Kayıt
27 Eylül 2008
Mesajlar
5.579
Beğeniler
1
Şehir
Londra
Zigguratlar eski Mezopotamya'da Sümerlerde, Babillerde ve Asurlarda bir çeşit tapınaktır. En eski ziggurat örnekleri basit yükselti platformları iken Ubaid döneminde, M.Ö. 4000lü yıllara aitti. En sonuncusu da M.Ö. 6'ıncı yüzyıldadır. Piramitlerin aksine zigguratların üstü düzdür. Basamaklı piramit tarzı ilk krallık dönemleri sonunda olmuştur. Dikdörtgen, oval ya da kare platformlar üzerinde kurulan zigguratların pramitsel tasarımı mevcuttu. Güneşte ısıtılmış tuğlalar zigguratların dışındaki görüntüsünü yaratmıştır. Bu tuğlalar genelde astrolojik anlamlarından dolayı değişik renklere sahipti. Kat sayısı 2 ila 7 arasındaydı ve tepesinde ya bir tapınak ya da türbe bulunurdu. Türbeye ulaşmak için bir tarafında rampalar yapılır ve bu rampa en aşağısından en yükseğine kadar uzanırdı.

[*] Tapınak yapısının Ziggurat adı verilen tepe uzerinde yeralmasında ise Mezapotamya'nın dinsel inancına göre Tanrıların dağlarda olduğu inancı etkili olmuş, bölgede doğal yükselti az olduğundan Mezapotamya'da Ziggurat adı verilen insan yapısı tepeler oluşturulmuş ve tapınak'da bu yapının en üst kısmına oturtulmuştur. Bu yapının üst kısımlarında ayrıca depo amaçlı yapılar bulunmaktadır; Mezapotamya doğal sınırı bulunmayan ( Dağ, Tepe) bir coğrafyada bulunduğundan sel baskını gibi olaylarla sıkça karşılaşılmaktadır, Bu gibi durumlarda depolanan bu malzemelerden yararlanırlar. Bu yapılarda yapı malzemesi olarak bölgede taş yeteri kadar bulunmadığından dolayı tuğla kullanılmıştır. Daha öncede bahsettiğimiz gibi tuğlayı sırlayarak, hem yapının su alıp bozulmasını hemde genelde astrolojik anlamlarından dolayı değişik renklerde desenli tuğlalar yapılmıştır. Tanınmış örnekleri arasında Horsabad'da bulunan Büyük Ur Zigguradı bulunur.

Mezopotamya zigguratları halkın ibadet ettiği ya da seremoni yaptığı yerler değildi. Bu yerlerde tanrıların bulunduğuna inanılırdı. Zigguratlar sayesinde tanrıların insanlara yakın olduğuna inanılır, ve her şehirin kendi tanrısı mevcuttu. Sadece rahipler zigguratın içerisindeki odalara girebilirdi ve onların sorumluluğu altında tanrıların gereksinimleri karşılanırdı. Bu vesile ile, zigguratların içerisinde tanrılarla yüzyüze karşılaştıklarını ve diyalog kurabildiklerini iddia eden rahipler Sümer halkının böylece en güçlü üyelerinden olmuştur.

Bilinen 32 ziggurat vardır. Bunlardan 4'ü İran'da, gerisi Irak'dadır. En son keşfedilen ziggurat İran'ın merkezi Sialk'da bulunmuştur.


[*] Günümüzde eski halini en iyi koruyan zigguratlardan biri de İran'ın batısında Koka Zanbil'dedir; İran-Irak Savaşında bir çok arkeolojik yer yokolsa da burası ayakta kalmıştır. Sialk ise günümüzde mevcut olan en eski ziggurat olduğu tahmin edilmektedir ve M.Ö.3000lü yıllardan kalmaktadır. Ziggurat tasarımları basit bir tepe üzerine oturulmuş mimariden, matematiği ve inşaatın mucizesine kadar ulaşabilen bir çok çeşittedir.

[*] Basit bir ziggurata örnek, Sümerler döneminden kalan Uruk'daki Beyaz Tapınak'dır. Ziggurat kendiliğinden Beyaz Tapınağın bulunduğu yerdir. Amacı da ne kadar gökyüzüne yakın olursa, tanrılara ulaşımın o kadar kolay olduğuna inanılırdı.

[*] Bilinen en büyük ziggurat ise, Babil'den kalma Marduk zigguratıdır (ya da Etemenanki). Ne yazık ki, bu tapınağın tabanından bile kalıntısı fazla kalmamıştır, ancak arkeolojik araştırmalar ve tarihsel kayıtlar sayesinde bu zigguratın renkli 7 katlı, ve tepesinde de dev bir tapınaığın bulunduğu gösterir. Tapınağının renginin indigo (mora yakın) olduğu düşünülmekte, ve en üst katlarda da bu renk kullanılmaktadır. Tapınağın üstüne giden 3 merdivenin bulunduğu bilinir, ve bunlardan ikisi zigguratın yarısına kadar ulaşır.

[*] Bu zigguratın diğer ismi Etemenanki, Sümerce de "Cennet ve Dünya'nın kuruluşu" amnasına gelir. Hammurabi tarafından inşa edildiğine inanılır, ve bu zigguratın içinde bulunanlar bundan daha önce bulunan zigguratlarda da bulunur. En üst katı 15 metre uzunluğunda tuğla gelişimiyle Kral Nebukatnezar tarafından yapılmıştır.

Anlatımı ve manası

Herodot'a göre, her zigguratın tepesi bir türbe idi, ancak bu türbelerden hiçbiri günümüzde mevcut değildir. Buranın pratik bir kullanımı da, zigguratların yüksek bir yer olması sayesinde rahiplerin yükselen sulardan ve sellerden kaçabilmesini sağlıyordu. (Misal olarak 1985 seli) Başka bir pratik kullanımı da güvenlik açısındandı. Türbenin sadece 3 yoldan ulaşılabilir olması ve çok az güvenliin rahip olmayanların geçebilmesini engelleyebiiliyordu. Yapılan ritüeller arasında kurban edilen etin pişirilmesi ve yenmesinin de mevcut olduğu tahmin edilmektedir. Zigguratın yüksekliği, çıkan dumanın şehirdeki binaların üzerine düşmesini engelliyordu. Her zigguratın içinde detaylı bir tapınak bulunurdu ve burada ana bahçe, depolar ve yaşam yerleri bulunurdu ve etrafına da şehir kurulurdu.

İncil'de bahsi geçen Babil Kulesi hikayesi Mezopotamya'daki zigguratlardan bahseder, büyük bir ihtimalle de bu ziggurat Etemenanki (Marduk) dur.
 
Yukarı Alt