- Kayıt
- 17 Kasım 2016
- Mesajlar
- 3.162
- Beğeniler
- 466
Nusret, New York’taki et lokantasında çalışan 4 garsonla mahkemelik olmuştu.
İlk girdiğimiz günden beri güzel paralar da yaptık. Çok basit bir şey söyledik ‘tipleri açıklar mısınız?’ Çok yüksek tipler çıkıyordu. Günde 30 bin dolar, 40 bin dolar tiplerden bahsediliyor. Biz de bunun neden açıklanmadığını sorduk, önce geçiştirdiler. Sonra işler çok farklı noktalara geldi. ‘Yeteri kadar para yapmıyor musunuz, ne konuşuyorsunuz’ menajerler diyor bunu. ‘Paranız yetmiyor mu?’ tarzı muhabbetler dönmeye başladı.
BİZİ TEHDİT ETTİLER
İş ilerleyince, müdürler tarafında tehdit de dönmeye başladı. Bu süreçte bazı arkadaşlar geri adım attı. İşini kaybetme korkusu yaşadı. Çalışanların çoğu Türk, o yüzden geri adım attı. Biz de atmadık. Hakkımızı aramaya devam ettik. Bu süreçte 'mobbing' başladı bize. Nusret Bey'in bunlardan haberi vardı. Diğer müdürler de onun yönlendirmesiyle bizim üstümüze gelmeye başladılar.
Tehdit etme tarzı müdürlerin yaptığı şeyler. Bana ‘buradan çıkarsan bu parayı kazanamazsın’ tarzı şeyler söylediler. ‘Bak senin için sonuçları kötü olacak’ tehditleri almaya başladım. Gün içinde kameradan takip edip bütün gün açığımızı aramaya başladılar. Onun dışında servis yaptığımız masalara gidip müşterilerle konuşup bir açığımızı aradılar. Kendi son bir ayımda savaşa gider gibiydim. Sürekli diken üstünde çalışıyorduk. Bir açığımızı bulurlarsa, kovulacağımızı biliyoruz çünkü bütün gün böyle geçiyor ve psikolojik destek aldım bu sürede.
Nusret Bey'in menajeri bize "İstediğiniz davayı açın. Amerika’nın en iyi avukatları bizde hiçbir şey alamazsınız" dedi. Bu tarz konuşmalar yaptılar ve hep şunu iddia ediyorlardı: ‘Bizim paramız var. Bize hiçbir şey olmaz.
Bir hafta önce oranın müdürü toplantıda 'Maymun gibi hareket etmeyin' diyor.
İlk girdiğimiz günden beri güzel paralar da yaptık. Çok basit bir şey söyledik ‘tipleri açıklar mısınız?’ Çok yüksek tipler çıkıyordu. Günde 30 bin dolar, 40 bin dolar tiplerden bahsediliyor. Biz de bunun neden açıklanmadığını sorduk, önce geçiştirdiler. Sonra işler çok farklı noktalara geldi. ‘Yeteri kadar para yapmıyor musunuz, ne konuşuyorsunuz’ menajerler diyor bunu. ‘Paranız yetmiyor mu?’ tarzı muhabbetler dönmeye başladı.
BİZİ TEHDİT ETTİLER
İş ilerleyince, müdürler tarafında tehdit de dönmeye başladı. Bu süreçte bazı arkadaşlar geri adım attı. İşini kaybetme korkusu yaşadı. Çalışanların çoğu Türk, o yüzden geri adım attı. Biz de atmadık. Hakkımızı aramaya devam ettik. Bu süreçte 'mobbing' başladı bize. Nusret Bey'in bunlardan haberi vardı. Diğer müdürler de onun yönlendirmesiyle bizim üstümüze gelmeye başladılar.
Tehdit etme tarzı müdürlerin yaptığı şeyler. Bana ‘buradan çıkarsan bu parayı kazanamazsın’ tarzı şeyler söylediler. ‘Bak senin için sonuçları kötü olacak’ tehditleri almaya başladım. Gün içinde kameradan takip edip bütün gün açığımızı aramaya başladılar. Onun dışında servis yaptığımız masalara gidip müşterilerle konuşup bir açığımızı aradılar. Kendi son bir ayımda savaşa gider gibiydim. Sürekli diken üstünde çalışıyorduk. Bir açığımızı bulurlarsa, kovulacağımızı biliyoruz çünkü bütün gün böyle geçiyor ve psikolojik destek aldım bu sürede.
Nusret Bey'in menajeri bize "İstediğiniz davayı açın. Amerika’nın en iyi avukatları bizde hiçbir şey alamazsınız" dedi. Bu tarz konuşmalar yaptılar ve hep şunu iddia ediyorlardı: ‘Bizim paramız var. Bize hiçbir şey olmaz.
Bir hafta önce oranın müdürü toplantıda 'Maymun gibi hareket etmeyin' diyor.