Kayıt
6 Şubat 2007
Mesajlar
335.490
Beğeniler
1.636
Şehir
Taksim/IST.
Server
Flora
Takımı
Galatasaray
Lost_Finale demiş ki:
Diziyi ve finali anlamak için gereken anahtar finalde jacob'un "aday"ları etrafına toplayarak yaptığı konuşma. Orada aslında jacob adaylara değil, Bize konuşuyor. Konuşan da jacob değil, yazarlar. Sizi "lost" olduğunuz, kayıp olduğunuz için bu ekranın başına topladım diyor. Benim gibi olduğunuz için bu ekranın başına topladım diyor. Ben de sizin gibi kayıptım, kendime bir ada yarattım. o adaya siz kendiniz geldiniz, çünkü benim gibi kayıptınız, o yüzden o ada ilginizi çekti, o yüzden bu dizi ilginizi çekti diyor. siz adaylarsınız, benim yerime geçecek adaylarsınız. fakat birinizin yerimi alması için jacob olmanın ne olduğunu bilmesi, anlaması gerekiyor. adaylardan biri de benim gibi bir ada yaratacak. kendi adasını yaratacak, kendi kurallarıyla. ada benim eserim. siz de kendi eserinizi oluşturacak, benim bir şeye cevap arayan siz kayıp ruhları etrafıma topladığım gibi, kendiniz gibi olanları etrafınıza toplayacaksınız. onların cevapları o adada aramasını sağlayacaksınız. sonra onlardan da bir tanesi sizi anlayacak ve yerinizi ona bırakacaksınız. sizin takipçilerinizden birisi, siz müzik yapıyorsanız sizin yaptığınız gibi bir müzik yapacak, ama kendi kurallarıyla. siz yazarsanız okuyucularınızdan biri de yazar olacak, ama kendi kurallarıyla. kendi adasını yaratacak.

bu anlamda "aday"lar biziz. bir adaya düşmemiz gerekmiyor, zaten kayıp durumdayız. o yüzden, cevaplar aradığımız için bu dizi ilgimizi çekti. dizi basit action/ bilim kurgudan daha derin bir yere doğru ilerledikçe sıkılanlar koptular, gerçekten aday olanlar kaldılar geriye. çünkü bir yazarın ne düşündüğünü merak edenler, eser vermenin nasıl bir şey olduğuyla, insanların nasıl düşündüğüyle ilgilenenler kaldı geriye. finali izleyip de anlamasalar bile kafalarının bir yerinde kaldı, bir gün anlayacaklar ve o zaman daha fazlasını da anlayacaklar.

o zaman eserlerinin kendi hayatlarıyla bir hesaplaşma olduğunu da anlayacaklar. aslında tek istediği adadan çıkmak olan kardeşini öldüren ve yeniden yaratan jacob gibi kafalarında sevdikleri insanları bazen kötü adam yaptıklarını, bazen onlara haddinden çok güç verdiklerini anlayacaklar. kendi şeytanlarını öldürecek ve kendi adalarından kurtulacaklar. fakat bu hesaplaşmayı yapabilmek için önce kendi adalarını yaratmaları gerekiyor. bunu anlayabilenler, buna ilgi duyanlar şu anda kayıp olan insanlar ve onlar "aday"lar. onların içinde bunu yapmaya hazır olan bir sonraki jacob olacak. bir eser verecek ve peygamber gibi insanları etrafına toplayacak. onlara kayıp olmaktan kurtulmanın yolunu gösterecek, tıpkı lost'un yaptığı gibi.

bu yüzden lost'taki hikayeler dini hikayelere benziyordu. çünkü yazar, lost'u da, bu hikayeleri de, kelime anlamıyla, yani "literally" almayın diyor. burada anlatılmaya çalışan bir şey var, hayatla ilgili bir mesaj var diyor. bunu alın. okuduğunuz eserlerde bunu almaya çalışın, hikayeye değil, yazarın kendisiyle ilgili anlatmaya çalıştığına bakın. o zaman neden o eserin ilginizi çektiğini anlayıp kendinizle ilgili bir şeyi çözmüş olacaksınız. hangi din olduğu da önemli değil (dizinin sonundaki vitrayda her dinin sembolünü gördüğümüz sahne gibi) onu yazanın vermek istediği bir mesaj var. bir sonraki jacob olmaya hazır olduğunuzda o mesajı alabileceksiniz. ve kendi eserinizi verip, kendi şeytanlarınızla hesaplaşıp sonra da yolunuza devam edebileceksiniz (move on). adanın sizin için ne olduğunu bulduğunuzda yolunuza devam edebileceksiniz.

bu yüzden dizinin sonu yoluna devam et mesajlarıyla bitti. çünkü yazar şeytanlarıyla hesaplaşmıştı, etrafına topladığı adaylara mesajını vermiş ve hazır olanlara meşaleyi (veya suyu) devretmişti. artık yoluna devam etmeye hazırdı. o yüzden o suyu içenler, bu mesajı alanlar hurley gibi hepsi bu muydu dediler. ama eğer kendi adalarını yaratmaya hazırlarsa artık ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. o yüzden jacob, jack'in artık ne yapması gerektiğini bilmesini bekliyordu, hiç bir şey söylemiyordu. hayatta yapabileceklerini yapması için bir mucize beklememesi, kendisinin yapmaya hazır olması gerekiyordu.

lost dev bir terapiydi. yazarlar için şeytanlarıyla hesaplaştıkları, kendi adalarını yarattıkları ve kendileri gibi kayıp olanları etraflarına topladıkları, meşaleyi bir sonrakine devrettikleri, yollarına devam ettikleri bir terapiydi. izleyenler için ise grup terapisiydi. kendileri gibi olan bu yazarların yönettiği, onlara yol gösterdiği, onları kendi adalarını yaratmaya hazırladığı bir grup terapisi. onlara "inançlarla da ilgileniyorsan, bilimle de ilgileniyorsan, kaderle de ilgileniyorsan, hayatın hangi gizemiyle ilgileniyor olursan ol, senin gibi insanlar var ve yaptığın işi kendin için yaptıkça, kendi şeytanlarınla hesaplaşmak için yaptıkça, senin gibi olanlara ilginç gelen bir şeyler üretiyor olacaksın. sen kayıpsan bile kayıp insanları etrafına toplayacaksın, yine başarılı olacaksın" mesajı veren, bu mesajı verirken de bu anlatılanın en iyi örneğini ortaya koyan bir terapiydi.

star wars izleyen kuşağın matrix'i üretmesi ve "star wars olmasa biz matrix'i üretemezdik" demeleri gibi, star wars ve matrix izleyenlerin lost'u üretmesi. bunu yaparken ileride "lost olmasaydı biz bunu yaratamazdık" diye kendi eserlerinden söz edecek gelecek nesil kuşaklara yol açan bir eser yaptıklarının farkında olmaları. ve her sanat eseri bir öncekine selam çakarken, saygı duruşu yaparken, bu yazarların bu gelecek eserlerimize saygı duruşu yapmaları (flashback vs flashforward), hatta kendi eserlerini de bu şekilde üretmeleri (flashsideways) çünkü eser üretmenin zaten kendin gibi olanlara ulaşmak, kendin olup bununla sevilmek olduğunu, terapi olduğunu bir yandan bize anlatıyor olmaları.

yazarın şöyle diyor olması: ben de sizin gibi kayıptım ve yalnızdım, ben de bilmiyordum, sonra kendi adamı kurdum ve benim gibi olanları buldum, artık yalnız değildik. siz de ya bunu yapmayı öğreneceksiniz veya yalnız olacaksınız (live together or die alone). ama bunu size ben öğretemem, bunu istiyor olmanız lazım, buna hazır olmanız lazım. hazır olduğunuzda bu mesajı çözeceksiniz. çünkü bu diziyi buraya kadar izlediğinize göre sizin de benim gibi buna ihtiyacınız var. sizin yapacağınız ada da farklı hayatların, geçmiş, gelecek ve şimdinin kesişme noktası olacak. tıpkı adanın hem dizide, hem de gerçek hayatta olduğu gibi.

diğer insanların hayatında etkisi olacak bir eser veren insanlar, hayat denen hikayede "kahraman" olan insanlar, tıpkı peygamberler gibi, yalnızlığı kabul eden ve kendisini feda etmeye hazır olan kişiler (jack, jacob). sanatçı/peygamber/kahraman (jacob) insanların hayatlarını gözleyen, onlara ışık tutmak isteyen (deniz feneri) bir insan. diğer insanlara kim olduklarını gösteren insan, yarattığı eserlerde, o eserlere ilgi duyan kayıp insanların kendilerini bulmalarına olanak tanıyan insan. bunun için hazır olduğunuzda sıra sizde olacak. bunun için kendinizi feda etmeye hazır olduğunuzda, yalnız ve kayıp olduğunuzu kabul etmeye hazır olduğunuzda, jacob olmaya hazır olduğunuzda en büyük eserlerinizi vereceksiniz. ve bu sizin için de terapi olacak. bugün hesaplaşamadığınız şeytanlarınızla hesaplaşmayı başaracak ve ondan sonra siz de yolunuza devam etmeye hazır olacaksınız. ancak o zaman kafanızda çok güçlü olan şeytanlarınızın da kanayabildiklerini göreceksiniz. ancak o zaman adanızı yıkıp, yok edip, yolunuza gidebileceksiniz. veya birilerinin bunu yapmasına yardım edeceksiniz (jack ve nihayetinde yazarlar). let go, move on.






İŞTE DERİN ANLAMLARIYLA LOST. BU YAZIYI OKUDUKTAN SONRA LOST'UN FİNALİNİ VE DİZİNİN TAMAMINI TEKRAR DÜŞÜNÜN... DİZİNİN ASLINDA BASİT BİR BİLİM-KURGU DİZİSİNDEN ÇOK, BİR MESAJ VEREN DİZİ OLDUĞUNU ANLAYACAKSINIZ. VE KAFANIZDAKİ LOST İLE İLGİLİ TÜM SORULARI TEKRAR DÜŞÜNÜN. CEVAPLARI ZATEN BU YAZIYI OKUDUKTAN SONRA BİLECEKSİNİZ...

EĞER HALA CEVAP BEKLEYENLER OLUYORSA, KONUNUN ALTINA YAZSIN, BEN HEPSİNİ CEVAPLAYAYIM...

şimdi güzelce okudum ve bitti açıkcası yazıyı beğenmedim çok uzun ve aynı kelimelerden ibaret toplasak 30 kelimelik bir yazı diyebiliriz lakin anlatılmak istenilen bu uzun yazımla anlatılmış ki lost'u izleyip bitiren herkes bunu anlayabiliyor kısacası yazıyı içerik olarak hiç beğenmedim şimdi diğerini okuyacağım 8)


şu satırlar güzeldi ama ;

Kod:
star wars izleyen kuşağın matrix'i üretmesi ve "star wars olmasa biz matrix'i üretemezdik" demeleri gibi, star wars ve matrix izleyenlerin lost'u üretmesi. bunu yaparken ileride "lost olmasaydı biz bunu yaratamazdık" diye kendi eserlerinden söz edecek gelecek nesil kuşaklara yol açan bir eser yaptıklarının farkında olmaları. ve her sanat eseri bir öncekine selam çakarken, saygı duruşu yaparken, bu yazarların bu gelecek eserlerimize saygı duruşu yapmaları (flashback vs flashforward), hatta kendi eserlerini de bu şekilde üretmeleri (flashsideways) çünkü eser üretmenin zaten kendin gibi olanlara ulaşmak, kendin olup bununla sevilmek olduğunu, terapi olduğunu bir yandan bize anlatıyor olmaları.
 
Kayıt
6 Kasım 2010
Mesajlar
51
Beğeniler
0
Yorumun için sağ ol fakat paragraflarda sürekli aynı şeyi anlatmamaya dikkat ettim. Dikkatli okursan eğer farklı şeyler yazdığını anlayacaksın elbette. :)
 
Kayıt
6 Şubat 2007
Mesajlar
335.490
Beğeniler
1.636
Şehir
Taksim/IST.
Server
Flora
Takımı
Galatasaray
Lost_Finale demiş ki:
Yorumun için sağ ol fakat paragraflarda sürekli aynı şeyi anlatmamaya dikkat ettim. Dikkatli okursan eğer farklı şeyler yazdığını anlayacaksın elbette. :)

zati okuduklarımdan özet çıkarttım kuzum :twisted: :lol: :muck:
 
Kayıt
17 Haziran 2009
Mesajlar
223
Beğeniler
0
acaba görmek istediklerinimi görüyorsun açıkcası lostu 1 sezondan başka izlemedim fakat bu diziler house prison break lost bunlar aynı ekibin veya kanalın çektiği diziler.Mesaj vermekten çok reytinge bakıyorlar.BEnce sen görmek istediğini görmüşssün veya ilginç bir yorumlama yapmıştır.Ama bence bu adamların mesaj vermekten çok reyting peşinde olduğunu düşünüyorum.
 
Yukarı Alt