addIcFb

Aileden
Kayıt
22 Eylül 2007
Mesajlar
5.212
Beğeniler
0
Şehir
Okul
Beşiktaş'ı yakından takip eden Sabah gazetesi muhabiri Fatih Doğan, Ertuğrul Sağlam'ın gidişi ile birlikte başlayan süreci de yorumladı, geçmişte yapılan hataları da.. İşte yönetim zaafiyetlerine dikkat çeken usta gazetecinin çarpıcı sözleri..

bjk_dosyasi_fdogan.jpg


"DESTEK ŞART"
Mustafa Denizli’yi bu kadar kısa sürede eleştirmek çok yanlış bir yaklaşım olur. Aslında Beşiktaş’ın en büyük hatası da bu. Bugün teknik direktörler faturanın en çok kesildiği eleştirilerin en çok yoğunlaştığı makam olarak gösteriliyor. En büyük yanlış da burada. Bugün yapılması gereken; Beşiktaş yönetiminin, taraftarının ve camianın yapması gereken Mustafa Denizli’ye destek vermek ve onun başarılı olmasını beklemek.

-"YÖNETİM ZAAFİYETİ"-
Fakat uzun süredir gözden kaçırılan bir gerçek var; bu da yönetim zaafiyetleri.
Ben, Del Bosque, Tigana, Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam dörtlemesinde bir şey görüyorum; Beşiktaş camiası ve yönetiminin tarzı teknik direktörleri harcamaya yönelik ve başarısızlığın faturasının tek kesildiği yer bu mevki.. En büyük yanlış burada. Bu bakış açısının değiştirilmesi gerekiyor.

-"BAŞARI DA BAŞARISIZLIK DA AYNI"-
Ben Ertuğrul Sağlam’ı Beşiktaş’ta çok başarılı buluyordum. Tigana da, Del Bosque de başarılıydı ve Ertuğrul Sağlam da başarılıydı.. Burada sorun bence teknik direktörlerde değil. Artık Beşiktaş camiasının bu at gözlüğünü çıkartıp, sorunun sadece teknik direktörde olmadığını ya da sorunun sadece en küçük kısmının teknik direktörde olduğunu anlaması gerekiyor. Nasıl başarı varken, yöneticiler, futbolcular ve camia buna sahip çıkıyorsa, teknik direktörler bu başarıda pay sahibi oluyorsa, başarısızlıklar da aynı şekilde değerlendirilmelidir.
Yani başarıda paya ne düşüyorsa, başarısızlıkta da teknik direktöre düşen pay o kadar olmalıdır.

-"TEKNİK DİREKTÖR HARCAMA DÜZENİ!"-
Bir takımda başarısızlık varsa bana göre en önemli pay yönetimdedir. Arkasından futbolcular ve daha sonra da teknik direktör gelir. Beşiktaş’ta bu daha da kesinleşti. Ben artık hiçbir hocaya suç bulamıyorum. Beşiktaş’taki düzen, hocaları yıpratmaya ve suçlamaya yönelik bir düzen. Sonuçta yönetimler faturayı her zaman teknik direktöre kestiler. Ertuğrul Sağlam’ın gönderilmesi tamamen bir spor faciasıdır. Bunu mantıkla açıklamak mümkün değil. Sezon başında böyle karar almış olsaydı iyi karşılanabilirdi. 4 galibiyet 2 beraberlik ile bir hocanın bu şekilde gönderilmesi doğru bir yaklaşım değil. Beşiktaş’ta teknik direktör harcama düzeni var. Yönetim bu şekilde kendi hatalarının üzerini kapatmak için bazen medya ile manipilasyonlar da yaparak faturayı hocalara kesiyor. Bu yanlış düzeltilmeli.

-"DEMİRÖREN BU DÜZENDEN VAZGEÇMELİ"-
Bugün gelinen noktada şuna inancım var ki, siyah beyazlı yönetimde Yıldırım Demirören olduğu müddetçe Beşiktaş’ın ben bu sistemle başarılı olma şansı yok. Acı ama bu gerçek. Eğer Beşiktaş başarılı olmak istiyorsa, Yıldırım Demirören’in hoca harcama düzeninden tamamen vazgeçmesi gerekli. Geçerse de başarılı olabilir. Ben Mustafa Denizli konusunda yüklenmiştim. Şahsen, Ertuğrul Sağlam’a yapılanların bir başka Türk teknik adama yapılmasını istemiyordum.

-"SAĞLAM İLE ENGİN ZORLA BİR ARAYA GETİRİLDİ"-
Ertuğrul Sağlam göreve geldiğinde Ali Gültiken ile çok iyi bir uyum oluşturmuştu, takımda güzel bir hava vardı. Ama karakterleri farklı, düşünceleri farklı, konuşma tarzları farklı iki insan; Ertuğrul Sağlam ile Sinan Engin zorla bir araya getirildi. Burada Ertuğrul Sağlam belki de bir hata yaptı, Sinan Engin’i, kabul etmeyebilirdi. Bu durum, Sinan Engin’in iyiliği veya kötülüğü ile ilgili değil. Bu, zeytinyağı ile su misali, iki farklı yaşam, düşünce, tarz insanın aynı kapta yer almasıdır. Buradan bir birliktelik çıkmaz. Yani burada bir hata vardı.

-"DEMİRÖREN'İN ÜMRANİYE ZİYARETLERİ.."-
Mustafa Denizli göreve başlarken, belli şartlar ortaya koydu. Ben işime karıştırmam, yöneticilerin aleyhimde konuşmalarını istemem, sürekli tesislere gelinmesini, kaldığımız otellerde kalınmasını istemem.. Eğer beni istiyorsanız bütün yetkileri benim üzerime verirsiniz, menajer de istemem, her kararı kendim veririm dedi. Bu Beşiktaş adına olumlu bir gelişmeydi. En azından şunu gördük ki, Mustafa Denizli kendisine müdahale ettirmeyecek veya kendisine sıkıntıya yol açacak gelişmelerden uzak duracak ve kurallarını ortaya koyacak. Ama dün bir toplantı oldu. Kayserispor mağlubiyetinden sonra Yıldırım Demirören tesislere geldi. İnsanlar elbette ki sorabilirler; başkanın tesislere gelmesinde ne tür bir sakınca var diye. Mustafa Denizli’nin gelişinden itibaren Yıldırım Demirören Ümraniye’deki ofisine hiç uğramamıştı. Ama ilk kez bir yenilgiden sonra buraya gelmesi, burada Mustafa Denizli ile görüşmesi, destek vermesi enteresandı... Bu şu anlama geliyor. Beşiktaş’ta acaba başarısız sonuçlar artarsa, Yıldırım Demirören’in Ümraniye ziyaretleri, Ümraniye’deki oda kullanımı da artabilir mi? Bunlar soru ve cevaplarını ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

-"TELLO NEDEN OYNAMIYORDU?"-
Beşiktaş’ta başarısızlığın en büyük nedeni yönetim politikalarıdır. İkinci faktör ise futbolculardır. Futbolcular hoca değiştirerek sorumluluğu üzerlerinden atıyorlar. Tello, çok sevdiğim bir isimdi ama takmış kafaya benim ücretimi artıracaksınız. Delgado’ya bu kadar para artırdınız, benim sözleşmedeki fiyatımı artırın, aksi taktirde oynamam. Bunu problem olarak ortaya çıkarıyor ve Ertuğrul Sağlam’ın hoca olduğu bir yerde parasal konuları öne sürerek performansını düşürüyor. Tello’nuın son 1 yıldır, özellikle de Delgado’nun maaşı artırıldıktan sonraki performansını hepimiz biliyoruz. Ertuğrul Sağlam’ın Tello’nun moralinin bozuk olduğunu ve maaşına zaman yapılması konusunu yönetime ilettiğini ben biliyorum. Ama O Tello, Sağlam’ın gidişi ve Mustafa Denizli’nin gelişi ile birlikte Gençlerbirliği maçında büyük bir performans gösteriyor. O zaman sen verebilecek bir şeylerin varken buraya bir şey vermiyorsun, ya da ne zaman sıkıştın, ya da istemediğin bir düzen değişti o zaman performansını artırıyorsan bunun nedeni sorulmalı. Beşiktaş yönetimi bu çocuğun neden 1 yıldır oynamadığını sorması gerekli. Bunun cevabı verilirse bazı sorunlar çözülür.

-"FUTBOLCULAR DOKUNULMAZ"-
Beşiktaş’ta prim sistemi ile başarı ödüllendirilir. Ama başarısızlık olursa, futbolcular bir ceza ile hiçbir zaman karşılaşmaz. Ağır yenilgiler aldılar ama cezalandırma sisteminin hep dışında oldular. Yani iki grup ceza almadı; yönetim ve futbolcular. Zaten futbolculara hiç dokunulmuyor ve onlara ayrıcalıklı bir grup gibi davranılıyor. Bu kadar başarısızlıklardan en az etkilenen onlar! Hiçbir maddi manevi ceza almıyorlar. Hoca değişiyor ve hoca değiştikçe de rahatlıyorlar. Ve yönetimin de buna bir yaptırımı yok. Yönetimin artık futbolcuların “sırtını sıvazlama” durumunda vazgeçmesi gerekli. Bu durumdan kurtulmadıkları sürece, burada kurbanlar her zaman hocalar olur.

"FUTBOLCULARIN SIRTI SIVAZLANIRSA.."
Buradan Mustafa Denizli’ye geri dönersek, Mustafa hoca kendi şeklini ortaya koyduğu için bir mesafe aldı. Mustafa Denizli’nin desteklenmesi gerekli. Bir Türk antrenörün desteklenmesi gerekiyor. Beşiktaş’ın başarılı olması için, Mustafa Denizli’nin her hareketinde özgür olması ve kafasının karıştırılmamasından geçiyor. Bunlar yapıldığı taktirde, Beşiktaş başarıya ulaşabilir. Ama futbolcular sırtı sıvazlanır, “aman koçum sen moralini bozma” gibi yaklaşımlar olursa Beşiktaş’tan bir şey olmaz.

-BEŞİKTAŞ YÖNETİMİ VE KRİZ YÖNETİMİ-
Sporda krizi iyi yöneten takımlar şampiyon oluyor. Beşiktaş geçen yıl şampiyonluğun en güçlü adayıydı ama son 7 maçta hocası, yöneticisi ve futbolcusu ile krizi iyi yönetemediği için şampiyonluğu elinden alındı ya da kaybetti. Şimdi bugüne dönelim Beşiktaş bu sezon da çok iyi gitse bile son 10 haftaya girildiği zaman benim aklımda şöyle bir soru beliriyor; Beşiktaş yönetimi yine bir krizle karşılaşırsa, yine çözemezse, yine beceremezse ne olur?

Beşiktaş şampiyon olabilir. Ama gerekli şeyler yapılırsa..
Fakat son 4 yıldaki hatalar tekrarlanırsa, Beşiktaş’ın şampiyonluk şansı Galatasaray’dan ve Trabzonspor’dan daha az olur..
 
Yukarı Alt