Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesajlar
4.251
Beğeniler
3
Şehir
gk~
10’da sıfır... Elano 11’nci!
Elano...
Manşetlerde havai fişekler patlıyor.
Kimi “Kaka’dan iyi” diyor.
Kimi “Yeni Hagi” diyor.
*
Müthiş topçu, burası kesin.
*
Ama, insanın aklına şu masum sorular geliyor: “Manchester City’de neden gözden çıkarıldı? Neden İngiltere’den bir başka takım talip olmadı? Bizim bilmediğimiz, İngilizler’in bildiği bir pürüz mü var? Niye bir İspanyol veya Portekiz takımı istemedi? Niye İtalya’daki transfer borsasında adı bile geçmedi? Niye?”
*
Geçen sezonun başında Güiza için aynı masum soruları sormuştum: “İspanya gol kralını neden İspanya’dan bir takım istemedi? Bizim bilmediğimiz, İspanyollar’ın bildiği bir pürüz mü var? İngiliz kulüpleri şakır şakır İspanyol alırken, neden hiçbiri Güiza’ya talip olmadı? İtalya’dan niye isteyeni çıkmadı?”
*
Güiza sorularının cevabını yaşayarak öğrendik... Özel hayatında sorunları olan, ruhu yorgun, “Sezon bitse de memlekete gitsek” diye düşünen bir futbolcu Güiza... Haliyle, Fenerbahçe’ye elle tutulur katkısı olmadı.
*
Ya Elano?
*
Tembel, idmanlarda çalışmıyor, bu bir...
Savaşmıyor, mücadele sevmiyor; ayağını rakip futbolcuya uzattığı görülmedi, bu iki...
*
Üçüncüsü ise, hepsinden önemli...
Kendini teknik direktör zanneden bir futbolcu Elano!
*
Takım içinde çete kuran, çetesini teknik direktöre karşı isyana kışkırtan, soyunma odasında ‘onu oynat, bunu oynatma’ diye akıl vermeye kalkışan, üstelik, kulüp başkanıyla baş başa görüşüp ‘teknik direktörü görevden almasını isteyen’ bir futbolcu Elano!
*
Bu yüzden, bizim gazeteler “Kaka’dan iyi, yeni Hagi” filan diye pohpohlarken, İngiliz basını, “İsyancı kovuldu” diye yazıyor! Machester City’nin ‘kurtulduğunu’ yazıyor!
*
Pişmiş aşa su katmak istemem ama, Brezilyalı Lincoln’ü ‘sorunlu’ diye gözden çıkardı Galatasaray, onun yerine, hem de daha pahalıya ‘sorunlu’ bir Brezilyalı aldı.
*
Ve, aslına bakarsanız, Brezilyalı futbolcu almasını bilmiyor Galatasaray...
*
Şimdi bu iddialı yargıyı okuyup, “Taffarel kötü müydü? Capone kötü müydü?” diyenler çıkabilir... Haklılar... Peki ya sonra? Sayayım isterseniz... Bruno, Marcio, Jardel, Batista, Felipe, Pinto, Christian, Cesar Luis Prates, Conceiçao, Lincoln... İyi miydi?
*
Son 10 senede 10 tane Brezilyalı aldı Galatasaray... Hangisinin dikişi tuttu? 10’da sıfır... Kimi tembeldi, kimi teknik direktörle kavga etti, kimi gurbet travması yaşadı, kimi de Conceiçao gibi Real Madrid’de bile forma giymiş olmasına rağmen Türkiye’yi sevmedi.
*
Çünkü...
Galatasaraylı arkadaşlarım kızacak ama, Fenerbahçe alıyor diye Brezilyalı alıyor Galatasaray... Bizde de bulunsun diye alıyor. ‘Deneme-yanılma’ yapıyor, ‘deneme-yamulma’ yaşıyor.
*
Halbuki, tüm tarihi boyunca en büyük başarılarını ‘Avrupalı yabancılarla’ kazandı Galatasaray, en büyük süksesini ‘Avrupalı transferlerle’ yaptı... Hodziç, Sedjiç, Abramczik, Simoviç, Prekazi, Six, Koseçki, Götz, Stumpf, Friedel, Saunders, Hagi, Popescu, Frank de Boer, Ribery, Avustralyalı ama İngiltere efsanesi Harry Kewell ve Baros...
*
Bu iş Brezilyalılar’la olsaydı, UEFA Kupası’nı Fenerbahçe kaldırırdı... Bunu unutuyor Galatasaray.


Hatırlatmasak goygoycular ‘fink’ atacak!
Fenerbahçe’nin Galatasaray’ın transferleri yere göğe sığdırılamıyor... Beşiktaş’ın Alman transferi için ne yazılıyor?
*
“Fink vasat...”
“Fink yavaş...”
“Fink çok kaliteli değil.”
“Fink’in kariyeri zayıf.”
“Fink pasif kalıyor.”
“Fink yetersiz...”
“Fink sıradan topçu.”
*
Halbuki...
*
Geçen sene, Michael Fink’in Galatasaray’ın transfer listesinde olduğu söyleniyordu. Doğru muydu o transfer haberi, balon muydu bilmiyorum ama, şunlar yazılmıştı geçen sene...
*
“Bundesliga’nın en iyi liberosu.”
“Almanya’nın gözdesi.”
“Hızlı, kontrollü.”
“Çok yaratıcı...”
“Tam bir makine...”
“Stuttgart da peşinde.”
“Daum’un listesinde.”
*
Ayıptır, ayıp...
*
Galatasaray isteyince, muhteşem...
Daum isteyince, harika.
Beşiktaş’a gelince, vasat!
*
Beşiktaşlı değilim ama, Galatasaraylı Fenerli medyanın bu halini görünce, siyah-beyaz formayla gezmek geliyor içimden.


Gol kralı adayım...
Bırakın idman seyretmeyi, maça bile gitmeden yazı yazan ve kendini ‘duayen’ zanneden bazı arkadaşlar, “Baros golcü filan değil, kesinlikle yanlış transfer” diye yazıyordu geçen senenin başında...
*
Biz de naçizane, oturmuş ve “Gol kralı kim olur bilmem ama, Baros, hem Güiza’dan, hem de Nobre’den fazla gol atar” iddiasında bulunmuştuk...
*
Argümanımız da şuydu:
Büyük takımlar, kapalı defanslara karşı oynar... Sıra takımları ise, açık defanslara karşı oynar... Baros, kariyeri boyunca hep büyük takımların santrforuydu ve kapalı defanslara karşı nasıl davranması gerektiğini biliyordu... Güiza, hiç büyük takımda oynamamış, hep açık defanslara karşı santrfor olmuş ve bu sayede gol kralı olmuştu. Nobre ise, büyük takımlarda oynamış ama, kapalı defanslara karşı yeterince yetenekli olmadığı için gol kralı olmayı başaramamıştı.
*
Netice?
Baros gol kralı oldu.
*
Hem rakip filelere 20 gol attı, hem de “Baros golcü değil” diyen dandik duayenlerin kalesine!
*
E hadi gelin, yeni sezon için bir iddiada daha bulunalım o halde...
*
Ümit Karan gol kralı olabilir.
*
Argümanımız şu:
Bana göre, Türk futbolunun en büyük santrforlarından biri olan Ümit Karan’ın üç büyük talihsizliği vardı... Birincisi, Galatasaray’da gol kralı olacakken, sakatlandı... İkincisi, Hagi gibi, Fatih Terim gibi ‘egosu büyük’ hocalarla yıldızı barışmadığı için, hem Galatasaray’da hem Milli Takım’da yeterince forma bulamadı... Üçüncüsü, Hakan Şükür gibi muhteşem bir santrforla aynı jenerasyonda ve aynı takımda olduğu için, yedek kulübesinde oturmak zorunda kaldı.
*
Niye gol kralı olabilir?
Çünkü, büyük takımda yetişmiş, kaptan olmuş, büyük takım çalıştırmış, son derece mütevazı, son derece iyiniyetli, son derece şefkatli bir teknik direktör olan Rıza Çalımbay’la çalışacak... Başka? Yedek kalma gibi bir sorunu yok, Galatasaray’da yedek kalmasına rağmen maç başı gol oranı müthiş... Başka? Youla gibi defansı dağıtan, top taşıyan, boşta kalmasını sağlayacak bir partnerle oynayacak... Başka? Yeni takımı onu kucakladı; kaptanlık onuru verildi... Başka? Eski takımında olduğu gibi, onu eleştiren değil, çılgınca destekleyen bir Eskişehirspor taraftarı var arkasında... Başka? Hep mutsuzdu Ümit Karan, şimdi görüyoruz idman fotoğraflarını, takımın neşesi haline gelmiş...
*
Ve, en önemlisi...
Büyük takımda oynarken, kapalı defanslara karşı bile leblebi gibi gol atmayı bilen Ümit Karan, şimdi, sıra takımı gözüyle bakılan ve açık defanslara karşı oynayacak olan Eskişehir’in santrforu... Hele bir de Yıldıray Baştürk hayali gerçek olursa?
*
Baros’un en büyük rakibidir Ümit Karan... Sıkı bir düello seyredeceğimizi tahmin ediyorum.
Kaynak'tan vermek istediğim bir yorum..
Sayin Yilmaz Özdil`in söylediklerine göre kendisi Manchester City takiminin soyunma odasinin kapi araligindan iceride konusulanlari dinlemis ve Elanonun teknik direktöre taktik verdigi kanisina varmistir. Söylediklerini kaale alip ayrintili bir elestiri yapmayacagim. Ama henüz ilk macina bile cikmamis bir futbolcuyu tamamen hayali sahnelerle yerden yere vurmakta nerden cikti. Ilk macinda gol atamazsa o zaman bosaltirsin kendini. Daha cok erken degil mi? Hele bir de Tembel demis ki evlere senlik bir analiz. Yazinin bir kisminda yazik cok yazik der. Gercekten cok YAZIK.

Birde bu haberin altinda BIZIM yorumlarimizi yayinlamamalari var. O da baska bir ayip.
 
Yukarı Alt