Kayıt
2 Mart 2008
Mesajlar
1.640
Beğeniler
0
Şehir
Bir Kulaç Daha Atsam Karadayım...
Günlük tirajı 676 bin olan Corriere della Sera gazetesinin 23 Kasım 2010 tarihli sayısında, yukarıdaki başlık altında ve Giovanni Sartori imzasıyla yayımlanan yorumun çevirisi şöyledir:
Türkiye artık İslama bakıyor gibi: NATO'nun Lizbon'daki zirvesinde Türkiye Başbakanı Erdoğan, Atlantik İttifakı askerleri tarafından korunan Batıyı tehdit eden ülkeler arasından İran'ın çıkarılması sonucunu elde etmeyi başardı. Bu şekilde hem Türkiye'yi kaybettik hem de en tehlikeli düşmanımız, Ayetullahların İranı'nı güçlendirmiş olduk. Gerçekten güzel ve büyük bir başarısızlık.

Berlusconi, NATO'nun Lizbon Zirvesine gecikmeli olarak ve belki de Carfagna'nın ve kadınların kaprislerini düşünerek ulaştı. Korkarım bu şekilde Lizbon'da "eşit haklar"dan çok daha önemli bir sorunun patlak verdiği dikkatinden kaçtı; yani Batının askerî ittifakından fiilen çıkmak suretiyle Türkiye'nin alan değiştirdiği konusu.

Bilindiği veya bilinmesi gerektiği üzere Avrupa Birliği onlarca yıldan beri Türkiye'nin AB'ye katılımı konusunu tartışıyor. Almanya başta olmak üzere buna karşı gelenlerin gerçek ve geçerli nedeni, Türkiye'nin katılımının yoğun ve belki de kontrol edilemez bir İslam göçüne Avrupa'nın kapılarını açacağıydı. Türkiye'nin katılımını destekleyenlerin gerçek ve yine geçerli nedeni ise bu ülkenin, İslam dininden nüfuslu bir ülkede laik-demokratik bir devlet birliğinin oluşturduğu yegâne ve dolayısıyla örnek alınabilecek bir durum olduğuydu.

Ayrıca bütün uzmanlar Türk demokrasisinin, 1923'ten beri "koruma altında bir demokrasi" olduğunu, askerler tarafından korunduğunu ve empoze edildiğini biliyorlardı. Buna rağmen, devasa saflığı ve aptallığı dahilinde Batı, Avrupa'ya katılım şartı olarak Türkiye'den askerî "koruyuculuğu" ortadan kaldırmasını istiyordu.

Böylece Türkiye Başbakanı Erdoğan, birbiri ardına attığı küçük adımlarla Türk devletini İslamlaştırmayı başardı.
 
Yukarı Alt