Kayıt
23 Eylül 2007
Mesajlar
342
Beğeniler
0
Şehir
Oyuna girmeye çalışıyor:@
Karşınızdakileri çıplak görmek istemez misi­niz? Bu hayalinizi bir gözlük satın alarak ger­çekleştirmeniz mümkün!...



UDP adlı bir şirket, büyük boy gazete ilanlarıyla vermiş bu müjdeyi... İlana bakı­lırsa bir miktar para­ya kıyıp, bu özel göz­lükten satın alırsanız, insanları giyinikken çıplak görme şansına kavuşuyormuşsunuz. Kıyafeti delip geçe­cek gözleriniz, insan teninin en mahrem ayrıntılarıyla buluşturacakmış sizi... Hayatı bütün çıplaklığıyla görebilecekmişsiniz.



Ne hoş bir hayal!..



Hürriyet'te Erkan Çelebi'nin İstanbul Ti­caret Odası'nın bir araştırmasına atfen yazdı­ğına bakılırsa, bu "tatlı hayal", bir hayli müş­teri toplamış. Firmanın ilanı gazetelerde ya­yınlandıktan sonra gözlerine bir bayram ya­şatmak isteyenler kapıya yığılmışlar ve "çıp­lak gösteren gözlük" tam 125 bin adet satmış.



Ticaret Odası, bu ilginç sonuca dikkat çe­kerken daha da ilginç bir ayrıntı veriyor:

Bu 125 bin kişi içinden sadece 16'sı gözlü­ğü iade etmiş...

Peki ya kalan 124 bin 984 kişi..?

Bence onlar açısından üç olasılık var:

Birinci olasılık: Gözlük gerçekten karşısına geçeni çıplak gösteriyor. Bu şansa ulaşan onbinlerce yurttaşımız şu anda ülkemiz sokak­larını bir çıplaklar kampı gezer gibi arşınlı­yorlar. Sadece 16 kişi, "bakmayı bilemediğin­den, görmeyi beceremedi" ve gözlükleri iade etti.



İkinci olasılık: Gözlükler, maalesef isteni­leni göstermiyor. Ancak gözlük teslimatını beklerken "çıplakları röntgenleyerek keyif yapma" fikrine kendini iyiden iyiye alıştıran müşteriler, düş güçlerini devreye sokup, kut­sal bir itaatle gözlüğün yeteneğine inanmaya devam ediyorlar.



Üçüncü olasılık: Müşteriler, gözlüğü gözle­rine takıp, en alımlı komşularının yanına koş­tukları anda bir kazık yediklerini anladılar, ama "saf adam" diye damgalanmamak için ses etmediler. Şimdi evde, duvara çarpılmış gözlüğün çatlak camlarına bakıp bakıp öfke­leniyorlar.



* * *



Geçenlerde faksımın üzerinde bulduğum bir notla hatırladım, çıplak gösteren gözlük haberini... Sımsıcak satırlar vardı notta... "Ne olur" diyordu satırların yazarı; "...ne olur bi­raz da iç açıcı şeyler yazsanız... Güzel şeyler yaşamıyor musunuz hiç..? Sokağa çıkıp dola­şın. Sabah, köpeğini gezdiren kibarlara gü­lümseyin. Bir serseri ile aynı bankta oturup, kötü bir barda bira için... Bir bebeğin gülücü­ğünden tadlar çıkarın... Yağmurda caddele­rin parıltısıyla ıslanın. Sokaklarda kaybolun... Hayal kurun..."



Postadan, çıplak gösteren bir gözlük çıkmış gibi heyecanlandım... Taktım gözüme ve ya­şam, salkım salkım müjdeler yığıverdi önü­me...Ne can çekişen yağmur bulutları kaldı ne kederli martı çığlıkları, ne yorgun bir do­lunayın hicran şarkıları...



Hayallerini cebine doldurup şehri turalar­ken, ruhunu bir bayram yeri gibi rengarenk süslemesi ne güzel insanoğlunun... Ne güzel kahkahayı, bir rakı kadehine meze yapıp masmavi keyifler yudumlaması... Bir bebeğin agusundan, bir serseri sohbetinden, bir dost sesinden kendine unutulmuş tadlar ayıkla­ması... Biz bilmez miyiz geceleri bir sevdalı­nın saç diplerini koklayarak uyumanın, bir bahar sabahı ıslak saçlarını rüzgarda kurut­manın, bir havai fişek yıldızına tutunup yer­yüzüne süzülürken sevda şarkıları söyleme­nin tadını..?



O halde niye ille çıkarıp çıkarıp iade ediyo­ruz hayal gözlüklerini..? Niye yaşamın içinde­ki kıpır kıpır çıplaklığa göz dikmek varken, hayatı kuşatan eski püskü giysilere takılıp ka­lıyor gözbebeklerimiz..? Neden her ayrıntı­dan bir yaşam parıltısı seçip, yakamoz yaka­moz ısıtmıyoruz ruhumuzun derinliklerini..?



Niye kavuşmalardan çok ayrılıklar ilham veriyor bize... Sevdadan çok acının türküsü­nü söylüyoruz. Neden hüzne tutkunuz, kah­kahadan ziyade..?



Neden 16 kişi, gözlükler ardından gülüm­seyen onbinlere inat, "hayır bunlar yalan... Bizi kandırıyorlar" diye feryat figan bağırıp duruyoruz.



* * *



Çünkü paylaşılmayan kahkahalara aşina değiliz.

Başkalarının acısı canımızı acıtıyor.

Sahte gözlük dağıtan hayal tacirleri gülü­cüğümüzü donduruyor dudaklarımızda... Televizyon haberleriyle daralıyor yüreği­miz... "Dayan ülkem" demekten nefesimiz tükeniyor.

O yüzden yağmurlu caddelerin parıltısı gö­zerimizi ışıtsa da, dilimiz sellerin ağıdını yakı­yor.

Zindanı ve zulmü yenmenin ve kahkahala­rımızı üleşmenin hayalini kuruyoruz.

Kurduğumuz hayallerden yargılanıyoruz...

Çünkü gözlüksüz görüyoruz çıplağını in­sanların...

Giysilerimizden utanıyoruz...

:arrow: :arrow: :arrow:
- Resim Silinmiş.
:arrow: :arrow: :arrow:
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Kayıt
9 Ekim 2007
Mesajlar
7.167
Beğeniler
3
Bi Film Vardı .Gözlukle Bakıyodu Adam Cıplak Gösteriodu Herkesi.Sonra Azıyodu Kadınlarda Terbiyesiz Felan Diodu :lol:
 
Kayıt
13 Nisan 2007
Mesajlar
2.007
Beğeniler
0
Biraz okuyupta yorum yazsanız!
Sizin yorumlarınızla yazı arasında alaka yok...
 
Yukarı Alt