Kayıt
8 Eylül 2009
Mesajlar
2.253
Beğeniler
0
Şehir
Tokyo
KİTABIN ADI SERGÜZEŞT
KİTABIN YAZARI SAMİ PAŞAZADE SEZAİ
YAYIM EVİ VE ADRESİ BAŞBAKANLIK BASIMEVİ ANKARA
BASIM YILI 1984
KİTABIN KONUSU:
Evinden ayrılan küçük bir kızın başından gecen olaylar dramatizeedilerek anlatılmıştır. Kızın başından gecenler oldukça acıklıdır. Uzunbir süre kölelik hayatı yaşamıştır.
KİTABIN ÖZETİ:
Evinden ayrılıp bir gemi ile yurdundan uzaklaşan küçük kız, onun gibibaşka bir esir kız ile birlikte neresi olduğunu bilmediği bir yeregetirilmiştir. Bu kızı bundan sonra birçok sürprizler beklemektedir.

İlk olarak kız (henüz bir ismi yoktur), yaşlı fakat zengin bir kadınıyanına ona hizmet etmesi amacıyla satılmıştır. Küçük kız burada tam biresaret hayatı yaşamaktadır. Sürekli olarak buradan nasılkurtulabileceğinin planlarını yapmaktadır. Bu evin hanımının yanı sırahanıma hizmet etmekte olan başka bir kadın da kıza baskı yapmaktadır.Bu durum kızı yıpratmakta, zaten bir umudu olmayan yaşamdan onu iyicesomutlamaktadır. Bir gün kız bu evden kaçmayı iyece kafasına taktığıbir anda bir gece yarısı evden kaçar. Çevreyi pek tanımadığı içinsaatlerce yürür fakat bir yerede yorgun bir şekilde yere yığılmaktanbaşka çaresi yoktur. Yerde kaldığı bölgede bir evin bahçe kapısınınönüdür.
Sabah olunca evin hizmetlilerinden biri kızı farkeder ve onu içerialmak için yaşlı ev sahibine danışır. Oda bunu çok olumlu bir şekildekarşılar ve hemen yardım etmek niyetiyle onu yanına alır. İlk olarakkarnı doyurulur, güzel bir uyku çektirirlir. Daha sonra kız kendinegelince ona neler olup bittiği sorulur. Oda analatır evin hanımı kızınyaşadıklarını duyunca çok üzülür ve ona yardım edeceğini söyler,kızdabuna çok sevinir. Evin hanımı ona sahibinden izin alacağını veartık kendi yanında kalacağını söyler. Bunun için hanımı kızın kaçtığıeve gider. Ve onu yanına almak istediğini söyler. Fakat kadın bunu onurmeselesi yaparak kabul etmez. Bundan sonra kızda eski evine geridöner.Bu olay kızı çok etkilemiştir. Çünkü daha önce kaçtığı eve tekrardönmüştür. Gider gitmez yine hiç hoş olmayan durumlarla karşılaşmıştır.http://www.kitapozetlerioku.com
Günler böyle geçip giderken birgün Mustafa bey evin sahibi birkaç yılönce işlediği bir hatadan dolayı bir çok borcu olmuştu ve bu borçlarıödemek için karısıyla tartışırdı. Birgün karısıyla beraber kızınsatılmasına kara veridler.
Kızın adı kaçtığı evde hanımın onu çok güzel bulması üzerine ‘dilber’olarak koyulmuştu. Bundan sonrada ona ‘dilber’ olarak seslenilmeyebaşlandı. Dilber kendisi hakkında satılması kararının alınmasındansonra bir esirciye satıldı. Ve Dilber’in bütün hayatı bu yönde değişti.Dilber bundan sonra belli bir süre esir hayatı yaşamıştır. Bu süreiçinde bir çok kendisi gibi esir hayatı yaşamış olan kız arkadaşlarıolmuştur. Onların hayatlarını dinledikçe aslında kendi hayatınınokadarda kötü olmadığının farkına varmıştır. Daha nice insanlarınkendisi gibi cefa çektiğini anlamıştır. Buradaki bir çok kızın çeşitlimeziyetleri vardır. Bir tanesi çok iyi bir şekilde ud çalmaktadır buyüzden çoğu yerden çağrılmaktadır. Dilber’de onun gibi ud çalabilmeyiçok istemektedir.
Dilber’e bir gün bir talip çıkmıştır, ve Dilber’de o eve gitmek zorundakalmıştır zaten onun böyle bir şeyi isteyip istemediği pek önemlideğildir, önemli olan bir kaç kişinin işinin görülmesidir.http://www.kitapozetlerioku.com
Dilber’in gittiği bu evde ona bir esir gibi değil, bir insan gibiyaklaşılması onu çok etkilemiştir. Evde bir hanımefendi, onun kocası veonların tek oğlu olan Celal bey bulunmaktadır. Celal bey aynı zamandabir ressamdır. Yaptığı porrelerle ün kazanmıştır. Dilber’i evde görünceo da çok şaşırmıştır. Çünkü Dilber’i Cleopatra’ya benzetmişti. Celalbey yalnız yaşadığı için kız arkadaşı ya da sevgilisi yoktur. faKatDilber’I gördüğü andan itibaren içinde bir kıvılcım oluşmuştur. İlkzamanlarda Dilber’de buna bir karşılık doğmamış fakaat günler geçtikçeDilber’de onaa karşı ilgi duymaya başlayacaktır. Celalbey Dilber’I boşbulduğu zamanlarda odasına çağırıp onun resimlerini yapmayabaşlamıştır. Kimi zaman nü resimlerinide çalışır. Dilber’in bebeksivücudunu gördüğü zamanlarda daha önce hç yaşamadığı duygularıtadıyordu. Ona her baktığında onun daha değişik bir güzelliğiniyakalıyordu. Günler geçtikçe Dilber zamanının büyük bir kısmını Celalbeyin yanında geçirmeye başlar. Böylelikle Celal beyin Dilber’e olanaaşkı da diğer ev halkı tarafından da öğrenilir. Bu arada Celal beyaçıkça aşkını Dilber’e de belli etmeye başlar. Dilber bu olaya ilkönceleri çok şaşırır. Çünkü böyle bir şeye asla imkan vermez. Bununnedeni de onun esir kız olmasıdır. Daha ssonraları Dilber de Celaalbeye karşılık vermeye başlar. Günler geçtikçe onlar aşklarını bariz birşekilde yaşarlar. Evin baahçesinde yıldızları seyrederler, berabergezerler. Fakat bu durum Celal beyin annesini olddukça rahatsız eder vebuna akarşı bir önlem almak ister. Bu beraberliği bitirmek için DilberiCelal beyin evde olmadığı bir zamanda bir esirciye satar. TabiiDilber’in yapacak birşeyi yoktur. Celal bey daha sonra eve döner ve ilkolarak Dilber’in nerede olduğunu sorar önce bunu öğrenemesede dahasonra öğrenir fakat onu bütün aramalrına rağmen bulamaz. Bundan sonrakibütün hayatı boyunca oda Dilber’de mutlu olamaz.
Bundan sonra ikiside hiç mutlu olmadığı gibi bu olay biçare dilberiintihara kadar sürükler bu yaptıklarına Celal bey’in aileside çokpişman olur ama yapabilecek bir şey yoktur.
KİTABIN ANA FİKRİ:
Kitabın ana fikri evinden ayrılan bir insanın başına her zaman hertürlükötülüğün gelebileceği bunlardan kurtulma yolununda sadece kendi elindeolduğu kimseden yardım alamayacağı tek başına kalacağı.http://www.kitapozetlerioku.com
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap çok ağır bir dille yazılma mıştır fakat ara ara anlaşılamayansözcüklere rastlanabilir yinede kitap bize kölelik hayatındanbahsettiği ve bilgilendirdiği için oldukça önemli bir kaynakniteliğindedir ve yararlanabilecek seviyededir. Bence kitap herkestarafından beğeniyle okunabilir. Oldukça sürükleyicidir.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:
1860′ta İstanbul’da doğdu. Devrin ileri gelen isimlerinden SamiPaşa’nın oğludur. Özel öğrenim gördü. 20 yaşına kadar resmi bir görevalmayıp, edebiyat konusundaki bilgilerini artırmayı tercih etti.
1880′de Evkaf Nezareti Mektubi Kalemi’ne memur oldu. Babasınınölümünden sonra da Londra Elçiliği İkinci Kâtipliği’ne atanan Sezâi,orada kaldığı 4 yıl boyunca İngiliz ve Fransız Edebiyatlarını yakındanizledi. Elçilikteki görevinden İstifa ederek İstanbul’a döndüğündeİstişare Odası’na memur oldu. 7 yıl süren bu ikinci dönem memuriyetinde(1885-1901) sanatını olgunlaştırdı.
Sergüzeşt adlı romanı yüzünden göz hapsine alındığını düşünerek bundankurtulmak için Paris’e gitti ve Meşrutiyet’in ilanına kadar da oradakaldı (1908). İstanbul’a döndüğünde Madrid Elçisi olarakgörevlendirildi.
Birinci Dünya Savaşı başlayınca Madrit’ten İsviçre’ye geçti, savaşınsonuna kadar burada kaldı. Mütareke devrinde emekli olarak İstanbul’adöndü (1921). Son yıllarında kendisine, Büyük Millet Meclisi’ninkararıyla “Hidamat-ı vataniyye tertibinden” maaş bağlandı (1927) ve 26Nisan 1936 tarihinde İstanbul’da öldü.
 
Yukarı Alt