Arkadaşlar öncelikle belirtmeliyim ki bir Galatasaraylı olarak Alex'e hayrandım.Çünkü Harbi Adamdı.Ve bu mektubu hoşuma gitti.İnşallah Yerini Doldururlar.
Biraz sonra uçağa bineceğim. O
dakikadan sonra, Brezilya size uzak,
Türkiye bana yakın olacak. Evet, birazdan
peronda yavaş adımlarla yürüyeceğim.
Önce arkama bakmak istemeyeceğim,
gözlerimle savaşacağım. Çok kısa sürecek. İlk adımda yenileceğim. Başımı arkaya
çevirdiğimde milyonları görmek,
milyonlarca sevgiyi bırakıp gitmek zor
olacak, olmalı. Dianne’ya sesleneceğim çok kısık sesle.
‘Bak diyeceğim, bak neleri bırakıyoruz…’
Dianne’a gülümseyecek bana. Sıcak bir
öpücük kondurabilir o anda, belki hiçbir
şey yapmaz. Öylece beklerim ben yine.
Bu aşkı ona söylemezsem, buradan nasıl giderim. Sonra kızlarımı kucağıma
alacağım, bavulumu bırakıp. Onlar
ağlayacaklar. Seviyorlarsa babamı bu
kadar, neden gidiyoruz? diyecekler…
Susacağız eşimle. Cevap veremeyeceğiz.
Kızacağız kendimize. Bir el yükselecek başımdan yukarı. Hüzün kokacak baştan
sona. O el hiç inmek istemeyecek. Hep
veda sürsün, gitmek anlamını yitirsin ve
unutalım bu terkedişi dileyecek. Arkamı o
bayrağa dönmek olacak en zoru. Eli yere
indirdiğimde, hızlıca hareket etmeliyim. Birkaç saniye daha beklersem, önce
kızlarımı salacağım geriye. Sonra biz
yürüyeceğiz Fenerbahçe’ye… İçimden
sayacağım tek tek. Ve o an da ayaklarımı
çok şık bir hareketle uçağa doğru
çevireceğim. Dayanamacağım. Çökmek isteyecek dizlerim. Karıma tutunacağım,
kızlarıma dua edeceğim… Arkadaki şarkıları bırakmak en zoru, en
acı vereni bu olacak. Duymak isteyip,
bekleyemeyeceğim mesela. Her
haftasonu sevemeyeceğim tekrardan.
Şükrü Saraçoğlunda gol sevinci
yaşamaktan öte, bir taraftarı dünyanın en mutlu insanı yapamayacağım…
Üzülüyorum. Kapılar açılacak birazdan.
Beklemekte fayda var az daha. Birkaç sene kaldı bu sahneyi yaşatmaya
size. Duygularımı tahmin edemezsin
büyük Fenerbahçe taraftarı. Sizden
ayrılmayı düşünmek, aile fertlerinden
birini kaybetmek gibi olacak, olmalı. Ama
daha var, o şık hareketi yapmaya daha süre, o ellerin kaldıracağı kupalar var. ALEX DE SOUZA
Biraz sonra uçağa bineceğim. O
dakikadan sonra, Brezilya size uzak,
Türkiye bana yakın olacak. Evet, birazdan
peronda yavaş adımlarla yürüyeceğim.
Önce arkama bakmak istemeyeceğim,
gözlerimle savaşacağım. Çok kısa sürecek. İlk adımda yenileceğim. Başımı arkaya
çevirdiğimde milyonları görmek,
milyonlarca sevgiyi bırakıp gitmek zor
olacak, olmalı. Dianne’ya sesleneceğim çok kısık sesle.
‘Bak diyeceğim, bak neleri bırakıyoruz…’
Dianne’a gülümseyecek bana. Sıcak bir
öpücük kondurabilir o anda, belki hiçbir
şey yapmaz. Öylece beklerim ben yine.
Bu aşkı ona söylemezsem, buradan nasıl giderim. Sonra kızlarımı kucağıma
alacağım, bavulumu bırakıp. Onlar
ağlayacaklar. Seviyorlarsa babamı bu
kadar, neden gidiyoruz? diyecekler…
Susacağız eşimle. Cevap veremeyeceğiz.
Kızacağız kendimize. Bir el yükselecek başımdan yukarı. Hüzün kokacak baştan
sona. O el hiç inmek istemeyecek. Hep
veda sürsün, gitmek anlamını yitirsin ve
unutalım bu terkedişi dileyecek. Arkamı o
bayrağa dönmek olacak en zoru. Eli yere
indirdiğimde, hızlıca hareket etmeliyim. Birkaç saniye daha beklersem, önce
kızlarımı salacağım geriye. Sonra biz
yürüyeceğiz Fenerbahçe’ye… İçimden
sayacağım tek tek. Ve o an da ayaklarımı
çok şık bir hareketle uçağa doğru
çevireceğim. Dayanamacağım. Çökmek isteyecek dizlerim. Karıma tutunacağım,
kızlarıma dua edeceğim… Arkadaki şarkıları bırakmak en zoru, en
acı vereni bu olacak. Duymak isteyip,
bekleyemeyeceğim mesela. Her
haftasonu sevemeyeceğim tekrardan.
Şükrü Saraçoğlunda gol sevinci
yaşamaktan öte, bir taraftarı dünyanın en mutlu insanı yapamayacağım…
Üzülüyorum. Kapılar açılacak birazdan.
Beklemekte fayda var az daha. Birkaç sene kaldı bu sahneyi yaşatmaya
size. Duygularımı tahmin edemezsin
büyük Fenerbahçe taraftarı. Sizden
ayrılmayı düşünmek, aile fertlerinden
birini kaybetmek gibi olacak, olmalı. Ama
daha var, o şık hareketi yapmaya daha süre, o ellerin kaldıracağı kupalar var. ALEX DE SOUZA