"Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir!..."
Tarih 7 Şubat 2006; Her zamanki gibi okula gitmeden önce kahvaltımı almış bilgisayar başına oturmuştum, bir yandan tıkınıp bir yandan da Ekşi Sözlük'ten yazılanları okuyacaktım, lakin site açıldığı anda ülkemizde artık her şeyin farklı olacağını hissetmiştim. Artık eskisi kadar özgür olamayacaktık, belki düşüncelerimizi özgürce dile getirebildiğimiz ender yerlerden biri olan internetin sansüre uğrayabildiği gerçeği tokat gibi suratımıza çarpmıştı. İnternet artık farklı olacaktı, her istediğimizi yapamayacaktık, istediğimiz videoyu izleyemeyecektik, istediğimiz şarkıyı dinleyemeyecektik ve bu sadece bir başlangıçtı. Her şey okumamızın engellenmesiyle başladı, çünkü biz okumaya ihtiyacı olmayan ve koyun sürüsü gibi yaşanması istenen bir kitleydik.
Tarih 7 Mart 2007; Aylar önce bir terör örgütü (ismi lazım değil) tarafından eklenen videolar hakkında yapılan şikayetler sonuç vermemiş, Youtube eklenen videoları kaldırmayı reddetmişti. Çözüm basitti, eklenen videoların olduğu bağlantı engellenecekti fakat mahkeme farklı bir karar vermeyi uygun gördü; Youtube'u tümden engellemek. 7 Mart 2007'de site mahkeme kararıyla resmen engellendi, kırmızı bir fontla yazılmış o malum yazıyla bu kez çok daha büyük bir kitle tanıştı. Bir anda tüm ülke gündemi sarsıldı, herkesin aklında artık nasıl video izleyeceği vardı zira Youtube o sıralar rakipsizdi. Bir kısım Youtube'dan uzaklaşıp alternatif siteler aradı, Dailymotion bu sayede yükselişe geçti. Bir kısım ise bu engeli aşmanın yolunu aramaya başladı. Ülke olarak farklı DNS'lerin IP'lerini ezberledik, en iyisi hangisi onu tartışmaya başladık. Host dosyasına edit yapmasını öğrendik. Hatta bu durumdan yararlanıp AntiSansür programı yazan zeki girişimcilerle tanıştık. Youtube engellenmişti fakat bir çoğumuzun umrunda olmadı bir süre sonra bu durum çünkü biz yasakların çevresinden dolanmayı öğrenmiştik, artık yasak olması önemli değildi. Halbuki Dünya üzerinde Youtube'un engelli olduğu bir kaç ülkeden biriydik, başarımızı tüm devletler kıskanır olmuştu. Tabii bir kez engellemek yetmedi, defalarca erişime açılıp tekrar kapatıldı. Bu sayede gezegenin en değerli sitelerinden biriyle kafa bulmuş olmanın eşsiz zevkini tattık.
Üzerinden çok geçmeden bu kez Wordpress'e erişim engellendi, okuma imkanımız bir kez daha elimizden alındı. Binlerce blog okuru ve yazarı bu yazılardan mahrum kaldı, neyse ki DNS ayarı yapmasını hepimiz öğrenmiştik. Öğrenmeyenler ise Blogger kaçtı fakat onun da kaderi farksız oldu, bir kaç sene sonrasında işgüzar bir TV kanalı suçsuz binlerce blog yazarının sitesini erişime engelledi. Sebep; Lig TV yayınını kaçak olarak yapanlar vardı. Halbuki video bağlantısını kapatmaları lazımdı zira Blogger üzerinden yayın yapılamazdı, ancak kod koyulabilirdi fakat yöneticiler ve avukatlar internete o kadar uzaktı ki bunu bilemeyecek kadar cahillerdi.
Ve tarih 27 Nisan 2011, çok uzak bir zaman değil daha bir kaç gün öncesi. Sitelerin sansürlenmesi yetmemişti birilerine, sapık bir zihniyet kelimeleri de engellemeye karar vermişti. Hem de ne kelimeler! Kimisi günlük hayatta sıkça kullandığımız zararsız kelimeler, lakin biz safmışız haberimiz yokmuş. Kimilerine göre bu kelimeler çok kötü kaka kelimelermiş (bunu da engellemezler umarım). Şimdi gelin bu kelimelerden bir kısmına bakalım, gerçekten engellenmeye değiyorlar mı öğrenelim.
Adrianne: Listede ilk dikkat çeken. Yabancı bir kadın adı, ne anlama geldiği ve neden engellendiği meçhul.
Animal: İngilizce "hayvan". Kimilerinin aklına kötü şeyler getirmiş.
Adult/Yetişkin: Gelişimini tamamlamış kişi.
Baldız: Evlenilen kişinin (kadın) kız kardeşi. Bazılarına göre baldan tatlıdır, bazılarına göre akrabadır.
Eşcinsel/Homoseksüel: Kendi cinsine ilgi duyan kişi, ayrıca bir cinsel davranış bozukluğu. Herkes doğru bulacak değil bu düşüncemi fakat neden engellendiğini anlayamadım zira insanlar özgürdür, cinsel tercihleri de kendilerine aittir. Ayrıca engellenen kelimelerin arasında "Biseksüel" de vardır, düşüncelerim bu konuda da aynıdır o yüzden ayrı bir şekilde yazmıyorum.
Etek: Genelde kadınlar tarafından giyilen giysi. İskoçya'da erkeklerin de giydiği geleneksel bir kıyafettir ayrıca. Artık etek satan bir şirketiniz varsa internet sitesi açamayacaksınız demek. blablaetek.com diye bir adres almanız mümkün görünmüyor.
Göğüs: Köprücük kemiklerinin hizasından başlayıp diyaframa kadar inen vücudun üst-ön bölümü. gogushastaliklarimerkezi.com diye bir adres almanız da ne acıdır ki artık yasak. Birileri meme ve göğüsü birbirine karıştırmış sanırım.
Hayvan: Canlılar dünyasında ökaryotlar üst alemindeki Animalia aleminde sınıflandırılan canlıların ortak adı. Ayrıca insanlar da biyolojik olarak hayvandır. Lakin kimileri hepimizden daha hayvan olabiliyor.
Hikaye: Söyleyecek bir şeyim yok hepimiz ne olduğunu biliyoruz, ben sadece gülüyorum.
İtiraf: Gerçeği açıklamak, söylemek. Arada girip okuduğum ve hem beni şaşırtan hem de gülmemi sağlayan itiraf.com'un başı dertte.
Kalça: Uyluk ve leğen kemikleri arasındaki eklem. Ayrıca insan vücudundaki en kuvvetli kas bölgesi.
Kancık: Asıl anlamı "dişi köpek" olan kelime. Eğer yanınızda köpeğinizi gezdirirken yaşlı bir teyze size "Bu kancık mı?" diye sorarsa şaşırmayın, kızmayın. Size köpeğin cinsiyetini soruyordur (Şahsen bu olayı yaşadığımdan dolayı yazma gereği duydum.). Argoda kullanılıyor olması kelimenin gerçek anlamını değiştirmez zira o zaman "tekerlek"e kadar gideriz.
Liseli: Burhan Çaçan'ın başını yakan.
Nefes: Yorumsuz...
Sarışın: Sarı saçlı olan kimse, İskandinavlar'ın %99'u. Bu arada dikkatimi çeken listede esmer, kumral, zenci yok iken niye sarışın var?
Şişman: Kilolu olan kişi.
Yasak: Yasaklar eleştirilmesin diye alınan önlem bu da. Zeka böyle bir şey işte.
Yerli: Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı.
Tabii bunlar listede ilk dikkat çekenler, listede daha bir çok kelime var lakin ben bazılarına söyleyecek bir şey bile bulamadım. İzleyeceğimiz videolara kadar karışanların şimdide kullanacağımız kelimelere karışmaya başlaması doğal olarak çok acı veriyor. Belki niyetleri terörizmi, pornografiyi ve kötü alışkanlıkları engellemekti fakat ortaya çıkan görüntü çok daha farklı. Net olan bir şey varsa o da kelimeleri düzenleyen kişilerin bizden çok daha art niyetli olduğu. Biz bu noktada ne yaptık, ne yapmalıyız, gelecekte bizi ne bekliyor onu da sonraki sayfada konuşalım.
Burada tüm suçlu yetkili kişiler sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz zira bu yasaklardan zevk alan bir kitle var, öyle ki sitelerin engellenmesi için şikayette bulunuyorlar. Halbuki internetin özgürlüğünden bahseden de aynı kitle değil mi? Hem özgürlükten bahsedip hem de şikayet etmek nedir? Şimdiye kadar erişimi engellenen 60.000 site mevcut, bunların başında doğal olarak pornografik içerik bulunduran siteler yer alıyor (Gerçi çok saçma sebeplerle pornografik içerik bulundurduğu iddia edilip kapatılan siteler de yok değil.). Buna karşılık 300.000'den fazla sitenin şikayet edildiği ise başka bir istatistik. Birileri özgürlükten bahsederken birileri bu özgürlüğü daha da kısıtlamak için elinden geleni yapıyor anlayacağınız. İnsanlar adeta engellenmekten zevk alıyorlar. Yurtdışında internetin düzenlenmesi adına pornografik öğe içeren siteler için .xxx uzantısı yürürlüğe girerken biz interneti "intranet" yapmaya çalışıyoruz, adeta Çin hükümetinin gittiği yoldan gidiyoruz. Aslında bu noktada birilerine kızamıyorumda, eğer izlediğinin gerçek olmadığını kavrayamayacak kadar cahil bir topluluğun eline internet gibi uçsuz bucaksız bir dünyayı verirseniz durumun bu noktaya gelmesi doğal. Bu yüzden öncelik bir şeyler engellemek değil eğitim durumunu düzeltmek olmalıdır.
Üzücü ve daha kötüsü ise 22 Ağustos 2011'den itibaren internetin tamamen filtrelenecek olmasıdır. Üstelik bu noktadan sonra bizim yasakların çevresinden dolanma yöntemimiz de bir işe yaramayacak zira şuan kullandığımız internet paketlere ayrılacak. Yani "Çocuk pakedi", "Standart paket", "Türkiye pakedi", "Yetişkin paket" tarzında olacak ve siz seçtiğiniz paketin izin verdiği sitelere girebileceksiniz sadece. Eğer seçtiğiniz paket TrGamer'a girmenize izin vermiyorsa giremiyorsunuz, DNS gibi değişiklikler de bu noktada herhangi bir işe yaramıyor. İnternet tamamen birilerinin kontrolü altına giriyor, artık o ne isterse o oluyor. Aynı Çin'de olduğu gibi girilemez denilen sitelere girilemiyor. Ayrıca yasakların çevresinden dolanma yöntemi artık suç sayılacak, her ne yapacaksanız (elbet çözümü bulunur) bu sizin para cezasına çarptırılmanıza veya hapis cezası almanıza sebep olabilecek.
Bu noktadan sonra bir şey yapılmalıdır fakat "yapılmalı" denilip geçiştirildiği sürece hiç bir şey olmayacak. Dünyadaki hiç bir güç halk baskısından daha öte değildir ve bu tarz yasakları da ancak bizler önleyebiliriz. Ne zaman ki yasakların etrafından dolanmak yerine yasaklara karşı gelmesini öğreniriz o gün hayatımız olumlu yönde değişecektir ve Türkiye yine herkesin yaşamından mutlu olduğu güzel bir ülke halini alacaktır. Hepinize güzel günler dilerim ve yazımı şu ünlü söz ile bitiriyorum;
"Big Brother is watching you."