Kayıt
18 Temmuz 2007
Mesajlar
816
Beğeniler
0
arkadaşlar..yarına ödevim varmış fakat ben bu ödevi slayt şeklinde yapacağım 1-2 tane buldum ama onlarda slayt değil ve slayt yapmayı tam bilmiyorum.Bana haçlı seferlerini kapsamlı resimli güzelce anlatan bir link'i buraya yazarsanız çok makbule geçer bende arıyorum :)
 
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesajlar
81
Beğeniler
0
SEFERLERİN GENEL NEDENLERİ

Roma İmparatorluğu döneminde İpek ve Baharat Yolları Akdeniz’de bir-leşirdi; bu bakımdan , kıyılarında büyük uygarlıkların , büyük kentlerin, büyük devletlerin yer aldığı Akdeniz dünya ticaretinin merkezi sayılırdı. Gerçekten de, Akdeniz boyunca ticaret gemileri sürekli olarak Doğu’ nun mallarını Batı’ ya; Batı’ nın mallarını da Doğu’ ya taşırlardı. Bu ticaret akışının gereksinimlerinin karşılayabilmek için gerek Doğu’ daki, gerekse Batı’ daki atölyeler durmadan mal üretirdi. Eski Yunanistan’ da ve Roma’ da bu atölyelerde köleler çalışırdı. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılışı, daha sonra Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılıp yerini Merovenjler İmparatorluğu’ na bırakması, söz konusu ticaret tra-fiğini ve kent yaşamını etkilemekle beraber, tümüyle ortadan kaldırmadı.

Bir süre daha Akdeniz yoluyla Doğu ve Batı arasındaki ticaret ilişkileri sürüp gitti. Ancak VII. Yüzyılda İslamiyet’ in ortaya çıkması, bir süre sonra da bütün Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika, İspanya kıyılarıyla Akdeniz’ in bütün önemli adalarının müslümanların eline geçmesiyle birlikte Akdeniz ticareti de müslümanların ege-menliğine girdi. Kuşkusuz bu durum da Avrupa’ nın iktisadi yapısını, buna bağlı olarak da siyasal ve toplumsal yapısını altüst etti. Avrupa’ ya feodal düzen, bütün ağırlığı ve bütün kurumlarıyla müslümanların Akdeniz’ de egemenlik kurmalarından sonra yerleşti.

Feodal dönemde Avrupa’ da ticaret yaşamı, dolayısıyla da ticaret için yapılan üretim, bu üretimle ayakta duran kentler ve kent yaşamı ortadan kalktı. Avrupa’ daki siyaset yaşamına egemen olan küçük feodal devletlerden her biri iktisadi bakımdan, kendi kendine yeterli birer birim durumuna geldi. Ticaret ya-şamı tümüyle ortadan kalktı ya da şatolarla, manastırların çevresinde kurulan pa-zar ve panayırlarda, çok küçük ölçülerde, parayla değil, malla yapılan değiş-tokuş biçimine dönüştü. Böylece, Avrupa, feodalite döneminde, hem kendi için-de iktisadi birlikten yoksun, hem de dünya iktisadından kopuk bir duruma geldi.

İşte Avrupa’ nın bu iktisadi durumu, Doğu’ nun zenginliklerini ele geçir-me isteği, Orta Asya’ dan gelen Türklerin Anadolu’da yerleşip güçlenmelerini önlemek, Bizans İmparatorluğunu Arap ve Türk saldırılarına karşı korumak HAÇLI SEFERLERİ’ nin gerçek nedeni oldu. Kudüs’ ü geri alma isteği de nedenlerden biri olsa da, daha çok diğer istekleri maskelemekte ve seferler için geçerli bir mazeret oluşturmakta kullanıldı. Diğer bir yandan, HAÇLI SEFERLERİ’ nden önce Avrupa’ ya büyük ölçüde bir Norman göçü olmuş, bu da, Avrupa’ ya büyük seferler için gerekli olan bir nüfus sağlamıştı. Böylece, Avrupa, Doğu’ ya karşı, HAÇLI SEFERLERİ diye adlandırılan büyük saldırıya geçti. Ancak geniş kitleleri, kültürsüz feodal beyleri harekete geçirmek için dinsel sloganlar kullanıldı. Bu sloganların başında da “KUDÜS’ Ü MÜSLÜMANLARDAN KURTARMAK ” geliyordu. Nitekim HAÇLI SEFERLERİ’ nin başlamasından önce Papa II. Urbanus (Urban olarak da bilinir) 1905’ te Clermont kentinde bir açık hava toplantısı düzenleyerek Avrupalıları HAÇLI SEFERLERİ’ ne çağırdı.

O dönemde, iktisadi bakımdan oldukça zengin olan İslam dünyası siyasal bakımdan bir birlikten yoksundu. Sultan Melikşah’ ın ölümünden sonra Büyük Selçuklu İmparatorluğu parçalanmış, Anadolu’ da, Suriye’ de, Irak’ ta ve İran’ da egemenlik kuran Selçuklu şehzadeleri birbirleriyle üstünlük savaşımına gir-mişlerdi. Mısır ise, çok güçlü olmayan, Sünni İslam dünyasından kopuk bulu-nan, Şii Fatımi halifeliğinin elinde bulunuyordu. İslam dünyası için en büyük dayanak noktası, Anadolu’ da, HAÇLI SEFERLERİ’ ni göğüsleyebilecek güç-te, bir Anadolu Selçuklu Devletinin bulunmasıydı. Nitekim Anadolu üstünden Kudüs’ e ulaşmayı deneyen ilk Haçlı Orduları, Anadolu Selçuklu Devleti karşı-sında eriyip, Kudüs’ e güçlerinden büyük ölçüde yitirerek ulaşabildiler.

HAÇLI SEFERLERİ yukarıda belirtildiği gibi Papa II. Urbanus’ un 1095 yılında Fransa’ nın Clermont kentinde yaptığı konuşmayla başladı ve 1096-1270 yılları arasında sekiz HAÇLI SEFERİ düzenlendi. Bunların bir kıs-mı yarım başarıya, bazıları da başarısızlığa ulaştı.

BÖLÜM 2: SEFERLERİN OLUŞU

a) I. HAÇLI SEFERİ (1096 – 1099):

I. HAÇLI SEFERİ’ nin ilk topluluğu 1096 yılında Fransız keşişi Pierre L’Ermite yönetiminde harekete geçti. Yaklaşık 100.000 kişilik bu ordu, daha çok, askerlik bilgisinden, düzen ve disiplinden bihaber, macera ve ganimet pe-şindeki yoksullar, dilenciler, çapulcular ve aşırı fanatik dindarlardan oluşuyordu. Bu topluluğun giysilerinin önüne dikilen kırmızı haçlar yüzünden bu ve aynı ü-niformayı giyen bundan sonraki topluluklara HAÇLILAR denmiştir. Eylül 1096’ da Bizans İmparatoru I. Alexios Komenesos tarafından Anadolu’ya geçi-rilen bu ilk Haçlılar, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan tarafından İzmit’ e varmadan büyük ölçüde yok edildiler. Ama I. HAÇLI SEFERİ’ nin asıl kuvve-ti, Godefroi de Bouillon yönetiminde, Avrupa’ nın en iyi şövalyelerinden oluş-muş 600.000-700.000 kişilik bir ordu halinde, Anadolu’ ya girdi. Bu güçlü Haçlı Ordusu, Anadolu’ya geçmeden önce, Bizans İmparatorluğu’ yla bir anlaşma yapmıştı; bu anlaşmaya göre, Bizanslılar, Haçlıların Anadolu’ ya geçmelerine yardım edecekler, Haçlılar da Anadolu’ da ele geçirdikleri toprakları Bizans’ a vereceklerdi.

Haçlılar ilk iş olarak, 20 yıldan beri Anadolu Selçuklu Devleti’nin baş-kenti olan İznik’ i kuşattılar. Bu sırada I.Kılıç Arslan kentin yardımına koştu, ama bütün çabalar, kentin Haçlıların eline geçmesini önleyemezdi. İznik’ i savu-nanlar I. Kılıç Arslan’ ın izniyle, kenti 26 Haziran 1097’ de Bizanslılar’a teslim ettiler. Ardından I. Kılıç Arslan, komutasındaki kuvvetlerle Eskişehir’ e çekilip, yeni kuvvetlerle ordusunun gücünü arttırdı. Daha sonra, Doğu yönünde ilerleyen Haçlılar’ la Eskişehir (Dorylaion) önlerinde bir kere daha karşılaştı; çok kanlı bir savaş oldu, ancak Selçuklular, hem sayıca pek fazla, hem de baştan aşağı zırhlı olan Haçlı Ordusu’ nu yenmeyi başaramadılar. I. Kılıç Arslan, ordusunu Haçlılar’ ın önünden çekti (4 Temmuz 1097). Bu tarihten sonra, Selçuklular, Haçlılar’ la çete savaşına giriştiler, sürekli baskınlar düzenleyerek, su ve yiyecek stoklarını yok etme yolunu denediler. Eskişehir yenilgisi üzerine Marmara Böl-gesi ellerinden çıkan Selçuklular, başkentlerini Konya’ ya taşımak zorunda kal-dılar, ancak burada da barınamayarak, kenti boşaltmak zorunda kaldılar. Haçlılar Konya’ yı aldıktan sonra Kayseri, Göksu, Maraş yoluyla Çukurova’ ya indiler. Selçuklular’ ın, Haçlılar karşısında uyguladıkları çete savaşı taktiği büyük ölçü-de başarılı olmuş, Haçlılar Toroslar’ ı aştıkları zaman sayıları 100.000’ e inmişti.

Toroslar’ ı aştıktan sonra Urfa’ yı alan ve burada bir kontluk kuran (1098-1144) Haçlılar, 2 Haziran 1098’ de Antakya’ yı ele geçirdiler. Kenti kurtarmaya gelen bir Büyük Selçuklu İmparatorluğu ordusunu yenilgiye uğrattıktan (28 Haziran 1098) sonra, tıpkı Urfa’ da olduğu gibi, burada da bir Haçlı Kontluğu kurdular (1098- 1268).

Daha sonra Kudüs yönünde yürüyüşlerini sürdüren Haçlılar, 15 Temmuz 1099’ da Kudüs’ ü alarak, burada Kudüs Latin Krallığını kurdular (1099-1291).

b) II. HAÇLI SEFERİ (1147 - 1149):

Musul hükümdarı İmadeddin Zengi 23 Aralık 1144’ de Urfa’ yı geri alınca, Avrupalılar yeni bir HAÇLI SEFERİ hazırlanmasına karar verildi. Bu sefere destek toplamak için gerekli olan dini propaganda görevini Saint-Bernard adlı bir papaz üstlendi. Saint-Bernard’ ın propagandaları ve Papa III. Eugenius’ un diretmeleri sonucunda bu HAÇLI SEFERİ’ ne Alman İmparatoru III. Konrad ile Fransa Kralı VII. Louis de katıldı. III. Konrad 75.000 kişilik ordusuyla Anadolu’ ya girdi. Ancak Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Mesud karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Bunun Üzerine ordusundan yaklaşık 5.000 kişiyle birlikte İznik’ e dönüp Fransa Kralı VII. Louis ile birleşti. Haçlılar ancak İznik - Balıkesir - Bergama – İzmir – Efes – Denizli – Antalya yoluyla Akde-niz kıyılarına indiler ve Antalya’ dan deniz yoluyla Suriye’ ye geçebildiler. II. Haçlı Ordusu daha sonra Şam’ ı kuşattı ama burada da bir sonuç elde edemedi-ler.

c) III. HAÇLI SEFERİ (1189 – 1192):

1174’ te Nureddin Mahmud bin Zengi’ nin ölümü üzerine Mısır’ da bağımsız bir devlet kurup durumun sağlamlaştırdıktan sonra Haçlılar’ la müca-deleye girişen Selahâddin Eyyübi, Haçlılar’ ı önce Merc-i Uyûn’ da yendi, ar-dından ellerinde tuttukları Beyt’ül Ahzân kalesini aldı. Selahâddin Eyyübi bu başarılarının ardından, 1187 Temmuz’ unda Hattin’ de büyük bir Haçlı Ordusu-nu ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaşta, Kudüs Latin Kralı Gui de Lusignan başta olama üzere, krallığın ileri gelenlerinden pek çoğu Selahâddin Eyyübi’ ye tutsak düştü. Bu zaferden sonra, Selahâddin Eyyübi, Haçlılardan 4 Temmuz 1187’ de Tevriye’ yi, 9 Temmuz 1187’ de Akka’ yı, 29 Temmuz 1187’ de Sayda’ yı, Ağustos 1187’de Beyrut’ u, Eylül 1187’ de Askalan’ı ve Gazze’ yi aldı. 2 Ekim 1187’ de de Kudüs Latin Krallığı’nın başkenti olan Kudüs Selahâddin Eyyübi’ nin eline geçti. Selahâddin Eyyübi’ nin kazandığı bu ba-şarılar III. HAÇLI SEFERİ’ nin başlamasına neden oldu.

Alman İmparatoru I. Frederich Barbarossa çok büyük bir orduyla Ana-dolu’ya girdi. Haçlıları yine başlarında II. Kılıç Arslan bulunduğu Anadolu Selçuklu Devleti Ordusu karşıladı. Ancak yaşlanmış olan II. Kılıç Arslan, Haç-lılar Anadolu’ ya girdiği sırada ülkesini 11 oğlu arasında bölüştürmüştü; dolayı-sıyla Anadolu Selçuklu Devleti siyasal birlikten yoksundu. Almanlar Anadolu’ da ilerlerken önce göçebe Türkmen boylarının saldırılarına uğradılar, Konya ön-lerinde de Asıl Anadolu Selçuklu Devleti kuvvetleriyle karşı karşıya geldiler. Haçlılar Anadolu Selçuklu Devleti’ nin başkenti olan Konya’ yı almayı başardı-lar. Burada Haçlılar ve Selçuklular arsında yapılan bir anlaşma gereğince, Anadolu Selçuklu Devleti’ nin ileri gelenlerinden 25 kişi rehin olarak Haçlılar’ a verilmişti. Bu sayede Haçlılar’ ın savaşmadan ve bir saldırıya uğramadan Ana-dolu’ dan geçmeleri sağlanmış oldu. Haçlılar Konya’ dan sonra Karaman yönün-de ilerlemeye başladılar. Ancak Toroslar’ dan geçerken Anadolu Selçuklu Dev-leti’ nin denetimine daha az bağlı olan Türkmen boyları’ nın saldırısına uğradı-lar. Bunun üzerine ellerinde rehin bulunan 25 Selçuklu beyini öldürdüler. Ama I. Frederich Barbarossa Kudüs’ e ulaşamadan Tarsus Çayı olarak bilinen Kydnos Çayı’ nda boğularak öldü, ordusu Akdeniz kıyılarını izleyerek Filistin’ e ulaştı.
Alman İmparatoru I. Frederich Barbarossa’ nın Kudüs’e karadan gitme-yi seçmesine karşılık İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard ile Fransa Kralı Philippe-Auguste, İtalyan kentlerinin de yardımıyla deniz yoluyla Filistin’ e geldiler. Haçlılar ilk iş olarak Akka Kalesi’ ni karadan ve denizden kuşatarak ele geçirdiler. Ancak yine aynı sırada Philippe-Auguste, Aslan Yürekli Richard ile anlaşamadığından seferi terk ederek ülkesine döndü. Böylece hem Haçlıların gücü azalmış, hem de başlarına iyibir asker ama kötü bir siyaset ve devlet adamı olan Aslan Yürekli Richard geçmiş oldu.

Bundan sonra herhangi bir başarı elde edemeyen Haçlıların III. HAÇLI SEFERİNDEki tek başarıları Akka Kalesi’ ni almaları olmuştur.

d) IV. HAÇLI SEFERİ (1202 – 1204):

Alman İmparatoru III. Heindrich’ in düzenlediği IV. HAÇLI SEFERİ’ ne Venedikliler de bütün deniz kuvvetleriyle katıldılar. Ancak bu HAÇLI SEFERİ kutsal yerler yerine Ortodoks Bizans’ ına karşı yapıldı.

Seferin Bizans’ a yönelmesinin temel neden, Akdeniz ve Karadeniz tica-retinde Bizans ile Venedik arasındaki rekabet, Bizans’ ta Angelos’ lar arasındaki imparatorluk çekişmeleri ve Latinler’ e karşı duyulan derin düşmanlık duygula-rıydı. Bizans’ taki taht kavgaları gerek Venediklilerin gerekse diğer Haçlıların Bizans’ ın iç işlerine karışmasına olanak tanıyordu.

1195’ te tahttan indirilen ve gözleri kör edilen II. İsaakios Angelos’ un oğlu prens Alexios hapisten kaçıp Venedik’ e gelmiş ve babasının yerine geçmiş olan III. Alexios Angelos’ a karşı Venedikliler’ den ve diğer Haçlılar’ dan yar-dım istemişti. Bunun üstüne Haçlı Ordusu, Kudüs Seferi’ nden vazgeçerek, Alexios’ un isteğini Bizans’ ın kendilerine para vermesi karşılığında kabul etti. Venedikliler de Haçlı Ordusu’ nun atlarını ve erlerini, para karşılığı Bizans önü-ne taşımayı kabul ettiler. Haçlı Ordusu 23 Haziran 1203’ te İstanbul’ a geldi ve kent 17 Temmuz 1203’ te Haçlıların eline geçti. Daha önce tahttan indirilmiş o-lan II. İsaakios Angelos yeniden tahta çıkarıldı, oğlu Alexios da IV. Alexios a-dıyla ortak imparator ilan edildi. Ancak bu durum çok sürmedi. Bizanslılar, Haç-lılar’ a vermeyi vaat ettikleri parayı ödeyemeyince Haçlılar davranışlarını değiş-tirdiler. Önce İstanbul önlerinde Venedikliler ile diğer Haçlılar Bizans İmpara-torluğu topraklarını aralarında bölüştüren bir anlaşma imzaladılar; ardından da 13 Nisan 1204’ te saldırıya geçerek kente girmeyi başardılar. Bizans üç gün bo-yunca yağma edildi, yakılıp yıkıldı. Haçlılar kente egemen olduktan sonra, daha önceden Mart 1204’ te yaptıkları ve Bizans İmparatorluğu topraklarını araların-da bölüştüren anlaşmaya uygun olarak imparatorluk topraklarını kendi araların-da pay ettiler, daha sonra da Haçlı kumandanlarından Marki Bonifacio di Monferrato’ yu imparatorluk tahtına çıkararak İstanbul’ da bir Katolik Latin İmparatorluğu kurmuş oldular.(1204 – 1261)

e) V. HAÇLI SEFERİ (1217 – 1221):

IV. HAÇLI SEFERİ’ nin bu şekilde sonuçlanması üzerine kutsal yerleri kurtarma projesi yeniden gündeme geldi. 1215’ te toplanan konsil, V. HAÇLI SEFERİ’ nin dini duygular uyandırılarak hazırlanmasına karar verdi. Bu HAÇLI SEFERİ’ ni düzenleyen Macar Kralı II. Andreas, Eyyübiler karşısında hiçbir başarı elde edemedi. Kahire önlerine kadar ilerlemesine karşın Eyyübiler karşısında yenilgiye uğrayarak ülkesine dönmek zorunda kaldı. Andreas’ ın dönüşünden sonra Haçlılar Dimyat’ a geldiler. Dimyat’ ı aldıktan sonra Kahire üzerine yürüdüler fakat bu yürüyüş felaketle sonuçlansı. Melik Kâmil Haçlıları çok kötü duruma soktu. Bunun üzerine Haçlılar Dimyat’ ı ve ellerindeki esirleri geri vererek memleketlerine geri dönebildiler.

f) VI. HAÇLI SEFERİ (1228 – 1229):

Alman İmparatoru II. Friedrich bu HAÇLI SEFERİ’ nde Eyyübiler arasında yaşanan anlaşmazlıklardan yararlanarak barış yoluyla Kudüs’ ü ve Kudüs’ ü denize bağlayan dar bir bölgeyi on yıl boyunca elde tutmayı başardı (1229). Böylece Kudüs 1245’ e kadar Haçlıların elinde kaldı.

g) VII. HAÇLI SEFERİ (1248 – 1254):

1245’ de Kudüs’ ün tekrar Türklerin eline geçmesi ve Latin Krallığı Ordusu’ nun yenilmesi üzerine Lyon konsilinde yeni bir sefer kararlaştırıldı. Fransa Kralı IX. Louis tarafından yönetilen bu seferde, Fransızlar Dimyat’ ı aldı (1249),ama IX. Louis Mısır içlerine ilerlerken son Eyyübi hükümdarı Turanşah’ a Mansure’ de yenilerek, ordusunun ileri gelenleriyle birlikte Eyyübiler’ e esir düştü. Bir süre sonra Dimyat’ ı savaş tazminatı olarak geri veren IX. Louis, or-dusundan geriye kalanlarla Akka’ ya çekildi (1250).

h) VIII. HAÇLI SEFERİ (1270):

1268’ de Antakya’ nın düşmesi ve buna eklenen yeni bozgunlar VIII. HAÇLI SEFERİ’ ne yol açtı. Fransa Kralı IX. Louis tarafından yönetilen bu seferde, bu kez Kudüs’ e gidilmedi. O sırada Tunus ‘ tan kalkan Arap korsanları Sicilya kıyılarını vuruyorlardı. IX. Louis, Sicilya Kralı olan kardeşine uyarak seferini Tunus üzerine yapmaya karar verdi. Tunus kıyılarına çıktı ve şehri kuşattı ancak burada çıkan bir salgın yüzünden öldü. Ordusu Fransa’ ya döndü. Bu arada İngiltere Kralı Edward yönetimindeki başka bir grup Filistin’ e gitti ve çarpışmaların son bulmasını sağladı (1272).

VIII. HAÇLI SEFERİ’ nden sonra da Avrupalıların zaman zaman haçlı elbiseyi giyerek yola çıktıkları oldu. 14. yüzyılda Türkler üzrine yapılan HAÇLI SEFERLERİ , 1344’ te İzmir’ in zptı ile sonuçlanan seferle, 1365’ te İskenderi-ye’ yi talan eden Kıbrıs Kralınınkidir. Özellikle 14. yüzyılda Türklerin büyük gelişme göstermesi ve Avrupa’ ya geçmesi üzerine bazı seferler düzenlendi. Bu seferlerin amacı Türk gelişimini durdurmak ve Türkleri Avrupa’ dan atmaktı. Osmanlılar’ a karşı düzenlenen Sırp Sındığı (1364), Birini Kosova (1389), Niğbolu (1396), Varna (1444), İkinci Kosova (1448) gibi bozgunlarla sonuçlanan bu savaşlar da Hıristiyan HAÇLI SEFERLERİ’ dir. 1453 tarihinde İstanbul’ un fethi Hıristiyan dünyasında büyük yankı uyandırdı. Bu tarihten sonra Kıbrıs’ ın Fethi, Viyana Kuşatması gibi olaylar karşısında da kutsal ittifaklar yapıldı.

BÖLÜM 2: SEFERLERİN SONUÇLARI

Yüz elli yıla yakın bir süre boyunca süren ve Avrupa açısından önem taşıyan HAÇLI SEFERLERİ’ nin sonuçları şu şekilde özetlenebilir:

1- Anadolu üstünden Bizans’ a doğru yönelen Selçuklular Marmara Böl-gesi ile Ege Bölgesinin bazı kesimlerini tekrar Bizans’ a bırakarak İç Anadolu’ ya çekilmek zorunda kaldılar. Bu durum, İstanbul’ un Türkler tarafından ele geçirilişini, dolayısıyla da Türklerin Balkanlar’ a ulaşmasını birkaç yüzyıl geciktirmiş oldu.

2- HAÇLI SEFERLERİ sırasında yüz binlerce insandan oluşan Haçlı Or-duları Fransa’ dan Doğu’ ya doğru Avrupa’ yı aşmış, böylece feodal dönemin birbirinden kopuk, kendi içine kapalı siyasal ve iktisadi yaşamı bir dereceye kadar son bulmuş, kentler ve şatolar çevresinde pazar iktisadı canlanmış, Avru-palılar birbirlerini daha yakından tanımak ve anlamak olanağı elde etmişlerdi. Bu durum da, Avrupa’ da ulusal krallıklara doğru geçişi çabuklaştıran bir etki yapmış oldu.

3- Avrupalılar gerek HAÇLI SEFERLERİ gerekse Doğu’ da kurdukları devletler aracılığıyla, Doğu uluslarıyla çok yakından ilişki kurdular; Doğu uy-garlıklarını, Doğu’ nun bilim, düşünce, sanayi yaşamını yakından tanıma olanağı elde ettiler.

4- HAÇLI SEFERLERİ, özellikle iktisadi ve toplumsal açıdan önemli sonuçlar doğurdu.

HAÇLI SEFERLERİ iktisadi bakımdan en çok İtalyan kent devletlerinin (Pisa, Cenova, Venedik gibi) işine yaradı. Bu seferler sırasında İtalyanlar büyük kazançlar sağladılar. Ayrıca Doğu’ da kurulan küçük Haçlı Devletleri İtalyan tüccar devletlerine çeşitli ticari kapitülasyonlarla imtiyazlı ticari bölgeler verdi-ler. HAÇLI SEFERLERİ’ nde ve HAÇLI SEFERLERİ’ nden sonra Doğu Ak-deniz ülkeleriyle Avrupa arasında yapılan ticaret, İtalya kentlerinin ve tüccar devletlerinin eline geçti. Bu durum, HAÇLI SEFERLERİ’ nden sonra da değiş-medi. Doğu Akdeniz kıyılarındaki Haçlı Devletlerinin ortadan kalkmasından sonra İtalyan tüccarları İslam devletlerinin egemenliğine geçen kentlerde kaldı-lar ve İslam devletlerinden destek gördüler.

Dördüncü HAÇLI SEFERİ de İtalyan Kent Devletleri için çok yararlı ol-du. Nitekim Bizans ticareti giderek Akdeniz ve Karadeniz ticareti, Akdeniz ve Karadeniz’ in önemli ada ve limanları, Venedik ve Cenova’ nın eline geçti. Bu-nun sonucunda, Bizans iktisadi bakımdan bağımsız bir devlet olma niteliğini yi-tirdi. Akdeniz’ in başta Kıbrıs ve Girit olmak üzere önemli ada ve limanları, Dördüncü HAÇLI SEFERİ sırasında yada bu seferden sonra Venedik’ in eline geçerken, Karadeniz’ de birçok liman da Cenova’ nın eline geçti. İstanbul’ daki Latin İmparatorluğu’ nun ortadan kalkmasından, Palailogosların İstanbul’ a egemen olmasından sonra da durum değişmedi. Bizans İmparatorluğu’ nun sonuna kadar Bizans iktisadı üzerinde İtalyan egemenliği sürdü. HAÇLI SEFERLERİ’ nden İtalya’ nın elde ettiğ bu büyük gelirler, İtalya’ da büyük bir servet birikimine yol açtı.

İtalyanların, HAÇLI SEFERLERİ’ nden büyük iktisadi çıkarlar elde et-mesine rağmen seferlerin asıl yükünü çeken İspanya, Portekiz, Fransa, Alman-ya, İngiltere gibi ülkeler hemen hemen hiçbir iktisadi çıkar elde edemediler.

HAÇLI SEFERLERİ’ nin sonunda Çin ve Hindistan gibi zengin Asya ülkelerini Akdeniz’ e bağlayan İpek ve Baharat yolları gibi ticaret yolları, Doğu Akdeniz limanlarına kadar yine Doğu uluslarının egemenliğindeydi. Bu yolların Doğu Akdeniz ve Karadeniz limanlarıyla Avrupa ülkeleri arasındaki kısmıysa İ-talyanların elindeydi. Gerçekten de İtalya, Doğu ülkeleriyle Avrupa arasında ya-pılan ticarette bir çeşit tekel kurmuş bulunuyordu. Avrupa ülkeleri, Doğu malla-rını almak için İtalyanlar’ a büyük paralar ödemek zorundaydı. Akdeniz egemen- liğini İtalyanlara kaptıran Portekiz, İspanya, Fransa ve İngiltere gibi Atlantik kı-yısı ülkeleri Çin ve Hindistan’ a giden , gerek İtalyanların, gerekse Doğu ulusla-rının denetiminde olmayan yeni yollar armaya başladılar ve bunda başarılı oldu-lar. Bu da coğrafi keşifleri geliştirdi.

5- HAÇLI SEFERLERİ esasında dini amaçlarla yapılmıştı. Müslümanlara karşı yapılacak savaşları organize etmek ve dini heyecanı arttırmak amacıyla Hıristiyan dünyasında çeşitli tarikatlar kurulmuştu. Yapılan büyük vaatlere ve çe-kilen sıkıntılara rağmen HAÇLI SEFERLERİ’ nin amacına ulaşamaması o dö-nemde en büyük makam olan ve sarsılmaz otoritesi bulunan papaların ve kilise’ nin otoritesini sarsmıştı. Bu şekilde insanlar daha özgür düşünmeye başladı.

6- Bu savaşlarda Hıristiyanlar ile Müslümanlar birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı buldular. Özellikle Haçlılar Doğu’ da cesur, merhametli, konukse-ver Müslümanları gördükleri zaman önceki düşüncelerini tamamen değiştirdiler.

7- HAÇLI SEFERLERİ’ nin masraflarını karşılamak için papalık ruhani işler için vergi alma usulünü koydu.


belki buda işine yarar (:
 
Yukarı Alt