Kayıt
21 Temmuz 2008
Mesajlar
16.750
Beğeniler
0
Şehir
Bana küfreder gözlerin , dudakların yardım yalvarı


Fenerbahçe Spor Kulübü'nün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi'nin Aralık sayısı, yine dopdolu içeriği, hiçbir yerde görmediğiniz fotoğrafları, dev posteri ve Fenerli Çocuk ilavesiyle bayilerde...
Fenerbahçe Dergisi'nin 82 no'lu Aralık 2009 sayısı, Cristian Baroni ile yapılan söyleşiyi konu alan "Hedef için savaşacağız" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini alıyor. Kapağımızda ayrıca Fenerbahçemizin "Brande Finance" tarafından Avrupa'da ilk 20'de gösterilmesi ile ilgili olarak "Fenerbahçe Markası Avrupa'da ilk 20'de" yerini alıyor. Derginiz bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz; Andre Santos'a ait…
Fenerbahçe Dergisi'nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleri ve hediyeleriyle birlikte tükenmeden alın.
Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi'nin son sayısından çarpıcı başlıklar:




KAPAK KONUSU: Cristian Baroni: Hedef için savaşacağız

Fenerbahçemizin başarılı defansif orta saha oyuncusu Cristian Baroni ile Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde, tercümanımız Samet Güzel aracılığıyla konuştuk. Bize ailesi ve futbol kariyerinin yanı sıra, sorumuz üzerine son Galatasaray maçında Arda Turan ile arasında yaşanan olaydan da bahseden Cristian, takımdaki sıcak arkadaşlık ortamından söz ederek, Fenerbahçe'nin hedefleri hakkındaki görüşlerini de bildirdi. Mazbut aile babası görüntüsünün yanında bir takım oyuncusu olma özelliğini ifadelerinden de anlayabileceğiniz Cristian Baroni, dile getirdiği iddialı görüşleriyle Fenerbahçe felsefesini kısa sürede kavrayıp özümsediğini de ispat etti.



SPOTLAR:
1)Türk oyuncularla çok iyi anlaşıyoruz. Onların bana gösterdiği sevgi, şefkat ve ilgi mükemmel. Her ne kadar aynı dili konuşmasak da bu yardımseverlik ve birbirimize olan sevgiden dolayı arkadaşlık ilişkilerimiz her zaman en üst düzeyde oluyor. Zaten Türk oyuncuların benden önce de Brezilyalı futbolcularla oynamış olmaları ve bizim kültürümüzü yakından tanıyor olmaları yüzünden, geldiğim günden beri hiçbir problem yaşamadım.

2) Fenerbahçe'nin hedefi her zaman için katıldığı bütün turnuvalarda başarılı olmaktır. Bu sene de hedeflerimiz arasında Türkiye Ligi şampiyonluğu, UEFA Kupası Şampiyonluğu ve Türkiye Kupası Şampiyonluğu var. Bu da demek oluyor ki, Fenerbahçe hangi kulvarda yarışırsa yarışsın her zaman için en iyisini hedefler. Fenerbahçe'nin hedefini kendi hedefim olarak biliyorum ve bunun için sonuna kadar savaşacağım. Ancak zaman zaman puan kayıpları yaşayacağız elbette. Bu da kaçınılmaz.

3) Görevimi yaptığımı düşünüyorum. Ama kişisel bakmak yerine takım olarak bakmak gerek her şeye. Çünkü ne kadar gol atarsanız atın, bir maçı takım kazanır veya takım kaybeder. Oyuncu buna katkıda bulunur. Eğer biz yenik durumdaysak tüm oyuncuların yapacağı tek şey vardır: Gol atmak, attırmaya çalışmak ve buna katkıda bulunmak. Ben bütün takım arkadaşlarımın bu düşünceyle hareket ettiğine inanıyorum.

4) Fenerbahçe'de ilk golümü attığım için mutluyum. Fakat bu golde top çizgiyi geçti ancak ağlarla buluşmadı. Fenerbahçe forması ile gol atmak her seferinde bana çok fazla mutluluk verecek. Umuyorum ki bundan sonra attığım gollerle birlikte Fenerbahçe taraftarına mutluluk vermekle birlikte, ağları havalandırarak kendime de mutluluk veririm.


Yönetim Kurulumuzun tek kadın üyesi Yasemin Merçil:
"Saracoğlu'nda kadınların sesi ve sözü yüksek çıkıyor"

Fenerbahçe büyük bir tutku, aşk ve sevdayı bünyesinde barındırır… Sadakat, özveri ister… Fenerbahçe Spor Kulübü, Türkiye'deki farklılığını her şeyde olduğu gibi kadın üyelerine verdiği değer ve güvenle de ortaya koyuyor. Kulübümüzün kadın üyelerimizi bir araya getirip 'Fenerbahçe için nasıl yararlı olabiliriz?' sorusunu sormalarına vesile olan organizasyon gün geçtikçe şekillenmeye adeta bir inşaatın ortaya çıkması gibi tuğla tuğla örülerek yükselmeye devam ediyor. Başkanımız Aziz Yıldırım'ın önderliği ve Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulumuzun tek kadın üyesi Yasemin Merçil'in katkılarıyla devam eden organizasyon yakın zamanda meyvelerini verecekmiş gibi duruyor.



SPOTLAR:

1) "Sayın Başkanımızın önerisiyle bayan üyelerimizin katılımını arttırmak amacıyla "Bayan Toplantıları" oluşumunu ortaya çıkarttık. 29 Eylül 2009 Salı günü ilk tanışma toplantısını yaptık. İlk toplantıdaki katılım çok fazlaydı ve üyelerimizin çok hevesli olduklarını gördük. Bir şeyler yapmak istediklerini kulüp içinde aktif olmak istediklerini gördük. Büyük bir sinerjiye sahiplerdi. Bunun üzerine 2. toplantımızı 7 Kasım 2009 Cumartesi günü gerçekleştirdik. Şimdi ise 5 Aralık'ta kendi aralarında toplanarak bu toplantılara devam edecekler."

2) "Yaptığımız ikinci toplantı bir nevi genel kurul görevi görüyordu. İstekleri ve önerileri değerlendirdik ve bu toplantılar doğrultusunda üyelerimiz aralarında 3 komiteye ayrıldılar. Komitelerin çok fazla olmaması bu etapta onların enerjilerini ve isteklerini de bölmeyecek. Şu anda 3 ana başlık altında toplandılar; 1.si "Eğitime Destek", 2.si "Sağlık", 3.sü ise "Kültür, Sanat ve Turizm". Bazı üyeler sinerjinin önce kendi aramızda sağlanması lazım diyorlardı. Kültür gezilerine çıkmak, hep birlikte bir konser aktivitesinde yer almak bir deplasman maçına gitmek planları arasında geliyor."

3) "Ben yaptığım işi detaylandırarak en iyi şekilde yapmaya çalışan bir insanım. Üç çocuklu bir ailenin en küçüğüyüm. Bütün ailem Fenerbahçeliydi… Ancak benden 10 yaş büyük ağabeyim de dahil olmak üzere ailem sadece derbi maçlarına giderdi… Kombinemiz yoktu. Evde hep birlikte maçları izlerdik. Benim kişiliğim fanatizme daha yakındı. Yaptığı işi severek yapan, aktif olmaya çalışan bir yapım var. Üniversite'den sonra çalışmaya başladım ve kendi paramla ilk Van deplasmanına gittim. Van deplasmanını kazanmıştık ve o sene şampiyon olmuştuk. Uçaktaki maça gidenler arasındaki tek bayan bendim kimseyi de tanımıyordum o deplasmanda… O maçtan döndükten sonra orada tanıştığım arkadaşlarımın yanından yeni sezon için maaşımın büyük bir kısmın yatırarak kombine aldım."

4) "Fenerbahçe Başkanlığı herkesin gönlünde olan bir makam, istemem desem yalan olur. Çevremdeki erkek toplumu içerisinde ve şu aşamada espri olarak konuştuğumuzu düşünürsek bana hep şunu derler: "Bir gün Türkiye'deki bir spor kulübünde bir bayan başkan olacaksa o kesin sen olursun…" Hem tabandan gelişim, hem de gerek altyapıda gerekse de kulübün içerisinde yıllardır çalışıyor olmam beni diğer bayanlardan bir adım öne geçiriyor. Öyle bir umudum var; eğer bir gün Türkiye'de bir bayan kulüp başkanı olabilirse o kişinin ben olmasını çok isterim."



Daum öğrencilerle bir araya geldi

Teknik Direktörümüz Christoph Daum, Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'nde, FMV Ayazağa Işık İlköğretim Okulu öğrencileriyle bir araya gelerek, onlarla sohbet etti. Almanca eğitim veren FMV Ayazağa Işık İlköğretim Okulu'ndan 2 öğretmen ve 12 öğrenci, geçtiğimiz ay içerisinde takımımızın yaptığı bir antrenmanın bitiminde Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri'ne geldi. Christoph Daum, kendisine çiçekler veren ve bir takım sorular yönelten ziyaretçilere, tesislerdeki toplantı salonunda bir konuşma yaptı.



Ringde acımasız okulda sevecen

Fenerbahçemizin sıkletinde Dünya 3.'sü, Akdeniz Oyunları 2.'si ve Türkiye Şampiyonu başarılı boksörü Adem Kılıçcı, aynı zamanda bir öğretmen. Erzurum Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu olan şampiyon boksörümüz, İstanbul Çamlıca Gazi Mustafa Altıntaş İlköğretim Okulu'nda beden eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Ringe çıktığı zaman rakiplerine acımasızca yumruklar atan, görev yaptığı okulda ise öğrencilerine sevecence yaklaşan bir eğitimciye dönüşen boksörümüz Adem Kılıçcı ile görev yaptığı okulda görüştük. Adem Kılıçcı, öğrencileriyle iletişimlerinden, kendi boks geleceğine kadar bir çok konuyu bizimle paylaştı.



1907 ÜNİFEB Galatasaray Üniversitesi "Bizimkisi renk aşkı"

Tüm yurttaki üniversiteli Fenerbahçelilerin birliği olan 1907 ÜNİFEB'in, ezeli rakibimiz Galatasaray'ın kendi üniversitesinde nasıl kurulup örgütlendiği, 1907 ÜNİFEB Galatasaray Üniversitesi üyelerinin okul hayatlarında neler yaşadığı, Galatasaray Üniversitesi'ndeki Fenerbahçeli öğretim görevlileri gibi bir çok ilgi çekici konuyu, birlik yöneticisi öğrencilerle konuştuk. Sancılı bir kuruluş sürecinin ardından Galatasaray Üniversitesi'nde iyice kanıksanan ÜNİFEB'li öğrenciler, hepimizin yakından bildiği ezeli rekabet hakkında olduğu kadar, son dönemlerde iyice unutulmaya yüz tutan ebedi dostluğun kodları hakkında da çarpıcı sözler söylediler. Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin diğer ülkelerdeki benzerlerinden çok farklı olduğunu, bu rekabetin kökeninde hiçbir sosyal sınıf, sosyal statü, din ve etnik ayrımının bulunmadığını, sadece renk aşkının yattığını belirten öğrenciler, Fenerbahçeli olmaktan da Galatasaray Üniversitesi'nde okumaktan da gurur duyduklarını ifade ettiler.


SPOTLAR:

1) Galatasaray Üniversitesi 1992 yılında kuruluyor. Galatasaray Üniversitesi'ndeki Fenerbahçelilerin varlığı da ilk olarak, 1999 yılında, Ali Sami Yen Stadı'ndaki bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında açılan, 'Fenerbahçe sevgisi sınır tanımaz Galatasaray Üniversitesi' yazılı bir pankartla resmen ortaya çıkıyor. Bu pankartı hazırlayan da, açan da bu okulda lisansüstü eğitim gören Bülent isimli bir ağabeyimiz. Ben şimdi soyadını hatırlamıyorum ama biz onunla sonradan tanıştık. Kendisi şu anda mezun ama o pankartı açtığı için o zamanlar biraz sıkıntı yaşıyor ve 2 yılda bitireceği lisansüstü programını 4 yılda bitirebiliyor.

2) Üniversite içinde tabii ki bir odamız yok. Bunun nedeni de üniversitenin bizi resmen tanımaması. Bu konuda rektörlükten hiçbir şekilde izin alamadık. Resmi kayıt olarak 100'ün üzerinde üyemiz var şu anda. Ama ulaşamadığımız bir sürü de insan var. Bu sayıyı da her yılın başında tanışma toplantıları yaparak artırmaya çalışıyoruz. Üniversite içinde afiş asmamız yasak. Çünkü afişler, genel sekreterliğin onayından sonra asılabiliyor. Broşür dağıtmak da yasak aslında ama, biz eğitim yılının başında el altından, sınıflara girerek korsan olarak broşür dağıtıyoruz.

3) Zaten Başkanımızın da dediği gibi Fenerbahçeli olmak her zaman için ayrı bir gurur ve ayrıcalık. Bu gururu GSÜ'de çok rahat bir şekilde yaşamak da apayrı bir ayrıcalık ve duygu. Galatasaray Spor Kulübü, ezeli rakibimiz ve bu ülkenin en büyük spor kulüplerinden biri. Oysa eğitim kurumlarının tarihi çok daha eskiye dayanıyor. Yani eğitim kurumu farklı, spor kulübü farklı bir yerde. Eğitim kısmını biraz ayrı tutmak gerekiyor bana göre.

4) Arjantin'de Boca Juniors'ı tutan biriyle River Plate'i tutan birinin arkadaş olması bile çok zordur. İskoçya'da bir Celtic-Rangers rekabeti var ki; bunun temelinde din, hatta mezhep farklılıkları yatıyor. Romanya'da Dinamo Bükreş ve Steaua Bükreş var. Biri ordunun diğeri polisin takımı. Fakat Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinde hiçbir sosyal sınıf, sosyal statü, din, mezhep, etnik köken ayrımı yok, böyle bir sıkıntı yok. Sadece renk aşkı var. Bence, ebedi dostluk buradan ileri geliyor.

5) Biz artık Fenerbahçe forması giyip okula giderken çekinmiyoruz ama oradaki samimi Galatasaraylı arkadaşlarımız bizim formamızla gelip yanlarına oturmamızdan çekinir hale geldiler. Olayın boyutu biraz değişti. Artık onlar "Eyvah yine yenildik.Yine formayla gelip bizle dalga geçecekler" demeye başladılar.



Emre Belözoğlu "Fenerbahçe ciddi bir ayrıcalık"

Oyuncumuz Emre Belözoğlu "Beklentilerin çok yüksek olduğu bir kulüp" şeklinde tanımladığı Fenerbahçe'de futbol oynamanın ciddi bir ayrıcalık olduğunu söyledi. Emre, saha içindeki agresif yapısından takımın bu sezonki havasına, takımımızın Lig, Avrupa ve Türkiye Kupası'ndaki hedeflerinden Fenerbahçe'deki futbolcuların özelliklerinden Milli Takım teknik direktörlüğünü kadar bir çok konuda görüşlerini açıkladı. Oyuncumuz Emre Belözoğlu ilk önce, FBTV'de yayınlanan 'Yıldızlar' isimli program için, evinin kapılarını FBTV ve Fenerbahçe Dergisi ekibine açtı. Emre Belözoğlu ve eşi Tuğba Belözoğlu, Zekeriyaköy'deki evlerinden Dergimize pozlar verdi.



Olimpiyatlarda kardeşimle birlikte derece almak istiyorum…

Amatör branşlarla uğraşanlar, gönülden gelen bir sevgi ve amatör ruhla bu sporları yaparlar. Madalyalar, ödüller kazananlar da olur; bir süre sonra bu sporları bırakanlar da… Sonuna kadar devam edenler, hem başarı hem de takdir kazanırlar. Alican Kaynar da genç yaşına rağmen önemli başarılara imza atmış ve atmaya da devam edecek bir sporcu. 2012 Olimpiyat Oyunları'nın kulübümüz ve Yelken Federasyonu açısından en büyük madalya umudu… Babasının geçmişte uğraştığı bu spor, kendisine ve kız kardeşine şimdilerde yeni ufuklar açtı. Ve belki de ülkemize yelkende ilk olimpiyat madalyamızı kazandıran sporcu olacak.


SPOTLAR:

1) "Yelken sporu yaş olarak da geniş bir yelpazeye sahip olduğu için 21 yaşında Olimpiyat madalyası, şu ana kadar dünyada 2-3 kişiye nasip olmuştur. Daha çok tecrübe ve olgunluk gerektiren bir spor olduğu için, öncelikle 2012 Olimpiyatları'na katılmak ve orada iyi veya ortalama bir dereceyle Olimpiyatları sonlandırmak istiyorum. Ama tabi asıl hedefim Olimpiyat madalyası. Şu ana kadar Türkiye'ye yelkende Olimpiyat madalyası kazandıran bir isim yok. 2016'da da bu hedefime ulaşmayı planlıyorum."

2) "8 yaşından itibaren size bir tekne veriliyor ve belli başarılar alınca tabii tekne daha iyi oluyor. Tekne size veriliyor ve tabii bunun sorumluluğu sizde, bakımı sizde. Geliyorsunuz, yarışa çıkacaksınız bütün hazırlığını siz yapıyorsunuz. Hiçbir zaman, Olimpiyat şampiyonu olsanız dahi teknenizin hazırlığını başkası yapmıyor."

3) "Antrenman olmadığı zamanlarda bile kulübe gelip oturduğumda sözleşmemiş olmama rağmen arkadaşlarımı da orada bulurdum. Böyle bir ortamda büyüdüm. Yelken şubesi, yelken kulübü mantığı böyle bir mantık. Diğer salon sporları gibi değil. Onlarda 11'de antrenman varsa 11'de gelirsiniz. Yelkende ise bu durum daha farklı… Sabah 8'de gelseniz büyüğünden küçüğüne kulübün bütün yelken üyeleri orada olur. Bu değişik bir durum... Aile gibi bir ortam oluşuyor."

4) "Kız kardeşim benden 6 yaş küçük. Yelkene başladığında biraz tedirgindi. Kendi kategorisinde de oldukça iddialı. O da Olimpiyatları hedefliyor. 2012 olmasa da 2016'ya birlikte gitme olasılığımız var. Gerçi 2012 Olimpiyatları'na da birlikte gidebiliriz. Şu anda kendi sınıfının en iyisi, bir yıl sonra da bir üst sınıfa geçecek. Orada da Olimpiyat sınıfının en iyisi olacak. Çok çalışıyor zaten. Olimpiyatlara ağabey kardeş gidersek çok güzel olacak.



Kuvveti Patlatmak üzereler…

Futbol takımımızın idmanlarının oldukça eğlenceli bir ortamda geçtiği artık herkesçe biliniyor. Ancak kamuoyunda bu eğlenceli idmanların zorluğu çok da gündeme gelmiyor. Teknik direktörümüz Christoph Daum ve teknik ekibi lige verilen aradan da yararlanarak oyuncularımızın adeta pestilini çıkarttı.

Ziraat Türkiye Kupası grup maçlarının ligin devre arasına denk geleceğini göz önünde bulunduran teknik ekip, oyuncularımızı ikinci sezona da hazırlayacak yüklemeleri de yapmaya başladılar. Bu idmanlardan biri de kuvvet antrenmanları… Verim belirleyici bir antrenman biçimi olan kuvvet antrenmanları, dinamik ve statik kuvvet ile patlayan kuvvet, çabukluk, kondisyon, güç idmanlarının bir araya getirilerek uygulandığı bir çalışmalar bütünü… Takımımız bu 15 günlük süre içinde ikinci yarının da çalışmalarına başlamış oldu… Bu çalışmalar neşe ve zorluğun bir arada bulunduğu bir harman haline geldi… İşte bunlardan bir tanesi de ağırlık altına giren Brezilyalı oyuncumuz Roberto Carlos için hem Holger'den, hem de Murat Hocadan küçük bir katkı var. Halterin altında kalmasın diye..



Sibel'in Sahasında konuk: Togay Bayatlı…

Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…



SPOTLAR:

1) Olimpiyat komitesi insana onur veren bir görev hiçbir zaman maddi bir karşılığı yoktur.

2) Fenerbahçe yönetiminde olduğum süre içinde yaptığım en iyi işlerden birisi Fenerbahçe takımını Avrupa karmasıyla oynattım. "Sarı Fare" lakabıyla ün yapan Hollandalı sporcu Johann Cruyff bile sakat sakat gelmişti. On iki ülkeden değişik futbolcularla maç yaptık. İstanbul'da enteresan bir maç oldu, herkesin hoşuna gitti.

3) Her şey de olduğu gibi birinci felsefem çok çalışmak. Çalışarak, güven kazanarak AIPS Dünya Spor Yazarları Birliği Başkanlığına kadar yükseldim. Üç dönem başkanlık süresi sonunda bile karşıma rakip çıkmadı. Tekrar seçime girseydim yine kazanacaktım. Fakat iki ayrı nehirde aynı anda yüzemiyorsunuz. MOK başkanı olduktan sonra bu görevi bırakmak zorunda kaldım.

4) Fenerbahçe Spor Kulübü'nün özellikle son zamanlarda amatör şubelere gösterdiği önem için biz olimpiyat komitesi olarak teşekkür ediyoruz.

5) Tüm kulüplerden ricamız; sporcu yetiştirsinler, rekabet içinde çok daha kaliteli rekabete ulaşacaklar. Tüm branşlarda kendilerini göstermelerini bekliyoruz. Sporcu başka nerede yetişecek.



Yazarımız Ersin Demirel, bu ayki "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Bora Öztoprak'ı konuk ediyor.

Röportajdan derlenen spotlar aşağıdaki gibidir, röportajın devamını derginizde bulabilirsiniz…

SPOTLAR:

1) "Futbolu düzenli takip ediyorum yalnız son iki sezon Galatasaray'a çok kırgın olduğum için futbol kanalını kapatmıştım. Bu sezon öncesi hazırlık maçlarındaki performans ve yapılan transferlerden dolayı kanalı tekrar açtırdım. Lige de çok iyi başladı ve Fenerbahçe derbisi öncesinde de fazlasıyla umut bağladım açıkçası. Hatta skor patlaması bekliyordum desem yeridir. Ancak yine tam tersi oldu ve Fenerbahçe'nin son yıllardaki en süper oynadığı bir derbi oldu."

2) "Kendimi özgür hissetmem çok önemli. Ruh halime uygun şarkılar seçiyorum sahnede. Mesela neşeli şarkılar söylerken bir anda duygusal şarkıya geçebiliyorum. O an ne istiyorsam onu yapıyorum. Bunu yapmazsam yaptığım işin anlamı yok bence. Bir müddet sonra da dinleyici ile ortak frekansı bulabiliyorsunuz. Benim bir avantajım da sahne aldığım yerlerde zorunlulukla değil de isteyerek çalışmamdır."

3) "Normalde uzun süreli yönetimlerde bir müddet sonra kan değişikliğine gitmek gerektiğini düşünüyorum ama Aziz Yıldırım Fenerbahçe'ye çağ atlattı. Özellikle stadın bir kompleks haline gelmesi müthiş bir olay. Her gün stadın çevresinden arabayla tavaf ederken "Vay bee" demeden geçmiyoruz. Sadece Fenerbahçeliler için değil, tüm spor camiası için bir gurur vesilesi bir eser oluşturduğu için bile takdir edilmesi gereken bir isimdir bana göre."



Fenerbahçemizin geçen ay içinde yaptığı tüm futbol maçları, Onur Tuncer'in keyifli anlatımıyla derginizde…

Köşe yazarlarımız Jak Benzonana, İskender Songur, Burcu Aydın, Ayşesu Zorlutuna, Sertaç Kayserilioğlu, eski başkanlarımızdan Faruk Ilgaz; dergimize yeni kattığımız bir diğer yazarımız Sedat Hayran'ın gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar.

Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisi'nde.

Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler, Fenercell ve Fenerbahçe Kart etkinlikleri derginizde.

Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumları'na dair tüm haber ve etkinlikler derginizde.

"12. Adam" köşesinde sizlerin görüş ve duygularınıza birebir yer vererek 12. adamı biraz daha yakından tanıma fırsatı bulacağımıza inanıyor, sarı ve laciverdin sevgisi ile atan kalplerimizin hep bir arada ve bir yolda buluşmasını diliyoruz. Bu ayın 12. Adamları uzaklardan ABD'den: "Chicago Fenerbahçeliler Derneği"nin üyeleri…

Dergimizin en hit köşelerinden biri de sizlerin katkısıyla büyümeye devam ediyor. "Minik Kanaryalar" köşemizde geleceğin aydınlık Fenerbahçelileri, sizlere şimdiden kendilerini tanıtmak için adeta yarışıyorlar. Onların sevimli "Merhabaları"nı ve Kulübümüze seslenişlerini bu köşeden takip edebilirsiniz.

Fenerbahçe Dergisi, her ay taraftarını Fenerbahçe gündeminden haberdar ettiği gibi, sinema, albüm, kitap, teknoloji, play station, Feneroskop ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarının hayatına renk katmaya devam ediyor.

Fenerium'dan çarpıcı kampanyalar, indirim fırsatları, yeni mağaza açılışları ve daha birçok Fenerium haberini derginizde bulabilirsiniz. Fenerium koleksiyon kitapçığı da derginizin içinde yer alıyor.

Fenerbahçe Dergisi'nin Aralık 2009 sayısı gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden posteriniz ve Fenerli Çocuk ilavenizle birlikte istemeyi unutmayın.

Keyifli okumalar…

































 
Kayıt
19 Ekim 2009
Mesajlar
10.451
Beğeniler
97
Takımı
Galatasaray


Kıl oluyorum şu adama , karaktersiz , saygısız , saha içinde disiplinsiz , kendine hakim olamayan kendini Marsilya'da Sanan Artist.
 
Yukarı Alt