Kayıt
11 Mayıs 2007
Mesajlar
20.770
Beğeniler
258
Şehir
İstanbul
Takımı
Besiktas

Uçak kazasında oğlu ağır yaralanan gazetecinin yardım istediği GATA komutanının sözleri onu ağır yaralamış. "Başımdan tonlarca kaynar su döküldü. En galiz küfür, o komutanın sözü kadar zoruma giderdi" diyor er.

Birçoğunuzun malumu olduğu üzere 25 Şubat 2009’da bir THY uçağı, Amsterdam’a inerken yere çakılmıştı. Bu kazada 9 kişi hayatını kaybetti. Birçok yolcu yaralandı. Ağır yaralılar vardı. En ağır yaralı olansa oğlum Cüneyd Er’di. Cüneydimiz 78 gün yoğun bakımda kaldı. Tedavinin yapıldığı AMC hastanesindeki bir toplantıda Hollanda şartlarının yetmediğinden rehabilitasyon için memleket aranacağı bize tebliğ edildi...

O sırada ziyaretimize Türkiye’den fizik tedavi profesörü arkadaşlarımız da gelmişti. Keyfiyete muttali oldular. Türkiye’ye dönünce bu yönde araştırmalar yapmışlar. Onlardan değerli bir arkadaşım telefon açtı. Aramızda şöyle bir görüşme olmuştu:

-Rahim Beyim, GATA komutanı arkadaşımdır. Kendisiyle konuştum...

-Ama eşimin başı örtülü, baldızımın başı örtülü, bazı ziyaretçi hanımlar örtülü oluyor. AMC sevk yapar mı bilmiyorum, kabul edelim ki yaptı. Örtüden dolayı problem çıkınca üzüntü içinde üzüntüler yaşarız.

Konuştuğumuz bu sözleri, o dehşet dolu günlerde unuttum. Ancak arkadaşım bir süre sonra tekrar aradı. Öyle bir talebimiz olmadığı halde Hoca, arkadaşı olan GATA komutanıyla tekrar konuşmuş. Söyleneni bize aynen nakletti:

-Klasik örtülülerse olur...

Başımdan tonlarca kaynar su döküldü. En galiz küfür, o komutanın sözü kadar zoruma giderdi. Bizimkiler klasik örtülüydü ama gelen ziyaretçileri nasıl teftiş edecektik?

Hocaya teşekkür ettim.

Vedalaştık.

Önce komutanı arayıp gerekeni söylemek istedim. Sonra İlker Başbuğ aklıma geldi. Bir gün nasılsa Genelkurmay’ın resepsiyonlarından birinde karşılaşırız diye düşündüm. O zaman vak’ayı naklettikten sonra “İşte TSK’ya düşman kazandıran anlayış” derim, dedim. Bir iki yazımda buna ima yoluyla temas etmiştim.

Şimdi ise olduğu gibi yazmak için vesilesi doğdu...

Doktor, önüne gelen hastaya bakmakla mükelleftir.

Hastanın dinlisi-dinsizi, sarhoşu, zahidi, zencisi, sarısı, beyazı olmaz. Bunlar onun meselesi değildir. Osman Durmuş’un meclisteki lüzumsuzluğu bu acıyı bize bir kere daha yaşattı...

Adı geçen politikacı, 1997’de Emine Erdoğan’ın ziyaretçi olarak GATA’ya alınmaması üzerine işin içine Peygamberliği de katarak aklı sıra Tayyip Erdoğan’la alay ediyor. Ortaya konan seviye ibretliktir.

GATA’yı düşünmemekle ne kadar haklıymışız...

Başımız derde girermiş.

Diyeceğim şudur...

TSK’ya ziyan vermek için GATA komutanının, MHP’ye kaybettirmek için de Osman Durmuş’un zihniyeti kâfidir. Kimse düşmanı dışarıda aramasın.
 
Yukarı Alt