Kayıt
21 Temmuz 2008
Mesajlar
16.750
Beğeniler
0
Şehir
Bana küfreder gözlerin , dudakların yardım yalvarı
DÖN! DOLAŞ! SON KARAR YİNE DAUM

İspanya'yı Avrupa şampiyonluğu'na ulaştıran 'Dede' lakaplı Luis Aragones'i kadrosuna katarak Zico'nun etkisini silme planları yapan ve deneyimli teknik direktörle şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin üstünde başarı bekleme umutları henüz sezon başında suya düştü.

Yönetim her ne kadar Luis Aragones'in arkasında durduğuna dair beyanatlar verse de, sezon sonundaki görsel facia iplerin kopması için yeterli bir mazeret oldu. Müthiş rakamlarla takımın başına getirilen 'Dede', bir zamanlar Beşiktaş'ın yaptığı Del Bosque örneğini yineledi. Tazminatını da kurtaran 'Dede' köyünün yolunu tuttu.

Fenerbahçe'de başkanlık seçimi döneminde koltuğu sallantıda olduğu düşünülen Aziz Yıldırım, bu kez yıldız futbolcudan öte savaşan futbolcu alacaklarını belirtti. Kulüpte yapmak istediği politikalar kabul gördü ve kongreden açık ara farkla yeniden başkan olarak çıktı. Hem de 3 sezon üst üste şampiyon olma sözü vererek.

Aragones'ten ağzı yanan Yıldırım, Fenerbahçe camiasını yakından tanıyan bir isme bir kez daha takımı emanet etti. Denizli'de kaybedilen şampiyonluktan sonra, kariyerine Bundesliga'nın Köln takımında devam eden Daum bir kez daha Aziz Yıldırım ile çalışma şansı yakaladı.


DAUM, FENERBAHÇE İÇİN ŞANSTIR
Luis Aragonesli dönemde ofansif görüntüsünü unutan Fenerbahçe, Alman hoca ile yeni bir kimlik kazanmış durumda. Türk futbolunu tanıyan, kulüpte bazı işlerin nasıl döndüğünü bilen ve Fenerbahçe'deki futbolcuları yakinen tanıyan Daum, Aziz Yıldırım'ın aradığı adamdı. Bir dönem ayrılan yollar yine kesişmişti. Artık Fenerbahçe için üzerindeki ölü toprağı atma zamanıydı, kabuk değiştirme dönemiydi ve Daum bu iş için biçilmez kaftandı.

Luis Aragones ile cenaze namazını andıran idman görüntülerinden, Roland Koch yönetiminde yapılan ağır ama neşeli idmanlar; Yönetim, futbolcular ve taraftar için umutlanmaya yeterli bir sebepti.



GEÇMİŞTEKİ HATALARDAN DERS ALMAK JOSİCO VE MALDONADO GİBİ...

Fenerbahçe'ye gönül veren herkesin kanayan yarasıydı bu iki isim. Josico müzmin sakat, Maldonado ise ürkek futboluyla sarı lacivertli taraftarların kısa sürede dışladığı isimler arasında yer aldı. Yönetim de bunun farkındaydı ama yapacak çok da bir şey kalmamıştı. Transfer dönemindeki ağır aksak çalışma temposu, Aurelio ile ayrılan yollar ve yerine gelen iki isim. Öyle iki oyuncu ki, Aurelio'nun sağ ayağı etmeyecek nitelikte.

Yapılan hatalardan ders çıkaran Aziz Yıldırım ve yönetimi, Cristian Oliveira ve Dos Santos başta olmak üzere, Bilica, Bekir, Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı'dan oluşan yıldız değil ama savaşçı özelliği ağır basan transferlere imza attı.


...VE RUH GERİ GELDİ

Christoph Daum ve yardımcısı Roland Koch'un Samandıra'ya inmesi, takıma ayrı bir renk ve hava getirmesini sağladı. Başkanın camiaya verdiği sözü tutmak için kolları sıvayan Daum ve futbolcular, sahada rakibini ısırmaya başladı bile...

Boluspor ve Honved maçlarını yeteri kadar baz almasak da, geçtiğimiz sezonlarda Randers gibi bir takım karşısında galip gelmesine rağmen zorluk yaşayan Fenerbahçe takımı ile bu takım arasındaki kontrast farkı siyah ile beyaz gibi. Beşiktaş karşısında da özellikle ikinci yarıdaki futbol ve iki golle kazanılan Süper Kupa, takımın özgüvenini yerine getirmekle kalmadı; hırslarını zirveye ulaştırdı.

Bu takım en son 2007'de kupa görmüştü, yine Beşiktaş'ı Süper Kupa'da eleyerek. Kupa ellerde yükselirken Aziz Yıldırım ve yöneticilerin gözlerinin içi gülüyordu; ki bu kadro geçtiğimiz sezon maçları diken üstünde izliyordu.


ORTA SAHAYI FETHETMEK

Uzun bir aradan sonra sezon başı hazırlık kampı yapma fırsatı bulan Emre Belözoğlu, Brezilya Ligi'nde formda ve idmanlı bir biçimde kadroya dahil edilen Cristian ve Dos Santos, sağ kanatta bol alternatifli Deivid, Kazım ve Mehmet Topuz'dan oluşan üçlü Fenerbahçe orta sahasında Aurelio-Appiahlı dönemi hatırlatmaya başladı.

Geçtiğimiz sezon yedek sıkıntısı yaşayan sarı lacivertli takımda, as oyunculardan Selçuk, Uğur Boral ve Deniz Barış; bu sezon sık sık yedek kulübesine mahkum kalacak gibi. Takım olarak alternatifi bol olan bir kadro kuran Fenerbahçe'de resmi maçlardaki hırs, özgüven ve azim taraftarı şimdiden mutlu etmeye başladı. Emre ve Cristian'ın orta blokta oyunu iyi domine etmesi, kaptan Alex'in rakip ceza alanýna daha fazla top almasýna ve tehlike oluþturmasýna neden oldu. Alex'in o bölgede çok fazla dolaşması ise rakip takım savunma için kabustan başka bir şey değil.

Sol kanadı Carlos ve yeni transfer Dos Santos ile kullanacak olan Fenerbahçe'de sağ kanat Gökhan Gönül'ün kontrolünde. Kalitesini geldikleri ilk andan itibaren kanıtlayan Dos Santos ve Cristian, Fenerbahçe'de kanayan yaraları kapatmak için adeta ilaç oldu. Selçuk ve Uğur Boral'ın birbirini tutmayan maç performansları üzerine kadroya dahil edilen iki Brezilyalı, Emre Belözoğlu bile birlikte sarı lacivertlilerin 'zayıf' kabul edilen orta sahasını kale haline getirdi.

Oyunu zaman zaman iyice dar alana çeken ve bloklar arasındaki irtibatı sıkı tutan bir Fenerbahçe, kendi sahasında sık sık gol şov yapar, deplasmanlarda da puan almasını başarır.


GÜIZA UYUM SORUNUNU AŞINCA...

Fenerbahçe camiası bir tek İspanyol forvet Daniel Güiza'ya kucak açtı. Acemice yaptığı vuruşlara rağmen, mücadeleci yapısı taraftarın gönlünde bir yer edindi. Hep destek verildi, hep kucak açıldı. Bu sezona ise damgasını vurmaya hazırlanan 'ok' misali gibi.

Burada Christoph Daum'un yadsınamaz bir payı olduğu gerçek. Tabi ilk sezonundaki yabancılığını, uyum sorununu ve ürkekliğini atması da Güiza'nın La Liga'daki görüntüsüne benzer tablolar çizmesini sağladı. Son toplardaki bitiriciliğini gösteremeyen Güiza, bu sezon zıpkın gibi geliyor. Golcülüğünün yanında asistlerini de konuşturan İspanyol golcü, uzun bir aradan sonra Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda hakettiði alkışlarla kenara geldi.

Fenerbahçe'nin sahadaki beyni Alex'in de Güiza ile olan kan uyuşmazlığı da çözülünce, Semih-Alex arasındaki uyum, Güiza-Alex arasında da oldu. Orta alanın baskısı ile daha fazla pozisyon üreten Fenerbahçe'de daha fazla topla buluşma şansı yakalayan Daniel Güiza, yeni sezonda gerek lig, gerekse Avrupa'da rakip kaleyi çok 'ok'layacak.


SAVUNMADAKİ KARIN AĞRISI

Sivasspor'da başarılı bir sezon geçiren Bilica ile Gaziantepspor'un kaptanı Bekir İrtegün'ün kadroya takviye olarak alınması, Fenerbahçe'nin defansif yükünü azalttı zannederken; Edu'nun sakatlığı ve Lugano'nun git-gel yaşaması bir anda savunma dengelerini alt üst etti.

Özellikle Lugano'daki belirsizlik, Edu ile sözleşmenin hala feshedilmemesi; savunmada ilk kez bir arada oynayan Önder ve Bilica'ya forma şansı doğurdu. Bekir İrtegün'ün alışma evresini çabuk atlatamaması, bu sezon yedek kalacağının adeta habercisi. Daum ile umutları yeşeren Önder Turacı ise bu verilen şansı geri tepmemek amacında. Ancak ortada bir gerçek var ki, Edu ve Lugano süratinde bir Fenerbahçe savunması yok.

Süratli forvet oyuncuları karşısında ağır kalan Önder, Bilica ve Bekir'e acilen destek gerekiyor. Daum'un aklından illaki Lugano geçiyordur; ama yabancı sınırını iyice zorlayan Fenerbahçe'de en fazla kanayan bölge savunma olacak.

Türkiye'de 6 yabancı ile mücadele etmek zorunda olan sarı lacivertlilerde; Roberto Carlos, Alex, Güiza, Dos Santos, Cristian, Deivid, Bilica ve sözleşmesi halen devam eden Edu ile belirsizliğini korumaya devam eden Lugano gibi futbolcular mevcut.

Gol yemeye tahammülü olmayan Alman teknik adamın, saçlarını sağa sola savuracak tek bölge olmaya aday olan savunmaya nasıl bir çare bulacağını göreceğiz.


HEP DESTEK, TAM DESTEK
[/b]

Fenerbahçe taraftarı sadece Mehmet Topuz, Özer Hurmacı ve Bilica transferleri varken bile 20 binlere yakın kombine aldı. Aziz Yıldırım'ın "ısıran takım geliyor" sözü bile taraftar için yeterli bir vaat kabul edildi. Daum faktörü de bir etken kabul edilebilir; ancak Cristian ve Dos Santos'un alınması tamı tamına bal ve kaymak oldu.

Her şartta desteğini esirgemeyen Fenerbahçe taraftarı, Luis Aragones yönetimindeki futbol seyrinden uzak maçlarda dahi koltuklardaki yerini aldı. Sadece derbilerde yüzü gülümseyen taraftarların önümüzdeki sezon kombinelerde ne yapacağı merak edilirken, değişen bir şey olmadı. Kombineler yine 30 binleri gördü. Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'ye taraftarın ne kadar aşık olduğu ortada.

Taraftar sabrının karşılığını elbet bir gün dolu dolu alacak. Aziz Yıldırım, kendisine verilen desteği boşa çıkarmamak için yönetimle en iyisini yapmak için mücadele etmeye devam ediyor. Zaman zaman hatalar yapmış olsa da, bu hatalardan ders alması da onun en büyük artısı.
 

V.I.P

Old School
Kayıt
27 Ağustos 2007
Mesajlar
4.563
Beğeniler
1
Şehir
Ankara
Takımı
Fenerbahce
Harikasın hacım tek kelime kaçırmadan okudum vede çok etkilendim değişim gerçekten çok büyük oldu zaten maçlardanda anlaşılıyor defansa son takfiye ile bizi kimse durduramaz
 
Yukarı Alt