürgün mutluluğa olandır, insan özgürüm dediği an atabilmeli içindeki bütün duyguları, bağırabilmeli özgürce.
Birşeyin sürgünü değil, özgürlüğünün sürgünü olmalı.
Artık düşüncelerim özgür
Fikirlerimde sadece ben varım
Ve şunu anladım
İnsan kendisi yaşıyor
Aldığı nefes daha önce milyonlarca ciğeri dolaşıp geri tenefüs edilmiş olsada, aldığı nefes onun, yürüdüğü adım onun.
İnsan sadece kendi benliğinde, fikirleri kadar özgür, mantığı kadar akılcı. Diyebilmeli.
-Fatih Kayretli.