mesut_xD

Bilgiliyim
Kayıt
19 Nisan 2008
Mesajlar
1.630
Beğeniler
0
Şehir
@ Konyaaltı Lisesi | Okuldayım canım ailem dönüşüm
# Death Metal

Death Metal
Death Metal, heavy metal in alt janrıdır. Daha çok thrash metal esintili bir müzik tarzıdır. ABD menşeilidir ve 80 lerin sonunda ortaya çıkmıştır. Brutal vokaller sert gitar riffleriyle desteklenir. Death, Cannibal Corpse türün tanınmış gruplarıdır.


Death Metal Disiplini
Death metal çok hızlı ve tempolu gitar ve bateri ile desteklenir. Bazı gruplar gitarı tek tutarken bazı gruplar daha tonlu ve sert gitar tonları için çift gitar (rhythm ve lead) kullanırlar. Bass gitar da bazı zamanlar distorted kullanılır (distortion gitar tonunun daha sert ve bozulmuş olduğunu anlatan bir terimdir. Çeşitli efektörlerle gitarın sesleri değiştirilir)türün ilk grupları morbid angel death gibi amerikan kökenli gruplardır zamanla avrupayada yayılmıştır.ayrıca behemoth günümüz camiasında önemli yere sahiptir Türkiyede ise cenotaph en önemli temsilcisidir.




--------------------------------------------------------------------------

#Hardcore

Hardcore, kısa, gürültülü, ve çok hızlı gitar değişiklikleri kullanıp, öfkeli müzikler yapan gruplar tarafından şekillendirilen, punk rock türünün daha yoğun ve kuvvetli bir versiyonu olarak doğdu. Müzik kadar, şarkı sözleri de üslup olarak hayli öfkeli ve çoğu zaman siyasiydi..

Hardcore müzik akımı Kuzey Amerika’da, öncelikle Los Angeles, Washington, New York City, Vancouver, Boston gibi büyük şehirlerde gençliğin öfkesini dile getirmek için bir araç olarak başladı. Hatta “A Tribal History” isimli yazısında yorumcu Steven Blush’a göre “hardcore, punk rock’ın 'varoş gençlik' için olanıydı.” Çoğu hardcore grubunun şarkı sözleri sosyal hiyerarşiye ve sınıf farklılıklarına oluşan öfkeden doğan bir anarşizm düşüncesini temel alıyordu..

“Hardcore” isminin temeli aslen punk rock’ın zamanla yumuşaması, esnemesi ve uyuşturucuyla alkolden sıyrılmasına dayanıyordu. Buna tepki olarak 1981 senesinde Vancouver’lı D.O.A. grubu “Hardcore 81” isimli bir albüm çıkardı. Ve hardcore ismi ilk kez kullanılmış oldu.

Amerikan Hardcore’u...

1976-78 arası İngiliz punk dalgası gibi, Amerikan hardcore’u da türünün gelişmesi için sıkı ve sağlam bir hareket içindeydi. Müzik, The Ramones, Wire ve The Dickies gibi gruplardan öğeler de içeriyordu. Amerikan hardcore’un doğuşu için önemli sayılabilecek gruplar ise The Germs, Middle Class, Fear, D.O.A. ve özellikle Washington’lu grup Bad Brains idi.


Los Angeles’in KROQ radyo istasyonunda “Rodney on the ROQ” isimli bir radyo şovu hardcore için büyük önem taşıdı. Hardcore müzik türünün özellikle California’da popüler olmasına yardım etti. Hardcore müziği tanıtan Flipside, Maximum RocknRoll ve benzeri dergiler de tüm ülkeyi dolaştı. Böylece hardcore müzik, Amerika’da şiddet ve öfkeyi temsil eden müzik türü olarak bilinmeye başladı. Bu durum özellikle “The Decline of Western Civilization” isimli bir filmden sonra oluştu. Çünkü filmin şiddet sahnelerinde hardcore müzik kullanılıyordu. Hardcore müzik ayrıca kaykay ve benzeri adrenalin dolu şehir sporlarıyla da bağdaşmış oldu.


1980 ve 1984 arası, yani hardcore’un ilk dönemi olarak tabir edilen periyodda etkili olan gruplarsa şunlardı: Washington’lu Minor Threat, Los Angeles’lı Black Flag, Vancaouver’lı D.O.A., Toronto’lu Zeroption, Boston’lu S.S.Decontrol ve tabiki halen aktif olan San Francisco’lu ünlü grup Dead Kennedys.

Black Flag grubunun 1981’de çıkan albümü “Damaged” hardcore müziğin agresifliğini müzikal anlamda içeriyordu. Çok geçmeden yarı militan bir grup olarak müzik hayatına başlayan S.S.Decontrol agresif ve asi Amerikan gençliğinin lideri oldu, hardcore’un dahi sınırlarını aştı. Bu tip kült grupların etkisi halen sürmekte..

Amerikan Hardcore’unun Etkisi

Hardcore, özellikle Amerika’da rock müzik üzerinde etki sahibi oldu. Heavy metal grubu Metallica, metal ile hardcore’u ilk birleştiren gruplardan biriydi. Metalin tekniği ve gitarını, hardcore’un hızıyla ve agresifliğiyle birleştiriyorlardı. Bu tip müzikler sonraları thrash metal ya da alternatif speed metal adıyla anılmaya başlandı. Metallica’nın yanında Megadeth ve Slayer da benzer tarzlarda müzikler yaptılar..

1985’te New York’lu grup S.O.D (Stormtroopers of Death), “Speak English or Die” albümünü çıkardı. Albüm heavy gitar soundu, hızlı baterisi ve gitar riff’leriyle thrash metale yakın olmasına rağmen, aslen thrash’ten ayrılıyordu. Çünkü albümde gitar solosu hiç yoktu ve bol bol “mosh” olarak tabir edilen bozuk gitar cızırtıları vardı. Suicidal Tendencies (ilk yılları) ve DRI gibi gruplar da buna benzer müziklere sahipti.

Grunge da hardcore’dan etkilenen müzik türleri arasındaydı. Eski grunge, Black Sabbath ve Black Flag’den etkilense de Mudhoney ve Nirvana gibi gruplar bu sound’u punk içinde ele alıyordu. İşin aslı, bir keresinde Nirvana’nın lideri Kurt Cobain müziklerini tarif ederken “Black Flag ve Black Sabbath’dan etkilendiklerini” açık açık söylemişti. Bu durum Amerikan hardcore’un 90’larda tekrar yenilendiğini gösteriyordu.




Kuzey Amerika dışında hardcore müziğin etkisinin o kadar yaygın olduğunu söylemek zor. İngiltere’de The Exploided ve The Anti-Nowhere League bu tip müzikler yapıyordu, aynı zamanda diğer hardcore grupları gibi sosyal konulara da değiniyordu. Bu gruplar aslında Sham 69’dan etkilenmişti ve müzikal anlamda Amerika kadar agresif değillerdi...



Hardcore her ne kadar 80’lerde boy gösteren bir müzik akımı olsa da halen hardcore benzeri agresif punk rock ya da hardcore metal yapan gruplar yok değil. Aslen 80’lerin sonunda hardcore misyonunu tamamlamış ve polüleritisini kaybetmiştir. Ama günümüzde bu türü başarıyla temsil eden (ve büyük bir çoğunluğu doğal olarak Amerika’lı olan) halen pek çok grup vardır...

------------------------------------------------------------------------


# Grindcore

Thrash ve diğer geçiş türlerinin artıklarından doğan grindcore, death metal vokali ile bol enerjili hardcore rifflerinin akışını, kromatik ve sayı sistemleri tabanlı kompozisyonlarla sağlayan veya ani çıkışlar ve gelişi güzel çalınan enstrümanlarla tanımlanabilir..

Grindcore, heavy metalin en uç noktası olarak death metal, thrash metal ve hardcore punk birleşmesinden meydana geldi.1980’lerin başında Siege, RI ve Repulsion, Sore Throat gibi Amerikalı ve İngiliz proto-grindcore ve hardcore punk grupları dikaktlerin bir anda bu tür üzerine çekilmesini sağladılar..

Aslında bu ilk grindcore gruplarının çoğu, hatta hepsi hala karanlıktalar ve bilinmiyorlar. Örnek olarak Siege grubu sadece ‘Drop Dead’ demosu ile Repulsion ise Carcass elemanlarının sahip olduğu Necrosis Recordstan çıkan ‘Horrified’ albümü ile mevcutlar metal piyasasında..

Hemen herkesin kabul ettiği gerçek şudur ki ilk gerçek grindcore grubu İngiliz Napalm Death’tir.. Zira türe adınıv eren de grubun bateristi Mick Harris olarak yer alır metal tarihinde.. Grindcore n kadar çok gelişse de; yırtıcı gitarı, lokomotif gibi baterisi ve çok kısa süreli şarkılarıyla kendilerini belli etmektedir.. (Napalm Death’e ait 0.75 saniyelik ‘You Suffer’ hala dünyanın en kısa şarkısı rekorunu elinde bulundurmaktadır.Ayrıca bu parçanın yine bir diğer grindcore grubu Spazz tarafından yapılmış cover'ı olduğunuda belirtelim..Parçaları burdan indirebilirsiniz..[Napalm Death]::[Spazz])

Alt türlere gelirsek ; grindcore kesinlikle kategorize edilmesi çok zor bir türdür. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler kafalarında bir tür - alt tür belirleseler de geri kalanları bu kategorizasyonun müziği kısıtlamaktan başka birşey olmayacağı görüşündeler.

Alt Türleri

Political Grindcore : Bu alt tür politik şarkı sözleri ve zaman zaman crust punk ile peace punk hareketine yatkınlığıyla ortaya çıkıyor.. Bütün alt türler arasında ilk grindcore gruplarına en yakın müziki benimsiyor.

Goregrind : Bu alt türün öncüsü kesinlikle Carcass’tır.. Genel olarak gore vahşet temalı sözleri kullanan bu alt tür, teknoloji destekli vokalleriyle de dikkat çekmektedir.. Bütün bu alt türler arasında tartışmasız en ticari olanıdır..

Cybergrind : Cybergrind tamamen bilgisayar teknolojisi üzerine kurulmuş klasik metal enstrümanlarından uzak bir alt türdür..

--------------------------------------------------------------------------

# Progressive

Progresif metal (ya da kısaca prog metal) 80’lerin ortalarında çıkış yapmış, progresif rock ile heavy metalin bir birleşimidir. Çıktığı dönemde kalabalık olmayan ama sadık bir dinleyici kitlesine ulaşmış, ve her geçen gün büyüyerek bugün köklü ve sağlam bir tür haline gelmiştir. Progresif metal, progresif rock geleneğinden miras aldığı alışık olunmayan caz diğer türlerin karışımı öğeler kullanmış, ortaya dinlemeye değer orijinal bir metal türü çıkarmıştır.

80’lerde geniş kitlelere ulaşamayan ve çapını aşamayan progresif metal özellikle Queensryche ile hız kazandı ve 90’larda son sürat büyümeye, yayılmaya başladı. Queensryche, heavy metal ve hair metalden kopup gelerek ilk progresif öğeleri kullanmış gruplardan biri oldu. 1983'te Seattle/ABD'de kurulan grup, bu kentten çıkan diğer grupları aksine grunge'la hiç ilgisi olmayan apayrı bir çizgide müzik hayatına başladı. Judas Priest, Rush, Yes, King Crimson gibi grupların etkisindeki müziğine çeşitli öğeler kattı ve türün öncüsü konumuna geldi. Şu anda bir klasik olarak gösterilen grubun “Operation Mindcrime” (1988) albümü heavy metal gitarını progresif kompozisyon teknikleri ve diğer progresif rock öğeleriyle birleştirdi ve türün gelmiş geçmiş belki de en iyi albümü oldu. Bu albüm hem tempolu ve istikrarlı müziği hem de lirikleriyle işlediği karanlık temayla ayrıca bir konsept (bütün halinde konulu) albümdü. Konsept albümler, “Operation Mindcrime”dan sonra progresif metale has önemli bir öğe de oldu.

Türün diğer çok önemli bir grubu da Dream Theater oldu. Modern progresif metalin efsane grubu haline gelen Dream Theater için her şey 1986 senesinde başladı. Gitarist John Petrucci ve bas gitarist John Myung’un Boston’da kurduğu grup klasik ve geleneksel metalden çok daha orijinal bir şeyler yapmaya karar verdi ve caz müzikten aşırı kompleks gitar tekniklerine kadar bir karışım oluşturup çok önemli bir progresif metal grubu haline geldi. 1999 yılında çıkardıkları “Scenes From a Memory” ise tam anlamıyla muhteşem bir konsept albümdü. Toplam 12 “manzara”dan oluşan bu albüm başlı başına filmsel bir senaryoya sahipti ve türün en iyi örneklerindendi.


Diğer önemli grup Los Angeles’lı Tool ise müzikal anlamda diğerlerine nazaran daha geleneksel bir şekilde progresif metale yaklaştı ve müziğine New Age öğeleri de katarak ilginç bir progresif metal sentezi yaptı. En iyi metal grubu dalında Grammy ödülüne sahip bir progresif metal grubu olarak 90’lara adını yazdı. 1993 yılının sonunda kurulan Symphony X ise (adından da anlaşılacağı üzere) klasik, senfonik öğelere ağırlık vererek progresif metali daha da ilerilere götürdü.Grubun yaptığı şarkıları ortalama 10-12dk uzunluğunda olup destansı bir epik hava içinde devam eder.

Bu arada Amerikalı bir başka grup olan Fates Warning’i unutmamak gerekir. Özellikle Dream Theater’dan ayrılan klavyeci Kevin Moore ( Dream Theater’da Space Dye Vest, Ytsejam, Wait For Sleep gibi muhteşem şarkılara imza atan kişi ) Fates Warning grubuna dahil olunca grup iyice çıktasını yükseltti ve 1997 yılında “A Pleasant Shade Of Gray” adında 12 bölümden oluşan 1 şarkılık 50 dakika süren albüm ile direk progresif metalin unutulmazları içinde yer almaya hak kazandılar.

Bu türün diğer önde gelen grupları Watchtower, Threshold, Shadow Gallery, Damn the Machine, ve Ayreon’dir. Bu grupların ortak özellikleri müziklerinde death-metal ve jazz müziği ortak bir potada eritip farklı bir müzik türü ortaya çıkarmalarıdır.

Progresif rock’ın metalle buluşması olan progresif metal, sadece müziğiyle değil konsept albümleri ve neredeyse her biri “deneme” sayılabilecek lirikleriyle “Düşünen Adamın Metal’i” olarak ta bilindi. 80’lerden bu güne, hala canlılığını ve dinleyici kitlesini koruyan heyecan verici bir metal türü olarak metal ailesinde önemli bir yere sahip oldu. Yüksek müzik teknikleri zaman zaman dinleyicileri cidden yoracak kadar komplike gitar soloları ve yuksek klavye partisyonları ile "progressive" her zaman hazmı genellikle zor olan bir müzik türü olarak kalacaktır.

--------------------------------------------------------------------------
# N.W.O.B.H.M

N.W.O.B.H.M
Heavy Metal'in içinde yeni bir on senelik devir açılmıştı "New Wave Of British Heavy Metal" yada kısaca NWOBHM olarak adlandırılan bu müzik türü Heavy Metal için yeni bir soluk getirmişti.70'li yılların sonu ile 80'li yılların başlarında ortaya çıkan bu müzik akımı sayesinde pek çok genç müzisyen hırs kazanmışlar ve müzik piyasasına girmişlerdir. Neyse onlardan ileride bahsedeceğiz. N.W.O.B.H.M (Yeni Dalga İngiliz Heavy Metali) müziğinin göze batan grupları Iron Maiden, Saxon ve Diamond Head olarak dikkat çekmti. Bu gruplar hala aktif müzik hayatının içindedir ve 20 senelerini çoktan aşıp onlarca albüm yapmışlardır.


Aslında İngiliz kökenli bir çıkış olan bu müziğin önderlerinden AC/DC, İskoçya doğumlu ama ufak yaşlarında Avusturalya'ya göç etmiş iki kardeş Angus ve Malcolm Young tarafından kurulmuştur. Sonra efsanevi vokalistleri Bon Scott ile tanışıp tam manası ile harekete geçmişlerdir.1974-1980 yılları arasında 9 albüm çıkaran AC/DC özellikle 1974 T.N.T, 1976 High Voltage, 1979 Highway To Hell albümleri ile tarihe geçmişler, 1980 yılında vokalistleri Bon Scott'un trajik ölümünden sonra Brian Johnson ile yoluna devam eden grup günümüze kadar 22 albüm çıkarmıştır..



Iron Maiden için burada çok şey anlatmamız manasız olur, [Linkler sadece üyelere.... Üye ol] altından bulup grubun tarihsel gelişimini okuyabilirsiniz.. . Yanlız şunu söylemek gerek, N.W.O.B.H.M'in kabul edilmesini ve bilinmesini sağlayan temel grup Iron Maiden'dir. Steve Harris karizması ve üstün müzik yeteneğini konuşturup grubu her zaman ayakta ve bir numara tutmasını bilmiştir. Hemen her albümünde ayrı bir konuyu işleyen Iron Maiden'in bir albümünde eski mısır dönemine giderken bir başkasında uzaya bir başkasında satanik içeriği görebiliyorsunuz.

Motörhead grubu da karizmatik vokalisti Lemmy önderliğinde büyük kitleleri peşinden sürüklemiş 1975 de başlayan müzik süreçlerini günümüze kadar sürdürmüşlerdir.22 albüm 4 konser Videosu ve DVDsi çıkartması grubun ne kadar üretken ve önemli olduğunun en önemli ıspatlarından birisidir.Grubun Overnight Sensation adlı fan klubü bir Motorhead Tribute albümü çıkarma fikrini ortaya attı ve dünyanın değişik ülkelerinden gruplar Motörhead grubunu bir Tribute albüm ile onurlandırdılar.

Bu çok bilinen 3 önder grup haricinde N.W.O.B.H.M müziğinin diğer bilinen önemli grupları arasında Diamond Head, Raven, ve Saxon gruplarını sayabiliriz. Burada önemli sayılacak grupların başında Diamond Head gelmektedir. Heavy Metal dünyasının en ünlü gruplarından Metallica, Diamond Head grubundan esinlenmiş ve onları örnek almıştır. Metallica'nın bateristi Lars Ulrich Metallica kurulmadan önce bir süre Diamond Head grubunda bateri çalmıştır. Belirtmek gerekir ki, Metallica'nın ünlü şarkılarından "Am I Evil" aslında Metallica tarafından bestelenmiş bir şarkı değildir. Şarkı Diamond Head grubuna aittir, Lars Ulrich Diamond Head ile olan iyi ilişkilerini kullanarak bu şarkıyı 1984 yılında çıkardıkları "Creeping Death" albümünde çalmışlardır.Görüldüğü gibi N.W.O.B.H.M müziğinin önderlerinden birisi, Heavy Metal tarihin en ünlü gruplarından Metallica'yı nasıl etkilemiş ve müziğe atılmalarına sebep olmuştur. Iron Maiden grubundan etkilenen grupları saymakla bitiremeyiz. Anlaşıldığı gibi bu müzik akımı dünya üzerinde onlarca gruba ilham vermiş ve onları yüreklendirmiştir..

Bu akım içinde bir gruba ayrı parantez açmak gerekir. Venom.... Cronos, Mantas ve Abaddon 1979 yılında bir araya gelip Venom grubunu kurdular. Abaddon'un sözlerini yazdığı ilk şarkı grubun türünün ilk ışıklarını veriyordu "Live Like An Angel, Die Like A Devil = Melek gibi yaşa, Şeytan gibi öl" . Black Sabbath ile beraber Şeytan objesini şarkı sözlerinde kullanan grup ünlü, "Welcome To Hell" albümü ile herkesi şaşırtmış, bir anlamda Black Metal müziğinin resmi doğuşunu müjdelemiştir. Venom'un bir başka özelliğide grup üyelerinin gerçek isimlerinin yerine takma isim kullanmalarıdır "Cronos" yunan mitolojisinde baş tanrı Zeus'un babası, "Mantas" = 1600'lü yıllarda İngiltere'ye göçen bir kızılderili kabilesinin reisinin adı, "Abaddon" ibranice olup cehennemde yaşayan bir zebaninin ismidir. Venom'un çıkışı, günümüz Black Metal gruplarının hemen hepsine ilham vermiş ve grupların isimlerinden grup elemanlarının takma isimlerine kadar mitolojik, mistik ve satanik öğelerden seçilmiştir..


Son söz olarak önemsiz gibi görülen N.W.O.B.H.M aslında bugün var olan bütün heavy metal müzik dallarının hemen hepsini etkilemiştir (gerek müzikalite açısından gerek sahne şovları gerekse ideoloji açısından....)

#Endüstriyel Metal


Heavy metal ve thrash metal etkileşimli çoğu zaman tecno ve synth ritimleriyle desteklenmiş bir alt janrdır. Skinny Puppy ve Sister Machine Gun türün babaları diyebileceğimiz gruplardır.90 ların ilk yarısında Trent Reznor ile daha hafif diyebileceğimiz bir şekilde devam ederken Godflesh VE özellikle Ministry ile sert yönünü bulmuştur. KMFDM Almanya dan çıkıp bu tarzı en iyi yorumlayan grup olmuştur.Laibach ta türe katkılarından dolayı bir kilometretaşı olmuştur.

Gelişimi
90 ların ilk yarısına kadar oldukça durgun seyreden ve bir türlü hakettiği ilgiyi bulamayan tür Marilyn Manson ve özellikle Rammstein ın günümüze kadar artarak gelen başarılı çalışmalarıyla adeta yok olmaktan kurtulmuştur.Rammstein türü daha karanlık ve atmosferik öğelerle # yurumlamıştır.


Disiplini
Industrial metal grupları genelde kalabalıktır. Çoğu grup çift gitar kullanır ve tabiki gitarlar ilginç samplelarla ve synth'lerle desteklenir.Gitar tonları bazen çok sert bazen de melodi yüklüdür.


Gruplar
Rammstein, Marilyn Manson, Rob Zombie, Nine Inch Nails, Ministry, KMFDM, Fear Factory, Zeromancer, Oomph!

alıntıdır.....
--------------------------------------------------------------------------
#Black Metal

Black Metal
Black metal heavy metal'in alt-türü olan bir müzik janrıdır.

Black metal’in ilk temsilcileri –türe isim babalığı yapan “Black Metal” adlı albümünün yapımcısı da olan- Venom, Mayhem, Hellhammer, Mercyful Fate, Bathory ve Celtic frost gibi gruplardır. Black metal günümüzdeki biçimini ise büyük oranda Darkthrone, Enslaved, Burzum, Mayhem, Immortal ve Emperor gibi Norveçli grupların etkisiyle almıştır.

Özellikleri
Şarkı sözleri genelde satanizmle ilgili ve paganizm gibi diğer okült konulardan oluşur.

Gitarlar yoğun olarak bozunmuştur (distortion’lanmıştır).

Davullar hızlı ve agresif bir tonda olup, “blast beat” olarak adlandırılan aynı parçaya (zil, trampet vb…) defalarca üst üste hızlıca vurulması biçiminde yapılan yöntemle çalınmıştır.

Gitarlar hızlı ve yinelemeli çalınmıştır (gitarın tıpkı ud gibi çalındığı tremolo yöntemi olarak adlandırılır).

“Scream vocal” olarak adlandırılan, seslerin derin ve içten bir böğürtü olarak duyulmasını sağlayan, ses tellerini titreştirmekle gerçekleştirilen vokal yöntemi kullanılmıştır. Hızlı perküsyon yapılmıştır. Müzikte yinelemeler yoğundur ve soğuk ve hüzünlü bir atmosfer hissedilir.

Black metal gruplarını diğerlerinden ayıran bir diğer özellik ise eskiden daha yoğun olarak kullanılan “corpse paint” adlı, yapanın çürümekte olan bir ceset ya da bir veba kurbanı gibi gözükmesini sağlayan özel bir tür siyah ve beyaz makyajdır. Bu makyaj ve black metal müzisyenlerinin tüm Dünya’da yaygın olarak takma sahne adları kullanması müzisyenlerin kimliklerinin saklanmasına yardımcı olur.

Türkiye'de
Başlıca tanınmış Türk black metal grupları arasında Ehrimen, Episode 13, Moribund Oblivion, Nord av Snafells, Ominous Grief, Raven Woods, Sadistic Spell, Sagu, Satanic Verses ve Witchtrap sayılabilir.

--------------------------------------------------------------------------

#Punk Rock

Punk Rock
Punk; kültür politika ve estetiği ile kurumsallaşmış sanat teorileri ve bunu yaratan topluma, toplumsal sisteme karşı doğmuş bir reddediştir. Punk, sanatçıyı devrimci olarak görür, geleneksel ve kalıplaşmış davranış ve yaşam biçimine karşı yıkıcı bir tavır geliştirir. Bireyin kişisel gelişimini yönlendiren, yaşam biçimini şekillendiren toplumsal organizmayı herşeyin suçlusu olarak görür ve saldırmaktan çekinmez. Punk'a göre herşey alt üst olmalıdır; aykırı, ayrıksı giyim tarzı, ve gündelik yaşamda sınırlann belirsizleştirilmesi, bilinçli kışkırtıcılık, kabul görmüş ve tekdüzeleşmiş yaşam biçiminin yeniden düzenlenmesi (ya da düzensizleştirilmesi) punk yaşam biçiminin devrimci taktikleridir.

Punk'ın kendini var ettiği sahne; ekonomik ve toplumsal buhranın yaşamın her alanını cenderede tuttuğu 1970'lerin son dönemlerindeki İngiltere'dir. Punk akımı; İngiltere'deki ekonomik bunalımdan büyük zarar gören işçi sınıfı gençleri arasında doğdu. "Geleceğin olmadığı'" hayatlarının ve politik güç sahibi kişilerce yönetilen bir toplum tarafından önceden belirlendiği gerçeği, toplumsal dinamiği oluşturan gençlerin en büyük buhranıydı. Bu buhranın köklerinin fütürizm, dadaizm, nihilizm ve anarşizm

Punklar içinde bulunduklan durumu protesto etmek için ellerindeki her malzeme ile bedenleri de dahil, kendilerini ironik bir biçimde "toplumsal atık" olarak sundular: Köle kıyafetleri, zincirler, deriler, dayatılan cinsiyetçi modaya karşı androjenlik, parçalanmış giysiler, rengarenk ve dikleştirilmiş rahatsız edici saç biçimleri ve punk sembollerinden bedene iliştirilmiş çengelli iğne... Punk antimodadır. Amacı geleneksel kalıplar içinde yaşayan topluma karşı algıyı bozmaya yönelik açık bir saldındır.

Punk estetiğinin yaratıcısı olarak kabul edilen Londralı modacı Vivienne Westwood (Sex Pistols'in doğuşunda da nedenlerinden olan 'Sex' adlı dükkanın ortaklanndan) şu sözleri ile punk esetetiğinin "nedenini" açıklıyor:

"...Onun giysilerini giyrnek için cesur olmanız gerekir. sokakta yürürken tüm dikkatleri üzerinize çekeceksiniz. Bu tepkileri davet eden bir güç gösterisidir. Giysiler genellikle fikirleri sözlerden daha iyi anlatabilir. Bir kitap, bir poster ya da broşür kadar yıkıcı bir silah olabilir: Otobüste yanınızda 'Anarchy in the UK' (Birleşik Krallıkta Anarşi) tişörtü ile oturan biri sizi anıda rahatsız eder."

Punk kültürü kendi dayanışma ve iletişim ağını da yaratmıştı. Fanzinler. Kültür ve sanatendüstrisine ve sisteme karşı bir tokat olan fanzinlerin varoluş nedeni yadsıma, reddetme talebi ve çağnsıdır. Fanzinlerin punk eylem yaşam biçiminde oldukça önemli bir yeri vardır. (Yeraltı Edebiyatı) İlk Punk fanzini; "Sniffin' Glue", Punkın; "kendi-başına yap" (do-it-yourself felsefesini ortaya çıkanyordu: bir gitar üzerinde üç akorun yerleri gösterilmiş ve şu başlık atılmıştı: "İşte size bir akor, işte iki tane daha, hadi şimdi gidip kendi grubunuzu kurun."

Punklar arasında iletişim ve düşünsel ağ oluşturmasının yanısıra fanzinlerin yaptığı bir diğer önemli katkıda yıkıcı grafik tasanm estetiğini oluşturmasıydı. Çoğunluğu elle yazılan, siyah beyaz olan kaotik bir kolajla oluşturulup fotokopi ile çoğaltılan fanzinlerin sadece dış görünüşleri ile bile algıyı bozmaya, kalıplan yıkmaya yönelikti.

Punk'ın bu yıkıcı tavrının köklerini dada akımının oluşturduğu söylenebilir. 1916-1922 yıllan arasında Dada kendisini de reddederek mevcut tüm toplumsal ve estetik değerlere şiddetli karşı çıkışı, anlamsızlığı ve antisanatı, provakatif parodisi, edepsiz mizahı ile yıkıcı sanatın temsilcilerindendir.

" .. .Bizim için birer HİÇSİNİZ Tanrılarınız gibi: HİÇ Bürokratlarınız, yöneticileriniz gibi :HİÇ Ressamlarınız, şairileriniz gibi: HİÇ Bana saldınp, dişlerimi sökseniz de suratınıza aptal öküzler olduğunuzu haykıracağım..." (Dada Manifestosundan)

Dadanın önce gelen simalanndan Mareel Duchamp; pisuvar, şişe askılığı, kar küreği gibi eşyalann üzerine sadece imzasını atarak ve birer sanat eseri olarak sergilediği "ready mode"leri (hazıryapıt/yapım) ile tanınmıştır.

Punk konserleri, punk giyimi ve sanatı gibi yıkıcıdır. Değerlere yönelik birer saldırıdır. Punk'ın kışkırtıcılık politikasının bir parçası olan gruplar konser sırasında, seyircisi ile şiddet, yıkım gösterisi sergilerier. (Sahneye kusmak, tükürmek, havada uçuşan içki şişeleri, sandalyeler , grup dansı) Punk'ın bu sadomazoşist eğilimi aslında, punk'ın diğer tahripkar unsurlan gibi belli bir şeye dikkat çekmek üzere kullanılan bir şok taktiğiydi. Punklar toplumu nasıl gördüklerini anlatmak istiyorlardı: Anarşi istiyorlardı, yeni bir müzik tarzı geliştirmek ve bu müzik tarzının kaosunu paylaşmak, çoğaltmak istiyorlardı. Punk konserleri ekspresyonist performansı ile "şimdi ve burada"dır. (now-and-here) Ekspresyonizmin sembolü haline gelen Çığlık punkta hem şarkılarında hem de grafik tasarımlannda kendini gösteren bir motiftir: yüksek desibel seviyesi,izleyici ile grup arasında fiziksel ve duyusal etki punk konseri "yaşamalanı" içindedir. O an'ın içinde yaşanılanlar zamandan ve mekandan soyutlanmış kaostur.

Punk Rock'ın gelişimi Amerika ile İngiltere arasındaki kültürel alışverişle hız kazanmıştı. Velvet Undergound, New York DolI ve Ramones gibi New York'lu gruplar, 1965'te başlayıp 1970'ler boyunca devam eden bir süreçte, bilinçli bir biçimde "sokak kültürünü" işlemiş ve geleceğe karamsar bakan yeni bir tür müzik üretmişlerdir. (Bu gruplar sadece punk rock'ın değil hard'n' heavy, heavy metal ve türevIerinin de doğuşunda da etkili olmuşlardır.)


"Punk", "Punk Rock", "Punk Kültürü" tam da punk'ın istediği gibi açık bir biçimde tanımlanamamıştır. (Standardize edilerneme, kategorize edilememe) Punk; ilk çıkışı 1975'te belirli bir rock and roll türünü ve kendisi ile iIişkilendirilen gençlik alt kültürünü anlatmak için kullanılmaya başlansa da, 80'ler sonrası ticari rock müziğin türevlerini tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Punk 'underround rock', 'new wave', 'new music', 'street rock', 'power pop', 'avant-punk' ve 'hardcore' gibi terimlerle özdeşleşen anlamlarda da kullanılmıştır.

Punk sözcüğünün kökleri de bulanıktır. İngilizcede ilk olarak ****** ile eşanlamlı olarak ortaya çıkar. Funk ve Wagnalls İngilizcenin Yeni Standart Sözlüğünde şöyle tanımlanır:

ı.Çürümüş tahta, bitkisel kav, değersiz nesne, boş konuşma.
2. Yumrukla yapılan saldın ya da darbe.
3. Genç Haydut, hayta, serseri.
Bu sözcük tanımları bilgilendirici olsa da punk'ı tanımlamaz.

Punk Rock'ın ortaya çıkışı Ocak 1976'da Manhattan'daki East ViIIage'da bulunan CBGB and OMFUG adlı küçük bir kulüpte verilen konserlerden doğan'Punk' adlı derginin çıkışı ile başlar.

...18 yaşındaydım. New York'taydım. Yıl 1975'ti. Birgün arabada giderken John (Holmstrom) 'bir dergi çıkaralım' dedi. Beni ve Ged'i (Dunn) Velvet Underground'a 1997 ve Stooges'a ve New York Dolls'a uyandıran John'dı John derginin sevdiğimiz şeylerin bileşimi olmasını istiyordu. Eski Tv dizileri, bira içmek, düzüşmek, çizburger, mizah dergileri, ikinci sınıf filmler ve bizden başka kimsenin takılmadığı rock'n'rol grupları. John derginin adının Teenage News olmasını istiyordu. Dolls'un aynı isimli şarkısından ötürü. Boktan bir isim olduğunu söyledim. 'Niye Punk demiyoruz?' dedim. Punk sevdiğimiz herşeyi temsil ediyordu: Kıyak, yapmacıksız, absürd, komik, ironik, şehri küçük posterlerle donattık. 'Dikkat Punk geliyor! Leg McNeil Please kill Me/ Roll Dergisi temmuz 2001/07"


İsyankar CBGB and OMFUG (Country, Blue Grass, Blues and Other Music For Uplifting Gormandizers) sahnesi Punk dergisi yolu ile punk terimi ile kurduğu bağlantı, belli bir deneysel rock'n'rol akımını tarif edecek olan "Punk Rock" teriminin oluşması sürecinin ilk aşamasıdır.

Punk dergisinin ilk sayısı 1 Ocak 1976'da çıktı. Lou Reed ve Ramones ile ilgili yazıların yanı sıra John Holmstrom'un özgün otobiyografik çizgi dizisi "Joe", Leqs Mcneil'den şehvetli kadınlarla ilgili "foto karikatür öykü"sü yer alıyordu. Punk'ın ilk sayısı 3000 adet basıldı. Ve sadece New York'ta dağıtıldı. Dergi son çıkış tarihi olan 1979'ta 25.000 adet basılıyor ve dünya çapında 2000 aboneye ulaşıyordu.

Punk dergisinin İngiliz punk akımına da grafik anlayışı yönünden önemli etkileri olmuştu. İngiliz punk rock'ının ilk fanzini "Sniffin' Glue" adıyla Temmuz 1976'da Londra'da çıkmaya başlar. Daha sonra; Ripped and Tom rotten to the Core, London's Burning, Live Wire, Vive La Resistance ve Heat adlı fanzinler İngiliz karşıt kültürünün sözcüleri oldular.

Punk Rock stili Londra'nın güneybatısındaki ve Kings Rood civarındaki heterojen gençlik söylemlerinden, yaşam biçiminden oluşmuştu. Şüphesiz ki punk rock'ı tetikleyenler arasında, androjen görüntüsü ile fetişleştirilen fenomen David Bowie'nin glitter rock'ı, Ramones, Heartbreakers, Iggy Pop, Richard Hell gibi kişi ve gruplar vardır. 1960'ların moda alt kültürünü, bazı blues gruplarının melodik alt yapısını ve isyanını, northem soul ve reggae'den alınma unsurları da punk müzikal kaosunda bulmak mümkün.

Tarihte Hippy adı ile anılan sahte-uyuşturulmuş-muhalif kültür milyonlarca ebleh evcilleştirmekte oldukça başarılı olmuştu. Bu sahte muhalif kültür başarısını mass media'dan daha ziyade, 1950'lilerin beat generation radikal muhalefetini vahşi kapitalistlerin önünde savunmasız ve yalnız bırakmasına borçluydu. Başkalannı rahatsız etmeyecek kadar vasat olan bu insanlar daha sonra senetlerin, iş görüşmelerinin, ahizelerin arasında geçmişlerini hatırlamayacak kadar değişip kapitalistleşeceklerdi. Oysa punk kendi bedeni ve yaşam biçimi ile politikası, parodisi ve estetiği ile kesinlikle asi ve yıkıcıydı, ki hala bir çok ülkede alt kültür muhalifliğinin en önemli unsurlarıdırlar.


---------------------------------------------------------------------------

# Thrash Metal


Thrash metal, heavy metal müzik türünün bir alt dalıdır. Çoğunlukla kökleri 1970'lerin sonları ve 1980'lerin başlarına dayandırılır. Bu dönemde NWOBHM (New Wave of British Heavy Metal) ve Hardcore Punk müzik akımlarının bazı özelliklerini alarak, kaynaştırarak yeni bir müzik türü olarak ortaya çıkmıştır. Benzer bir diğer tür olan Speed metal`e göre çok daha fazla saldırgan özellikler taşır. Bu fark şarkı sözleri ve müzikten açıkça anlaşılır.

Türün öncü toplulukları ABD'de Slayer, Metallica, Exodus, Testament, Megadeth, Over kill; Avrupa'da ise Destruction, Kreator ve Sodom gibi topluluklardır.

Black metal ve death metal, sonraki yıllarda thrash metalin alt türleri olarak ortaya çıkmışlardır.

-------------------------------------------------------------------------

# Heavy Metal

Heavy Metal bazen de metal müzik olarak adlandırılan müzik türü agresif ritimler ve aşırı distorsiyon'lu gitarlarla karakterize edilir. Bu türün kökleri 1967 ve 1964 arasında blues ve rock türünü birleştirerek,(daha çok gitar ve davul bazlı),bu türde müzik yapan grupların yarattığı Hard Rock 'tır.Heavy Metal popülaritesini 80'lerde daha çok türün ortaya çıkmasıyla artırdı. Ticari amaçlı olmayan bu müzik türü , dünya üzerinde büyük bir dinleyici kitlesine sahiptir.

Konu başlıkları [gizle]
1 Karakteristikler
2 Enstrümanlar
3 Temalar
4 Alt Türler
5 Heavy Metal'in Alt Türleri
6 Black Metal
Karakteristikler
Heavy Metal çoğu zaman aynı türde enstrümanlarla çalınır.Elektro-gitar'ın her zaman varolduğu bu müzik türünde , kara şarkı sözleri , agresif ritimler ve tempolar bulunur.


Enstrümanlar
Heavy Metal müzikte çoğunlukla kullanılan enstümanlar elektro-gitar , bas gitar ve davul'dur.Heavy Metal çalan grupların çoğunlukla bir solo(lead)gitaristi , bir ritim gitaristi , bir bas gitaristi ve bir bateristi ve bir vokali vardır.Heavy Metal'de klavye fazla kullanılmaz.Gitar bu türde çok büyük bir önem taşır.Distortion ve diğer efektler, sesi daha kalınlaştırmak içindir.Heavy Metal vokalleri şarkıda çok fazla değişik ses çıkarabilirler.Temiz vokallerden gurultulara ,gurultulardan çığlıklara ,çığlıklardan brutal vokallere kadar.Genellikle şarkıcının ne dediğini brutal vokallerde anlamak zordur. Sololar ve riffler Heavy Metal'in büyük bir bölümünü oluşturur.Gitaristler sweep-picking ve tapping yaparak hızlı çalarlar.


Temalar
Heavy Metal , bir sanat formu olarak ,müzikten daha da fazlası. Dinlenilebilir olmasıyla beraber görülebilir de.Albüm kapakları ve konserler bu müzik türünü anlamakta oldukça yararlı şeylerdir. Heavy Metal'in teması pop ve ticari müziklere göre oldukça ciddi ve ağırdır. Heavy Metal 50'ler 60'lar ve 70'lerdeki savaş , nükleer atışmalar , çevreye ilişkin konular , politik ve dini propoganda üzerinde yoğunlaşır.Black Sabbath'ın "War Pigs" ve Metallica'nın "And Justice for All" parçaları buna bir örnektir.


Heavy Metal'in Alt Türleri
Avant Garde Metal, Black Metal, Celtic Metal, Death Metal, Doom Metal, Gothic Metal, Grindcore, Hair Metal, Metalcore, New Wave Of British Heavy Metal (NWOBHM), Nu-Metal, Power Metal, Progressive Metal.

--------------------------------------------------------------------------

#grunge rock
Grunge Hikayesi

Sözlükleri açıp baktığımızda grunge için “pis,kirli,eski püskü,yıpranmış”gibi kelimeler çıkar karşınıza.Müzik sahnesini değiştiren akımı tanımlamak gerektiğinde ise kirli,distortion’lı ve feedback’li gitarlar,güçlü davullar,belki de çoğu zaman “sessizlik-gürültü-sessizlik”trafiğiyle formüle edilebilecek bir müzik olarak nitelemek yerindedir.Ama öfkesini hardcore’dan,vuruculuğunu punk’tan,güçlü sound’unu heavy metal’den beslemiş olan grunge’ı tek bir müzik türünden ziyade belli grupların sahip olduğu veya belli gruplara yakıştırılan bir ruh birliği olarak görmek daha doğrudur.Grunge’a “Seattle sound’u” deriz ama tüm grunge gruıpları Seattle’lı değildir;etkilerini punk’a benzetiriz ama birçok grup punk kadar heavy metal de dinlemiştir;kimileri ağır tempolu,kimileri daha hızlıdır;kimilerinin şarkılarını elinize gitar aldıktan sonraki birkaç hafta içinde çalabilirsiniz,kimilerininki ise enstrüman üzerinde yetkinlik gerektiren partisyonlarla doludur.Ama tüm farklara rağmen grunge grupları birdir gözümüzde,yukarıda “ruh birliği”dediğimiz şey sayesinde.Grupların her birinin şarkı sözlerindeki öfke,korku,keder,yalnızlık sıkıntı temaları;fanlarıyla ilişkileri ve müzik endüstrisine karşı tutumları benzerdir.Grunge’ın söylemindeki karamsar ton,X kuşağı’nın umutsuzluğuyla paralel bulunur.1960’lar sonu-1980’ler başı arasında doğan,kültürel aidiyet hissetmeyen,toplumla ilişkileri zayıf,güçlü hedeflerden yoksun bir kuşaktır X kuşağı.Bir önceki kuşağın mensupları olan yuppie’ler para kazanmayı,mevki sahibi olmayı her şeyin üstünde görürken,X kuşağı kararsızdır.İşte grunge hayatlarındaki boşluğu para ve kariyerle doldurmanın mümkün olduğu inancına;markaların,mevkilerin her şeyin üzerinde görüldüğü anlayışa karşı çıkar.Kocaman bir kuşağın umutsuzluğunu paylaşır.İşte her grunge grubunda ortak olan nokta budur.Hair metal’in suya sabuna dokunmayışından da,süslü megastarların steriliğinden de uzaktır.Bu yüzden samimidir,gerçekçidir.


Müzikal Kökler

Nirvana grunge’ı yerüstüne taşıyan gruptu,hareketi başlatan işaret fişeğiydi.Ama ne ilk grunge grubuydu ne de “grunge” adını ilk kullananlardı Kurt Cobain ve tayfası.Karanlığı ve gitar riff’lerini Black Sabbath önderliğindeki erken 1970’ler metainde,kirliliğini Iggy&The Stooges,MC5 gibi protopunk’larda,gitar riff’leri ve umarsız ruh halini Crayz Horse dönemi Neil Young’ından bulabiliriz.Kuzeybatı Amerika orijinli punk grupları The Fartz,The U-Men,The Fastbacks ile daha ağır ve sert bir sound’a sahip olan TheMelvins grunge’a ilham kaynağı olan,hatta erken grunge grupları sayılan yerek ekiplerdendir.1983’te kurulan Green River ise çoğunluğa göre ilk grunge grubudur.Seattle dışında hiç tanınmamasına,kariyerinde hiçbir ticari başarıya ulaşamamış olmalarına rağmen kent içindeki etkileri ilerleyen yıllarda rock tarihi içinde bir kült olmalarını sağlayacaktı.Grubun lideri Mark Arm,1981 yılındaki bir fanzin röportajında o zamanki grubu Mr. Epp’in müziğini tarif etmek için “katıksız bok,katıksız pislik(grunge)”ifadesini kullanınca grunge teriminin isim babası da olmuş oldu.Erken grunge sahnesinde The Melvins,Malfunkshun ve Soundgarden arasında albümleri ilk yayınlanan grup da Green River’dı.1985 tarihli Green River ‘n da içinde olduğu bir toplama var ki,bahsetmeden grunge tarihini yazmak imkansız:Seattle bazlı “Deep Six”adlı albümde Melvins,Soundgarden,Malfunkshu n,Skin Yard veThe U-Men’den parçalar vardı.Skin Yard basçısı Daniel House ‘un çabalarıyla bir araya getirilen gruplar,Seattle sound’unun kayıtlı ilk örneğine imza atmış oluyorlardı böylece.Aynı yıl “Sub Pop 100”adında bir toplama ve 1987’de Green River’ın “Dry As A Bone”ve”Rehab Doll” isimli EP’lerini yayınlamak,daha sonra da Sub Pop Singles Club adında bir kulüp kurarak üyelerine her ay bir single yollamak da firmanın eylemleri arasında yer aldı.İnsanlar “ne punk,ne de metal”olan bu müzik türüne karşı hayranlık duymaya başlamışlardı.

Seattle Sound’u Oluşurken

1988,Seattle için önemli bir yıl oldu.Öncelikle Green River,iç dinamikleri itibariyle devam etmesinin imkansızlaştığı bir noktaya geldi.Glam ve Punk’ı harmanlayan Mother Love Bone’un temelleri atıldı.Yılın 2.önemli hareketi de efsanevi toplama “Sup Pop 200”in yayınlanmasıydı.Birçoğu ‘90’larda ya yıldız,ya da kült olacak birçok grubun bir araya geldiğiçok mühim bir kayıttı bu;Nirvana,Soundgarden,Mudhone y,Green River,Screaming Trees,Tad ve Fastbacks gibi.1980’lerin sonuna gelindiğinde Alice İn Chains ilk albümünü yayınladı.1989’da yayınlanan Nirvana albümü ‘Bleach’ 1970’lerin Black Sabbath ve Led Zeppelin sound’unu yansıtan bir yapıdaydı.


Grunge’in zirvesi: “Nevermind”

24 Eylül 1991’de ‘Nevermind’ albümü yayınlandı.İlk single ‘Smell Like Teen Spirit’ ise bundan iki hafta önce gün yüzü gördü.’Smell Like Teen Spirit’in umutsuz 90’lar gençliğinin sesi olduğu inancı hakimdi artık.Sadece birkaç ay yetmişti her şeyi değiştirmeye.İşte bu,post-punk döneminde özellikle Amerika’da hep halının altına süpürülen alternatif hareketin patladığı noktaydı.Artık popstarlar için başarı garanti olmayacak,plak şirketleri ayrıksı seslere de şans tanıyacak,sosyal ve politik duyarlılık sahibi gruplar da dinleyiciye ulaşabilecekti.Bu hareketin bayrağı grunge,en önde giden temsilcisi Nirvana’ydı.Sonraki iki yıl boyunca tüm dünya Amerika’nın Kuızeybatısından gelen bu uzun saçlı çocukların sesine kulak verecekti.
Andrew Wood’un ölümünden sonra biten Mother Love Bone’un elemanlarınca toparlanan Pearl Jam ,Nevermind’dan birkaç ay önce çıkardıkları “Ten”in patlamasıyla akımın en popüler iki grubundan biri olacaktı.Üçüncü albümü ’Badmotorfinger’la yerüstüne çıkan Soundgarden ,dördüncü albümü “Superunknown”la grunge çağının en önemli albümlerinden birine imza atacacaktı.“Grunge”ın dört büyükleri arasındaki en depresif ekip olan Alive İn Chain dahi “Dirt” albümüyle 3milyondan fazla satacaktı.San diego’dan Stone Temple Pilots da Seattle çıkışlı olmamasına rağmen grunge’ın yıldız yaptığı beşinci grup olacaktı.



Mainstream’den Kopuş

Doğa kanunlarının bir gereği olarak grunge akımı da mainstream’deki hakim konumunu yitirdi,hem de tıpkı yükselişi gibi çabuk bir şekilde .Bunu farklı birçok sebebe bağlamak mümkün ama ilk akla geleni tabiî ki Nisan 94’te aramızdan ayrılmasıydı.nasıl hippie kuşağı Jimi Hendrix ve Janis Joplin’in ölümleriyle derin bir umutsuzluğa kapılmışsa,grunge da öyle kaybetti yolunu;rehberi saydığı adam kimseden bir farkı olmadığını iddia etse de…Evet,grunge’ın mainstrean’de kalması bu açıdan paradoksaldı belki de;Kurt Cobain,Layne Staley,Andrew Wood gibi adamların genç yaşta bu dünyadan göçüp gitmeleri,sistemle asla barışamayacaklarını ortaya koyuyordu bir bakıma.Mother Love Bone zamanında kariyerist idealleri olan Jeff Ament ve Stone Gossard dahi,”Ten” 12milyon sattıktan sonra gruplarının şan-şöhret meselesine dayalı bir çizgide var olmasının imkansız olduğuna karar verdiler;yıllar geçtikçe Pearl Jam’i klip çekmeyen ,albümlerini bilinçli olarak az sattıran,endüstrinin kurallarına karşı koyan bir grup haline getirdiler.İşte bu yüzden değerliydi grunge,o ruha sahip gruplardan hiçbirisi baştaki isyanına ters düşecek bir noktaya gelmedi.Kimisi için böyle bir şekilde ihanet etmemenin karşılığı ölmek,kimis için de ortadan kaybolmak olsa bile…



Post-Grunge

Grunge belki bitti ama etkisinin hala var olmadığını söylemek mümkün değil.Alternatif sound’u mainstream’e taşıyan,punk’ı günümüz dinleyicisine taşıyan grunge,Amerika’da Green Day ve Offspring’in başını çektiği yeni kuşak punkların global ölçekte başarılı olmasına imkan sağladı.Grunge İngiltere’de de gitara düşkün bir müzik sever kuşağı oluşturdu.Blur,Pulp gibi yıllanmış gruplar yerüstüne çıkmayı başarırken Oasis,Ash,Supergrass gibi gruplar yüksek tirajlar yakaladılar.90’lar ortasından itibaren Amerika dışında Silverchair(Avustralya),Bush(İ ngiltere) gibi gruplar Seattle sound’unu yaşatmaya çalıştılar.İlerleyen yıllarda Amerika’da Creed, Nickelback gibi gruplar daha da yüzeysel birer grunge yorumuyla daha da başarılı oldular ancak eleştirel açıdan hiç ciddiye alınmadılar ve endüstride herhangi bir etki de yaratmadılar.Ancak 2000’ler rock’ını yeniden heyecanlı kılan,The Strokes’la başlayan retro akımın birçok temsilcisinin ellerine gitar aldıran,punk denen şeyin ne olduğunu anlamalarını sağlayan grubun da Nirvana olduğunu düşündükçe,grunge’ın silinmesi imkansız etkisini daha net anlıyoruz,Ama şaşırmıyoruz;1991,yıl 0.Sadece bir müzik türüne değil,milyonlarca kişiye hayat öpücüğü verdi grunge;kimbilir daha kaç hayatı değiştirecek!

--------------------------------------------------------------------------

# foLk metal

Genellikle yöresel folk müzikleri kullanan metal gruplarıdır. Yöresel
enstrüman ve müzikleri şarkılarında kullanırlar. Genelikle Kelt folk
metali ön plandadır
en önemli grupları :
Waylander,
Cruachan, Vintersorg,
Finntroll,
Tenhi,
Moonsorrow,
Adorned,
Korpiklaani....

Alternative Metal
Metal müziğin bir alt dalıdır.Genellikle deneysel arayışlar içinde olan grupların sıradışı şarkı sözleri ve tuhaf müzik temposu kullanırlar. Karakteristik olarak Heavy Metal'e oldukça yakındır.Sıradışı enstrümanlar veya müzik teknikleri kullanırlar. İlk örnekleri Faith No More, Tool, Rage Against The Machine ve Helmettir.Ama en keskin örnegi Messugah, Corrosion of Conformity, Primus ve Incubus gruplarıdır. Bir nevi fusion metal olarakta adlandırabiliriz.Son dönemlerde KoRn, Papa Roach, Linkin Park, Slipknot ve Limp Bizkit bu türün önde gelen gruplarıdır...

Battle Metal (Australian War Metal, War Metal)
Black Metal'in bir alt türüdür. Genellikle savaş konulu şarkı sözleri kullanırlar.Bilinen pek çok FRP ( Fantasy Role Playing Game ) bilgisayar oyununda müzik olarak kullanılmıştır. Bilinen en iyi örneği Summoning grubudur.

Christian Metal
White Metal olarakta bilinir. Heavy Metal müziğin hristiyan dini ile ilgili konularını içeren dinsel bir metal müzik türüdür. En önemli grupları Jerusalem ve Stryper gruplarıdır.

Epic Metal
Heavy metal'in bir alt türüdür. Doom Metal ile klasik Amerikan Heavy Metal'inin karışımı bir müziktir. yavaş dinsel ayin müzikleri güçlü müzik temposu ve epik şarkı sözleri ile süslenmiş bir türdür. Önde gelen grupları Virgin steele, Cirith Ungol, Omen ve Medieval Steel'dir .

Extreme Metal
Herhangi bir türe dahil edilemeyen, içinde Black Metal, Death metal, Doom metal, Grindcore, ve Thrash metal türlerinden örnekler taşıyan grupların yaptığı müzik türüdür. Önde gelen gruplari Aeternus, Ulver, Lord Belial ve Nile'dir.

Folk Metal
Genellikle yöresel folk müzikleri kullanan metal gruplarıdır. Yöresel enstrüman ve müzikleri şarkılarında kullanırlar. Genelikle Kelt folk metali ön plandadır en önemli grupları Waylander, Cruachan, Vintersorg, Finntroll'dır.

Hair Metal
Heavy Metal ile 1970'li yılların Rock müziğinin bir karmasıdır. Amerika doğumlu bu müzikte genelde "içelim, eğlenelim, kızları eve atalım" havasına hakim tamamıyla piyasa tarzı müzik yapan bir alt daldır. Müziklerinde zaman zaman pop müzik ögelerine rastlanır. Genelde motorsiklet tayfasının dinlediği "günümüzü gün edelim abi" müziğidir. Önde gelen grupları; Bon Jovi (80's ler), Pat Benatar, Lita Ford, Doro Pesch, Warlock, Skid Row, Van Halen, Warrant, Twisted Sister, Motley Crue, Pretty Maids'dir.

Melodic Death Metal
Death Metal'in bir alt dalıdır. Melodik gitar riffleri kullanılır. Zaman zaman akustik gitarlarla desteklenir. Genellikle normal bir vokal kullanılır. Death ve Morbir Angel zaman içinde bu türü yaratmışlardır (Death'in "Voice Of Soul" şarkısı). Genellikle İskandinav grupları ön plana çıkmıştır. En önemli örnekleri Opeth, In Flames, Katatonia ve Insomnium'dur.

Metalcore
Heavy metal ile hardcore'un karması bir müziktir. 1990'lı yıllarda özellikle Amerikalı grup Hatebreed'in öncülüğünde tanınmıştır. Politik kökenli şarkı sözlerinin seri gitar riffleri ve çığlık vokallerle süslenmesi en belirgin özeliğidir.Bilinen önemli grupları Converge, All Out War, Integrity, Zao, Poison the Well, Botch, Norma Jean Creation is Crucifixion, Dillinger Escape Plan, Daughters ve Eighteen Visions'dur.

Neo-Classical Metal
Heavy Metal'in klasik müzikten etkilenmiş bir alt dalıdır. Oldukça teknik gitar soloları kullanılır. Klasik müzikte Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi, Niccolo Paganini, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven en çok ilham veren müzisyenlerdir. Genelde virtiöz olarak tanımladığımız gitar tekniği en üst seviyede olan kişilerin katkıda bulunduğu bir türdür.En bilineni İsveçli üstad Yngwie J. Malmsteen'dur. Ritchie Blackmore'un vokalistliğini yaptığı zamanda Deep Purple ve Eddie Van Halen's 1970'lerin sonunda bu müziğe katkıda bulunmuşlardır..

Nu Metal
Nu metal yada öteki adı ile Aggro metal heavy metal'in bir alt dalıdır. Genellikle saldırgan, hip hop etkilenimlii agresif vokale sahip , Rap beatlerinin kullanıldığı ve bateri yerine elektronik bateri olarak tabi edilen drum machine kullanılan . Dj'lerin de yer aldığı bir müzik türüdür. Deftones ve Korn ,Linkin park şu anda bu müziğin örneklerini verirken aynı zamanda Faith No More, Rage Against The Machine ve Cubanate onları takip etmektedir . Zaman zaman Prong ve Tool'da bu türde çalışmalar yapmıştır.

Oriental Metal
Oriental Metal; Death Metal ve Doom Metal'in arasında kalmış bir türdür. Eski Yahudi gelenek ve kültüründen etkilenmiş bir müzik türüdür.
Tahmin edeceğiniz gibi İsrail kökenlidir. Şarkı sözlerinde İsrail ile ilgili tarihi ve geleneksel hikayeler efsaneler konu almıştır.Önde gelen grupları Salem ve Orphaned Land'dir.

Viking Metal
Viking Metal, Black Metal'in bir alt türüdür. Şarkılarının tamamı viking efsaneleri ve sagalarından oluşmaktadır. (Saga = kuzey ülkelerinde geçen 2-3 sayfalık kısa mitolojik hikayelerdir) Folk, Pagan ve ortaçağ müziklerinden etkilenmişlerdir, önde gelen grupları Enslaved, Bathory (orta dönemleri), Finntroll ve Borknagar'dır..





PS: Kesinlikle alıntıdır. ama genede biraz zor oldu. 8)
 
Kayıt
2 Ekim 2007
Mesajlar
1.964
Beğeniler
0
Şehir
Go To HeLL!
Güzel;bilgi verici bir çalışma olmuş emeğine sağlık.Keşke kendi cümlelerile tasvir etseydin.Canın sağ olsun. :starving:
 
Kayıt
22 Haziran 2008
Mesajlar
950
Beğeniler
2
Şehir
Bursa
Takımı
Fenerbahce
vay be bende bişi bildigimi sanıyordum Saol kardeş
 
Yukarı Alt