Kayıt
8 Şubat 2008
Mesajlar
1.268
Beğeniler
0
Şehir
Sandalye..
- Resim Silinmiş.

HAYAL ETMENİN GÜCÜ

“Hayal etmeden hakikat olmaz” diye bir deyim vardır. Bugün herkes şöyle bir geçmişine baksın; çocukluğundan buyana safça duygular içerisinde, herhangi bir kötü niyet taşımadan hayal ettikleri pek çok şeyin gerçekleşmiş ve yaşanmış olduğunu görecektir. Çünkü hayal etmekte bir enerjidir. Her enerji de Holografik Evrende boşluk dediğimiz, o enerji okyanusundaki enerji ile bir şekilde etkileşim halindedir. Bu etkileşim sonucunda kimi iyi niyetli hayallerimiz gerçekleşmiş olacaktır. Ancak bu hayallerin gerçekleşmesi içinde pek tabi kişinin çaba göstermesi ve bu hayalinin gerçekleşeceğine kendisini inandırması yani niyet etmesi gerekir. Niyet etmek, niyet edilen eylemi inanarak yapma arzusudur.



Niyet öyle güçlü bir enerjidir ki; ibadet ederken, oruç tutarken, Allah’a karşı görevlerimizi ifa ederken hep niyet etme koşulu getirilmiştir. Niyet edilmeden yapılan ibadetin, tutulan orucun bile eksik olacağı ifade edilmiştir. Çocukken pek çoğunuz mühendis olmayı, doktor olmayı, devlet adamı veya bilim adamı olmayı içtenlikle hayal etmiş yani niyet etmişseniz ve bunun içinde biraz gayret sarf etmişseniz, pek çoğunuz mutlaka bu isteğinize kavuşmuşsunuzdur.



HAYAL GÜCÜ İLE YAPILAN BAZI DENEYLER VE SONUÇLARI

61 yaşındaki bir erkek hastaya çok ölümcül olan gırtlak kanseri teşhisi konmuş ve kendisine yaşama şansının % 5’den az olduğu söylenmişti. Hastalığı esnasında adamın ağırlığı 59 kilodan 44 kiloya düşmüştü. Son derece güçsüzdü, tükürüğünü güçlükle yutabiliyor ve nefes almakta zorlanıyordu. Doktorlar ona radyasyon tedavisi uygulayıp uygulamamayı tartışıyorlardı. Çünkü bu radyasyon uygulamasının yaşama şansını arttırmasını sağlamak şöyle dursun, rahatsızlıklarını daha da arttırma olasılığı vardı. Buna rağmen uygulamayı sürdürmeye karar verdiler.

Ancak bu tedaviye geçmeden önce Teksas, Dallas’daki Kanser İnceleme ve Araştırma Merkezinin Tıp Direktörü Radyasyon Onkoloğu Dr. O. Carl Simonton’u bu tedaviye katılmaya davet ettiler. Dr. Simonton önce hastaya kendisi ve meslektaşları tarafından geliştirilmiş bulunan bir dizi gevşeme ve zihinsel hayal etme tekniklerini öğretti.

Bu öğretiden sonra hastaya günde üç kez radyasyon uygulanmaya başlandı. Hasta aldığı bu radyasyonun, hücrelerini bombardıman eden milyonlarca ufak enerji kurşunları olduğunu gözünün önüne getirdi. Aynı zamanda kanser hücrelerinin giderek zayıflamakta olduğu, sağlıklı hücrelerine göre daha zayıf ve şaşkın olduklarını ve bu yüzden kendilerini yenileyemediklerini hep hayal etti. Daha sonra bedenindeki akyuvarların hep birden can çekişen ve ölen kanser hücrelerinin üzerine saldırarak, onları karaciğer ve böbreklere taşıyarak oradan bedenin dışına atıldığını hayal etmeye devam etti.

Tedavi sonunda alınan sonuçlar çok çapıcıydı ve gelişme sırf radyasyon tedavisinde elde edilenden çok ilerideydi. Radyasyon uygulamasına çok büyük bir etki yapmıştı. Hasta, bu tür uygulamalarda görülen derinin zarar görmesi ve diğer çeşitli olumsuz yan etkilerin hemen hemen hiç birisiyle karşılaşmamıştı. Yitirdiği kilolarına ve gücüne yeniden kavuştu. İki ay içerisinde kanserin tüm belirtileri yok oldu. Burada tıbbi tedavi ve hayal egzersizleri iyi bir işbirliği yapmış oldu.

Dr. Simonton ve arkadaşlarının geliştirip uyguladığı zihinsel hayal etme tekniği ile tıbben ümit kesilen ve iyileşmez kabul edilen 159 hasta tedaviye alındı. Normalde bu tip hastalara verilen yaşam süresi 12 ay iken, 4 yıl sonra hastalardan 63’ü hala yaşıyordu. Bunlardan 14 hastada kanser hastalığının hiçbir izi kalmamış,12’sinde kanser gerilemiş ve 17’sinde de dengelenmişti. Tüm grubun ortalama yaşama süresi, ulusal normun iki katı olan 24,4 aya çıkmıştı.

(Hologrfik Evren / Michael Tabiat Kitabından)

Bu iyileşme oranlarındaki fark, hastaların öğretilere karşı göstermiş olduğu inanç ve konsantrasyon farkından ileri gelmiş olabilir.

Bu olaya getirilen açıklama ise; holografik yapıda olan beynimizin, holografik evren ile olan ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Hayallerimiz, düşüncelerimiz, niyetlerimiz bir enerji dalgası olarak uzay boşluğuna gitmekte ve holografik yapıdaki bu boşlukta ise bütün parçacıklar ve dalgalar birbiriyle aynı bilgiyi paylaşmakta ve temsil etmektedirler. Beynimiz de holografik yapıda olduğu için, bu boşluktan beynimize akan dalgaları zapt etmekte ve bunları gerçekmiş gibi yorumlayarak uygulamaya koymaktadır.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Kayıt
24 Mayıs 2007
Mesajlar
3.806
Beğeniler
55
Şehir
İzmir, Bornova
Güzellerdi :twisted:

Dayanamayacağım özür dilerim ama günaydın demek istiyorum bilmeyenlere :mrgreen:
 
Yukarı Alt