Kayıt
23 Ocak 2008
Mesajlar
8.248
Beğeniler
0
MHP lideri Bahçeli'den erken seçim çağrısı.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''İki buçuk yıl önce, AKP'nin arkası gelmeyen vaatlerine verilen millet desteğinin devam edip etmediğinin sınanmasının zamanı gelmiştir'' dedi.

Partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, yeni yılı kutlayarak başlayan Bahçeli, geride kalan yılın da önceki 6 yılda olduğu gibi hayatın her alanında ağır sorunların yaşandığı, Türkiye'nin krizlerle boğuştuğu kayıp dönem olarak anılacağını ileri sürdü.

Bahçeli, geçen yıl da ülke ve milletin huzuru ve refahı için ihtiyacı olan atılımların yapılamadığını, yıllardır yaşanan işsizlik, yokluk ve yoksulluk çemberinin kırılamadığını ifade ederek, ''Geride kalan yıl içinde de ülkemizin milli çıkarları, devlet gelenekleri ve binlerce yılda oluşmuş kardeşlik hukuku ucuz siyasetin malzemesi olmaya devam etmiştir. Manevi değerleri siyaset sermayesi yaparak harcamaktan çekinmeyen ilkesiz kadroların elinde, milletimiz sancılı gelişmelerle dolu bir dönemi daha yaşamak zorunda kalmıştır'' diye konuştu.

AK Parti zihniyetinin 7. yönetim yılında da Türk milletinin hak etmediği bir çaresizlik içine itildiğini, iktidarın maddi ve manevi tahribatından toplumun her kesiminin ve devletin her kurumunun etkilendiğini ileri süren Bahçeli, Türkiye'nin, Hükümetin iddialarının aksine, uluslararası alanda ciddi itibar kayıpları yaşadığını, teslimiyetçi politikalarla ülkenin saygınlığını yitirdiğini, her isteyenin tuttuğunu koparabileceği aciz bir ülke durumuna düşürüldüğünü iddia etti.

''Siyaset kirlenmiş ve itibar kaybına uğramış, ahlaki temellerden, nezaket ve saygıdan uzaklaşan bir politika üslubu yönetime hakim olmuştur'' diyen Bahçeli, içi boş sloganlarla, sanal umut ve vaatlerle, hayali başarı hikayeleriyle Türk milletini yeniden kandırma imkanının artık kalmadığını söyledi.

Konuşmasında, geçen yıl, ''demokratik açılım'' konusunda yapılan çalışmalara ilişkin görüşlerini anlatan Bahçeli, ''Bölücü terör eylemlerinin ve etnik tahriklerin hız kazandığı böyle bir dönemde, terörle mücadelenin önünü kesmeyi amaçlayan siyasi çözüm tartışmaları Türkiye'nin gündemine açılım, çözüm ve proje adı ile getirilmiştir'' dedi.

-''SÜRECE YÖN VERECEK PARAMETRELER''-

''Demokratik açılım'' sürecini anlatan ve yön verecek parametreleri de sıralayan Bahçeli, şöyle devam etti:

''Hükümetin açılım denen yıkımda sürdüreceği ısrarın şekli, yöntemi ve dozu; toplumsal kardeşliğimizin ve milli geleceğimizin devamına halel getirecek siyasi oyunların ve anayasa arayışlarının ne şekilde devam edeceği; Irak'tan çekilecek olan ABD'nin, Irak'ın Kuzeyine ilişkin senaryolarının hükümete yönelik dayatmaları; yıllardır tam bir müsamaha ile teröristlerin sığındığı Kandil dağına kapsamlı bir harekatın yapılıp yapılamayacağı; uluslararası ilişkilerde ve milli meselelerde hükümetin bugüne kadar gösteremediği direncin veya teslimiyetin alacağı yeni boyutlar; hükümetin kurumlar arasında yarattığı derin uçurum ve çatışmanın alacağı seyir ile güven duygusunun tesis edilip edilmeyeceği; ve elbette ki bütün olumsuz gelişmelere karşı MHP kadrolarının her satıhta ve zeminde göstereceği direnci, duruşu, tavrı ve inancı, geleceğin şekillenmesinde etkili olacaktır.''

-''YIKIMIN YOL HARİTASI...''-

AK Parti'nin, ABD ve AB projelerini uygulayabilmek, yıkımı topluma kabul ettirebilmek için çok tehlikeli bir siyaset modelini uygulamayı sürdüreceğini ileri süren Bahçeli, ''Açılım adını verdiği ve kendisi için dönüşü olmadığını açıkladığı yolda, kendi gündemini hayata geçirmek için imkan ve zemin arayışına devam edecektir. Bu konuda, yıkımın yol haritası netleşmeye başlamıştır'' dedi.

Bahçeli, kısa vadeli birinci aşamada, PKK dayatmalarının hayata geçirilmesinin psikolojik alt yapısının hazırlanacağını, bu konuda köprü görevi görecek idari düzenlemelerin yapılacağını iddia etti.

Türk kavramının engellenmesine yönelik girişimler için idari adımlar ve İmralı canisinin hapishane koşullarının iyileştirilmesinin, bu ilk aşamada gündeme geleceğini ifade eden Bahçeli, ''Orta vadede hayata geçirilecek ikinci aşamada, kanun değişikliği gerektiren konularda düzenlemeler yapılacaktır. Üçüncü ve son aşamada Anayasa değişikliklerinin gündeme taşınacağı, AKP yetkililerinin beyanlarıyla ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.

-YAPILACAKLAR...-

Türk milli kimliğinin değiştirilmesi, ikinci bir dilin seçmeli dersten başlayarak aşamalı olarak eğitim dili haline gelmesi ve yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılarak otonomiye zemin hazırlanması gibi PKK taleplerinin bu aşamada TBMM'nin önüne getirileceğini ileri süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bu kapsamda; İlk adım olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terörle silahlı mücadeleyi bırakması ve teröristler için kapsamlı bir af çıkartılmasının yollarının aranması, İmralı Canisi'nin barış elçisi adıyla yeniden yargılanması veya affının sağlanması, ülkemizde etnik temelde zorla milli azınlık yaratmayı Türkiye politikasının değişmez amacı haline getiren AB dayatmalarının hız kazanması, milli kimliğin ve kardeşliğin kırılmasıyla ülkemizde oluşması istenen etnik ve mezhep temelli yeni ve yapay milli azınlıkların anayasal statüye kavuşturulması, bu doğrultuda yeniden yazılacak Anayasa ile milli ve üniter devlet yapısının düzenlenmek istenmesi, sözde siyasi çözüm adı altında bölücülüğün siyasetin önünün açılması ve taleplerinin hükümet tarafından karşılanması beklenmelidir.''

Devlet Bahçeli, önümüzdeki dönemde ''AB'nin dayatmaları ve ABD'nin tavsiyelerinin'' artacağını iddia etti.

''Kronik bir siyasi kimlik ve kişilik krizi yaşayan; çok derin bir meşruiyet sorunu içinde kıvranan; devletle ve kurumlarıyla sürekli çatışan, milletin çıkarlarıyla ve kimliği ile çelişen kadroların bu ülkede siyasi istikrar unsuru olamayacağının açık ve bütün yönleriyle ortaya çıkmıştır'' diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Türkiye'nin bu yükü taşımaya artık tahammülü kalmamıştır. Bıçak kemiğe çoktan dayanmıştır. Bu noktaya adım adım nasıl gelindiği hakkında herkes dürüst bir vicdan ve akıl muhasebesi yapmak durumundadır. Türkiye'nin geleceğinin kurtarılmasının her şeyden önce buna bağlı olduğu unutulmamalıdır. İçine sürüklendiği bu ağır şartlar karşısında, milli bir seferberlik ruhuyla harekete geçmek, her Türk vatandaşının kaçamayacağı tarihi bir görev ve sorumluluktur. Devlet ve toplum hayatımızın her alanının içten içe kemirilmesine ve Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan çökertilmesi için yürütülen sistemli saldırılara karşı ilgisiz ve tepkisiz kalmak, tarihin asla affetmeyeceği bir gaflet olacaktır. Türk Milleti, bir bütün olarak bu sinsi oyunu mutlaka bozmak zorundadır.''

-''GÜN MİLLİ BİRLİK GÜNÜDÜR''-

''Gün, milli birlik ve dayanışma ruhuyla uyanmak ve ayağa kalmak günüdür'' diyen Bahçeli, Türk Milletinin, ortak akıl ve sağduyu ile bu badireyi de mutlaka atlatacağını söyledi.

Siyasi hayatlarında çok önemli bir kavşağa, kalıcı etkileri ve sonuçları olacak bir dönüm noktasına hızla yaklaşıldığını belirten Bahçeli, ''Siyasi ihtiraslarını, milli ve manevi her değerin önüne koymaktan çekinmeyen siyaset tüccarları, kendilerini bekleyen mukadder sona doğru hızla yol almaktadır'' dedi.

Bahçeli, bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin hiçbir sorununun çözülemez olmadığını vurgulayarak, her problem sahasının çözümünün bulunduğunu ve çözüm yollarının belli olduğunu kaydetti.

Devlet Bahçeli, demokratik rejimin, yapamayanın gideceği, yapacakların geleceği ve tahrip edenlerden de hesapların sorulacağı imkan ve fırsatları sunduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin bugün karşı karşıya bulunduğu ağır sorunların temelinde, dürüst ve samimi olmayan, meşruiyet sorunu ve kimlik bunalımı içinde bocalayan liyakatsiz kadroların işbaşında olmasının yattığını ileri sürerek, su görüşleri savundu:

''Türkiye'nin bu yükü daha fazla taşıması artık mümkün değildir. Bu garabetin bir an önce son bulması ve yeni bir onarım ve normalleşme sürecinin başlaması Türkiye'nin artık en öncelikli meselesidir. Bunun yegane ve meşru yolu bellidir, o da millet iradesine müracaat etmektir. İki buçuk yıl önce, AKP'nin arkası gelmeyen vaatlerine verilen millet desteğinin de devam edip etmediğinin sınanmasının zamanı gelmiştir. Er ya da geç milletin hakemliğine gidilecektir. Ancak, şunun da iyi anlaşılmasını istiyorum: Demokratik zeminlerdeki bu milli hesaplaşmada, Türk Milleti'nin haysiyetiyle oynayan, Türkiye'yi küçük düşüren siyaset tüccarlarının ve menfaat çetelerinin yakasına yapışmak bizim için bir namus borcudur. AKP yöneticileri, geçmişin hesabını vermekten hiçbir şart altında kaçamayacaktır. Yetim hakkına el uzatanlardan, milletin kardeşliğini incitenlerden mutlaka hesap sorulacaktır. Milliyetçi Hareket, bunun sonuna kadar takipçisi olacaktır. 2010 yılının aziz milletimiz için bir kurtuluş dönemini başlatması en halisane temennimizdir''
 
Yukarı Alt