TurKKillS

Buralıyım
Kayıt
14 Mart 2007
Mesajlar
4.641
Beğeniler
19
Şehir
geriden...
Takımı
Galatasaray
Alparslan Türkeş'in büyük sırrı; Askeri Mevki Hastanesi'nde yaşananlar ve müthiş plan...



14 yıl önce 4 Nisan 1997'de hayata gözlerini yuman Alparslan Türkeş, 12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından en fazla çile çeken lider oldu. İhtilalden birkaç gün sonra gözaltına alınıp tutuklandı.
587 sanıklı "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası"nda idamla yargılandı. Tutuklu olarak bulunduğu Mevki Hastanesi'nde hazırlanan sağlık raporu sonucu Mayıs 1985'de serbest kalana kadar da ciddi çileler çekti.

Çok yakın bazı aile fertleri tarafından bile kabul edilmese de Türkeş gözaltına alındığı ilk günden itibaren sürekli olarak kaçış planları yaptı. Kurtulmak, özgürlüğüne kavuşmak ve yurt dışına giderek sürgünde kuracağı Türk Hükümeti aracılığıyla Askeri Cunta'ya siyasi savaş açma düşüncesi hiçbir zaman kafasından çıkmadı.
Bu amaçla çok çeşitli planlar yapıldı.

Bazıları gerçekçi bulunmadığı için vazgeçildi. Bazıları riskli görüldü ve rafa kaldırıldı.
Son olarak askeri bir helikopterle kaçış planı hazırlandı. Türkeş, Ankara'daki Mevki Hastanesi'nden alınıp, askeri helikoptere bindirilecek ve Konya'ya götürülecekti.
Orada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bazı komutanları tarafından bir süre gizlenecekti.
Ardından da Kıbrıs Rum Kesimi'nde bulunan Larnaka'daki İngiliz Üssü'nden kalıcı ikametgâhı Mısır'a geçecekti.

Plan için günlerce hazırlık yapıldı.
Nihayet müthiş bir kaçış planı hazırlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinde yer alan önemli görevlerdeki bazı subaylar işaret beklemeye başladı.
İlgi ile okuyacağınızı umuyorum...

* * *

Askeri Mevki Hastanesi'nin Başhekimi Albay Ahmet Güler, önündeki heyet raporuna bakıp gülmeye başladı.
Tutuklu Koğuşu Şefi Binbaşı Selim Kaptanoğlu'na "Yahu siz ne yapmışsınız" dedi:
- Bu raporu gören ağzını bırakır, başka yeriyle güler.
Kaptanoğlu da "Gülerse gülsün" cevabını verdi:
- Albayım biz yaptık, oldu!
Gerçekten de Alparslan Türkeş'le ilgili olarak hazırlanan heyet raporu, kargaları bile güldürecek kadar garipti. Kardiyolog Prof. Dr. Deniz Demirkan tarafından hazırlanan ve Alparslan Türkeş'e "kalp yetmezliği" teşhisi konulan raporda aynen şu ifadeler yer alıyordu:

"Hastalığı dolayısıyla, hapishanede ve hastanede yatamaz." Geriye bir tek ev kalıyordu. Bu raporla, Askeri Mevki Hastanesi'ndeki doktorlar, aslında bütün Türkiye'ye "Demirel, Ecevit ve Erbakan bırakıldı, içeride bir tek Alparslan Türkeş kaldı. Biz de bu haksızlığı gideriyor ve kendisini eve gönderiyoruz" mesajını veriyorlardı.

Üstelik, raporu onaylayan 15 kişiden oluşan heyetin içinde 12 Mart döneminde sol hareketlerin içinde bulundukları için yargılanan Hamdullah ve Zeki isimli askeri doktorlar da vardı.

Alparslan Türkeş'in çevresindeki birkaç kişi hariç kimsenin haberi yoktu. Ancak, bu rapor tarihin akışını değiştirdi. Eğer bu rapor verilmemiş olsaydı, bütün Türkiye'yi sarsacak çok önemli gelişmeler yaşanacaktı. Basın günlerce bu olayı yazacak, kamuoyunda derin tartışmalar yaşanacaktı. Alparslan Türkeş askeri bir helikopterle Türkiye'den kaçacak, Mısır'da "Sürgündeki Türk Hükümeti"ni kuracaktı. Kaçış planları çok önceden hazırlanmıştı. Her şey en ufak ayrıntısına kadar planlanmıştı.
Mutlu haber, Binbaşı Selim Kaptanoğlu tarafından anında Alparslan Türkeş'e iletildi.
Türkeş de büyük bir mutluluk içinde pijamalarıyla heyet odasına koştui: - Evlatlarım, benim için büyük bir hizmet yaptınız. Bunun farkındayım. Hepinizden Allah razı olsun. Türkeş, gerçekten de çok mutlu olmuş ve olağanüstü duygulanmıştı. O an, kendisini yakından tanıyanların bile ender olarak rastlayabilecekleri bir gelişme oldu. Gözleri yaşardı ve göz pınarlarından iki damla yaş süzülüp yere düştü.


PAŞALARIN İNTİKAMI

Bu kadarla da kalmadı. Alparslan Türkeş, 3 gün sonra "tutuklu" olarak yıllarını geçirdiği Askeri Mevki Hastanesi'ne teşekkür ziyareti yaptı. Herkes Binbaşı Selim Kaptanoğlu'nun odasında toplanmış, Türkeş'i evine gönderen raporu kutluyordu.

Doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısından sivil memuruna kadar neredeyse hastane personelinin tamamı o odaya gelip, Alparslan Türkeş'e "geçmiş olsun" dileklerini iletmişlerdi. Bütün bunlar yaşanırken Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Dairesi'nden Albay Ali Ayaz da kapıyı açıp içeri girdi.
Kimseye bir şey söylemeden odadakileri süzdü ve yine tek bir kelime bile etmeden oradan ayrıldı.
Albay Ali Ayaz'ın bu ziyaretinin sebebi daha sonra anlaşıldı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral Nihat Özen'in kızı o dönemde Mevki Hastanesi'nde personel olarak çalışıyordu. Hastanedeki gelişmeleri yakından takip ediyor ve günü gününe babasına rapor ediyordu.
Türkeş'in, hazırlanan son derece ilginç bir raporla evine gönderilmesinin ardından babasına "Bütün bu olayları tezgâhlayan ortopedi ve tutuklu servislerinin şefi Binbaşı Selim Kaptanoğlu'dur" demişti.
Nihat Özen Paşa da Albay Ali Ayaz'ı teftiş için Mevki Hastanesi'ne göndermişti. Üstelik, öyle bir zamanda göndermişti ki, hiçbir araştırma yapmaya gerek yoktu. Her şey ayan beyan ortadaydı.

Binbaşı Kaptanoğlu'nun odasındaki manzarayı gören Albay Ayaz, Korgeneral Nihat Özen'e hemen gerekli raporu verdi.

Paşalar da bunun intikamını aldı. Selim Kaptanoğlu için alelacele özel bir tayin emri çıkarıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tarihinde görülmemiş bir şekilde tek kişilik özel bir kurye kitabı yayınlandı. Gelibolu'ya sürgüne gönderildi.

Geç kalmışlardı...
Atı alan çoktan Üsküdar'ı geçmişti.
Gelinen noktada yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Türkeş için verilen ve kargaları bile güldürecek heyet raporuna tepkileri sadece bu sürgünle sınırlı kaldı.


(Emin Pazarcı / Takvim)
 
Yukarı Alt