SansarSalvo
Öğretiyorum
Yıllar onceydi.
İstediğim fakulteyi kazanmış, ülkücülerin elinde olan üniversitede ilk haftayı geçirmiştim. Bir sabah okulun giriş kapısına geldiğimde ülkücü öğrencilerin kapıyı tuttuğunu gördüm. Kızların başını kapatmadan içeri giremeyeceklerini söylüyorlardı. Biz şaşkın dışarda bekledik. Bir süre sonra haber geldi, bugün girebilecektik ama yarın mutlaka başörtü bağlayacaktık. İsyan ve korkunun karıştığı mırıldanmalar eşliğinde içeri girdik. Etrafımız birden başörtülü sevecen ablalarla, bizim cennete gitmemiz için bize başörtü hediye (!) etmeyi teklif eden güleryüzlü gençkızlarla çevrildi. Bire bir markajla bizi çarşıya götürmeyi istediğimiz renkte modelde başörtü almayı öneriyorlardı.
Birkaç kız öğrenci dışında diğerleri derslerinden geri kalmamak için başını örttü. Artık başı açıkların ahlaksız sayılması devri geçmiş, universite bahcesine bile alınmamasına karar verilmişti. Üstelik bu yapılanların resmi bir yanı olmadığı için şikayet edecek hiç bir merci de yoktu. Ben ertesi gün ailemin olduğu şehire döndüm.
Fakat benim şehrimdeki ülkücü bilinenler böyle bir şey yapılamayacağını söyleyerek okuluma geri dönmemde ısrar ettiler. Birkaç hafta sonrageri döndüm ve bu zorlamaya karşı çıkandiğer kızlarla biraraya gelip ogrenci derneği başkanı sıfatlı bir erkek öğrenciden randevu (!) alarak görüştük. .Elbette demogojik alışkanlık ve otomatikleşmiş savunma mekanizmasını kırmayı başaramadık. Ne kadar ondan daha derin dini bilgimiz ve sağlam mantığımız olsa da kabul etmiyor inatla "Kadınlar mucevherdir, kutuda saklanmalıdır" diyordu.
Birkaç ay sonra bazı nedenlerle lütfedip bu zorlamayı kaldırdılar.
Aradan yıllar gecti.
Benim uzaklarda olduğum sıralardı... Kardesimin kocası ilkokulu bitirmiş kızına "Ya başını örtüp imamhatibe gideceksin ya da seni okula gondermeyeceğim, okutmayacağım" dedi. Anne kız günlerce yalvardılar, ağladılar. Kız oldukça başarılıydı, belki fen lisesine gitmeliydi. O zamanlar yeni dini çevre edinen baba etrafına başörtülü kadın ve kızını gösterecekti. Kız mecburen kapandı ve okula gitti.
Adam annenin önce başını örtemek, sonra upuzun pardüse ve türban taktırmak, sonra da siyah çarşafa sokmak isteyince kadın boşandı.
Ancak kız altı sene sonra imam hatiplerin önünde başörtüsü eylemi yapanlardandı… Babası kızının başörtüsünden kariyer (!...) elde etmiş, gazetecilere poz veriyordu.
Ne zaman bir turbanlı görsem, aklıma bunlar geliyor ve inancı gereği örtündüklerini söylediklerinde acı acı gülümsüyorum.
Dünyada 150 yıl Osmanlı da 100 yıl önce başlayan kadın hareketi ve bunun önemini çok iyi bilen Atatürk ün yaptığı devrimler ile de Türk kadınlarının dünya kadınlarından çok daha önce haklarını elde etmiş olmasının getirdiği bir lütuftur onların şu anda sokakta eylem yapabiliyor olmaları.
Ve farketmiyorlar ki , eğer bizlerin başı açık olmasaydı onları kim üniversiteye gönderirdi cihad yapsınlar diye?
İnancına göre, çok çocuk doğurup evde oturmak, gelecek erkek nesillerini dinci yetiştirmek en öncelikli görevi sayarken , çalışmayacağı bir meslekte- tıp, mühendislik, mimarlık.vb.- bilgi sahibi olmakta diretmenin ne anlamı var?
Son olarak;
Turbanı savunanlara bence üç soru sormak lazım:
1- Bu başındakini çıkarma özgürlüğün var mı, ama gerçekten var mı? Mahalle baskısı, aile baskısı, şimdi de okul baskısı bu kadar üzerindeyken, tercih edip başını açabilme gücün var mı?
2- Kadın haklarını, kadın erkeğin hukuksal eşitliğini, kadının birey olma bilincini gerçekten biliyor musun? Yoksa bunlar sana söylenmesi zor tekerleme gibi mi geliyor?
3- İnancın gereği dediğin bu seyin inandığın kitapta olmadığını dinlemeye, tartışmaya hazır mısın?
Hepsi Alıntıdır Hoşuma Gitti Ve FikirLerinizi aLmak istedim hmm
İstediğim fakulteyi kazanmış, ülkücülerin elinde olan üniversitede ilk haftayı geçirmiştim. Bir sabah okulun giriş kapısına geldiğimde ülkücü öğrencilerin kapıyı tuttuğunu gördüm. Kızların başını kapatmadan içeri giremeyeceklerini söylüyorlardı. Biz şaşkın dışarda bekledik. Bir süre sonra haber geldi, bugün girebilecektik ama yarın mutlaka başörtü bağlayacaktık. İsyan ve korkunun karıştığı mırıldanmalar eşliğinde içeri girdik. Etrafımız birden başörtülü sevecen ablalarla, bizim cennete gitmemiz için bize başörtü hediye (!) etmeyi teklif eden güleryüzlü gençkızlarla çevrildi. Bire bir markajla bizi çarşıya götürmeyi istediğimiz renkte modelde başörtü almayı öneriyorlardı.
Birkaç kız öğrenci dışında diğerleri derslerinden geri kalmamak için başını örttü. Artık başı açıkların ahlaksız sayılması devri geçmiş, universite bahcesine bile alınmamasına karar verilmişti. Üstelik bu yapılanların resmi bir yanı olmadığı için şikayet edecek hiç bir merci de yoktu. Ben ertesi gün ailemin olduğu şehire döndüm.
Fakat benim şehrimdeki ülkücü bilinenler böyle bir şey yapılamayacağını söyleyerek okuluma geri dönmemde ısrar ettiler. Birkaç hafta sonrageri döndüm ve bu zorlamaya karşı çıkandiğer kızlarla biraraya gelip ogrenci derneği başkanı sıfatlı bir erkek öğrenciden randevu (!) alarak görüştük. .Elbette demogojik alışkanlık ve otomatikleşmiş savunma mekanizmasını kırmayı başaramadık. Ne kadar ondan daha derin dini bilgimiz ve sağlam mantığımız olsa da kabul etmiyor inatla "Kadınlar mucevherdir, kutuda saklanmalıdır" diyordu.
Birkaç ay sonra bazı nedenlerle lütfedip bu zorlamayı kaldırdılar.
Aradan yıllar gecti.
Benim uzaklarda olduğum sıralardı... Kardesimin kocası ilkokulu bitirmiş kızına "Ya başını örtüp imamhatibe gideceksin ya da seni okula gondermeyeceğim, okutmayacağım" dedi. Anne kız günlerce yalvardılar, ağladılar. Kız oldukça başarılıydı, belki fen lisesine gitmeliydi. O zamanlar yeni dini çevre edinen baba etrafına başörtülü kadın ve kızını gösterecekti. Kız mecburen kapandı ve okula gitti.
Adam annenin önce başını örtemek, sonra upuzun pardüse ve türban taktırmak, sonra da siyah çarşafa sokmak isteyince kadın boşandı.
Ancak kız altı sene sonra imam hatiplerin önünde başörtüsü eylemi yapanlardandı… Babası kızının başörtüsünden kariyer (!...) elde etmiş, gazetecilere poz veriyordu.
Ne zaman bir turbanlı görsem, aklıma bunlar geliyor ve inancı gereği örtündüklerini söylediklerinde acı acı gülümsüyorum.
Dünyada 150 yıl Osmanlı da 100 yıl önce başlayan kadın hareketi ve bunun önemini çok iyi bilen Atatürk ün yaptığı devrimler ile de Türk kadınlarının dünya kadınlarından çok daha önce haklarını elde etmiş olmasının getirdiği bir lütuftur onların şu anda sokakta eylem yapabiliyor olmaları.
Ve farketmiyorlar ki , eğer bizlerin başı açık olmasaydı onları kim üniversiteye gönderirdi cihad yapsınlar diye?
İnancına göre, çok çocuk doğurup evde oturmak, gelecek erkek nesillerini dinci yetiştirmek en öncelikli görevi sayarken , çalışmayacağı bir meslekte- tıp, mühendislik, mimarlık.vb.- bilgi sahibi olmakta diretmenin ne anlamı var?
Son olarak;
Turbanı savunanlara bence üç soru sormak lazım:
1- Bu başındakini çıkarma özgürlüğün var mı, ama gerçekten var mı? Mahalle baskısı, aile baskısı, şimdi de okul baskısı bu kadar üzerindeyken, tercih edip başını açabilme gücün var mı?
2- Kadın haklarını, kadın erkeğin hukuksal eşitliğini, kadının birey olma bilincini gerçekten biliyor musun? Yoksa bunlar sana söylenmesi zor tekerleme gibi mi geliyor?
3- İnancın gereği dediğin bu seyin inandığın kitapta olmadığını dinlemeye, tartışmaya hazır mısın?
Hepsi Alıntıdır Hoşuma Gitti Ve FikirLerinizi aLmak istedim hmm