Kayıt
19 Ekim 2009
Mesajlar
10.451
Beğeniler
97
Takımı
Galatasaray
Freelance nedir?

Türkiye’de yeni yeni tanınan, dünya’da ise geniş bir çalışan kitlesine hitap eden bir iş koludur. Free-lance’in ingilizce karşılığına bakarsak ‘özgür mızrak’ şeklinde çevrilebilir. Özgür mızrak şeklinde bir karşılığının olmasının nedeni belki de freelance çalışmanın bir nevi savaşçı olmayı gerektirmesi olabilir; Çünkü yönetici de, art director de, grafiker de, müşteri temsilcisi de, sekreter de, officeboy da, tahsilatci da sizsinizdir artik. 3 şey öğreniyorsunuz; Açgözlülük egosunu dizginlemek, disiplinli çalışma alışkanlıkları ve en önemlisi de insan ilişkileri...
Freelance iş kolları :
Freelance kelimesi genel olarak tasarım projelerini gerçekleştirebilecek çalışanlar ve bazı ülkelerdeki özel istihdam bürolarında sözleşmeli inşaat işçileri için kullanılıyor. Ancak ülkemizde web tasarımı, interaktif tasarım, masaüstü yayıncılık, çizerlik, illustratörlük, heykel, resim, 3d modelleme, yazarlık, tez-ödev yazımı, el işçilikleri ve hatta boya-badana yapmak bile freelance grubuna giriyor.
Türkiye’de Freelance ve Güven :
Çalışanlarda tembellik ve erteleme hastalığı, iş verenlerde ise güvensizlik ve hayal kırıklıkları dikkat çekiyor. Bu yüzden Türkiye’de freelance pazarı güven üzerine kuruludur; Yüzyüze görüşmek, sözleşme yapabilmek, fatura kesebilmek, belli aralıklarla proje üzerine toplantılar yapmak, iş takibi ve en önemlisi bu işi daha önce yapmış olmak freelance çalışmak için olmazsa olmazlar arasındadır.


Akrilik Tekniği

Akrilik Tekniği ve Örnekleri:

İllüstratörler tarafından yaygın olarak kullanılan akrilik (polimer emülsiyon) boyalar, diğer su esaslı boyalara göre bazı üstünlüklere sahiptir: Çabuk kurur ve kuruduğunda sudan etkilenmezler. Bu nedenle üzerine başka bir su esaslı boya ile çalışabilir. Suluboya gibi saydam, guaj gibi örtücü ya da yağlıboya gibi kalın tabakalar halinde kullanılabilir. Akrilik boya, tüp ya da cam şişe içinde satılır.

Akrilik boyalar; fırça, spatula ya da doğrudan doğruya tüpten, her türlü yağsız yüzeye uygulanabilir. Pistole ile püskürtmeye elverişlidir. Kullanılan fırçalar, çalışmanın bitiminde bekletmeden yıkanmalıdır. Fırça üzerinde kuruyan akrilik boyayı temizlemek mümkün değildir.
Akrilik boya, bol suyla ya da “polymer” adı verilen bağlayıcı maddelerle inceltilerek, suluboya gibi saydamlaştırılabilir. Polymer, akrilik boyanın parlaklığını artırır.


Seramiğin teknikleri

Seramik » Seramik Teknikleri

Seramikte kullanılan genel teknikler aşağıdadır. Seramikte güzel görünüm esas olduğu için teknikler oldukça kolaydır. Bu teknikleri uygulamak için gereken temel malzeme aşağıdaki gibidir;

Kil
Çalışma tezgahı
Cetvel
Bıçak
Tahta seramik aletleri
İki adet çıta

Temel tekniklere geçmek için aşağıdaki dersleri sırayla inceleyebilirsiniz;

1.Parmak yöntemi
2.Sosis tekniği
3.Plaka tekniği
4.Bordür yöntemi
5.Boyama ve fırınlama

Ayrıca torna yapmak için gereken malzemeler şunlardır;
Bir torna aleti
Kalın misina
Sünger ve halkalı seramik aletleri
Torna ile ilgili aşağıdaki dersleri sırayla inceleyebilirsiniz;
1. Ortalama
2.Şekillendirme
3. Son Düzeltme

Parmak yöntemi,

Seramiğin ilk yöntemi sayılabilir. Bu yöntemde, küçük bir çanak yapmak için, yoğrulmuş çamur parmakla şekillendirilir. Herhangi bir kesme, yapıştırma yapılmaz. Yuvarlak bir çamurla başlanır. Bu çamur, ortasından parmakla bastırılır ve bastırdıkça dışarı doğru açılan çamur, daha çok şekillendirdikçe ince duvarlı çanak biçimini alır. Bu işlem yapılırken ağız kısmında çatlaklar oluşabilir, bunlar elle yedirme suretiyle yok edilebileceği gibi estetik amaçlı olarak olduğu gibi de bırakılabilir.

Bu yöntemde, asıl olan şekil değil daha sonra yapılan boyamadır. Daha çok, sır boyası tercih edilir ve tek renkli boyamadan ziyade, çok renkli ve karışık desenli boyama yapılır. Yapılan formlar küçük olabileceği gibi, gayet büyük boyda formlar yapmak ta olasıdır.

Sosis yöntemi

Seramikte en temel yöntemlerden birisidir. Çamuru tanımak için olduğu kadar çamurla düzgün ve kolay bir form çıkarmak için de uygun bir yöntemdir. Bu yöntemde amaç, kalınlığı olan bir yüzey yaratmaktır. Bu tanımın içine, kutudan vazoya, tabaktan kalemliğe değişik şekiller girebilir. Örneğin bir kutu yapmak isteniyorsa, buradaki temel mantık, duvar örme mantığıdır. Kutunun yüksekliği, yavaş yavaş artırılır, kutunun duvarları adım adım yükselir. İstenen yükseliğe ulaşıncaya kadar da bu işleme devam edilir. Burada, duvar örerken kullanılan tuğlanın yerini, sosisler alır. Sosisler üst üste konarak duvar oluşturulur.

Yoğrulmuş olan çamur, elle sosis şekline getirilir. Bu aşamada özenli ve düzgün sosisler yapmak önemlidir. Tezgah üzerinde elle, yaklaşık serçe parmak kalınlığına gelinceye kadar yuvarlatılarak inceltilen çamur, daha sonra bükülerek iki ucu birbirine yapıştırılır. Kutunun şeklinin silindirik olduğunu kabul edersek, sosislerin yuvarlak olması gerekir. İki ucu birleştirilen sosisleri yuvarlak, simit şekline getirip üst üste yapıştırarak kutunun duvarı oluşturulabilir. Sosisleri giderek büyüyen ya da küçülen boylarda seçerek kutunun çapı değiştirilebilir. Bu da yükseldikçe genişleyen veya daralan kutular yapmayı olanaklı kılar. Bu kutunun tabanını yapmak içinse, çamur bir merdaneyle açılır. Açılan bu çamurdan taban boyutunda bir parça kesilir ve bu taban sosislerden yapılmış olan duvara yapıştırılır. Böylece kutunun şekli verilmiş olur.

Bu aşamadan sonra yapılacaklar, yapanın kendi isteklerine göre değişir. Sosisle yapılan bir kutunun duvarları boğumlu olacaktır. Bu boğumları birbirine yedirerek duvarları düzleştirmek mümkündür. Hem içi, hem dışı düzeltilen kutu, bundan sonra kabartma ve süslemelerle daha estetik bir hale getirilebilir. Kabartmalar, çamuru oyarak veya çamura parçalar yapıştırarak oluşturulabilir. Çamur yapıştırırken, ince ayrıntılı bir parça yapıştırmak yerine, kaba hatları belli olan kabartma parçası yapıştırılır, ince ayrıntıları, çamur bir iki gün oda sıcaklığında kuruduktan sonra, yarı sert bir kıvama gelince verilir. Islak çamur çalışılırken çapak yapacağı ve verilen formu çabuk kaybedeceği için, çamur sertleşmeden ayrıntı vermek çok güçtür.
- Resim Silinmiş.


Ağaç Baskı Uygulaması

Bir yüksek baskı tekniğidir. Ağaç yüzeye resim oyulur. Boya alması istenmeyen yerlerin oyulması prensibine dayanır. Yüksek kısma merdane ile boya verilir. Kâğıt ağaç blok üzerine yüzüstü serilir ve üzerinden basınç uygulanır (merdane ya da baskı makinesi tarzı bir aletle). Resim ağaç kalıptan kâğıda ayna görüntüsü şeklinde transfer edilmiş olunur. Birden fazla renkle yapılacak baskılarda kâğıt bir çerçeveye sabitlenir, her tahta kalıp bir renk için kullanılır

Ağaç kalıp olarak şimşir, Frenk çınarı, ıhlamur, kiraz, armut, elma ve akça ağaç en çok kullanılan kalıp çeşitleridir. İnce izler kazımak için ağacın liflerine dikey kesitten elde edilen tahtalar kullanılır. Büyük izli oymalar için liflere paralel kesilmiş tahtalar kullanılmaktadır

profesyonel olarak çalışılmış ağaç baskılardan örnekler:




Mizanpaj Nedir?
Mizanpaj, kelime anlamı olarak gazete dergi gibi yayınlarda sayfa düzenidir. Gazetecilikte ve dergi sayfalarında haber kadar önemli bir unsur da okuyucuya hangi mesajın en iyi şekilde nasıl aktarılacağını tayin etmektir. Mizanpaj veya sayfa düzeni denilen bu çalışma. Yayın organlarının önemini artırır veya azaltır.

Ambigram Nedir?
Ambigram, diğer bir deyişle tersine çevirme (inversion) , sunulduğu şekliyle okunabildiği gibi, tam tersine çevrildiğinde de okunabilen grafiksel figürlerdir.

Douglas R. Hofstadter ambigramı "2 farklı okunuşu, birbirinin aynı eğrileri tıkıştırmak için yöneten bir kaligrafik dizayn" olarak tanımlamıştır.

Ambigram sanatı ilk olarak kelimenin orijinini arkadaşına atfeden Hofstadter tarafından yayınlanmıştır. Hofstadter'in 1999 yayını Gödel, Escher, Bach kapakta 3 boyutlu bir ambigramı belirtiyordu.



Dan Brown'ın Kitabı Angels And Demons (Melekler ve şeytanlar) ambigramı

Ambigram Çeşitleri

Eksensel: Sabit bir eksen üzerinde dönerken farklı açılardan gözükebilen ambigram dizaynları çeşididir. Çoğunlukla 180 derecedirler ancak 90 ve 45 derece olan ambigramlarda vardır. Ambigrama yazılmış kelime farklı açılardanda bakılsa genellikle aynıdır ancak bazı ambigramların farklı açılarda farklı kelimeleri gösterdiğide olur.


Ayna : Bir aynadan bakıldığında yada yansıdığında okunabilecek şekilde dizayn edilmiş ambigram çeşididir.


Zincir : Kelime (yada kelimeler)'in birbini tekrar ettiği bir zincir olarak dizayn edilmiş olduğu ambigram çeşididir. Zincir ambigramlarında kelimeler genellikle bir sonraki kelimenin üstüne binerek anlam kazanır. Bazen zincir ambigramlar dairesel olarak yapılırlar


Gravür Sanatı Nedir?
Tanım :
Fransızca "Gravure" sözcüğünden alınan gravür, kazıma resim sanatı demektir. Ağaç, metal ve muşamba gibi çeşitli materyal üzerine kazınarak ya da taş üzerine yağlı kalem ile işlenerek ve baskı ile elde edilen resim ya da yazıya "gravür" adı verilmektedir.
Gravür sanatı, çinko, bakır, madeni veya tahta ya da linolyum (=muşamba) gibi plakalara kazıma tekniğini içerir ve kazınan resimlerin kağıda basılması ve çoğaltılmasıyla elde edilir.
Tarihçe :
Grafik sanatların bir kolu olan ve Osmanlıcada hakk (=kazıma-kabartma) sözcüğü ile ifade edilen resim tekniğinin, XV. yüzyılda, Hollanda'da başladığı sanılıyor. Daha sonra diğer coğrafyalara yayılan bu sanat, Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa'da yapıla gelmiştir. İlk bilinen gravürler XV. yüzyılda Ren kıyılarında ağaç üzerine kazınarak yapılmış olan figürlerdir. XV. Yüzyılda Alman Albert Dürer, ağaç ve bakır üzerine yaptığı gravürlerle tanınır. İtalya'da Marca Antonio, maden üzerine çelik uçla kazıyarak yaptığı eserleriyle bilinir. Fransa'da gravür sanatının ilk temsilcisi Jean Duvet'tir. XVI. Yüzyılda Avrupa'da çok ünlü gravür sanatçıları yetişmiştir. Thomas Leu, Robert Monteuil, Andran'lar, Jean Pesne, Edelinck, Callot, Claude ve Brebiette bunlardandır. Ressam Rubens renkli gravürü ile tanınırken, Rembrandt, bakır üzerine yaptığı desenlerde büyük ifade gücüne ulaşmıştır.
XVIII. Yüzyılda gravür sanatı gelişmiş ve renkli ağaç baskılar dünya üzerinde görülmeye başlamıştır. Bu sanat Japonya'da da ileri gitmiş ve Avrupalı sanatçıları etkilemiştir. Türkiye'de II. Abdülhamit devrinde azınlıklar ve daha önceleri Avrupa ülkelerinin elçileri tarafından başlatılan gravür sanatı, saray çevresinde gelişmiştir. XVII. yüzyıl ve daha sonraları, özellikle İstanbul'u tasvir eden batılı elçi ve gezgin sanatçılar, çok sayıda renkli ve siyah-beyaz gravür çalışması yapmışlardır. Bu çalışmalar, Avrupa ve ABD kütüphanelerinde nadir eserler olarak korunmaktadır. İstanbul, İzmir ve diğer büyük merkezleri gravürlerle tasvir eden belli başlı sanatçılar şunlardır:
Jean-Baptiste van Mour, Antoine Ignace Melling, Eugene Flandin, Thomas Allom, William Bartlett, Gaspare Fossati, Louis-François Cassas, Joseph Schranz, Germain-Fabius Brest, Amadeo Pireziosi ve CarI Gustaf Löwenhielm. İstanbul ve çevresinin tarihini, mimarisini, yaşayışını, hayatın pek çok detaylarıyla tasvir etmişlerdir.
İstanbul'da, azınlıklar, evlerindeki özel preslerle gravür baskıları yaparken, Türkler de bu sanata ilgi duymuş ve çeşitli baskılar gerçekleştirmişlerdir. Fakat, bunların yaptıkları baskılar konusunda belge mevcut değildir.
Bilinen ilk gravürler, Osman Hamdi Bey'in açtığı Güzel Sanatlar Akademisinde taş baskı yöntemiyle yapıldı. Yapılan bu gravürlerin en iyi örnekleri Ressam Hoca Ali Rıza'nın yaptığı çalışmalardır.
Cumhuriyet döneminde, 1937'de, Güzel Sanatlar Akademisinde açılan gravür atölyesinde, ilk Türk gravürcüleri yetiştirildi. Burada metal plakalar üzerine, iksilografi [Resim Basma] ve litografi [Yazı Basma] çalışmaları başlatıldı. Sabri Berkel özellikle gravür çalıştı. Daha sonra Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Nevzat Akoral, Cemal Tollu Turgut Zaim ressamlar da gravür çalıştılar. Bunlar arasında sayılmayan ve gravür sanatında isim yapan sanatçılar ise Muzaffer Aslıer, Aliye Berger, Muammer Bakır, Gündüz Gölönü ve Mustafa Plevneli'dir.
Teknik :

Gravür, esas olarak iki teknikle yapılır :
Tahta üzerine kabartma gravür ve metal üzerine oyma gravür.

1- Tahta Üzerine Kabartma Gravürler:
a- Lifli tahta üzerine kazıma gravür tekniği
b- Uç tahta gravür tekniği
c- Tümsek gravür tekniği
d-Japon gravür tekniği
2- Metal Üzerine Oyma vb. Gravürler:
a- Kazı gravür tekniği
b- Kalburlama gravür tekniği
c- Kuru uç gravür tekniği
d- Siyah usul veya mezzo tinto tekniği
e- Ofort tekniği
f- Acqutinta teknikleri
g- Kalem tarzı gravür veya ruletli gravür tekniği
h- Yumuşak vernik tekniği
i- Bakır üzerine silme tekniği

Gravür

Tahta maden ya da taş üstüne şekiller veya harfler çizerek, bu motifi kâğıt üzerine basma tekniği ve sanatıdır. Tahta, gravürcünün ilk malzemesidir. Ağacın lifleri yönünde kesilerek hazırlanmış olan gravür tahtası'na ancak ana çizgileriyle çizilmiş, basit bir desen yapılabilir.

Bu az-çok pürtüklü yüzeyde, kâğıt üzerine çıkması istenen hatlar siyahla belirlenir ve çevreleri çakıyla kazınarak şeklin yüzeyden daha kabarık olması sağlanır; sonra beyaz kalan kısımlar oluklu oyma kalemi'yle kazınarak gravüre bir kabartma görünüşü verilir. Tahta üzerine yapılan bu çeşit yontma gravür Dürer'in eserleriyle doruğuna erişmiştir.

Sırsız boyalı gravür ya da uç tahta gravür'de, baskı altında birleştirilmiş veya birbirine yapıştırılmış kare veya dikdörtgen biçiminde küçük tahta parçaları kullanılır. Bu pürüzsüz, her yönde kazınması kolay yüzey, yassı oyma kalemiyle (yassı çapla) veya içi dolu oyma kalemiyle (yuvarlak çapla) işlenir.

Uç tahta, gravürcüye, desenin en ufak inceliklerini ve her renk boyayı (açık kurşunîden koyu siyaha kadar) kullanma olanağını verir. Bugün fotomekanik teknikleriyle tahtından indirilmiş olan gravür, XIX. yy .da, çok büyük ustalık isteyen kopya gravürcülerinin uzmanlık konusu olmuştu. Günümüzde, kalın linoleum da (mantarlı muşamba) aynı teknikle, çakı veya oluklu oyma kalemiyle işlenir.

Maden Üzerine Gravür

Tahtanın tersine, maden üzerine gravür, kalemle oyularak yapılır. Maden olarak asıl gereç bakırdır, ama çelik, çinko ve pirinç de kullanılır.

Maden üzerine gravür yapan gravürcüleri birbirinden ayıran nitelik her şeyden önce kullandıkları kalemdir. Dürer ile İtalyan gravürcüsü Mantegna kazı kalemi ustasıydılar, Rembrandt hakkak kalemi'yle ünlüdür, buna karşılık beşik kalem (ucu çok dişli geniş kalem) XVIII. yy. İngiliz gravür sanatının belirgin özelliğidir.

Kezzapla gravür yapma yöntemi XVI. yy.da ortaya çıktı. Verniğe bandırılmış bakır levhalar çelik kalemle oyuluyor, sonra asit banyosuna daldırılıyordu; kalemle verniği kazınan yerler asitten etkilenerek eriyip oyuluyordu.

Kazı kaleminden daha kolay, hattâ daha aslına sadık iş gören kezzap pek çok ressamın ilgisini çekti, Jacques Callot, Claude Lorrain, İtalyan mimarı Piranesi gibi bir kısım sanatçılar ikinci bir ifade aracı olarak ondan yararlandılar.

Estamp

Estamp, sanat eserlerinin birçok kopyasını çıkarmak ihtiyacından doğdu: Hıristiyan keşişler kiliselerin duvarlarını süsleyen dinsel resimleri yanlarında taşımak istiyorlardı. Gezici vaizlerin, her biri için bir hikâye anlatmak üzere albüm şeklinde biraraya getirdikleri bu gravürler, Gütenberg'in bastığı ilk kitapların (1475) öncüsü oldu.

XIV. yy.ın sonunda, kâğıt parşömenden daha ucuz olduğundan estamp yapımı yaygınlaştı ve resim çoğaltmada en geçerli usul oldu. Eserlerinden birçok kopya yapmak isteyen sanatçılarca çok kullanılan estamp sanatı, büyük sanatçılar tarafından da uygulandı, hattâ eskiden yapılmış eserleri çoğaltmak isteyen basit kopyacılar ve kitap resimleme ustaları da ondan yararlandılar.

Bugün bu çeşit gravürcülüğün yerini fotoğrafçılık almıştır. Buna karşılık modern ressamların gözde anlatım araçlarından biri olan asıl gravür, etkisini daha da artırdı. Şimdi gravür yapma usulleri, özellikle fotogravür gibi başka tekniklerin işe karışması nedeniyle karmaşıklaşmış, plastik maddeler gibi yeni malzemenin kullanılması nedeniyle de kabartma estamp sayısı zenginleşerek çeşitlenmiştir.

Tampon Baskı

Tampon baskı: Kılişe üzerine verilen boya bir rakle ile sıyırıldığında yalnızca dış kısımlarda kalır. Silikon ve yağ karışımından oluşan tampon ise bu dişi kısımda kalan boyayı alarak basılması istenilen cismin üzerine bırakılır. Bu tamponun in büyük özelliği boyayı kolay kabul etmesi ve kusursuz aktarmasıdır.

Fotopolimer Klişe: Plastik kalıp

Klişe: Pozitif film görüntüsünü taşıyan kalıp.

Rakle: Fazla boyayı sıyıran bıçak.

Slikon Tampon : Klişeden görüntüyü alıp baskı materyali üzerine aktaran silikon ve yağ karışımından oluşan tampon.

Morlock Gf: Tampon baskı makinesi türüdür. Mürekkebin çevre ile ilişkisi kesilidir. Bu sebeple hiç sulandırmadan iki üç gün kullanılabilir.

Morlock Mtr1: Tampon baskı makinesi türüdür. Yapışkan bir bant vardır ve bu yapışkan bant programlandırılan baskı sayısına gelindiğinde tampon altına hareket eder.Tampon bu yapışkan banda basınca üzerindeki boya artıklarını bırakır.

Morlock Mds500: Tampon baskı makinesi türüdür. Büyük ve üç boyutlu parçalar üzerine dört renge kadar baskı yapabilirler.

Hazne: Baskıda kullanılacak boyanın konulduğu ve boyayı koruyan ****l kap.

Koruyucu Bant: Klişenin üzerinde bulunan ve onu ışığa karşı koruyan bant.

Tesbit Banyosu: Pozlandırılan klişenin açılmasını sağlayan banyo.

Kapatma Lakı: Klişe tespit banyosundan çıkartılıp el değmeden suda yıkanır ve kurutulur.Kurutulduktan sonra hatalı yerlerin kapatılmasında kurutma lakı kullanılır.

Demirklorür Dolu Küvet: Tespit banyosuyla açılan kısımların açılmasında kullanılan ve içinde Demirklorür bulunan küvetlerdir.


Şablon Baskı

Şablon baskı ve uygulanış şekline dair örnekler:

Şablon, her cins kumaş üzerine uygulanabilen bir baskı tekniğidir ...

Röntgen kağıdı kullanılarak, şekilleri gretuvar ucuyla kesip, kalıplar kaydırılarak iki veya daha fazla renklerle boyandığında, püskürtme yapıldığında ,diğer baskı teknikleriyle bir arada kullanılarak yapılan şablon baskı örnekleri:



EPS Formatı nedir?

EPS formatı hemen hemen bütün çizim ve sayfa düzenleme programları tarafından desteklenir. Photoshop programında, döküman Bitmap modunda kaydedilirken Transparen Whites (Beyazları transparan yap) seçeneği işaretlenerek kaydelirse dosyada beyaz alanları şeffaf tanımlayabilmesidir. Renkli bir döküman EPS olarak kaydedilecekse olası baskı problemlerini önlemek için CMYK moduna geçirilmiş olmalıdır.
Kaydederken karşınıza çıkan dialog kutusunda;
Preview: EPS dosyanızı diğer programlarda kullanırken resmin nasıl göründüğüne dair bir öngörüntüdür. Bu sayede resmi istediğiniz kadraja yerleştirebilir siniz. Bu menüdeki Macintosh seçeneği bütün programların kullanabileceği bir PICT öngörüntü oluşturur.
Dosyanızın öngörüntüsünü TIFF seçerseniz bu dosyayı IBM uyumlu bilgisayarlarda da kullanabilirsiniz.
Encoding: Bilgilerin dosya içinde ASCII yada Binary şeklinde saklanmasını isteyebilirsiniz. Binary kodlama ASCII'nin yarısı kadar yer tutar. Genellikle Binary kullanılır fakat bazı PostScript hatalarını resim dosyalarını ASCII kaydederek önlemeyi deneyebilirsiniz.
Clipping Paths: Ph otoshop 4,0 versiyonunda görüntü dosyanız üzerinde dekupe etmek istediğiniz bölgeyi kapsayan path'i seçeceğiniz bölümdür. Photoshop 5,5 versiyonu, eğer kaydet komutunuzdan önce path penceresinden çizimi clipping etmişseniz otomatik olarak dekupe edilmiş görüntüyü dosya içine yazar.
DCS1: CMYK olarak kaydedilmiş EPS dosyalar için geçerlidir. DCS yüksek çözümlemeli renk bilgisini içeren 4 adet (C,M,Y,K) dosya ve beşinci olarak sayfa düzenlemede kullanacağınız bir ana dosya oluşturur. Ana dosya 72 dpi bir öngörüntü dosyasıdır, 4 adet yüksek çözümlemeli dosya baskı sırasında kullanılır. Dikkat etmemiz gereken bir nokta, DCS'nin yarattığı sayfa düzenlemede kullanacağınız öngörüntü dosyasının ismini asla değiştirmeyin. Eğer değiştirirseniz dosyanız baskı sırasında yüksek çözümleme dosyaları bulamayacağından öngörüntü dosyasını (72 Dpi) basar.
Kaydetme sırasındaki seçeneklerinizin ilki, öngörüntünün nasıl olacağı, ikincisi dosya biçimi, üçüncüsü ise yüksek çözümleme dosyalarının sıkıştırma biçimi ile ilgilidir.
DCS2: CMYK+Ekstra renkler için kullanılan dosya kayıt biçimidir. Resim üzerinde ekstra (Beta) kanal kullandığınızda dosyanız içindeki beşinci veya daha fazla renk kanallarını bastırmak için kullanacağınız format biçimidir.
EPS ayrıca vektörel programların (Illustrator ve FreeHand) sayfa düzenleme programlarına dosya aktarım formatıdır. Vektörel dosyalar eps formatında kaydedilmez ise sayfa düzenleme ve resim programları kendi dosya içlerine alamazlar. Örneğin Photoshop programı vektörel çizimli bir eps dosyasını restarize ederek (piksele çevirerek) kendi bünyesine alabilir. QuarkXpress programı EPS formatlı dosyaları bir öngörüntü (Preview) dosyası oluşturarak sayfa üzerine yapıştırır.


Mısır Sanatı

Zamandizinsel olarak bakıldığında, Nil vadisinde sanat adına olup bitenler, eski Mısır uygarlığını öne çıkarır. O dönem dünyasının en güçlü iktidarı ve merkezi yönetimi, Nil'in suladığı bereketli topraklarda yaşamıştır.
Mısır sanatının günümüzdeki sembolü olan piramitler, Eski İmparatorluk döneminde inşa edilmiştir. M.Ö. 2600'lü yıllarda görülmeye başlayan piramitleri, 5 ve 4. bin yıllarını kapsayan Negade I ve Negade II dönemleri öncelemiştir.
Büyük mezar mimarisinin düşünsel kökenleri tartışmalıdır. Piramitlerin sadece mezar işlevi gördüğü konusunda görüşler bulunmaktadır. Bu mezarlar megalit mezarların ya da daha önceki prehistorik mezar tiplerinin görevini yaptığı öne sürülmüştür. Yine de piramitlerin, kendinden sonrakilerde olduğu gibi, dini inançların mimariye yansımasının tipik örnekleri olarak görebiliriz.
Mısır rölyef sanatı, 4. sülale zamanında, prenslerin ve asillerin mastabaları içinde bulunan tapınak hücrelerinde doğmuştur. 5. Sülale zamanında önde gelenlerin yaşamlarını betimleyen zengin rölyef serileri gerçekleştirilmiştir.
Orta imparatorluk döneminde, dikilitaş dediğimiz obeliskler mimari öğe olarak görülmeye başlar. Bu dönemde piramitler sembolik mimari uygulamalar haline gelir.
Birkaç not daha:
Geometrik düzenlilikle, keskin doğa gözlemlerinin kaynaşımı, tüm Mısır sanatının özelliğidir.
Mısır sanatı, sanatçının belirli bir anda görebileceği şeye değil, belirli bir kişiye veya yere ait olduğunu bildiği şeye dayanıyordu.
Mısır üslubu, her sanatçının erginlik çağından itibaren öğrenmesi gereken, çok sıkı bir yasalar topluluğundan oluşuyordu.
Mısır sanatı, üç bin yıldan uzun süren bir zaman içinde, çok az değişmiştir.
Heykel
Kesin ve kalıcı etkisi, geometrik katılığı olan Mısır heykeli özünü koruyan, ilkel görünüşü olmayan formel bir yapıdadır. O görünüşten çok, gelenekten yola çıkar.
Mısırlılar iklimden dolayı yarı çıplak gezmelerinin de etkisiyle kumaş gerçeğinden sıyrılmışlardır. Yunan heykelinin kıvrımlı, drapeli, vücudu saran kumaşlarına Mısır heykelinde rastlanmaz. Kumaş vücuda yapışmıştır. Tam çıplak heykel çok azdır. Figürler hareketsiz ve durgundur.
Eski Krallık Dönemi'nde belirli kalıplar görülür. Krallar ayakta veya oturur vaziyette tasvir edilir.

Ayakta, dimdik durmakta, baş öne doğru bakmaktadır.
Vücudun ağırlığı iki bacağa eşit yüklenmektedir.
Heykelin ortasından geçen dikey bir plan heykeli iki eşit kısma ayırır. Buna "frontal duruş" denir.
Sol ayak bir adım öne atılmıştır fakat her iki taban da yere basmaktadır.
Kollar vücuda yapışık vaziyette iki yana sarkarlar, bazen sağ el yukarı kıvrılarak sembol-nesne tutar.
Eller yumruk şeklindedir.
Oturan heykelde ise, figür masif bir taş blok şeklinde koltukla kaynaşmış durumdadır.

Baş, omuzlar üzerinde dikey bir şekilde durup dosdoğru öne bakmaktadır.
Eller, dizlerin üstünde, sağ el yumruk şeklindedir. Sol el düz gösterilmiştir.
Bazen bir elin göğüs üstüne konduğu görülür.

Rokoko

Barok stilinden sonra sanat akımlarına verilen addır. 17.nci yüzyılın ortalarına doğru Barok stilinde kullanılan doğru çizgilerden meydana getirilen süslemeye karşı tepki olarak doğmuş olan barok stilin hatları gibi eğri büğrü çizgili motiflerden ibaret olup Barok'tan daha ince ve şekillerin kıvrımları daha zarif bir stildir.
Barok stiline karşı tepki olarak klastik stilin yeniden ortaya çıkmasından sonra Rokoko deyimi modası geçmiş şey anlamına kullanılmıştır.
13.cü yüzyılda kalın malzeme inceltilmek suretiyle levhalar haline gelmiştir. İnceltilmiş olan demir malzeme Rokoko stilinde yapılmış süslü işlerde kullanılmıştır. Bu stilde malzemeyi şekillendirmede kullanılan takım izleri açık olarak bellidir. Uç kısımları boncuk baskı ile izlenerek sonradan kısaçla içe veya dışa doğru bükülmüştür. Yarmalar dövülerek, bitki yapraklarını stilize edecek şekilde yapılmıştır. Dövülerek inceltilen kesit değişmeleri bazı yerlerde geometrik şekiller meydana gelecek şekilde delinmiştir. İnceltilmiş olan kesit kurşun üzerinde bombe başlı çekiç ile çukurlaştırılarak diğer yüzde kabarıklar elde edilir.
Bel (gövde) genellikle kare veya lama (dikdörtgen) gereçten yapılır. Rokoko stilinde yapılmış işlerde, sanatçı motifin her yerini en iyi işleme gayretini göstermiştir. Rokoko stilinde çerçeve kullanılmaz. Serbestlik esası konuya hakimse de simetrik konumdan çıkılmamıştır.

- Resim Silinmiş.

Papirüs

Antik mısırda kutsal sayılan papirüs bitkisinin sapları işlenilerek elde edilen yazı yazma aracı.
çinliler kağıdı ilk icad edenler olarak boy gösterir tarihte ama antik çağın ilk kağıdıdır papirüsler.

PAPİRÜS BULUNUYOR

Mısırlıların icat ettikleri kitap ise çok garipti. Uzun, çok uzun ve yüz metrelik bir şerit düşünün: Bu şerit kağıttan yapılmışa benzerse de bu genelde "acayip" bir kağıttı. Elinize alıp ışığa tutarsanız,incecik bir çok çapraz çizgilerden yapılmış karelerden meydana geleceği görülecektir. Bir parçasını koparırsınız, gerçekten de tıpkı hasıra benzeyen bir takım-eritlerden örülü olduğu kolayca anlaşılır. Görünüşte bu kağıt; sarı, parlak ve perdahlıdır. Balmumu levhalar gibi kolay kırılabilir de...

Üzerindeki satırlar şeridin uzunluğunca değil de, dikine; onlarca, hatta yüzlerce sütunlar halinde yazılmıştır. Eğer satırlar şeridin uzunluğunca yazılmış olmasaydı, her satırı okumak için şeridin bir başından öteki başına kadar gidip gelmek gerekirdi. Bu garip kağıt kendisinden daha garip bir bitkiden elde ediliyordu. Nil kıyılarının bataklık yerlerinde çıplak, uzun gövdeli ve tepesinde püsküllü olan yine garip görünüşlü bir bitki yetişmekteydi. Bu bitkinin adı papirüstü. Dil bilim olarak da kelime bir çok dilimize geçmiştir. Papier (Almanca ve Fransızca), paper (İngilizce) olarak dünya dillerinde örnekleri vardır...

- Resim Silinmiş.



 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Kayıt
26 Mart 2009
Mesajlar
77
Beğeniler
0
Üstat eline sağlık güzel olmuşta başlığı tamamen ingilizce yapsaydın daha bir hoş olurdu yada Türkçe yap :muck:
 
Yukarı Alt