Kayıt
16 Nisan 2007
Mesajlar
4.158
Beğeniler
11
Şehir
Yeşilpınar
Server
Efes
Takımı
Fenerbahce
-Resim Silinmiş.
Beşiktaş Tarihçesi

Sarayın baskıları 1900 başlarıydı. Spor, hele futbol Osmanlı Devleti için henüz tam anlamıyla önem kazanmamıştı. Güreş başta olmak üzere okçuluk, binicilik gibi klasik ve geleneksel dalların dışında askeri okullarda kılıç (eskrim) jimnastik ön plandaydı. Ancak spor programlı biçimde ele alınmıyordu. Sporun temel oluşuma sahip olması, kulüp lerin kurulması ve faaliyete geçmesi de siyasal nedenlerle mümkün değildi. Saray, her türlü toplantı ve gösterinin ya sağını uyguluyor ve özetle gençler spor yapmak imkanın dan mahrum kalıyordu. Yasak ve baskılara karşın gençler yine bir araya gelecek, yabancı ve azınlıklara tanınan serbestliğe ulaşmak çabası içi ne gireceklerdi. Yasak ve baskı dinlemeyen ler îstanbul'un çeşitli semtle rinde birleşmeye başlamışlar dı. Spor sevdalısı Beşiktaş'ın ilk öncüleri 1900 başlarında harekete geçecekti. 1902 yılının Kasım ayında semt gençleri Serencebey'de bir araya gelmiş ve kulüp kur maya karar vermişlerdi. 26 genç 1903 yılmın Mart ayında bu amacı gerçekleştirecekti. Beşiktaş doğuyor Serencebey Osman Paşa konağı işte böylesi ne bir ortamda "Kara Kartal"ın doğuşuna tanık ola caktı. Medine Muhafızı ve Şeyhülharem Osman Paşa'nın iki oğlu Hüseyin Bereket ile Mehmet Şamil Efendi de bu temele harç koyan "Beşiktaş"lıy dı. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri, Nazım Nazif Bey, Behçet, Haydar, Şevket Cenani, Mah mut Naci, Cami Baykurt ve Şerafettin Bey'in atılımına, ilerki dönemde diğer isimler de katılacaktı. Kimler yoktu ki, Kartal'ın kanatlarında? İlk şehit pilotumuz Fethi Bey, Trakya bağımsızlığının önderlerinden Fuat Balkan, Refik Bey, Mazhar Kazancı, Ziyaeddin Karamürsel, Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Paşa (Akyüz) ve diğer paşalar yani Şükrü Paşa, Müşir Fuat Paşa, Kılıç Ali ve Ahmet Paşa... Osmanlı Devleti'nin önem 11 bürokratlarından Osman Paşa'nın, öncülere idmanlar için tahsis ettiği konağı, çok sayıda spor dalının bir arada uygulandığı ilk spor merkezi olarak nitelemek mümkündü. Osmanlı tmparatorluğu'nun daha önceki dönemlerinde çeşitli kentlerde görülen "Spor Tekke"leri çalışmaları, Osman Paşa konağında bu kez daha çağdaş ama gayriresmi olarak uygulanıyordu. Öncelik verilen dallar güreş ve barfiks içeren jimnastikti. Ayrıca halter ve boks da ele alınıyordu. Sporla böylesine içiçe olmak giderek semt genç lerini Osman Paşa Kona ğı'ndaki kulübe çekecekti. Kartal sorgulanıyor Halkın ilgisi arttık ça kulübün çalışmaları daha bir ağırlık kazanıyor ve artık bir yönetmelik çerçevesinde üstelik planlı-programh çalışma mecburiyeti ortaya çıkı yordu. Artık bir "nizamname" hazırlanması şart olmuştu. îlk satırlara Medine Muhafızı ve Şeyhülharem Osman Paşa'nfn oğulları başlayacak ve diğer üyeler de devam edecekti. Türkiye'nin en saygın, en büyük kulüplerinden biri Osmanlı döneminde doğuyordu. Reis Mehmet Şamil Osman Bey olmuştu. Hüseyin Bereket Bey Umumi Katip (genel sekreter) görevini omuzlamıştı. Diğer üyeler de spor hocaları olarak gençleri yetiştirecekti. Bu anlayış Fenerbahçe ve Galatasaray ile daha sonra doğan diğer Türk kulüplerinde de vardı. Ama Beşiktaş bu anlayışı dallara bölerek ve her birinin başına döneminin en yete nekli hocalarını getirerek başlatmıştı. Beşiktaş karakolda Osman Paşa konağında gençlerin çalışması "acaba spor adı altında başka emel peşinde mi koşuyorlar?" sorusunu gündeme getirdi ve bir gece baskın yapılarak sporcular karakola cekildi Güreşin başındaki Ahmet Fetgeri, kısa zamanda gençleri bir araya getirmişti. Mehmet Ali Fetgeri ise jimnastik dalından sorumluydu. Nazım Bey de gülle ve hal terle meşgul oluyordu. Ne var ki, Osman Paşa konağının gençlerle dolup boşalması dönemin baskı yönetimi için hayli dikkat çekici olacaktı. Gençler, konakta spor çalışmalan adı altında acaba başka emeller peşinde mi koşuyordu? Yıldız Sarayı'nın gözü Beşiktaş'ın üzerindeydi. Saray her hareketi dikkatle izliyor ve durumu kontrol ediyordu. Ön ce Beşiktaş'ın saraya mensup kişilerine "usulüne uygun" biçimde telkinde bulunulmuş ve onlardan bu sevdadan vazgeçmeleri istenmişti. Beşiktaş'lılar bu uyanları dikkate almamışlar ve çalış malarına daha bir istek ve gayretle devam etmişlerdi. Bir cuma günü, beklenen baskın gerçekleşecek ve sporcular idman sonrası dogruca Hasan Paşa Karakolu'na çekilecekti. Sorgu üstüne sorgu yapılarak soruşturma dosyası tamamlanacaktı. Daha önce söylediğimiz gibi, Beşiktaş'lılar saraylıların kulübüydü. Paşazadeler de burada idman yapıyordu. Dolayısıyla onlar, saray mensubu diğer aile fertleri ve babalan üzerinde etkili olacaklardı. Hasan Paşa Karakolu'nun soruşturmasını rafa kaldırtan kişi saray üzerinde son derece etkisi olan Seryaver Mehmet Paşa idi. Onun karşı çıkması ile Beşiktaşlı gençler, büyük ceza almaktan kurtulmuşlardı. Padisah nasıl ikna edildi? Seryaver Mehmet Paşa Beşiktaşlı gençleri büyük ceza almaktan kurtarmıştı ve Padişah'ı bu çalışmaların saraya karşı olmadığını aksine gençleri siyasetin dışana çektiğini açıklayarak yumuşatmıştı Hasan Paşa Karakolu'nun soruşturmasını rafa kaldırtan kişi saray üzerinde son derece etkisi olan Seryaver Mehmet Paşa idi. Onun karşı çıkması ile Beşiktaşlı gençler, büyük ceza almaktan kurtulmuşlardı. Mehmet Paşa ile diğer etkin kişiler, kulüp adının tesbiti üzerinde durmuşlar ve sonun da "Beşiktaş Tferbiye-i Bedeni ye" adında birleşmişlerdi. Kuşçubaşı devrede Saray Kuşçubaşısı Behçet Bey de devreye girmiş ve gençlerin spor faaliyetleri ile toplu ma faydalı olacaklannı üst kademeye ifade etıpişti. Behçet Bey"in saray çevresi üzerinde etkisi fazlaydı ve padişaha da sporun toplum sağlığı açısından taşıdığı önemi anlatmıştı. Bu çalışmaların saraya karşı olmayacağı, aksine genç lerin siyasetin dışında kalarak, enerjilerini olumlu yönde geliştirecekleri düşüncesi ikna edici olmuştu. Sarayın yumuşak ve olumlu bakışından cesaret alan önemli mevkiilerdeki diğer ki şiler de spor faaliyetlerinin içinde olmaya başlamıştı. Muallim Refik Bey dönemin en büyük eskrimcilerin den biriydi. Kenan Bey ise Abdülhamit'in özel muhafızlığı görevini üstlenmişti. Bu isimlere Şeref Bey'den sonra ilginç bir isim daha katı lacaktı: Hasan Paşa Karakolu Komiseri. 1903 yılında Ytalya'dan gelen eskrimciler sarayda padişahın huzurunda bir gösteri yapmışlardı. Yıldız Sarayı'ndaki bu gösteride iki Beşiktaş'lı padişah tarafından tebrik edilecekti. Bu iki Beşiktaş'lı eskrimci Fuat Bey (Balkan) ile Refik Bey'di. (1903) Beşiktaş'li eskrimcilerin Ytalyan sporcular karşısında galip gelmeleri hem sarayı hem de kulüp mensup larını memnun etmişti. Saray, Beşiktaş'lıların Terbiye-i Bedeniye Kulübü'ne artık başka gözle bakıyordu. İsim tescil işlemi Meşrutiyet'in ilanı, Beşiktaş için de yeni ufuklar demekti. 3 Agustos'ta Cemiyetler ka nunu yeni bir görünüm kazanınca, Beşiktaş'lılarda tescil işlemine girişmişti. Kulübün resmi tescil işlem leri hazırlanırken, yeni isim de tesbit edilmişti: "Beşiktaş Jimnastik Kulübü" Fuat Balkan ve Hüseyin Hüsnü Beyler Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün nizamnamesini, Mazhar Kazancı Bey dilekçesini imzaladılar. Kartal yuvasında Dilekçe Beyoğlu Mutasarrıflığı'nın Cemiyetler Defteri'nin 468'inci sayfasına 26 Ocak 1910 tarih ve 1760 numara ile kaydedilmiş ve 185 sayılı tescil belgesi ile tasdik edilmişti. Kuruluşu böylece resmiyet kazanmış olan Beşiktaş Kulübü Akaretler Şair Nedim Caddesi'ndeki Sulh Mahkemesi binasında bir süre faaliyet gösteriyor, daha sonra Akaretler'deki 84 numaralı binaya taşınıyordu. Bu binanın arkasındaki alan 600 altın harcanarak spor yapmaya elverişli hale getirilmişti. Cemiyetler kanununa göre resmiyet kazanan kulübün seçilen ilk yönetim ku rulu Şükrü Paşa'nın başkanlığında şu kişilerden oluşmuştu : Ziyaeddin Karamürsel, Şevket Cenani, Ahmet Paşa, Mazhar Kazancı, Fuat Balkan, Ahmet Fetgeri, Hüseyin Hüsnü. Kuruluş amacı Kulübün kuruluş amacı ilk nizamnamenin birinci maddesinde şöyle ifade edil mişti: "Bir çöküş ve düşüş dönemine giren soylu neslimizin yok olma ması için, lüzumu açık ve besbelli olan beden egitimi nin medeni ülkelerce kabul edilen akla ve fenne uygun usullerin uygulanmasıyla Avrüpa'da atalar sözü hali ne getirilen Tıirk kuvvetini yeniden dirilt mektir." Futbol aşkı alevleniyor Beşiktaş Kulübü'ne futbolun girmesi ise 1910'lu yıllarda mümkün olabilmişti. 8 kişilik yönetim kuruluna ek olarak kulübün sportif çalışmalarını yönlendiren uzmanlar kurulu olarak tanımlayabilecegimiz bir de öğretmenler kurulu teşkil edilmişti. Çalışmalar futbolun dışında yogun bir şekilde devam ederken, gençlerin giderek bu spor dalının cazibesine kapıldığı görülecekti. Cazibe bir "alev"le yayılmıştı. Taşkışla'daki yangının alevlerini Valideçeşme'den gören gençler, o yöne giderken futbol oynayan Ingilizleri görmüşlerdi. Taşkışla'yı saran ateş söndürülmüş ve alevler durulmuştu. Ama futbol alevi Beşiktaş' ı sarmış ve kulübe topun ateşi düşmüştü. Söndürmek mümkün değil di bu ateşi ve yayıldıkça yayılı yordu. Topun çekiciliğine kendini kaptıran gençlerden Katip Tevfik daha da ileri gitmiş ve Yngilizler'in uzun vuruşu ile kulüp alanına düşen topu kapıp kaçmıştı. İlk toplarını çaldılar Artık onların da bir topu vardı ve sıra oynamaya gel mişti. Top Valideçeşme'deki Refik Osman Bey'in bahçesine saklanıp emniyet altına alın mıştı. Beşiktaş'lı gençlerin ilk futbol topu buydu ve tabi ki, güvenle korunmalıydı. Bu arada semtin diğer genç leri aralannda kurdukları kar ma takımlarla Kağıthane , Kadıköy sahalarında maçlar ya pıyorlardı. Beşiktaş'taki bazı gençler de aralarında "Harika", "Barika", ve "Kuvvet" adlarynda ta kımlar oluşturmuşlardı. Kaynak giderek büyüyordu. Bu arada semtte daha önce kurulmuş bulunan Valideçeşmesi ve Basiret takımlan da sempati toplamaya başlayacaktı. Aralarında bulunan ve Şeref Bey olarak anılan Ahmet Şerafettin, Valideçeşme takımının kurucusuydu. Bu takımda yine çevrenin önde gelen isimleri olan Asım, Şair Kazım, Selahattin, Dr. Mehmet, Askeri Hakim Hakkı, Alaattin ve Şeref Beyler oynuyordu. Beşiktaş çığ gibi. ŞerefBey'in başkanlığında 1911'de Basiret yöneticileri Futbol Şubesi'ni kurdular. Büyük Beşiktaşlı Şeref'in de gelişiyle Karakartal ilk futbol kadrosunun temelini attı Şeref Bey'in içinde filizlenen büyük ideal giderek paylaşılmaya başlanmıştı. Beşiktaş semtinde dogan bu futbol potansiyelini Beşiktaş Kulübü bünyesinde birleştirmek, Beşiktaş'ı, Galatasaray, Fenerbahçe, Altınordu idman yurdu takımları ile mücadeleye sokmak isteği artmıştı. Çünkü futbol Galatasaray ile 1905 Fe nerbahçe'de 1907'de gerekli temele kavuşmuştu... Böylece Şeref Bey Başkanı bulundugu Valideçeşme' nin yanısıra Basiret'in yöneticileri ni de ikna ederek, futbol şubesini kurup canlandırmak amacıyla Beşiktaş Kulübü'ne katıldıklarynda yıl 1911'di. Beşiktaş genel spor kavramları ile oluşan kulüp anlayışına gerekli bir branşı dahil etmişti. Büyük Beşiktaş'lı Şeref'in gelişi ve bu iki kulübün katılışı ile Kartal, ilk futbol kadrosunu kuruyordu: "Resul - Rıdvan Behzat -Dr. Sabri -Şair Kazım, Balta limanlı Sadi - Dr.Mehmet, Asım , Şeref ,Dr.Ali, Fahri" Bu takımın ilk malzemeleri bağış yoluyla, kulübe sempati duyan îpekçi thsan tarafından sağlanmıştı. Futbol kadrosu kısa zaman da hızla genişlemiş ardı ardına ikinci ve üçüncü takımlar ku rulmuştu. Çalışmalar, Akaretler'deki binanın arkasında aralıksız sürdürülüyordu. Futbol, uygulanışı, katılım oranı ve seyir çokluğu ile birdenbire öteki dalların önüne geçecekti. Şeref'in yön vermesiyle bu başarı kazanılmıştı. Şeref'in kaptanlığı altında kurulan kadroda ise şu futbolcular vardı: "Şeref, Refik Osman Top, Nazmi Öktem, Adil Bey, Hüs nü, Andon, Haluk Orhan, Ma nuk Bey'ler, Nuri Akkuş" Ancak bu ilerleme diğer dallary huzursuz edecek ve Şeref Bey üç yıllık emeginin sonun da kulüpten ayrılacaktı. Onunla birlikte kendisini seven bazı futbolcular Şişli'de ki Sebat Kulübü'ne gitmişlerdi. Eski Beşiktaş'lılardan kurulu kulüp, Beşiktaş'a karşı oynadığı maçı 3-2 kazanmış ama bu sonuç küskünlügün ortadan kalkmasına neden olmuştu. Şeref Bey, zaten kalben bağlı olduğu yuvasına dönmüştü. Duraklama devri Brinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla Beşiktaş faaliyetlerine bir süre ara veriyordu. Spor araçlannı bırakıp, silahlannı almıştı ellerine Beşiktaş'lı sporcular... Önce Şeref Bey yedeksubay olarak Romanya'ya vatan görevine gitmişti. Diğerleri formalarını çıkarıp üniformalannı giyecek ve çeşitli vatan topraklarmda savaşacaktı. Dönenlerin bir bölümü gazi olmuştu. tlk takım tam 8 oyuncusunu bu ülke için şehit vermişti. Onlar sadece Beşiktaş'ın değil ülkenin yüreğinde yaşamaya devam edeceklerdi . Savaş döneminde futbol çalışmalary yok denecek kadar az olmuş ve kulüp bir ara Köyiçi'nde Rus Kilisesi karşı sındaki geniş salonlu binaya taşınmıştı. Tahlihsizlikler ardı ardına geliyordu. 1918'de Mondros Mütakeresi döneminde ise kulübün, işbirlikçi talancılar tarafından yağma edilmesi ile o güne kadar kazanılan şilt, kupa ve madalyalar da bu soygun da yok olmuştu. Ama gidenlerin yerine, ye nilerini alabilecek kadar güçlü ve inançlıydı Beşiktaşlılar... Mütakere ile birlikte geri dönen Şeref Bey, hemen hemen her yönüyle zayıflayan Beşiktaş'ı yeniden ele alıyor ve dağılan futbolculann bir kısmını da toplayıp, yeni oyuncular bularak yeni takımı oluşturuyordu. Forma rengine kara gün lerin asla unutulmaması açı sından "Siyah" geliyor ve ay dınlık günlerin sembolü "Beyaz"la birleşiyordu. Ve Beşiktaş ligde 1919 yılında lige katılan Karakartal 1921-22 sezonunda şampiyonlukla tanıştı. Siyah-Beyazlılar, oynadıklan 14 maçta Hiç yenilgi almadan 10 galibiyet, 4 beraberlikle zirveye çıkmıştı 1919 yılına kadar lig maçlanna katılmamıştı. Bu tarihte Cuma Ligi, Pazar Ligi vardı. Bunların yanısıra Şeref Bey de "İstanbul Türk Idman Birligi"ni ve buna bağlı olarak Istanbul Türk idman Birligi Ligi'ni kurmuştu. Beşiktaş ilk şampiyonluğunu bu ligde alacaktı (1919). Bunu, ertesi yılın şampiyonlu?u takip ediyordu (1920). 1920'nin Pazar Ligi'nde azınlık takımları vardı ve iki Türk takımı yani İttihatspor ile Beşiktaş bu Pazar Ligi olarak adlandırılan düzenlemeye katılmıştı. Pera (daha sonraki Beyogluspor) ligin en güçlü takımıydı. Mütareke döneminin Pazar Ligi'nde azınlıkların ve yabancıların oluşturduğu Strugles, Makabi, Pera, Dork, Aris, Enosis, Stella, Mayak bu ligde oynamıştı. Takımlarda çok sayıda yabancı uyruklu futbolcu bulunuyor ve Beşiktaş'ın Türk futbolcuları ile bu ligde mücadelesi bu yönden başka bir anlam taşıyordu. Fırtına takım Döneminde diğer Türk takımlarmı zaman zaman yenen Pera ve diğerlerine ilk dersi veren İttihatspor olmuş ve şampiyonluğu kazanmıştı. Beşiktaş ise İttihatspor'a yenilip, Pera ile berabere kalarak ilk sınavını başarı ile vermişti.İttihatspor ile Beşiktaş ligin ilk sırasını almıştı. 1921-1922 sezonunda Beiktaş şampiyonlukla tanışmıştı. Siyah-Beyazlılar oynadık ları 14 maçta hiç yenilmemiş ve 10 galibiyet, 4 beraberlikle zirveye çıkmıştı. Zirvedeki Kartal'ın kadro su şu isimlerden meydana gel mişti: Haki - B.Tevfik, Şahap, Re fik Osman, Canip, Cevat, Ke mal - Şükrü, Arif, Mustafa Kemal, Edip - Faik, Fercani, Rüştü. Beşiktaş, Cumhuriyet öncesi katıldığı organizasyonlarda şu sonuçları almıştır: 1919-1920 İstanbul Türk İdman Birliği şampiyonluğu 1920-1921 İstanbul Türk İdman Birliği şampiyonluğu 1920-1921 Pazar Ligi ikinciliği 1921-1922 Pazar Ligi şampiyonluğu Kartal geliyor Kartal 1924 Paris Olimpiyatları nedeniyle düzenlenen İstanbul Birinciliği'nde Beşiktaş grubundaki takımları yenerek, ilk sıraya çıkmayı başarıyor. Diğer grubun galibi ise Galatasaray oluyor 1924 Paris Olimpiyatları nedeniyle Türkiye Birinciliği'nin düzenlenmesi gündeme gelmişti. Kısa zamanda alınan bu kararla Ystanbul Birinciliği düzenleniyor ve Beşiktaş grubun daki takımları yenerek birinciliği elde ediyordu. Diğer grubun galibi ise Fenerbahçe'yi 3-2 yenen Galatasaray olmuştu. 22 Ağustos Cuma günü oynanan finalde Beşiktaş Galatasaray'ı 2-0 yeniyor ve 1923-24 Ystanbul şampi yonluğunu kazanıyordu. Bu Beşiktaş'ın ilk resmi lig şampiyonluğudur. Bir başka deyişle Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk resmi îstanbul şampiyonluğunu Beşiktaş şu kadro ile kazanmıştır: Sadri - Ttevfik, Refik Osman, Bahattin, Cavit, Şahap, Nafi, Abdi, Edip, Fercani, Hasan, Saadet. Beşiktaş ezeli rakiplerinden Galatasaray ile ilk defa 22 Ağustos 1924 Cuma günü karşı karşıya gelmiş ve maçı 2-0 kazanmıştı. Ylk Fenerbahçe maçı da aynı yıl gerçekleşmişti... 28 kasım 1924 Cuma günü oynanan maçta galip gelen ta raf Fenerbahçe olmuştu: 4-0. Bu sezon ligi üçüncü olarak kapatan Beşiktaş, diğer sezonlarda şu dereceleri almıştı. 1924-25 sezonunda: Lig üçüncüsü 1925-26 sezonu: Eleme usulu oynandı ve Beşiktaş elendi. 1926-27 sezonunda: Lig üçüncüsü 1928-29 sezonunda: Lig üçüncüsü 1929-30 sezonunda: Lig üçüncüsü olmuştu. Ligden çekildiler Beşiktaş 1930-31 se zonunda lig üçüncüsü olmuş, 1931-32 sezonunda ise ligden çekil mişti. 1932-33 sezo nunda ligi ikinci olarak kapatan Beşiktaş, erte si sezonda şampiyonluğa yeniden ulaşacaktı. Siyah Beyazlılar, Şeref Bey'in vefatı ve iç çekişmelerle, bunalımlı yıllar yaşamıştı. Recep Peker'in bir leştirici yaklaşımı ve olanaklann arttnlması konusunda gösterdiği destekle Beşiktaş artık başanya koşabilecekti Sekiz yılda yedi kupa 1939'dan 1946 yılına kadar 5 yıl üstüste şampiyon olan ve bir yıl ara ile tekrar 2 şampiyonluk yaşayan Siyah-Beyazhlar 8 yılda 7 lig kupasını kazanmak başansını göstermişti. Beşiktaş'ın bu eşsiz zafer yıllannı günümüze taşıyan kadroda nice yıldız vardı ama, neredeyse efsane olan 1939 1943 takımı hem hafızalardan hem de futbol tarihinden asla silinmeyecekti. Altın ayaklar Hayati, Hakkı, Fuat, Eşref, Şeref, Hasan (Federasyon eski Başkanlanndan Polat), Hüsnü, Feyzi, Nuri, Mehmet, Ali, Taci, Şevket, Hristo, Faruk, Sabri, Cihat, Yavuz, Hüseyin, Şükrü, Yani, Memduh, Rıfat, Çaçi, Kemal, İbrahim, Çengel Hüseyin, Vecdi, Ethem altın devrenin ilk akla gelen altın ayakları olmuştu. Bu dönem içinde 23.3.1941 tarihinde ezeli rakibi Fenerbahçe ile oynadığı maçı 7-0 kazanarak bir anlamda 1930 tarihli maça da cevap veriyor du. "Baba" Hakkı ise beşinci defa üstüste kazanılan şampiyonluğun gol krallığını kazan mıştı. (1942-1943 sezonu: 21 gol) Baba Hakkı'lı günler San-Kırmızılı formaya olan aşkı ile bilinen Ahmet Kara Bey ligde Beşiktaş'ın güçlenmesi için Hakkı'yı önerdi... 0 dönemin yıldız futbolcusunu renklerine katan Kartal rakiplerine meydan okudu Kuleli Askeri lisesi ile Fenerbahçe genç ta kımı oynuyorlardı. Askerlerin 3 golünü de, kendine bile sert, havadan nem kapan yağız bir genç atmıştı. Müthiş ve arkadaşlary bir hata yaptımı, elini beline koyup ortalıgı keskin bakışlan ile süzen bu delikanlıya Fenerbahçe'li Hafız Yaşar oltayı atıvermişti. Ertesi gün Hafız Yaşar, Hakkı Yeten'i, Zeki Bey'in mağazasına çağırdı. Sirkeci Yeni Postane karşısındaki spor mağazasında tam konuşma yapılacağı sırada davetsiz bir misafir çıkageldi. Bu kişi Beşiktaş'ın her şeyi Şeref Bey'di. 0 gün önun yanında konu hiç konuşulmadı. Fenerbahçe'liler, Hakkı Yeten'in başka kulübe gitmesini istemiyorlardı. Sonunda Hakkı, bir Galatasaray'lının maddi ve manevi çabalarıyla transferini yaptı. Galatasaray'a mı? Hayır, Sarı-Kırmızılı formaya aşık Ahmet Kara Bey'in isteği ile Beşiktaş'a... Ahmet Kara Bey'in "kadrosu zayıf Beşiktaş şu Hak kı'yı da alsın ve güçlensin. 0 zaman ligde kuvvetli takım lar çoğalır, biz de iyi futbol görürüz" diyerek işi böyle hallettiği söylenir. Geçmiş dönemlerdeki fut bol erdemine ve anlayışına dikkate değer bir örnektir bu davramş. Spajiç'li Beşiktaş 1964'de takımın başına geçen Yugoslav hoca 2 yıl lige damgasını vuran bir ekip yarattı... Spajiç döneminde üst üste kazanılan iki şampiyonluktan sonra Karakartal 15 yıl bu başanya hasret kaldı 1959 yılında yapılan ve deneme özelliğinde olan ilk Türkiye Ligi finaline kalamadı Beşiktaş.. Ancak 1959 / 1960'da 20 takım arasında başlayan Türkiye Birinci Profesyonel Liginde şampiyon olacaktı. Ykinci kez şampiyonluğa 15 rakiple mücadele ederek 1965 / 1966 sezo nunda ulaşacaktı. Necmi, Sabri, Yavuz, Fehmi, Sami, Suat, Süreyya, Kaya, K.Yusuf, Cevdet, K.Ahmet, Sanlı, Güven, Yusuf, Coşkun, Ahmet Şahin, Fethi ve Faruk'tan oluşan kadrosu ile yine sezona favori girmişti Beşiktaş... Beykoz'un şampiyon adayını 3-0 yenmesi camia içinde bir şokun yaşanmasına neden ola caktı. Ancak Spajiç farklı düşünceler içindeydi: "Şampiyon luk şansımız sürüyor." Spajiç'in dediği gerçekleşi yor, 2-0 Fenerbahçe galibiyetinin ardından, üstüste 17 maçı gol yemeden tamamlayarak hedefine ulaşıyordu. Ertesi yılda alınan şampiyonluktan sonra kulübün şampiyonluk özlemi 1981 / 1982 sezonunda bitecekti. 15 yıllık hasret bitiyor 1982 yılında Eskişehr Atatürk Stadı'nı dolduran taraftarlar büyük bir zaferi paylaşacaktı. Kartal sahaya çıktı ve maçı 3-0 hükmen alarak on dört vıl aradan sonra sampivonluaunu ilan etti Sezonun son haftasına Beşiktaş 42 puanla lider girmişti. Şampi yonluk maçı Eskişehir'de oynanacaktı. Ancak maç Eskişehirspor açısından da önem taşıyordu. Yenilgi Kırmızı-Siylılar'ın ligden düşmesine yol açacaktı.13 Haziran 1982 günü Eskişehir Atatürk Stadı hınca hynç dolmuştu. 15 bin Eskişehirli taraftann yanında 3 bin Beşiktaş'ly da tarihi bir günü yaşamanın heyecanı içindeydiler. Adem- Samet , Ulvi, Meh met Ekşi, Kadir, Ziya, B.Ha luk, Rıza, Necdet, Ali Kemal ve K.Haluk'lu kadro ile saha ya çıkan Beşiktaş'lılar 32. dakikada Ziya'nm golü ile 1-0 öne geçmişti. 51. dakikada Eskişehir'li Zafer durumu 1-1 yapıyordu. Ziya 76. dakikada cevap verdi:. 2-1... Sahanın karışmasıyla hakem Talat Tokat oyunu durduracak ve sonra da maçı tatil edecekti. Ardından federasyon kararıyla Kara Kartallar 3-0 galip ilan ediliyor ve 15 yıl sonra gelen şampiyonluk büyük bir coşku içinde kutlanıyordu. Seba ile altın yıllar Siyah-Beyazlı formayı yıllarca terleten ve 1947 yılında İnönü Stadı'nda ilk golü atan adam olarak tarihe geçen Süleyman Seba, 1984 yılında başkanlığa geldi ve 15 yıldır görev başında . Beşiktaş'ta uzun yıl lar futbol oynayan Süleymen Seba 1984 yılında başkanlığa geldi. 1947 yılında înönü Stadfnda ilk golü atan adam olarak tarihe geçen Seba, Kartal'ın yeni başkanıydı ve bu tarihi başarıların yaşandığı bir dönemin başlaması anlamına geliyordu. Her alanda atak 15 yıldır Beşiktaş'ı yöneten Seba ile Siyah-Beyazlılar, şampiyonluklara abone oldu, kupalara doymadı, başarıdan başaryya koştu. 1990'ly yıllara damgasını vuran Beşiktaş ligde her sezon zirveye oynamasında, kupalar kazanmasında Seba'nyn otoritesi en önemli faktörlerden birisi oldu. ilk başkanlık yılında Galatasaray'm önünde ipi göğüsleyen Beşiktaş, daha sonra 3 yıl üst üste tarihinde ilk kez şampiyonluga ulaşırken, Seba toplam 9 şampiyonluğun 5'inde başkan olarak görev aldı ve tarihe geçti. Her dönem eleştiri oklanna hedef olan Seba, Beşiktaş'a süper tesisler kazandırırken unutulmazlar arasında çoktan yerini aldı. Süleyman Seba, Fulya Tesisleri, Beşiktaş Plaza, Ümraniye Tesisleri, Çilekli Tesisleri, Pendik Tesisleri'ni ka zandırdı, Akaretler'deki kulüp binasını yeniledi. Avantaj getiren gol Ligde nefes kesen bir şampi yonluk maçı oynanacaktı. Zafer, Ali, Ulvi, Samet, Kadir, Rıza, Gökhan, Fikret, Metin, Kovaçeviç ve Feyyaz'lı takım 5 Mayıs 1986 günü sahaya çıkıyordu. Hakemin düdüğü ile maç başlıyor, 33 dakikada Yusufun golü ile Galatasaray 1-0 öne geçiyordu. Maçın son 15 dakikasına girilmiş, skorda bir degişiklik olmamıştı. Oyuna yeni giren Sinan, sol taraf tan tank gibi gidecek, akıllı bir orta ile Ziya defanstan sıyrylarak bir kafa atışı ile beraberilği sağlayacaktı. Başkan eziliyordu Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba, adeta kendilerinden geçerek sevinçten havaya fırlatılan taraftarlar arasında ezilme tehlikesi geçiriyordu. Ancak hiçbir şey umurunda degildi başkanın... Çünkü bu gol, averajı yüksek olan Beşiktaş için, mutlu sona dogru avantaj getiren tarihi bir goldü. 17 Mayıs 1986 Beşiktaş için yaslı bir gündü. Başkanlannın annesi vefat etmiş, son nefesinde takımdan şampiyonluk istedigini söylemişti. Gordon Milne devri 1987 yılında Beşiktaş'ın başına getirilen İngiliz çalıştırıcı 6.5 yıl içerisinde Kartal'a tam 12 kupa kazandırdı. Milne 1989-92 yılları arasında Siyah-Bevazlılar'ı üc sezon üst üste şampivon yaptı . Başkammıza ana acısını unutturacağız" diyerek sahaya çıkan takım Fikret ve Rıza'nm attığı gollerle Eskişehir deplasmanından galip dönüyordu. 1 Haziran 1986 günü lider Beşiktaş, Trabzonspor ile zorlu bir maça çıkacak, Gökhan'ın golü ile şampiyonluğunu ilan edecekti. 1986-87 sezonunu Milos Milutinoviç ile son haftalarda ki puan kayıplan yüzünden!!!!!!!!!!!!!! ikinci sırada tamamlayan Beşiktaş'ta 1987 yılında tarihi bir dönem başladı. Don Howe önerdi Beşiktaş yönetimi ilk önce Yngilizler'in ünlü hocası Don Howe ile anlaşmıştı. Ancak bu transfer olmadı. Don Howe yerine Gordon Milne'i Beşiktaş'a önermişti. Ve Milne, bu gelişmeler sonrasında doğruca Ystanbul'un yolunu tuttu. Bu yol Kartal'ı başarıdan başarıya koşturacaktı ve 6.5 yıl sürecek uzun bir beraberliğin başlangıcı olacaktı. İlk iki sezon Gordon Milne Kartalda önemli icraaatlaı yaptı, ancak şampiyonluk bir türlü gelmedi. 1987-88 sezonunda Galatasaray'ın yine gerisinde kalan Beşiktaş, 1988-89 sezonunda ise bu kez Fenerbahçe'nin arkasında ligi ikinci sırada tamamladı. iki yılda iki şampiyonluk kaçmıştı ancak, Milne'e yönetimin güveni tamdı. Ve İngiliz bu güvenı boşa çıkartmayacak, Beşiktaş 1989 1992 yılları arasında üst üste tarihinde tarihinde ilk kez 3 şampiyonluğu arka arkaya yaşayacaktı. Beşiktaş'a 3'ü şampiyonluk olmak üzere 12 kupa kazandıran Gordon Milne 1993-94 sezonunun ilk yarısı bitiminde 6.5 sezon çalıştırdığı Beşiktaş'tan ay rılıp Japonya'ya gitti. MAF efsanesi Beşiktaş ile özdeşen Metin Ali-Feyyaz, Gordon Milne döneminde fırtına gibi esiyorlardı. 1989-90, 90-91, 91-92 yıllarında Karakatal'a 3 şampiyonluk yaşattı Beşiktaş tarihinde MAF yani Metin-Ali-Feyyaz üçlüsü çok ayrı bir yer taşıyor. Kocaelispor'dan gelen Metin Tekin daha sonra Yücespor'dan alınan Feyyaz Uçar ve ilk dönemlerde savunmanın sagında oynayan Ali Gültiken, Milne döneminde forvette oynamaya başladı. Liglerin en farklı skoru Milne ile ilk önceleri anlaşamayan Metin Tekin, Sakaryaspor kupa maçında geçirdiği sakatlık yüzünden uzun süre futboldan uzak kaldı. 14 Ekim 1989 sonbahan Ali Sami Yen Stadı'nda tarihi günlerden birisi yaşanıyordu. Beşiktaş, Adana Demirspor karşısında favori olduğu bir maça çıkıyordu. Ama kimsenin beklemediği bir şeyler oldu. Kartal, Demirspor'u 10-0 yenip lig tarihinin en farklı skoruna imza attı. Hala kırılamayan bu rekor farkın altında ise MAF'ın adı vardı. Ali 4, Feyyaz ile Metin ise 3'er gol atmıştı bu maçta. Skor tabelasında 10 rakamı yoktu, 1 ve 0 sıkıştınlmıştı. Ve böylece MAF üçlüsü 1989-90 sezonundan itibaren liglerde fırtına gibi esmeye başladı. Bu üçlü Beşiktaş'a 1989-90, 1990-91, 1991-92 se-zonlarında üst üste 3 şampiyonluk kazandırdı. Ancak bu üçlü kırgın ayrıldı Beşiktaş'tan. Feyyaz bir çek olayı yüzünden Fenerbahçe'ye transfer oldu, istenmeyen Ali son sezon Kayseri'de forma giydi. Metin Tekin ise Vanspor'da bir yıl oynayıp lige veda etti. Son şampiyonluk Daum'la Beşiktaş 3 yıl kazan dığı şampiyonluklar dan sonra 2 yıl zirveden uzak kaldı. Milne de gidince yeni bir ünlü hoca arayı şına başlayan Beşiktaş yöneti mi, 1994 yılı başında Alman ya'nın etkili isimlerinden Daum'u takımın başına getirdi. Hırçın Alman Daum ile Beşiktaş sezonu Türkiye Kupası'ny alarak tamamladı. Başarı sinyalleriydi bu kupa. 1994-95 sezonunda G.Saray'a 2 lig maçınıda kay betmesine rağmen Beşiktaş, bitime 2 hafta kala şampiyon luğunu ilan etti. Beşiktaş'a 9'uncu şampiyonluğu ka zandıran Daum, 1995- 96 sezonundaki hezimetler sonrasında ligin sonunu getiremeden bavulunu toplayıp Almanya'nın yolunu tuttu. Açıklamalarıyla gün demden hiç düşmeyen, hırçınlığı ile dikkat çeken Daum'u. Galli Toshack bu alanda geride bırakmadı.Toshack ile Türkiye ve Cumhurba?kanly?y kupasyny kazanan Be?ikta?. Galli, Real Madrid'e gidince takımın başına Kalli geçti. Kara Kartallar Ünvanı Nereden Geldi? 1932-33 sezonunda İstanbul Amatör Ligi'nin bitmesine bir hafta kalmıştı. Son maç Beşiktai ile Fenerbahçe arasındaydı. Bu maç şampiyonu belirleyecekti. Fenerbahçe Beşiktaş'tan iki puan öndeydi. Dolayısı ile bir beraberlik Fenerbahçe'yi sampiyon yapmaya yetecekti. Beşiktaş ise mutlaka kazanmalıydı. Futbolu Beşiktaş'a getiren Şeref Bey (soldaki resimde görülen) son zamanlarda yakalanmış olduğu hastalığın neticesinde her geçen gün eriyip gidiyordu. Ancak Şeref Bey'in ömrü o önemli maçı görmeye vefa etmedi. Bedeni hastalıga daha fazla dayanamayan Şeref Bey genç yaşta hayata veda etti. Maçtan bir gün önce de toprağa verildi. Tarih 16 Haziran 1933'dü. Final maçı oynananacak ve de sonunda ya Beşiktaş ya da Fenerbahçe şampiyon olacaktı. Sahaya çıkmadan önce Beşiktaş soyunma odasında herkesin Şeref Bey'in ölümü nedeni ile büyük bir üzüntü içinde olduğu görülüyordu. O sırada Hakkı (Yeten) sessizliği bozarak arkadaşlarına kendilerine gelmelerini söyledi. Eger Şeref Bey hayatta olsaydı onun kendilerinden tek isteyeceğinin bu maçı kazanmaları olacağını hatırlattı. Bunun üzerine Beşiktaş'lı futbolcular Şeref Bey'e layık olacak bir oyun ortaya koymak üzere and içerek sahaya cıktılar. Beşiktaş tarihinde ilk kez sahaya bu maçta simsiyah formalarla çıkmıştı. O matemin simgesiydi. Şeref Bey'in kaybedilişinin acısını yansıtıyordu. Maç basladı. Fenerbahçe defansta kalıyor, bir puan için oynuyordu. Beşiktaş ise atak üstüne atak geliştiriyor ve gol atmak için yükleniyordu. Oyunun 24'üncü dakikasıydı. Nazım'ın Fenerbahçe filelerine gönderdiği top tüm Besiktas'lıları ayağa kaldırmıstı. Ancak hakem golü geçersiz saydı. Oyunun büyük bölümü Fenerbahçe yarı alanında ve kalesi önünde oynandı. Ancak gol olmadı ve maç basladığı gibi 0-0 bitti. Bu sonuçla Fenerbahçe şampiyonluğa uzanmıştı. Maçtan sonra konuşanlar ligi ikinci sırada bıtırmesine rağmen Beşiktaş'ı öve öve bitiremiyorlardi. - Ne takımdı öyle! - 90 dakika içinde tam 66 kez akın yaptılar! - Kartallar gibi saldırdılar. - Evet. Aynen kara kartallar gibi... İşte o siyah formalardan ve müthiş futboldan sonra Beşiktaş şampiyonluğa ulaşamamıştı ama büyük bir ünvan kazanmıştı: KARA KARTALLAR. 48 Maçlık yenilmezlik rekoru 31 Mart 1991 tarihinde Ankara'da Gençlerbirliği'ne 2-0 yenilen Beşiktaş'ı 1992-93 sezonuna kadar kimse yenememişti. 1991-92 sezonunu namağlup şampiyon tamamlayan ilk takım olan Kartal'ın bileğini büken yoktu. Beşiktaş'ın yenilmezlik rekoru 48 maça kadar çıkmıştı. Beşiktaş, İtalya takımı Milan ile yenilmezlik yarışına girmişti. Ve 14'üncü hafta İnönü Stadı'nda Kartal, Galatasaray'ın karşısına çıkmıştı. Beşiktaş 24'üncü dakikada Feyyaz ile öne geçmişti.

Ama Galatasaray, 38 ve 81'inci dakikalarda Hakan Şükür, 63'üncü dakıkada da Tugay'ın attığı gollere seyirci kaldı. Kartal. Böylece 48 maç süren tarihi yenilmezlik rekoruna nokta koymuştu. Beşiktaş'ın lig tarihindeki bu rekoruna da kimse yaklaşamadı bir daha. Beşiktaş'ın Türk Gençliğine Hediyesi: 19 Mayis Gençlik ve Spor Bayramı 1935 yılıydı. Beşiktaş Jimnastik Kulübü bir karar almıştı. "Atatürk Günü" düzenlenmesini istiyorlardi. Ulu önder sporu ve sporcuyu seviyordu. Öyle ise onun adına spor müsabakaları yapmak çok doğru olurdu. Bu fikir hemen Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerine de açıldı ve iki kulüpten de olumlu yanıt alındı. Tarih 24 Mayıs 1935'ti. Fenerbahçe stadında yapılan ilk Atatürk Günü müsabakalarını binlerce kisi izlemişti. Aradan kısa bir zaman geçmişti. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, Atatürk Günü'nün her yıl düzenlenmesini istiyordu. Ankara'da toplanacak olan Spor Kongresi'nde bu konu konuşulabilirdi. Kongre'de kürsüye Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nden Ahmet Fetgeri çıktı. İstanbul'da düzenlenen Atatürk Günü spor müsabakalarını anlattı. Sözlerine şöyle devam etti: "Atatürk Günü'nün tüm Türk gençliğine maledilmesi için 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı adı altında her yıl yapılmasını teklif ediyoruz." Bu konuşma alkişlarla karşılandı. Konu Atatürk'e açıldı. Ulu önderin de onayıyla 19 Mayis Gençlik ve Spor Bayramı kutlanmaya baslandı. Arabacılar Takımı Degil, Arabalılar Takımı Ahmet Fetgeri Bey'in ağzından: "Her bir devrin ileri gelenlerinin çocukları olan paşazadeler, idman mahalli olan Osman Paşa Konaği'na gidip gelirken Dolmabahçe Saray arabalarından istifade etmeye başlamışlardı. Her hareketin göze battığı ve dedikodu mevzusu olduğu o günlerde yapılan bu seyahatler, halkın arkadaşlarımıza "Saray arabalarıyla gezen gençler", "Saray arabalılar" ve "ARABALILAR" şeklinde isimler takmalarına sebep olmuştur. O zamanlar samimi ve sıcak bir ifadenin mahsulü olan bu tabirler, her halde zaman geçtikçe rakip taraftarlarca istismar edilerek "ARABACILAR" olarak değişmiş olacak..." ŞEREF KÜNYESI ADI: Beşiktaş Jimnastik Kulübü KURULUŞU: 1903 Yılı Mart ayı KURUCULARI: Hüseyin Bereket, Memet Şamil, Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşe- ni), Nazim Nazif (Ander), Tayyareci Fethi Bey, Behçet Bey, Haydar Bey, Şevket Cenani, Mah- mud Naci Bey, Cami Baykurt, Kenan Bey, Fuat Balkan, Şerafettin Bey KURULDUGU YER: Şeyhülharem Osmanpaşa'nm Beşiktaş Serencebey yokuşundaki Konağı İLK RENKLER: Kırmızı-Beyaz (Sonra Siyah-Beyaz) İLK BAŞKAN: Mehmet Şamil Bey İLK SPORLAR: Jimnastik, Halter, Eskrim, Boks, Güreş, Paralel İLK ŞAMPİYONLUK: Jimnastik (1911) FUTBOL ŞUBESİ KURULUŞU: 1911 FUTBOLDA İLK ŞAMPİYONLUK: 1919 Türk îdman Birinci Ligi FUTBOLDA İLK RESMİ ŞAMPİYONLUK: 1923-24 îstanbul Ligi YAPILAN SPORLAR: Jimnastik, Halter, Eskrim, Güreş, Atletizm, Futbol, Voleybol, Hentbol, Bas. ketbol, Yüzme, Bisiklet, Boks, Yelken Kaynak: "Beşiktaş Spor Tarihi", Vâlâ Somalı. 1903-1995, Kartal'ın Pençesi, "Beşiktaş'ın Şanlı Tarihi", Gürel Yurttaş.

Kulübün Adinin Degistirilmesi
Gösterilen faaliyetler Osmanli sarayinda kusku yaratiyordu. Saray ajanlari bos durmayip gencleri Abdülhamit'e bile sikayet etmislerdi. Bu jurnallemenin sonucunda bir gün, Ahmet Fetgeri ve arkadaslari yorucu bir antreman sonrasi Osmanpasa Konagi'ndan çiktiktan sonra zaptiyeler tarafindan tutuklanip Hasan Pasa Karaklu'na götürülmüslerdi. Kendilerinin zindanlara atilacagini düsünürken, saray çevrelerine olan yakinliklari sayesinde serbest birakilmislar, ama bir daha yaptiklari faaliyetleri tekrarlamamalari kendilerinden istenmisti.

Kurtulmuslardi ama bu ise köklü bir çözüm bulmalari gerekiyordu. Saray çevrelerindeki baglantilarini kullanarak fikir danismaya baslamislardi. Sonunda Abdülhamit'in yaveri Mehmet Bey soruna çözüm bulmustu. Besiktas Bereket Jimnastik Kulübü adi degistirilecekti. Zira jimnastik kulübü kurmak suçtu. Bu tavsiye üzerine hemen toplanildi ve kulübün adi Osmanli Besiktas Terbiye-i Bedeniye Mektebi olarak degistirildi.

Artik is Mehmet Bey'e ve Abdülhamit'in kusçubasisi Behçet Bey'e kalmisti. Onlar da Abddülhamit'e yeni kurulan mektebin sporlarin yapilacagi, insan sagligina yararli bir yer oldugunu söylediler. Abddülhamit en güvendigi iki adamina inandi. Ve böylece de Besiktas'li gençler çalismalarini daha rahat ve korkusuzca sürdürmeye basladilar. Zamanla Abddülhamit'in en yakinlari bile kulübe katilmaya basladilar

-Resim Silinmiş.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Yukarı Alt