Kayıt
8 Temmuz 2009
Mesajlar
536
Beğeniler
0
Yine birikti içimde yazmaya yazmaya demek ki... İşim gereği sosyal medyanın ve sosyal bir firmanın içerisinde günde yaklaşık 100 kişiyle birlikte çalışıyorum. Bu egoist, kralcı konuşmalar ciddi anlamda beni benden alıyor...

Sporu spor olarak görür, Atatürk'ün dediği gibi "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim." En basitinden bir Wiki alıntısı yapalım; Spor ya da idman önceden belirlenmiş kurallara göre, kişisel veya takım halinde yapılan rekabet amaçlı yarışma ve kişisel eğlence veya mükemmelliğe ulaşmak için yapılan fiziksel aktivitelerdir. Spordaki en önemli etmenler, kişilerin fiziksel kapasiteleri, yetenekleri ve galibiyete olan inançlarıdır. Spor, kişilerin yaptıkları hareketlerle birlikte, top, hayvan gibi birtakım objelerle yapılan hareketlerin tümünü kapsamaktadır.

Var mı bu bölümde anlaşılmayan bir şey? Rekabet ve eğlenceden bahsediliyor. Şimdi, düşününce günümüzde en çok futbol konuşuluyor. Buna hiç şüphe yok. En yaygın, para getiren, bilinen sporumuz futbolda belli maçlarımız, güçlü takımlarımız, liglerimiz vb kategorize edilebilecek birçok şey var. Şampiyonluğa ulaşmak için belli sayıda takım belli bir yarışa giriyor ve maç yapıyor. Bunun sonuna tabii ki en iyiler kalıyor ve ne yazık ki gün geliyor, Galatasaray ile Fenerbahçe karşılaşıyor...

Karşılaşmanın amacı, iki takımdan birinin öne geçerek daha fazla puan kazanması, dolayısıyla kupaya yaklaşmasıdır. Bu karşılaşma "centilmenlik" kuralları dahilinde, belli kurallar ile yapılır. Sonra iki takımdan biri kazanır, diğeri kaybeder, olay da burda sona erer.

İşte bu noktada Türk insanımız durmuyor (Türk diye genellemek istemesem de yurt dışındaki benzer olayların takibini yapmadığımdan konuşmak istemem). Şikesinden bir başlıyor muhabbet, bilmem kaç yıllık alınamayan kupaya, bilmem kaç milyon euroya alınan oyuncuya, kaleciye, seyirciye, teknik direktöre kadar gidiyor... Ben bunu anlamıyorum. Adamlar maç yaptı, biri kaybetti diğeri kazandı. Sen de oradaki oyuncuları seviyorsan, onların izinden git. Centilmen ol, tebrik et.

Bir yerden sonra olay bağırış çağırışlara, el kol hareketlerine neden olur hatta... Çok iyi hatırlıyorum ben, küçükken Galatasarayı tutardım, ağabeyim de Beşiktaşlıydı. Ben, ya bana öğretildiğinden ya da içimden geldiğinden hatırlamıyorum abimin elini sıkardım TV başında maç başlarken. "Hadi bol şans" derdim daha 8-9 yaşımda. Kazandığında tebrik etmeyi, kaybettiğinde gülüp "Başka sefere artık" demeyi bilirdim.

Özellikle Türk insanı gibi sıcakkanlı, cana yakın insanları nasıl bu hale getirdiler çok merak ediyorum... Nerde kaldı centilmenlik? Nerde kaldı sportmenlik? Nerde kaldı alçak gönüllülük? Ben bir maçı hatırlıyorum, beşiktaş ile adını hatırlayamadığım bir takım arasında oynanan... Beşiktaş seyircisi, diğer taraftara "Sen bizim kardeşimizsin" diye tezahürat yapıyordu. (Bu kısmı bilen varsa iletsin de düzeltelim :) )



Şimdi bakıyorum 8taş, fenevbahçe gibi şeyler yazılıyor, karşılığında köpek, hayvan gibi ayrı tezahüratlar bulunuyor... Nereye yahu bir durup bakın kendinize diyesi geliyor insanın. Yap rekabetini, koy yüreğini ortaya inan lafım yok ama aynı vatanın milletin çocuğu, birbirine futbol takımı yüzünden düşman olur mu? Maçına gittiği, deplasmanda, adı üzerinde misafir olduğu yerde koltukları söker mi? O da senin paranla oluyor?

İnsanların içindeki o egoyu nasıl da çıkardılar ortaya... Herkesi kraldan çok kralcı yapmayı nasıl da başardılar aklım hayalim almıyor... Birkaç cümlede ufak sahneler kuralım bakalım çok mu kötü bu durumun tam tersi...

Galatasarayın stadına arabanızla gidiyorsunuz, camlar açık elinizde bayraklar sallanıyor... Trafik bu, yanınıza beklerken fenerbahçe bayrağı sallayan bir araba yanaşıyor. Gözgöze geliyorsunuz dolayısıyla... "Bu sefer bizim bak, bırakmayız" diyerek gülen bir taraftar düşünün... Nasıl güzel geçer o yolculuk?

Fenerbahçenin gol attığı takım seyircisinin "Kolaysa bir tane daha, bizde sıra korkma" gibisinden bağırdığını düşünün...

Farklı renkte atkılar, yüz boyaları, bereler, formalar giymiş insanların aynı barda içip, maç saati gelince yola koyulduğunu düşünün...

Çok mu kötü bu senaryolar? Çok mu zor rakibine şans dileyip yendiğinde tebrik etmek? Senden daha iyi olanı takdir etmek bu kadar mı zor?

Futbol benim için amacı dışında kullanılan bir spor dalı artık... Kuruluş amacı daha iyiyi belirlemek, farklı takımlarla oynamak, eğlenmek, tabir-i caizse birbirlerinin boy ölçüsünü almakken şimdi küfürlü bestelerin yapıldığı, taşların sopaların eksik kalmadığı, insanların birbirin öldüresiye dövmeye çalıştığı, kin beslenen, medyanın alet edildiği, üzerinden politika yapılan saçma sapan bir olaya dönüştü...

Ne diyeyim, yazık ediyorsunuz güzel geçebilecek tüm günlere, tüm maçlara. Hem kendinizi, hem takımınızı, hem ülkenizi rezil ediyorsunuz. Başka diyecek laf yok.

Kendi takımınızın kurucusu, sahibi, oyuncusu bile sportmen tavırlardayken kraldan çok kralcı olan sizler her şeyi berbat edenlersiniz; taraftar ya da fanatik değil.





Alıntı: Polwahrenheit.blogspot.com
 
Kayıt
3 Ocak 2009
Mesajlar
12.050
Beğeniler
314
Şehir
Белгород
Taraftarı hakarete, öfkeye, şiddete yönelten etkenlerin başını Hakemler çekiyor.Doğal olarak sahada başlayan öfke dışarıda da kesilmiyor.

[ Bu mesaj MobileDevice ile atildi ] mobile
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:

Xperyon

Bilgiliyim
Kayıt
27 Temmuz 2011
Mesajlar
2.547
Beğeniler
0
Şehir
TürkTelekomArena
Taraftarın sinirlenmesi için hakeme gerek yok.O anlık adrenalin yükselmesi ile beyni dönüuor nereye sallıcanı şaşırıyor olucak bu ama bazende mantıklı düşünebiliyor tuhaf ama ilginç özellikle bizim Türkiyede bunun araştırılması lazım. :)
 
Kayıt
3 Ocak 2009
Mesajlar
12.050
Beğeniler
314
Şehir
Белгород
Browse demiş ki:
Taraftarın sinirlenmesi için hakeme gerek yok.O anlık adrenalin yükselmesi ile beyni dönüuor nereye sallıcanı şaşırıyor olucak bu ama bazende mantıklı düşünebiliyor tuhaf ama ilginç özellikle bizim Türkiyede bunun araştırılması lazım. :)
önemli özellikle derbi maçların ardından hakeme olan sinirimi 2 gün üstümden atamiyorum

[ Bu mesaj MobileDevice ile atildi ] mobile
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:

Xperyon

Bilgiliyim
Kayıt
27 Temmuz 2011
Mesajlar
2.547
Beğeniler
0
Şehir
TürkTelekomArena
Privacy demiş ki:
Browse demiş ki:
Taraftarın sinirlenmesi için hakeme gerek yok.O anlık adrenalin yükselmesi ile beyni dönüuor nereye sallıcanı şaşırıyor olucak bu ama bazende mantıklı düşünebiliyor tuhaf ama ilginç özellikle bizim Türkiyede bunun araştırılması lazım. :)
önemli özellikle derbi maçların ardından hakeme olan sinirimi 2 gün üstümden atamiyorum

[ Bu mesaj MobileDevice ile atildi ] mobile
Cüneyt çakırı tokatlayasım geliyor fakat o anki maçın haliyle sonradan geçiyor :)
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Kayıt
11 Kasım 2007
Mesajlar
7.839
Beğeniler
0
Polgara demiş ki:
Yine birikti içimde yazmaya yazmaya demek ki... İşim gereği sosyal medyanın ve sosyal bir firmanın içerisinde günde yaklaşık 100 kişiyle birlikte çalışıyorum. Bu egoist, kralcı konuşmalar ciddi anlamda beni benden alıyor...

Sporu spor olarak görür, Atatürk'ün dediği gibi "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim." En basitinden bir Wiki alıntısı yapalım; Spor ya da idman önceden belirlenmiş kurallara göre, kişisel veya takım halinde yapılan rekabet amaçlı yarışma ve kişisel eğlence veya mükemmelliğe ulaşmak için yapılan fiziksel aktivitelerdir. Spordaki en önemli etmenler, kişilerin fiziksel kapasiteleri, yetenekleri ve galibiyete olan inançlarıdır. Spor, kişilerin yaptıkları hareketlerle birlikte, top, hayvan gibi birtakım objelerle yapılan hareketlerin tümünü kapsamaktadır.

Var mı bu bölümde anlaşılmayan bir şey? Rekabet ve eğlenceden bahsediliyor. Şimdi, düşününce günümüzde en çok futbol konuşuluyor. Buna hiç şüphe yok. En yaygın, para getiren, bilinen sporumuz futbolda belli maçlarımız, güçlü takımlarımız, liglerimiz vb kategorize edilebilecek birçok şey var. Şampiyonluğa ulaşmak için belli sayıda takım belli bir yarışa giriyor ve maç yapıyor. Bunun sonuna tabii ki en iyiler kalıyor ve ne yazık ki gün geliyor, Galatasaray ile Fenerbahçe karşılaşıyor...

Karşılaşmanın amacı, iki takımdan birinin öne geçerek daha fazla puan kazanması, dolayısıyla kupaya yaklaşmasıdır. Bu karşılaşma "centilmenlik" kuralları dahilinde, belli kurallar ile yapılır. Sonra iki takımdan biri kazanır, diğeri kaybeder, olay da burda sona erer.

İşte bu noktada Türk insanımız durmuyor (Türk diye genellemek istemesem de yurt dışındaki benzer olayların takibini yapmadığımdan konuşmak istemem). Şikesinden bir başlıyor muhabbet, bilmem kaç yıllık alınamayan kupaya, bilmem kaç milyon euroya alınan oyuncuya, kaleciye, seyirciye, teknik direktöre kadar gidiyor... Ben bunu anlamıyorum. Adamlar maç yaptı, biri kaybetti diğeri kazandı. Sen de oradaki oyuncuları seviyorsan, onların izinden git. Centilmen ol, tebrik et.

Bir yerden sonra olay bağırış çağırışlara, el kol hareketlerine neden olur hatta... Çok iyi hatırlıyorum ben, küçükken Galatasarayı tutardım, ağabeyim de Beşiktaşlıydı. Ben, ya bana öğretildiğinden ya da içimden geldiğinden hatırlamıyorum abimin elini sıkardım TV başında maç başlarken. "Hadi bol şans" derdim daha 8-9 yaşımda. Kazandığında tebrik etmeyi, kaybettiğinde gülüp "Başka sefere artık" demeyi bilirdim.

Özellikle Türk insanı gibi sıcakkanlı, cana yakın insanları nasıl bu hale getirdiler çok merak ediyorum... Nerde kaldı centilmenlik? Nerde kaldı sportmenlik? Nerde kaldı alçak gönüllülük? Ben bir maçı hatırlıyorum, beşiktaş ile adını hatırlayamadığım bir takım arasında oynanan... Beşiktaş seyircisi, diğer taraftara "Sen bizim kardeşimizsin" diye tezahürat yapıyordu. (Bu kısmı bilen varsa iletsin de düzeltelim :) )



Şimdi bakıyorum 8taş, fenevbahçe gibi şeyler yazılıyor, karşılığında köpek, hayvan gibi ayrı tezahüratlar bulunuyor... Nereye yahu bir durup bakın kendinize diyesi geliyor insanın. Yap rekabetini, koy yüreğini ortaya inan lafım yok ama aynı vatanın milletin çocuğu, birbirine futbol takımı yüzünden düşman olur mu? Maçına gittiği, deplasmanda, adı üzerinde misafir olduğu yerde koltukları söker mi? O da senin paranla oluyor?

İnsanların içindeki o egoyu nasıl da çıkardılar ortaya... Herkesi kraldan çok kralcı yapmayı nasıl da başardılar aklım hayalim almıyor... Birkaç cümlede ufak sahneler kuralım bakalım çok mu kötü bu durumun tam tersi...

Galatasarayın stadına arabanızla gidiyorsunuz, camlar açık elinizde bayraklar sallanıyor... Trafik bu, yanınıza beklerken fenerbahçe bayrağı sallayan bir araba yanaşıyor. Gözgöze geliyorsunuz dolayısıyla... "Bu sefer bizim bak, bırakmayız" diyerek gülen bir taraftar düşünün... Nasıl güzel geçer o yolculuk?

Fenerbahçenin gol attığı takım seyircisinin "Kolaysa bir tane daha, bizde sıra korkma" gibisinden bağırdığını düşünün...

Farklı renkte atkılar, yüz boyaları, bereler, formalar giymiş insanların aynı barda içip, maç saati gelince yola koyulduğunu düşünün...

Çok mu kötü bu senaryolar? Çok mu zor rakibine şans dileyip yendiğinde tebrik etmek? Senden daha iyi olanı takdir etmek bu kadar mı zor?

Futbol benim için amacı dışında kullanılan bir spor dalı artık... Kuruluş amacı daha iyiyi belirlemek, farklı takımlarla oynamak, eğlenmek, tabir-i caizse birbirlerinin boy ölçüsünü almakken şimdi küfürlü bestelerin yapıldığı, taşların sopaların eksik kalmadığı, insanların birbirin öldüresiye dövmeye çalıştığı, kin beslenen, medyanın alet edildiği, üzerinden politika yapılan saçma sapan bir olaya dönüştü...

Ne diyeyim, yazık ediyorsunuz güzel geçebilecek tüm günlere, tüm maçlara. Hem kendinizi, hem takımınızı, hem ülkenizi rezil ediyorsunuz. Başka diyecek laf yok.

Kendi takımınızın kurucusu, sahibi, oyuncusu bile sportmen tavırlardayken kraldan çok kralcı olan sizler her şeyi berbat edenlersiniz; taraftar ya da fanatik değil.





Alıntı: Polwahrenheit.blogspot.com
uzun uzun yazma huyundan vazgeçmemişsin hala sedat (:
 
Yukarı Alt