Kayıt
27 Nisan 2007
Mesajlar
7.427
Beğeniler
0
Şehir
In Dem Kampus
Bir zamanlar, yaşlı ve bilge bir öğretmenin kendisine söylediği şeyleri, verdiği öğütleri hiç te beğenmeyen bir öğrencisi varmış. Bir gün, yaşlı öğretmenin sözleri ve söyledikleri öğrencisini çok kızdırmış. Çünkü bütün söylediklerinde haklıymış ve öğrencisinin kabul etmekte zorlandığı, görmek istemediği tüm zayıf yönlerini göstermiş ona. Öğretmenin amacı, diğer tüm öğrencilerine olduğu gibi ona da doğru bilgileri aktarabilmek, yanlışlara sapmasını biraz da olsa engelleyebilmek ve tecrübeleriyle ona yardımcı olmakmış. Ama öğretmenin sözleri, öğrencisine çok ağır gelmiş. Tüm söyledikleri onu o kadar kızdırmış ki,bu gerçekleri bir türlü hazmedememiş ve öğretmeninden intikam almaya yemin etmiş.
İlk olarak, onun hiçbir şey bilmediğini, onun yaşlı ve bunak olduğunu, onun yüzüne bakarak söylemiş.Daha sonra onun hakkında atıp tutmaya başlamış. Gittiği her yerde öğretmeni hakkında yalanlar söylüyor, çirkin hikayeler uyduruyormuş. Kötü konuşmalarıyla ve dedikodularıyla insanların öğretmene sırt çevirmesine neden olmuş ve insanların ona saygısını kaybettirmek için çok uğraşmış. Sonunda bir gün, kendi kardeşine okulda büyük bir iftira atılmış. Doğru olmadığını bildiği bu gerçek karşısında çok mutsuz olmuş.Öğretmeni için söylediği bütün o yalanlar, iftiralar, dedikodular aklına gelmiş. Ve yaptıklarında çok pişman olmuş.
En sonunda göz yaşları içinde öğretmeninin evine af dilemeye gitmiş. “Hakkınızda bir çok yalan söyledim, gerçekleri çarpıttım.Herkesi size düşman ettim. Hatamı anladım ve vicdan azabı çekiyorum. Lütfen beni affedin” demiş.
Öğretmen önce uzun süre ona yanıt vermemiş. Derin derin düşünmüş, sonunda “evet seni affederim, fakat önce benim için bir şey yapmalısın” demiş.
“ Ne yapmamı istiyorsunuz?” demiş öğrencisi biraz şaşırarak .
“Birlikte yukarı çatı katına çıkalım, orada sana göstereceğim” demiş gözlerinin içine bakarak, “Yalnız önce odamdan bir şey almam gerekiyor”.
Öğretmen odasından döndüğünde, koltuğunun altında büyük bir kuştüyü yastık varmış.
Zavallı öğrenci, gittikçe artan merakını saklamak, yastığın ne işe yarayacağını ve çatıya neden çıktıklarını sormamak için kendini güç tutuyormuş. Buna rağmen sessiz kalmış.
Nefesleri kesilmiş halde sonunda en üst kata varmışlar. Hafifçe rüzgar esiyormuş. Çatı katından, şehrin ötesinde uzaklara doğru yayılan uçsuz bucaksız araziyi görebiliyorlarmış.
Öğretmen aniden hiçbir şey söylemeden, yastığın kılıfını yırtarak bütün tüylerini boşaltmış.
Rüzgar hafifçe esmiş, tüylerin hepsi dağılmış ve onları her tarafa taşımış.Diğer çatıların üstüne, sokaklara, arabaların altına, ağaçların üstüne, çocukların oynadığı arka bahçelere, hatta otoyola ve durmadan daha uzaklara, kim bilir nerelere.
Öğretmen ve öğrencisi, tüylerin uçuşarak dağılmasını bir müddet izlemişler. Nihayet öğretmen öğrencisine dönerek, “Şimdi gidip bütün o tüyleri benim için toplamanı istiyorum” demiş.
“Bütün tüyleri toplamak mı?” diye yutkunmuş öğrenci. “Fakat bu imkansız!”
“Evet biliyorum,” demiş öğretmen.”O tüyler aynı senin benim hakkımda söylediğin yalanlar gibi. Bir kere başlatınca bir daha durduramazsın, pişman olsan bile. Belki birkaç kişiye benim hakkımda söylediklerinin yalan olduğunu anlatabilirsin, dedikodu rüzgarı artık onları her yere taşıdı bir kere. Tek bir kibriti üfleyerek söndürebilirsin, fakat tek bir kibritin başlattığı koca orman yangınını bir üflemeyle söndüremezsin!”

Kıssadan hisse, İster özel hayatınız ister iş hayatınızda olsun, hiç kimsenin arkasından konuşmayın. Hele hele doğru olmayan şeylere, iftiralara, yalanlara, dolanlara hiç tenezzül etmeyin. Gün gelir aynı şeyler size de yapılabilir. Gün gelir, o kişilerle yolunuz kesişir birlikte çalışmanız gerekebilir.Gün gelir, kişi sizin amiriniz veya müşteriniz olabilir.Her şeyden önemlisi, gün gelir insan olduğunuzu hatırlar, pişman olabilirsiniz yaptıklarınızdan. Ama geriye dönüşü olmayan tek yönlü bir yoldur bu pişmanlık faydasızdır artık.…
 
Yukarı Alt