bibio: Salonlarda rafların, masaların üstüne koyulan vazo.
biçare: Zavallı, çaresiz.
biçerdöver: Ekini bir yandan hem biçen hem de taneleri saptan ayıran makine.
bidayet: Başlangıç
bihaber: Habersiz, bilgisiz.
bileşen: 1.Bir bileşke oluşturan güçlerin her biri. 2.Bileşik bir sözcüğün her bir öğesi.
cihaz: Bir işi yapmaya yarayan araçlar, aygıtı.
ciltçi: Kitaplara cilt yapan.
dırıltı: 1.Dır dır söylenen söz. 2. Küçük ölçüde sözle çekişme.
dürzi: Lübnanlı
düşsel: Düş ile ilgili; düş niteliğinde olan
genlik: 1.Genişlik, dirlik, refah. 2. Titreşimli bir noktanın iki katı. 3. Suların kabarma ve çekilme zamanları arasındaki yükseklik ayrılığı.
gen Milletvekillerinin bir konu hakkında Bakanlara, Meclisteki sordukları soru.
halkçı: Yurt içlerinde halka hizmet temel düşüncesini benimseyen.
benimsemek: 1. Bir şeye kendi malı gözüyle bakmak. 2. Bir şeye ısınıp kendi malı gözüyle bakmak.
bencillik: Yanlız kendini ve çıkarını düşünme durumu.
bengi: Sonu olmayıp kalacak olan. Ebedi, sonsuz.
kerem: Cömertlik
keramet: Şaşırtıcı, doğaüstü olay ve durum.
iade: Geri çevirme, geri verme, geri döndürme.
iane: 1. Yardım. 2. Para yardımı.
ibadet: Allah'a kulluk etme.
ibare: Bir düşünce anlatan, bir ya da birkaç cümlelik söz.
icap: Bir işin yapılmasına uygun düşen şey, gerek.
icat: Bulma, yeni bir şey bulma.
icbar: Zorlama.
icmal: Özet
icra: Yapma, yerine getirme.
içgüvey: Karısının ailesi yanında oturan damat.
idam: Yasa yoluyla öldürme. Ölüm cezası.
idame: Devam ettirme. Sürdürme.
tarh: 1. Çıkarma 2. (Vergi) Koyma. 3. Bahçelerde çiçek dikmeye yarayan yer.
tart: Kovma, geri püskürtme.
tarz: Birşey yapılırken işe verilen yol ve biçim
tasallut: Sarkıntılık
tasarlamak: Akılda hazırlamak.
tasnif: Sınırlama.
tasrif: (Dilbilgisinde) Çekim.
tasrih:Açıkça söyleme
taya: Çocuk bakıcısı.
Tatar: Eski Türk boylarından biri.
tatar: Eskiden kentler arasında postayı götürüp getiren kimse.
tatbil: 1. Gereğini yapma, yerine getirme. 2. Kullanma. 3. Karşılaştırma.
tavcı: Tavlayarak dolandıran kimse.
tecessüm: Gizlice bakma, gözetleme.
tecelli: Görünme belirme.
tecilli: Ertelenmiş.
tecim: Ticaret.
tecimen: Ticaretle uğraşan kimse.
tecrit: 1. Ayırma. 2. Soyutlama
vezin: 1. Tartı. 2. Manzumelerde ölçü.
vıcık: Sulanarak gevşemiş.
vınlamak: <<Vın>> diye ses çıkarmak.
vızlamak: Vızıldamak.
vicahen: Yüzüne karşı.
yorga: Biniciyi sarsmayan at yürüyüşü.
Extraloob : En güzel Paylaşım Sitesi.
Eğer sabit olursa; bir sürü kelime ekleyeceğim.
biçare: Zavallı, çaresiz.
biçerdöver: Ekini bir yandan hem biçen hem de taneleri saptan ayıran makine.
bidayet: Başlangıç
bihaber: Habersiz, bilgisiz.
bileşen: 1.Bir bileşke oluşturan güçlerin her biri. 2.Bileşik bir sözcüğün her bir öğesi.
cihaz: Bir işi yapmaya yarayan araçlar, aygıtı.
ciltçi: Kitaplara cilt yapan.
dırıltı: 1.Dır dır söylenen söz. 2. Küçük ölçüde sözle çekişme.
dürzi: Lübnanlı
düşsel: Düş ile ilgili; düş niteliğinde olan
genlik: 1.Genişlik, dirlik, refah. 2. Titreşimli bir noktanın iki katı. 3. Suların kabarma ve çekilme zamanları arasındaki yükseklik ayrılığı.
gen Milletvekillerinin bir konu hakkında Bakanlara, Meclisteki sordukları soru.
halkçı: Yurt içlerinde halka hizmet temel düşüncesini benimseyen.
benimsemek: 1. Bir şeye kendi malı gözüyle bakmak. 2. Bir şeye ısınıp kendi malı gözüyle bakmak.
bencillik: Yanlız kendini ve çıkarını düşünme durumu.
bengi: Sonu olmayıp kalacak olan. Ebedi, sonsuz.
kerem: Cömertlik
keramet: Şaşırtıcı, doğaüstü olay ve durum.
iade: Geri çevirme, geri verme, geri döndürme.
iane: 1. Yardım. 2. Para yardımı.
ibadet: Allah'a kulluk etme.
ibare: Bir düşünce anlatan, bir ya da birkaç cümlelik söz.
icap: Bir işin yapılmasına uygun düşen şey, gerek.
icat: Bulma, yeni bir şey bulma.
icbar: Zorlama.
icmal: Özet
icra: Yapma, yerine getirme.
içgüvey: Karısının ailesi yanında oturan damat.
idam: Yasa yoluyla öldürme. Ölüm cezası.
idame: Devam ettirme. Sürdürme.
tarh: 1. Çıkarma 2. (Vergi) Koyma. 3. Bahçelerde çiçek dikmeye yarayan yer.
tart: Kovma, geri püskürtme.
tarz: Birşey yapılırken işe verilen yol ve biçim
tasallut: Sarkıntılık
tasarlamak: Akılda hazırlamak.
tasnif: Sınırlama.
tasrif: (Dilbilgisinde) Çekim.
tasrih:Açıkça söyleme
taya: Çocuk bakıcısı.
Tatar: Eski Türk boylarından biri.
tatar: Eskiden kentler arasında postayı götürüp getiren kimse.
tatbil: 1. Gereğini yapma, yerine getirme. 2. Kullanma. 3. Karşılaştırma.
tavcı: Tavlayarak dolandıran kimse.
tecessüm: Gizlice bakma, gözetleme.
tecelli: Görünme belirme.
tecilli: Ertelenmiş.
tecim: Ticaret.
tecimen: Ticaretle uğraşan kimse.
tecrit: 1. Ayırma. 2. Soyutlama
vezin: 1. Tartı. 2. Manzumelerde ölçü.
vıcık: Sulanarak gevşemiş.
vınlamak: <<Vın>> diye ses çıkarmak.
vızlamak: Vızıldamak.
vicahen: Yüzüne karşı.
yorga: Biniciyi sarsmayan at yürüyüşü.
Extraloob : En güzel Paylaşım Sitesi.
Eğer sabit olursa; bir sürü kelime ekleyeceğim.