Kayıt
11 Mayıs 2007
Mesajlar
20.770
Beğeniler
258
Şehir
İstanbul
Takımı
Besiktas
Semih Kaya, bu yıl forma rekabetinin içinde olacağını söyledi.

Sağlık durumunla ilgili neler söylemek istersin?

Sağlık durumum şu an gayet iyi, bundan yaklaşık üç hafta önce Almanya'dan geldim. Orada üç hafta tedavi gördüm. Oradaki doktorlar ve fizyoterapistler Türkiye'ye döndükten altı hafta sonra antremanlara çıkabilecek, sekiz hafta sonraysa maç yapabilecek duruma gelebileceğimi söylediler. Zaten buradaki çalışmalarım da çok iyi gidiyor. Fizyoterapist Cumhur Ağabey'im, Burak Ağabey'im, Doktor Murat Ağabey, İlker Ağabey, hepsi yakından ilgileniyorlar benimle... Fatih Hoca'yla çalışmaya başladım, salonda kuvvet çalışmalarına ağırlık verdik. Gayet iyi gidiyor çalışmalarım. Yaklaşık dört hafta sonra sahada çalışmaya başlayabilirim.

Rijkaard'la özel bir görüşme yapıp, form durumun hakkında konuştunuz mu?

Rijkaard'la özel bir görüşme yapmadık ama benim düşüncem Fatih Hoca'nın hakkımda olumlu rapor verdiği doğrultusunda... Ayağım da iyiye gidiyor şu anda, en kısa zamanda tam olarak toparlanıp takımdaki yerimi almaya çalışacağım.

Sözleşmen üç yıl uzatıldı ve bu Kulübün sana ne kadar çok güvendiğinin bir göstergesi. Taraftarlar internette, forumlarda senin ne zaman döneceğinle ilgili konuşuyorlar. Senden çok büyük bir beklentisi var camianın... Bu durum seni ne şekilde etkiliyor?

Benden çok şey bekliyorlar, farkındayım. Türkiye'de sürekli sıkıntı olan bir mevkide oynuyorum, stoperde... Zaten bizim takımda da stoper oynayan ağabeylerimiz sürekli olarak sakatlıklar yaşıyorlar, ben de onların kervanına katılmış oldum. Bizim mevkide bir sıkıntı var, ama zamanla bunu toparlayacağız. Gökhan Ağabey sakatlıktan döndü, Emre Ağabey'de yavaş yavaş toparlanıyor. Ben de yaklaşık 4-5 hafta sonra takımdaki yerimi almaya çalışacağım. Bunu da başaracağım gibi görünüyor.

Sonrasında da bir rekabet ortamı oluşacak tabi ki...

Tabi ki... Geçen yıl öyle bir rekabet ortamı yoktu, ben de zaten öyle bir ortama girmek istemiyordum. Yaşım da küçüktü, tecrübe eksikliği de yaşıyordum. Ama artık bu yıl rekabet başlıyor.

Daha önce sana sorulduğunda “Genç futbolcuların başka takımlara kiralanmasını olumlu karşılıyorum, ama ben Galatasaray'dan ayrılmak istemiyorum” demiştin.

Ben öncelikle Galatasaray'da oynamak istiyorum. Başka bir takım beni istese, şu anda benim için iyi olurdu ama ben Galatasaray'da forma şansı bulmak istiyorum. Hedefim bu.

Ailende daha önce baban da futbolculuk yapmış...

Babam eski kalecilerdendi. Somaspor'da oynamış. O dönemde babam A takımdayken, Alpay Özalan'da Somaspor'un yıldız takımında forma giyiyormuş. Sanırım dedem engel olmuş babamın futbolculuk kariyerine devam etmesine... Ailenin tek oğlu olduğunu ve İzmir'deki arazilerimizin başında durması gerektiğini gerekçe olarak göstermişler. Babaaannem'de “Tek oğlumu göndermem” diyerek izin vermemiş babamın futbolcu olmasına... Dedem de zamanında babama engel olmasına rağmen benimle çok yakından ilgileniyor. Hatta ben Altay'dayken, üç yıl boyunca babaanemle beraber yanımda kalıp, bana baktılar. Onların da çok etkisi var benim bu seviyeye gelebilmemde...

Bildiğim kadarıyla senin ilgilendiğin tek spor dalı futbol değil. Atletizmle de ilgilendin. Hatta çeşitli turnuvalarda birinciliklerin de var, öyle değil mi?

İlkokul ve ortaokuldayken katıldığım turnuvalardan beş tane birinciliğim, iki tane ikinciliğim ve bir tane de üçüncülüğüm vardı. Üçüncülüğü yedi yaşımdayken kazanmıştım, ardından da performansımı giderek arttırdım. Benim için futbol kadar önemliydi.

Hala hızlı koşuyor musun?

Evet, zaten yorumcular da beni değerlendirdikleri zaman öncelikle bir stoper olarak süratimden bahsediyorlar.

Takımda Sabri'de bu konu da oldukça başarılı...

Evet, Sabri Ağabey'in yanısıra Serkan Ağabey'de oldukça süratli futbolcular. Gerçi Serkan Ağabey 1,5 yıldır sakat ve hızından bir şeyler kaybetmiştir ama, tam olarak hazır olduğu zaman yine eski süratine ulaşacaktır.

Senin Galatasaray'a gelişinden bahsedelim biraz... 15 yaşında geldin Galatasaray Altyapısı'na değil mi?

Evet, 15 yaşında Altay'dan transfer oldum ve beni direk paf takıma aldılar. Hatta buraya ailemle beraber geldik, anlaştık ve sonrasında tatil yapmak için geri döndüm. Tatil yapacaktım ama bir hafta beni paf takımla kampa girmem için çağırdılar. Çok şaşırdım, çünkü henüz 15 yaşındaydım ve birlikte oynayacağım futbolcular 19 yaşındaydı. Bu duruma rağmen paf takımla ilk kampım gayet güzeldi. İki maçta oynadım, ikisi de çok güzeldi. Murat'la beraber oynadık. O da zaten şu anda bizim paf takımda oynuyor. Sonrasında Süper Genç kategorisinde oynadığımız Beşiktaş maçında kafama aldığım darbe nedeniyle sakatlık geçirdim ve 8 ay sahalardan uzak kaldım. Beyin ameliyatı olmuştum. İki ay sonra düzeldim, ve Feldkamp döneminde Sivas maçıyla beraber A takıma çıktım.

A takıma ilk çıkacağını duyduğun zaman Song takımda değildi sanırım... O zaman neler hissettin peki?

Evet, Song cezalıydı. A takıma çıkmamdan önce Gençlerbirliği maçımız vardı ve o maçta gol de atmıştım. O akşam maç yaptığım için çok yorgun olmama rağmen, ilk kez A takımla idmana çıkacağım için heyecandan uyuyamamıştım. Hiç stres yaşamadım. Uyuyamamamın nedeni tamamiyle mutluluğum ve heyecanımdı. . Galatasaray formasını bu seviyede giyebilmek çocukluğumun hayaliydi tabi... Zaten biz ailece Galatasaraylı'yız. Altay'da, oynarken Burhaniye'de bir turnuva, Türkiye şampiyonası vardı. Galatasaray beni orada beğenmişti. Recep Yazıcı'yla Ahmet Keskinkılıç... Bizim de Altay'da Tayfun Hoca'mız vardı. Babama ‘'Galatasaray sizin oğlunuzu alacak, haberiniz olsun'' dedi. Ben de bunu duyunca doğal olarak çok mutlu oldum. Babamın da bana ilk sözü ‘'Boğulacaksan büyük denizde boğul oğlum'' oldu. Çok anlamlı bir laftı bu... Benim buralara gelmemde babamın çok büyük katkısı var.

Anladığımız kadarıyla baban sağ oldukça sana büyük destek vermiş. Ailenin çocuğun istediği mesleği seçmesi için destek olmadı çok önemli bir şey. Başka kardeşin var mı? Onlar da sporla ilgileniyorlar mı?

İki tane ağabeyim var. Biri iki ay önce askerden yeni geldi, diğeri de şu anda İzmir'de ... Onların futbolla ilgisi yok.

Seninle konuşurken , sohbet ederken eleştiri yaparlar mı?

Yok yok. Ben ailemin içinde spor konuşmam. Futbol konuşulmaz bizim evde.

Babanla da mı konuşmazsınız?

Babam çok meraklı o konularda... Sürekli soruyor, ‘'takımda nasıl gidiyor, abilerinle nasıl konuşuyorsun'' diye... Ben o tip sorulara genelde cevap vermiyorum. Zaten sürekli futbolun içindeyiz. Bütün zamanımız futbolla geçiyor. Boş günlerimizde de futbol konuşmak istemiyorum.

Galatasaray gerçekten bir aile gibidir. Bu ortamın içerisinde olmayan bu durumu bilemez. Galatasaray'ın altyapıdan gelen oyuncularıyla, dışarıdan gelen yabancı oyuncuları her zaman iç içedir. Sen bu duruma örnek teşkil edebilecek futbolculardansın zaten... Bununla ilgili neler söylemek istersin? Aydın'la, Uğur'la çok yakın arkadaşsınız bildiğim kadarıyla...

Aydın Ağabey, Uğur Ağabey çok yakın arkadaşlarım. Zaten Uğur Ağabey'le beraber aynı evde yaşıyoruz. Caner Ağabey'im var, o da bizimle birlikte kalıyor. Berkin var altyapıdan, onu da yanımıza aldık. Dördümüz beraber Florya'da bir evde kalıyoruz. Çok güzel geçiyor. Tabi ki Galatasaray camiası olarak bir aileyiz biz.

Dışarda da sürekli görüşüyorsunuz, değil mi?

Tabi ki...

Şu ana kadar hayatının dönüm noktası neydi?

Hayatımın dönüm noktası İstanbul Büyükşehir Belediye maçı...

Performansın muhteşemdi...

Evet. Zaten o karşılaşmada hayatımın en iyi performansını sergilediğimi söyleyebilirim. Bülent Hoca bana güvendi ve o maçta forma şansı verdi. Ondan önce Hamburg maçı vardı. Hamburg maçı öncesinde eksiklerim vardı, onu ben de biliyordum. Bülent Hoca'nın beni o maçta beni oynatmaması doğru karardı. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye maçında herşeyi kanıtladım.

Taraftarlar sürekli olarak seni bize soruyorlar. ‘'Bir defa izledim Semih'i çok beğendim. Bir daha ne zaman izleyeceğiz, o kesinlikle Galatasaray' da uzun yıllar kalacak.'' diyorlar. Seninle de taraftarlar arasında bu tip diyaloglar geçiyor mu?

Onlar da tabi ki bir an önce düzelmemi bekliyorlar. Merak ediyorlar ne zaman düzeleceğimi, eski performansıma ulaşıp ulaşamayacağımı... Ben sakatlığı tümüyle atlattığım zaman eski performansıma kavuşcağıma inanıyorum. Zaten çalışmayı seven bir insanım. Zaten savunmada oynayanların çoğu calışmayı seven futbolculardır. Çalışmayı sevmeyen, bu mevkide oynayamaz.

Peki hedeflerin neler?

Öncelikli hdefim Galatasaray'da kalıcı olmak, sürekli olarak forma şansı bulabilmek... Kendimi Galatasaray'da kanıtladıktan sonra, belki yurtdışı da olabilir. Ama öncelikle Galatasaray'ı düşünüyorum.

Yurt dışında hangi ligleri seviyorsun?

İtalya Ligi'ni seviyorum. Orada sert futbol oynandığından ve savunma oyuncusu olduğum için İtalya Ligi hoşuma gidiyor. Ama ben şu an daha 18 yaşındayım. Öncelikle yuvada kalıp, kendimi iyice geliştirmek istiyorum. Ondan sonra yurt dışı olursa güzel olur.

Ne tip müzikler dinliyorsun?

Servet Ağabey çok türkü dinliyor. Bu tarzını bana da aşıladı. Ben de idmana çıkmadan önce türkü dinliyorum Her Salı Servet Ağabey'le beraber sağlık odasında türkü açıyor ve dinleyince moral buluyoruz.

Son dönemde dinlediğin şarkılar hangileri?

Bu aralar popüler olan Funda Arar'ın “Yak Gel” şarkısı.

Galatasaray'ın son durumu hakkında neler söylemek istersin?

Bundan üç hafta önce yaşadığımız kısa süreli düşüş bizi etkilemedi. Geçen hafta sonu oynadığımız Fenerbahçe maçı şanssız bir maçtı, çok kötü goller yedik. Ama biz en kısa zamanda kendimizi toparlayacağımıza inanıyoruz. Zaten Fenerbahçe bizi yendi diye şampiyon olarak ilan edilemez. Lig çok uzun bir maraton. Sezon sonu kimin şampiyon olduğunu herkes görecek.

Peki taraftara söylemek istediğin bir şey var mı?

6-7 hafta daha sabretsinler. Kısmetse ikinci devrenin üçüncü, bilemediniz dördüncü maçında sahaya dönebilecek seviyeye ulaşmış olacağım.

Özledin onları değil mi?

Tabi ki... Zaten Galatasaray taraftarı benim için bambaşka bir şey.

En çok sevdiğin marş hangisi?

“Dört sene üst üste şampiyon olduk.” Avrupa'nın kralı da olduk zaten... Bizden başka Avrupa kupası kazanan takım da yok zaten...
Kaynak: Galatasaray.org
 
Yukarı Alt